DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hazır mıyız?
Sayın Genel Sekreter, değerli dostum Jens, sevgili basın mensupları,
Akdenizli bir müttefik olarak NATO Genel Sekreterini, Kuzey Atlantik
Konseyini ve Akdeniz Diyaloğu ortaklarımızı ülkemizde ağırlamaktan büyük
bir mutluluk duyuyorum.
Bu yıl Akdeniz Diyaloğu’nun kuruluşunun 25. yıldönümü. Akdeniz Diyaloğu,
Türkiye’nin tarihi mirası ve stratejik konumu nedeniyle farklı merkezler ve
coğrafyalarla kurduğu özel ilişkilerin somut bir örneğini oluşturuyor.
Akdeniz Diyaloğu’nun 25. yılında bu ortak toplantıya ev sahipliği yapmamız,
esasen Türkiye’nin çok taraflı ve girişimci dış politikasının başka bir
sonucudur.
Değerli basın mensupları, terör ve düzensiz mücadelede başarılı olmak için
mutlaka birlikte hareket etmeliyiz. Bu konularda seçici yaklaşımlarla
sonuca ulaşamayacağımızı artık anlamamız gerekiyor. Ortak tehditlerle
mücadele ederken uluslararası hukuka uygun davranmalı, tek taraflı
adımlardan kaçınmalıyız. Ayrıca, bölgemizin gerçeklerini dikkate almak
zorundayız.
Toplantıda, Akdeniz Diyaloğu ortaklarımızla pratik işbirliğimizin
geliştirilmesi için bazı somut önerilerde bulunduk. Bu bağlamda
ortaklarımıza güvenlik ve savunma alanında daha fazla eğitim ve işbirliği
imkânı sunabileceğimizi de ifade ettik.
Sayın Cumhurbaşkanımız da sizlerin de takip ettiği gibi katılımcılara hitap
ederek bölgeye yönelik vizyonumuzu paylaştı.
Sayın Cumhurbaşkanımız, NATO Genel Sekreteriyle bir görüşme gerçekleştirdi,
bugün ofisinde kendilerini kabul ettiler. Bu görüşmede NATO’dan
beklentilerimiz ve önceliklerimizi Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat aktardı.
Görüşmede, Aralık ayında Londra’da yapılacak NATO Zirvesi’nin gündeminde
bulunan öncelikli konular da ele alındı.
Değerli basın mensupları, NATO Konseyi ve ortaklarımız yarın Akdeniz
havzasının en kadim şehirlerinden Hatay’ı ziyaret edecekler ve kendilerine
burada özellikle Hatay’da güzel vakit geçirmelerini diliyorum. Ayrıca,
Hatay’da farklı dinlerden, farklı etnik gruplardan ve mezheplerden
halkların uyum içinde yaşadıklarını kendi gözleriyle de görmüş olacaklar.
Bugün tüm Konsey üyelerinin Hatay’a gidecek olmaktan dolayı çok heyecanlı
olduğunu toplantıda da gördük.
Bu vesileyle Hatay’da, ülkemizin düzensiz göçle mücadelesi ve terörizm
başta olmak üzere karşı karşıya olduğu güney kaynaklı sınama ve tehditler
konusunda kendilerine sunumlar yapılacak.
Ben bir kere daha Genel Sekretere, Konsey üyelerimize ve Akdeniz’deki
ortaklarımıza hoş geldiniz diyerek sözü Genel Sekretere veriyorum.
NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- Çok teşekkürler Sayın Bakan
Çavuşoğlu, sevgili Mevlüt. Tekrar Ankara’da olmak, sizlerle birlikte olmak
gerçekten çok güzel. Sıcak karşılamanız için teşekkür ederim. Aynı zamanda
Kuzey Atlantik Konseyine Akdeniz yolu ortakları ülkelerimize de ev
sahipliği yaptığınız için çok teşekkürler. Yine aynı şekilde ittifak
içerisindeki liderliğiniz ve ittifaka bağlılığınız için de teşekkür
ediyorum.
