Sayın Bakanımızın Makedonya Dışişleri Bakanı Antonio Miloşoski ile Ortak Basın Toplantısı, Ankara, 11 Kasım 2008

SAYIN BAKANIMIZ: Bugün, Makedonya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Antonio Miloşoski’yi heyeti ile beraber ülkemizde ağırlıyoruz. Kendisiyle son derece yararlı görüşmeler yaptık. Ben, bu vesileyle çok değerli konuğumuzu, değerli dostumu, heyeti ile beraber Türkiye’de görmekten mutlu olduğumu burada özellikle vurgulamak istiyorum.

Biliyorsunuz, Türkiye ile Makedonya arasında derin dostluk ilişkileri var. Bu dostluk ilişkilerinin ruhunu yansıtan bir anlaşmayı biraz önce imzaladık. İki Bakan arasında imzalamış olduğumuz bu Strateji Belgesi, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin her açından daha ileri gitmesi için önemli bir hukuki çerçeve oluşturacaktır. Bu belge, ortak tarihi, kültürel ve insani bağlarımızın bulunduğu Makedonya’yla her alanda mevcut işbirliğimizin geleceğe taşınmasına yönelik de önemli adımlar içermektedir. Siyasi ilişkilerimizin yanı sıra, ekonomik, ticari, kültürel alanlarda, güvenlik, sağlık, çevre ve eğitim gibi konularda, içinde bulunduğumuz yüzyılın gereksinimlerini karşılayan bir çerçeve çizdiğimizi düşünüyorum.

Biliyorsunuz Türkiye, Makedonya’yı ilk tanıyan ve Üsküp’e ilk Büyükelçi atayan ülkedir. Ülkemiz, Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazandığı ilk günlerden bu yana, iyi günde, kötü günde hep Makedonya ile beraber olmuştur. Zor durumlarda, çalkantılı dönemlerde Makedonya’nın destekçisi olmuştur. Ülkemiz, Makedonya’nın toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına, güvenliğine önem vermektedir ve bunlara olan desteği, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da devam edecektir.

Makedonya’nın Avrupa-Atlantik kurumlarına üyeliği, hem Makedonya için önemlidir hem bölge için önemlidir. Biliyorsunuz biz, Türkiye olarak Makedonya’nın NATO üyeliğini kuvvetle destekliyoruz ve NATO’da hak ettiği yeri en kısa sürede almasını da ümit ediyoruz. Bu konudaki kararlılığımızı, desteğimizi, değerli konuğumuza bugün tekrar vurguladım.

Avrupa Birliği’ne tam üyelik, Türkiye’nin hedefi olduğu gibi, aynı zamanda Makedonya Cumhuriyeti’nin de hedefidir. Makedonya’nın şu anda AB ile ilişkilerinde, biliyorsunuz, adaylık statüsü vardır ve bu adaylık statüsünün en kısa zamanda müzakere eden ülke, katılımcı ülke statüsüne gelmesini ümit ediyoruz ve Makedonya’nın bu konudaki çabalarına da, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonrada destek vermeye devam edeceğiz.

Makedonya, Balkanlar’ın kalbinde, stratejik önem taşıyan bir coğrafyada bulunmaktadır. Bu aynı zamanda Makedonya’ya ekonomik ve ticari bir kavşak niteliği kazandırmaktadır.

Son dönemde ikili ticaret hacmimiz hızla artmıştır. Hatta son 4 yılda iki katından fazla bir artış sözkonusudur. Türk şirketlerinin Makedonya’ya yatırım yapma arzusu da artmaktadır. Bu bağlamda, iki ülke arasındaki mevcut Serbest Ticaret Anlaşması’nın yeni ihtiyaçlara uyarlanması amacıyla da bir ek protokol düzenlenilmişti. Biliyorsunuz, bu ek protokol bugün huzurumuzda imzalanmıştır.

Balkanların her köşesinde olduğu gibi, Makedonya Cumhuriyeti’nde pek çok Osmanlı eseri bulunmaktadır. Bunların orijinal hallerine uygun olarak korunması, restore edilmesi, iki ülke arasındaki bir başka önemli işbirliği alanıdır.