Türkiye benim Genel Sekreter olarak en çok ziyaret ettiğim ülkelerden bir
tanesi ve her zaman buraya tekrardan gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum.
Türkiye çok önemli ve çok değer verilen bir NATO müttefiki. Sizler
ittifakımızın güvenliğine çok önemli katkılarda bulunuyorsunuz. Toplu
savunma ve ortak güvenliğimize katkılarda bulunuyorsunuz ve birlikte
terörle mücadelede çok büyük ilerleme kaydettik. Ve DEAŞ’ın ele geçirdiği
tüm toprakların DEAŞ’ten kurtarılması tarihi bir başarıdır, ancak yapılması
gereken halen birçok şey vardır. NATO’nun Konya’dan uçan Awacs gözlem
uçakları DEAŞ’e karşı küresel koalisyona destek vermektedir. Aynı zamanda
NATO’nun eğitim misyonu da Irak güvenlik kuvvetlerinin güçlendirilmesine
yardımcı olmaktadır. Amaç, DEAŞ’in bir daha hiçbir zaman dönmemesinin
sağlanmasıdır.
Türkiye’nin Irak’taki eğitimlerimizde kilit bir rol oynamasını memnuniyetle
karşılıyorum. Türkiye yine aynı şekilde Afganistan’daki kararlı destek
misyonumuza en büyük katkıda bulunan ülkelerden bir tanesi. Ve bu ülkenin
yeniden uluslararası teröristler için güvenli bir liman haline gelmemesini
sağlıyor.
Türkiye, aynı şekilde NATO’nun kasabadaki barış gücünün bir parçası olarak
Batı Balkanlar’da da istikrarın geliştirilmesine yardımcı oluyor.
Yine aynı şekilde Türkiye’nin yakın geçmişte, geçmiş günlerde yaşadığı
kayıplardan dolayı taziyelerimizi ifade etmek istiyorum.
NATO ittifakı, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu güvenlik sınamalarında
Türkiye’nin yanında yer almaktadır. Biz Türkiye’ye hava ve füze savunma
sistemlerinde Türkiye’nin korunmasına yardımcı oluyoruz ve Türk toprakları
üzerinde Awacs’lar ile devriyeleri daha da geliştirdik ve yıllar içerisinde
NATO Türkiye’deki askeri tesislere 5 milyar ABD dolarından daha fazla
yatırım yaptı. Bunların içerisinde uçuş pistleri, deniz üstleri, radar
sahaları gibi çok önemli bazı altyapılar bulunuyor.
Geçen ay Dışişleri Bakanları Toplantısında Vaşington’da, Karadeniz
bölgesindeki güvenliğin daha da artırılmasına yönelik olarak yeni bir
tedbirler paketi üzerinde anlaşmaya vardık. Bütün bu faaliyetler bizi çok
daha güvenli ve emniyetli sağlıyor. Türkiye’ye NATO’nun güvenliğine
sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Ama aynı zamanda NATO da
bizim ittifakımız içerisindeki önemli üyelerden bir tanesi olan Türkiye’ye
önemli destekler sağlıyor.
Türkiye’ye NATO’nun Akdeniz Diyaloğu’nun kurulmasının 25. yıldönümü
vesilesiyle düzenlenen bu toplantıya ev sahipliği yaptığı için teşekkür
etmek istiyorum.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki istikrarsızlıkla bu diyalog artık eskisine
oranla çok daha değerli. Bugün biz bölgedeki güvenlik sınamalarını görüştük
ve halklarımız için nasıl daha fazla güvenlik sağlayabileceğimizi görüştük.
Suriye ve Irak’la sınırı bulunan Türkiye, NATO müttefikleri içerisinde
Ortadoğu’da en fazla şiddete ve çalkantıya maruz kalan ülke oldu. Ve sizler
diğer tüm müttefiklere kıyasla çok daha fazla mülteciye ev sahipliği
yapmaya devam ediyorsunuz, bunların içerisinde Suriye’den gelen 3.6 milyon
kişi de yer alıyor. Sizin de desteğinizle NATO insan kaçakçılığıyla
mücadele ve yasa dışı göç hatlarının kesilmesinde çok önemli bir rol
oynamaya devam ediyor.
Sayın Bakan, bir ittifak olarak bizler her zaman toplu caydırıcılığımız ve
savunmamızı güçlendirmeye çalışıyoruz ve sınırlarımız ötesinde de istikrar
sağlamak istiyoruz. Türkiye, her ikisinde de çok önemli bir rol oynuyor. Ve
ittifak da sizlerle güçlü bir dayanışmayla yanınızda yer alıyor.
Tekrar NATO’ya bağlılığınız ve bugünkü toplantıya ev sahipliği yaptığınız
için teşekkürler.
SORU- Nisa Yıldırım. (TRT)
Benim Sayın NATO Başkanına ve Sayın Çavuşoğlu’na sorum var. Türkiye’nin
ortak bir komite oluşturulması ve bu şekilde Amerika’nın S-400’lerle olan,
F-35’lerle olan çakışmasıyla ilgili olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Aynı zamanda Sayın Bakan, S-400’lerin satın alınmasının Türkiye’nin kararı
olduğunu, ancak müttefiklerin de birlikte çalışması gerektiğini söylediniz.
Birazcık açıklayabilir misiniz acaba, sizce pratik anlamda bir sorun
yaratabilir mi?
NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- Evet, bu her bir NATO müttefikinin
hangi ekipmanı alacağı kararı kendi kararıdır. Ancak aynı zamanda ben de
potansiyel olarak ortaya çıkabilecek bazı sonuçlardan endişe duyuyorum
S-400’lerin satın alma kararıyla ilgili olarak. Çünkü ABD çok net bir
şekilde yaptırım uygulayacağını ifade etti. Bu konu şimdiye kadar birçok
defa ele alındı hem Vaşington’daki, hem de Ankara’daki toplantılarımda ve
umuyorum ki bir çözüm bulunması mümkün olacaktır. Çünkü biz şöyle bir
durumdan kaçınmak istiyoruz, bir müttefik ülkenin diğer bir müttefik ülkeye
bir yaptırım uygulaması durumundan kaçınmak istiyoruz.
NATO için önemli olan, tabi ki birlikte çalışılabilirlik, yani sistemlerin
birlikte çalışabilmesi bizim için önemli. Şunu da memnuniyetle
karşılıyorum, Türkiye şu anda hem İtalya, hem de Fransa’yla görüşme
içerisinde, SAMP-T isimli bir Eurosam sistemini satın alma konusunda
görüşüyor ve SAMP-T hava füze savunma sistemini zaten NATO’nun Türkiye’ye
vermiş olduğu destek çerçevesinde kullanıyor, İtalya bunu SAMP-T sistemine
sağladı. Yine aynı şekilde Türkiye ve ABD arasında da potansiyel olarak
Patriot bataryalarının teslimatıyla ilgili görüşmeler devam ediyor. O
yüzden temasları ben memnuniyetle karşılıyorum, iki gerçekten çok yüksek
değer verdiğimiz ABD ve Türkiye olarak NATO müttefiklerinin bu sorunu
çözmek için farklı yöntemler araması diyaloğunu memnuniyetle karşılıyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sorunuz için çok teşekkür ediyorum.
Türkiye’nin hava savunma sistemlerine ne kadar ihtiyaç duyduğunu en iyi
NATO bilir ve tabii ki NATO’nun Genel Sekreteri. Çünkü bizim bölgemizdeki
tehditleri NATO yakından takip etmektedir ve tespitleri ortadadır ve
Türkiye ile dayanışma için diğer müttefiklerden bataryalarını sınırlarımıza
yerleştirmeleri konusunda da NATO öncü rol oynamıştır, bu tehditlerden
dolayı. Ama Genel Sekreter de çok iyi biliyor ki, bazı müttefiklerimiz, ABD
ve Almanya ve Hollanda özellikle, bölgemizdeki bataryaları geri çektiler.