Makedonya ile özellikle kültürel ilişkilerimizi daha yoğunlaştırmak amacıyla, Üsküp’te bir Türk Kültür Merkezi açma projemiz bulunmaktadır. Sayın Bakanla bu konudaki görüş alışverişimiz de yararlı olmuştur.

Ülkelerimiz arasındaki dostluğun önemli bir unsuru da, Makedonya’daki soydaşlarımızdır. Makedonya Cumhuriyeti çok etnili, çok kültürlü bir mozaik niteliğindendir. Türkler, nüfus bakımından Makedonya’daki üçüncü büyük halkı temsil etmektedir. Soydaşlarımız, bu ülkenin sadık vatandaşlarıdır. Onların haklarının korunması, refah ve eğitim düzeylerinin arttırılması konusunda Makedonya Cumhuriyeti’nin gayretlerini, çabalarını takdir ediyoruz ve bunlara destek veriyoruz.

Değerli dostum Antonio, bu ziyarette kendisiyle beraber heyetine Devlet Bakanı Sayın Hadi Nezir’i de dahil etmiştir ve kendisinin burada heyet içerisinde olmasından da ayrıca memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Ben, Makedonya Cumhuriyeti’nin çok parlak bir geleceğe sahip olduğuna inanıyorum. İleride hem NATO’ya tam üye, hem AB’ne tam üye, müreffeh, kalkınmış bir Makedonya’nın uluslararası alanda hak ettiği yeri bulacağına inanıyorum.

Mükemmel düzeydeki ikili işbirliğimiz, bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da devam edecektir, karşılıklı ziyaretler yoğunlaşacaktır. Ortak faaliyetler ve en önemlisi, insani bağlarımız sayesinde iki ülke arasındaki ilişkiler her geçen yıl farklı bir ivme kazanacaktır.

Ben şimdi sözü Konuk Bakan’a, değerli dostuma bırakmak istiyorum. Buyurun:

KONUK BAKAN: Öncelikle Sayın Bakan’a, sadık dostum Sayın Babacan’a teşekkür etmek istiyorum. Bu anlaşmanın imzalanması (not: “Türkiye-Makedonya Serbest Ticaret Anlaşması’na Ek 2 Nolu Menşei Protokolü’nün Tadil Edilmesine İlişkin 1/2008 Sayılı Ortak Komite Kararı” ve “TC ve MC arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine dair Strateji Belgesi” adlı belgeler bu toplantının başında imzalanmıştır), Makedonya için çok önemli bir olaydır. Hem Makedonya hem Türkiye için önemli bir tarihtir diye düşünüyordum. İkili ilişkilerimizin geliştirilmesinde daha da ileriye gidileceği için önemli bir gelişmedir diye düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti, Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmasının ilk gününden beri Makedonya’yı sürekli desteklemiştir ve hala desteklemektedir. Bu anlaşma ise, ikili ilişkilerin geliştirilmesinde bir tacı oluşturmaktadır. Aynı zamanda önümüzdeki günlerde bundan sonraki gelişmelerin nasıl bir çerçevede seyredeceğinin de bir göstergesidir. Özellikle ekonomide, ticarette, siyasette, çok taraflı ilişkilerde, kültürde, sanayide ve aynı zamanda da teröre karşı mücadelede önemli bir çerçeveyi oluşturmaktadır.

Türkiye’nin gelişiminin ve başarısının, Türkiye’nin ve aynı zamanda daha geniş bölgenin başarısını oluşturmaktadır diye düşünüyoruz. Bundan dolayı, Makedonya ile Türkiye arasındaki ilişkiler mükemmel bir seviyede, dostluğun da ilerisinde bir noktada olmalıdır. İki ülke müttefiktir ve bu müttefiklik uzun yıllar devam eden bir dostluğun belirtisidir. Türkiye’nin desteğine teşekkür ediyoruz, bundan sonra da desteğini bekliyoruz. Makedonya, hem AB hem NATO üyesi olmak için elinden geleni yapacaktır. Türkiye, AB ile müzakerelere başlamış bir ülkedir, dolayısıyla Türkiye’nin tecrübeleri bizim için hakikaten çok değerlidir. Makedonya, her zaman bir an öne müzakerelere başlamak isteğini belirtmiştir.