NATO niye bu bataryaları sınırlarımıza gönderdi, müttefiklerden rica etti?
Çünkü Türkiye’nin elinde şu anda kendisine ait bir hava savunma sistemi
yok. İspanya’ya ve İtalya’ya çok teşekkür ediyoruz, Patriot ve SAMP-T
bataryalarını yine NATO’nun da ricasıyla ve adeta bir dostluk ve
müttefiklik göstergesi olarak da halen burada tutuyorlar. Ama bizim acilen
hava savunma sistemine ihtiyacımız var, sürekli bu böyle gidemez. Biz 10
yıldır almak istedik, kimden? Müttefiklerimizden. Alabildik mi? Hayır.
Sebebi, sorumlusu biz miyiz? Hayır, müttefiklerimiz bize bunu satmak
istemediler. O sebepten-bu sebepten satamadılar. Biz de ihtiyacımızı
karşılamak için değişik ülkelere teklif verdik ve karşılığında en iyi
teklifi Ruslar verdi, S-400 teknolojisi ve diğer imkanlar bakımından bizim
için en uygun, zaten Genel Sekreter bu konuda açıklamasını yapıyor. Şimdi
diğer bir müttefikimizin ortaya attığı iddiaları da dikkate alıyoruz. Ama o
iddiaların doğru olmadığını net bir şekilde de söylüyoruz. Bu konuda ben ne
söylüyorum, o ülke, yani ABD ne söylüyor, yani siyasetçiler ne söylüyor,
belki buna fazla önem vermeyebilirsiniz ya da rağbet olmayabilir. O nedenle
biz uzmanlardan oluşan bir geçici komisyonun, bir çalışma grubunun oluşması
teklifini yaptık. Bunu hem NATO’ya ilettik, hem de müttefikimiz ABD’ye
bizzat değişik seviyelerde ilettik. Eğer bu kaygılarda ABD samimiyse,
arkasında farklı bir gündem yoksa bu teklifimizi kabul eder, uzmanlar
oturur çalışır, inceler ve raporunu hazırlar, NATO’ya da bir nüshasını
verir, bize de verirler. O zaman bu iddialar doğru mu-değil mi hep birlikte
görürüz. Yani burada işbirliğine ve diyaloğa açıksak bu konuda tüm
kafamızdaki soruları aydınlatmış oluruz. Bizim kafamız sarih, ama bu konuda
tereddüt eden ülkeler için ve başta ABD olmak üzere herkesin kafasındaki
sorular da giderilmiş olur. Bundan daha yapıcı bir yaklaşım var mı? Türkiye
her türlü esnekliği gösteriyor, ama Türkiye hiçbir zaman yaptırım dilini
kabul etmez, reddeder, dayatmalara da hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyiz.
İşbirliğine ve bu konuda ortak çalışmaya varsa ABD ile çalışmaya hazırız,
diğer türlü bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz.
SORU- Benim sorum da Sayın Stoltenberg’e olacaktı.
NATO’yla Avrupa Birliği arasındaki işbirliğinin mevcut durumunu nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda NATO olarak AB’ye üye olmayan
müttefikiniz Türkiye’nin AB’nin güvenlik ve savunma faaliyetlerine dahil
edilmesi konusunda herhangi bir çabanız var mı? AB’den bu konuda
beklentileriniz nedir?
Aynı zamanda Sayın Çavuşoğlu, sizin de AB’den bu kapsamda beklentileriniz
nedir?
Teşekkürler.
NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- Ben tabii ki destekliyorum ve Avrupa
Birliği’yle NATO arasındaki işbirliğini teşvik ediyorum. Bu NATO’nun tamamı
için iyi ve Avrupa Birliği için de iyi bir işbirliği olacaktır. Farklı
alanlarda birlikte çalışıyoruz zaten, siber güvenlik, hibrit tehditler,
denizcilik faaliyetleri gibi konularda birlikte çalışıyoruz zaten, paralel
uygulamalarımız, egzersizlerimiz var ve tatbikatlarımız var ve
partnerlerimizle birlikte bunu yapıyoruz. Daha öncesinden çok daha da
iyidir, güçlü bir işbirliğimiz var.
Şunu da dikkate almamız lazım, biz Avrupa Birliği örneğin yeni savunma
inisiyatifleri konusunda adım attıkça PESCO gibi ya da yapısal işbirliği
gibi Avrupa Birliği üyeleri ile savunma fonu ile ilgili adımlar attığında
tabii ki Avrupa Birliği liderleri ve NATO’da birlikte görüşmeler
gerçekleşiyor ve bu tekrarlamalardan kaçınmak anlamına geliyor. Yani
NATO’nun yaptığı çabaları tekrarlamıyor, Avrupa Birliği NATO’nun bir
alternatifi değildir, NATO’nun bir ikamesi değildir, olamaz. Ve şeffaf bir
şekilde bu çalışmaları yapıyoruz ve Avrupa Birliği üyesi olmayan
müttefiklerimizi de mümkün olduğunca bu sürece dahil etmeye çalışıyoruz.
Çünkü Avrupa’nın güvenliği NATO’ya bağlı ve tabii ki Brexit sonrası dönemde
bu çok daha önemli olacak. Çünkü NATO’nun savunma harcamalarının yüzde 80’i
AB üyesi olmayan müttefiklerden geliyor, ABD, Kanada ve batıda Birleşik
Krallık, Norveç, İzlanda gibi ülkeler var kuzeyde ve tabii ki güneyde de
Türkiye. Bu uluslar, bu devletler Avrupa’nın güvenliği için önemli. Tabii
ki Avrupa Birliği’nin gayretleri, çabaları, NATO’nun çabalarının yerini
alamaz, ikamesi olamaz ve Avrupa Birliği’ni savunma konusundaki çabaları da
yeni engeller oluşturmamalı tabii ki. Örneğin, Türkiye gibi AB üyesi
olmayan ya da Norveç gibi üye olmayan ülkeler için de engel oluşturmamalı.
Avrupa Birliği gayretlerini destekliyoruz, ama bu tabii ki rekabet etmeyen
bir yolda olmalı, tamamlayıcı nitelikte çalışmalar olmalı, NATO’nun
faaliyetlerini tamamlayıcı nitelikte olmalı. NATO da tabii ki AB’ye üye
olmayan devletleri de, müttefikleri de mümkün olduğunca çok bu sürece dahil
edecek.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
Aslında kısa bir cevap verebilirdim Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in
söylediklerine katılıyorum diye. Gayet güzel bir şekilde NATO’nun ve
bizlerin görüşlerini aktardılar. Esasen biz Türkiye olarak genel anlamda
güvenlik konusunda NATO ve Avrupa Birliği arasındaki işbirliğini
destekliyoruz. Diğer taraftan, Avrupa Birliği’nin NATO’ya erişimi konusunda
da her zaman olumlu yaklaştık. Ve Avrupa Birliği’nin tamamlayıcı bazı
güvenlikle ilgili kararları var, düşünceleri var henüz daha somut adımları
net olarak görmüyoruz. Ama bu süreçte Avrupa Birliği’nden ricamız şudur,
NATO’nun müttefik olmayan AB üyelerine yaklaşımını, yani Finlandiya ve
İsveç’e yönelik NATO’nun yaklaşımını Avrupa Birliği’nin örnek alması
gerekiyor. Yani AB üyesi olmayan NATO müttefiklerine de Avrupa Birliği aynı
yaklaşımı göstermelidir. İşte o zaman gerçek anlamda işbirliğinden
bahsedebiliriz ve özellikle Türkiye’nin bu süreçten de dışlanmaması
gerekiyor. Karar verme mekanizmalarına Türkiye’nin de davet edilmesi
gerekiyor, tıpkı bizim biraz önce söylediğim ülkeleri NATO toplantılarına
davet ettiğimiz gibi. Ama genel anlamda NATO ve Avrupa Birliği’nin bu
çalışmaları birbirine alternatif değil tamamlayıcı nitelikte olmalıdır.
Çok teşekkür ediyorum.