Aynı zamanda şunu belirtmek istiyorum ki, hem tarihten gelen hem bugünkü kültürel ilişkilerimizin daha iyi olması için Makedonya’da yaşayan Türklerin de büyük katkısı vardır.
Makedonya Cumhuriyeti, bundan sonra da uluslararası camiada Türkiye’den gelen bütün adaylıkları destekleyecektir. Bu vesile ile Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliğine seçilmiş olması nedeniyle tebrik etmek istiyorum.

Tekrar Türkiye’ye teşekkür etmek istiyorum. Özellikle Gümrük Müdürlüklerine teşekkür etmek istiyorum, çünkü gerçekten çok önemli çalışma gerçekleştirmiş oldular. Bu anlaşma sayesinde, Türkiye ve Makedonya arasındaki ticari ilişkiler daha büyük bir ivme kazanacaktır diye düşünüyorum.

Beni memnun eden bir husus da Türk şirketlerinin Makedonya’ya günden güne daha fazla ilgi göstermeleridir. TAV şirketinin Makedonya’da büyük bir ihale kazanması bizi gerçekten sevindirmiştir. TAV, hem Üsküp’te hem Ohri’deki havaalanı inşaatının ihalesini kazanmıştır. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; Makedonya, Türkiye’de her yerde mevcuttur, biz böyle izlenim edindik. Makedonya, Türkiye’de büyük bir sempati kazanmış bir ülkedir ve Türkiye’de çok sevilen bir dizi var bildiğim kadarıyla: “Elveda Rumeli”. Sadece Türkiye’de değil Makedonya’da da çok sevilen bir televizyon dizisidir ve bu dizi sayesinde halklarımız arasında daha büyük bir yakınlaşma olmuştur diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

SAYIN BAKANIMIZ: Teşekkür ederim. Sorusu olan arkadaşlar varsa birkaç soru alabiliriz. Konuk gazeteciler de var aramızda, önceliği onlara verelim.

SORU: Sayın Bakan, Makedonya ile Türkiye arasında savunma alanındaki ilişkiler nasıldır?

KONUK BAKAN: Savunma alanında Türkiye ve Makedonya arasındaki ilişkiler gerçekten mükemmeldir. 17 yıl içerisinde bu ilişkiler çok iyi gelişti. Bu işbirliği, askeri personelimizin Türkiye’de eğitimini de kapsıyor. Çok sayıda Makedon Subay Türkiye’de NATO standartları çerçevesinde eğitim almıştır. Bunun dışında teçhizat konusunda da Türkiye’den büyük destek aldık. Türk Silahlı Kuvvetleri, Makedonya Silahlı Kuvvetlerine hibelerde bulunmuştur. Hatta bundan sonra ortak projeleri de gündeme getirebiliriz diye düşünüyorum. Hatta savunma sanayi konusunda üçüncü pazarlara ortak katılımlarımız bile gündeme gelebilir diye düşünüyorum.

SORU: Makedonya Televizyonu. Sorumu Türkçe sormak istiyorum. Sorum her iki Bakana olacak. Uzun zamandır Makedonya’da medya kuruluşlarının tümü, medyanın %90’ı diyebiliriz, PKK teröristlerini ve PKK örgütünü Kürt siyasi partisi veya Kürt isyancılar olarak nitelendirmektedir. Makedonya Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında herhangi bir anlaşmanız var mı? Yani bu böyle mi devam edecek? Makedonya, PKK’yı bir terörist örgüt olarak görmektedir. Çünkü AB’de öyle, BM’de öyle. PKK bir terörist örgüttür. Makedonya Cumhuriyeti medyanın bu tavrına herhangi bir şekilde müdahale etmeyi düşünüyor mu?

KONUK BAKAN: Terörist yöntemleri kullanarak bir hedefe ulaşmak isteyen her örgüt, her organizasyon tabi ki sadece Makedonya için değil AB için de terörist ismi almıştır ve terörist olarak görülmektedir.

SORU: Sayın Bakan size bir soru yöneltmek istiyorum. Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül, Brüksel’de yaptığı bir açıklamada, 1923’deki Lozan antlaşmasının müteakibinde uygulanan mübadeleye atıfta bulunarak, eğer bu yaşanmasaydı milli bir Devlet, milli bir birlik oluşturamazdık dedi. Siz bu görüşe katılıyor musunuz ve 2008 yılında etnik sorunların da ciddi anlamda tartışıldığı bir Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Bakanı’nın bu şekilde konuşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

SAYIN BAKANIMIZ: Ben Sayın Bakanımızın ifadelerini, bundan yaklaşık bir-iki saat önce ve sadece medyada çıkan bazı haberlerden izledim. Kendisiyle henüz görüşmedim. Kendisi ile görüşmeden, tam ne söylediğini anlamadan yorumda bulunmayı tercih etmiyorum doğrusu.

SORU: Sayın Bakan, benim sorum Ulusal Program konusunda olacak. En kısa sürede yayınlanacağını söylediniz, ama herhangi bir gelişme yokmuş gibi görünüyor. Ne zaman çıkacak, bütün tepkileri toplayabildiniz mi, görüşlerini bildirmek anlamında kimlerden destek alıyorsunuz, almıyorsunuz, AB’ne İlerleme Raporu sonrası itirazlarınızı ilettiniz mi, nasıl bir trafik yaşanıyor Avrupa Birliği ile?

SAYIN BAKANIMIZ: Şimdi bizim Ulusal Program üzerindeki çalışmalarımız tamamlandı ve biz Başbakanlığa Ulusal Program’ın taslağını gönderdik. Şu anda taslağın takvimi üzerinde Başbakanlıkta ilgili arkadaşlarımız, diğer Bakanlıklardan arkadaşlarla koordinasyonlu bir çalışma yapıyorlar. İçerik olarak artık tüm kurumlar arasında belirli bir noktaya gelinmiş durumda. Ancak her Bakanlığın takvim açısından kendi arzusunu, isteğini yansıtacak şekilde hazırladık, Başbakanlığa gönderdik. Başbakanlık, Meclis’in programına da bakarak ve diğer Bakanlıklar arasında da atılacak adımlar arasında bir öncelik ilişkisi kurarak, bu takvimi gözden geçiriyor ve takvim tamamlandıktan hemen sonra da biz bunu bir Bakanlar Kurulu Kararı olarak açıklamış olacağız. Yani, şuan itibariyle Ulusal Program, bizim çalışma arkadaşlarımızdan, bizim ekibimizden çıkmış ve Başbakanlık Müsteşarlığı’na ulaşmış durumda. Orada da ben açıkçası çok uzun süreceğini zannetmiyorum.

Özellikle 2009 için, bizim şu andaki taslakta yaklaşık 80 kadar yasal düzenleme görünüyor. Bunun çok da gerçekçi olmadığını düşünerek, ancak, işin enteresan yönü, pek çok Bakanlık kendi yasal düzenlemelerini hemen yapmak istiyor. Meclis’te şuanda, biliyorsunuz ciddi bir darboğaz oluşmuş durumda. Bizim taslakta 130 kadar yasal düzenleme var, bunlardan 30 tanesi zaten Meclise gönderilmiş durumda, hatta 10 tanesi Komisyonlardan geçip Genel Kurul’un gündeminde. Ancak Meclis’teki trafiğin nasıl yöneltileceği ve bundan sonra göndereceğimiz yasaların nasıl bir öncelik sırasına göre Meclis’e gönderileceği önemli bir konu. Bu çalışma da tamamlandıktan sonra çok yakında, bunun Bakanlar Kurulu Kararı olarak açıklanacağını düşünüyorum. Fazla uzamaz diye tahmin ediyorum.

Biliyorsunuz, 87 tane Sivil Toplum Kuruluşu’na bu tasarıyı göndermemizle çalışmalarımız, çok geniş kesimlerle paylaşılmış bir şekil aldı ve 51 kadar Sivil Toplum Kuruluşumuz bize yazılı cevap verdi. Bu taslakla ilgili görüşlerini bildirdi. Bunları dikkate alarak yapılan çalışmalar ve Bakanlıklarda yapılan son revizyonlar da tamamlandı. Hayırlı olsun diyorum. İnşallah, Türkiye için önümüzdeki 4 yılın bir yol haritasını teşkil edecek bu önemli doküman, bu Ulusal Program, hele hele bizim müzakerelere başladıktan sonraki ilk ulusal programımız biliyorsunuz. Daha öncekini 2003’te müzakereler başlamadan önce açıklamıştık. Önümüzdeki dönem için önemli bir yol haritası olacaktır. Tabii bunun açıklanmasından öte, uygulanması büyük önem taşıyacaktır. Uygulaması da iki türlü; bir Meclis’teki yasal düzenlemeler ve hatta Anayasal düzenlemeler var. Bir de ikincil düzenlemeler var, 300’ün üzerinde ikincil düzenleme var. Bu ikincil düzenlemelerin bir kısmı ancak yasal düzenleme olduktan sonra yapılabilecek. Bir kısmı da kurumlarımızın derhal adım atarak yapabilecekleri ikincil düzenlemeler. Bunlar Meclis’e gitmeyeceği için çok daha hızlı yürüme imkanı var.

İlerleme Raporu’na gelince, İlerleme Raporu ile alakalı bizim değerlendirmelerimiz sürüyor. Bu İlerleme Raporu’nun farklı bölümleri, farklı Bakanlıkları ilgilendiriyor. O farklı Bakanlıklardan yine görüşler topluyoruz. Bütün bunlar olduktan sonra biz, İlerleme Raporu’yla ilgili resmi görüşümüzü, yanıtımızı AB Komisyonuna ileteceğiz. Ben daha önce de ifade ettim, İlerleme Raporu önceki yıllarla mukayese edildiği zaman, üslup olarak, dil olarak, ton olarak daha makul eski raporlara göre. Ancak içinde kuşkusuz katılmadığımız noktalar var. O katılmadığınız noktaları da, her yıl yaptığımız gibi, ki mutad bir uygulama bu, her yıl yaptığımız gibi bu yıl da AB Komisyonuna resmen bildireceğiz. Bu, birkaç hafta daha sürebilir, çünkü detaylı bir çalışma yapılıyor şuanda.

SORU: Komşumuz Yunanistan Makedonya’nın Avrupa Atlantik yapılarına girmesini bloke edeceğini birkaç kere söylemiştir. Türkiye’nin Kıbrıs konusu, Makedonya’nın da isim sorunu gündemde. Bu konuda görüşünüzü alabilir miyiz Sayın Bakanım?

SAYIN BAKANIMIZ: Biz geçen Bükreş zirvesinde Makedonya’nın NATO’ya üyelik konusunda davet kararı çıkmaması sebebiyle doğrusu üzüldük. Bizim beklentimiz, NATO’nun münferit yaklaşımlardan, ya da münferit çekişmelerden etkilenen bir ortam haline gelmemesiydi. Fakat maalesef olmadı. Ancak, şu anda biliyoruz ki, BM nezdinde bu sorunun aşılması için Yunanistan ile Makedonya Cumhuriyeti arasında devam eden de bir müzakere süreci var. Ümit ediyoruz ki bu süreç kısa zamanda tamamlanır. Kuşkusuz bu konuda hassasiyetler vardır. Ancak, NATO gibi güvenlik ve istikrar açısından son derece önemli bir kurumun alacağı kararlarda münferit yaklaşımların doğru olmadığını ben şahsen düşünüyorum. NATO demek, ortak bir güvenlik ve istikrar alanı demektir. Burada bir ortaklık, bir ittifak ruhu vardır. Bu ruha kuşkusuz zarar verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.