Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Ortak Basın Toplantısı, 17 Nisan 2024

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/watch?v=Q69o00OoVcM

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sayın Başbakan, çok teşekkür ediyorum.

Değerli basın mensupları, bugün bir kez daha Doha’da bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Kıymetli kardeşim, dostum Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed’e göstermiş oldukları misafirperverlikten ötürü çok teşekkür ediyorum.

Biliyorsunuz kendisiyle iki ülke arasındaki ilişkilerimiz ve bölgesel konular açısından çok yoğun ve nitelikli bir koordinasyonumuz var. Bölge meselelerini sürekli bir koordinasyon ve danışma içerisinde beraber götürmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye ve Katar arasındaki ilişkiler ve iki halk arasındaki dostluk ve kardeşlik bağları, son 10 yılda müstesna bir düzeye ulaşmıştır. İşbirliğimizin temelinde Sayın Cumhurbaşkanımız ile Katar Emiri Şeyh Temim’in ortaya koyduğu kuvvetli irade bulunmaktadır.

Yüksek Stratejik Komite’nin dokuzuncu toplantısını liderlerimizin başkanlığında geçtiğimiz aylarda Doha’da gerçekleştirmiştik. Bir sonraki toplantıyı bu yıl içinde inşallah Türkiye’de düzenleyeceğiz.

Bugünkü görüşmelerimizde ekonomik ve ticari işbirliğimizi de kapsamlı bir şekilde ele alma imkanımız oldu. Kısa ve orta vadedeki hedefimiz olan 5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşabileceğimize inanıyoruz.

Keza yatırımlar, turizm ve enerji gibi alanlardaki mevcut işbirliğimizi daha da derinleştirme imkanlarını ele aldık. Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması geçtiğimiz Şubat ayında bildiğiniz gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştı. Bunun, ekonomik ve ticari ilişkilerimizdeki hedeflerimize ulaşmada önemli bir ivme yaratacağını düşünüyoruz.

Körfez İşbirliği Konseyi ve ülkemiz arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin yeniden başlatılması kararı, Katar’la ticaretimize katkı sağlayacaktır. Körfez İşbirliği Konseyi’yle kurumsal ilişkilerimizi güçlendirmek için Katar ve diğer üye ülkelerle birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Görüşmelerimizde, askeri ve savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi de ele aldık. Doha’da bulunan Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığımızın faaliyetlerini değerlendirme imkanımız oldu.

Değerli basın mensupları, bugün bölgemizdeki son gelişmeleri de ele aldık. Biz, İsrail’in Gazze’de işlediği suçların bölgesel bir çatışmaya dönüşme riski barındırdığını baştan itibaren ifade etmiştik. Tırmanma ve yayılma ihtimaline karşı uyarılarımızı yapmıştık. Geçtiğimiz hafta sonu yaşananlar, bölge dışı ülkelerin de dahil olduğu bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını hepimize bir kez daha gösterdi. Bu risk maalesef hala devam etmekte. Olaylar başlamadan önce, gerilimin nispeten kontrollü şekilde aşılması için yoğun bir çaba harcadık. Bazı görüşmelerimiz oldu. Bu çalışmalarımızı hala sürdürmekte ve itidal mesajlarımızı tüm ilgili taraflara iletmekteyiz.

Bölge dışı güçlerin de gelişmelere soğukkanlı yaklaşması gerekmektedir. Biz, bölge ülkeleri olarak, üçüncü tarafların kendi çatışmalarını bu coğrafyaya taşımasını istemiyoruz.

Kıymetli basın mensupları, 13 Nisan’da yaşananlar bizim için çok önemli dersler ortaya koymakta:

Birinci olarak: uluslararası hukuk, herkes için bağlayıcıdır. Küresel düzeyde barışın ve istikrarın anahtarı, uluslararası hukuka uyulmasıdır.

İkinci olarak: Netanyahu’nun iktidarda kalabilmek için, bölgemizi bir savaşa sürüklemeye çalıştığı aşikardır. Netanyahu’yu kayıtsız ve şartsız destekleyenler, tutumlarını acilen gözden geçirmek zorundadırlar.

Üçüncüsü ve en önemlisi: yaşanan olayların temelinde, Gazze’de İsrail tarafından uygulanan şiddet ve zulüm yatmakta.

Şu hususun altını çizmek istiyorum: Şu anda mağdur olan ne İsrail, ne de İran’dır. Mağdur olan, Gazze halkıdır. Hepimiz, Gazze’de yaşanan felaketi sona erdirmek için daha fazla çaba harcamalıyız.

İsrail’in, BM Güvenlik Konseyi’nin 2728 sayılı kararını ve Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı ihtiyati tedbirleri harfiyen uygulaması şarttır. Bir an önce acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalıdır. İnsani yardımlara izin verilmelidir. Sonrasında ise iki devletli çözümü hayata geçirmeye dönük adımları ivedilikle atmalıyız. Batılı ülkelerin, İran karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Şimdi de aynı şekilde, Amerika başta olmak üzere, İsrail üzerinde etkisi olan ülkelerin ortak tutum sergilemeleri ve İsrail’e “dur” demeleri gerekmektedir.

Değerli basın mensupları, bugün kıymetli mevkidaşım Şeyh Muhammed’le, Filistinli kardeşlerimizin yaralarının sarılması için yapabileceğimiz ilave ortak adımları değerlendirdik, kendileri de konuşmalarında bunu ifade ettiler. Türkiye olarak, Katar’ın ateşkes için yürüttüğü çalışmaları destekliyoruz. Kendilerine de canı gönülden teşekkür ediyoruz. Gerçekten başta Şeyh Temim olmak üzere, değerli kardeşim Şeyh Muhammed ve arkadaşları çok yoğun çaba harcamaktalar ve biz bunu takdir ediyoruz. Sürecin Filistin halkının vazgeçilmez haklarına ve istikbaline halel getirmemesi için çalışmayı sürdüreceğiz.

Tüm bu yaşananlar, Filistinliler arası birliğin tesisinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu amaca yönelik olarak, tüm tarafların yapıcı tutum sergilemesinde büyük fayda görmekteyiz. Nihai amacımız, adil ve kalıcı barışın tesisidir. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulmasını desteklemeye, var gücümüzle devam edeceğiz. Bu ziyaretin Filistin halkı, Türkiye-Katar ilişkileri ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kıymetli kardeşime tekrar teşekkür ediyorum.

SORU- Sorum Katar Dışişleri Bakanı’na. Görüşmelerde bir tıkanma meydana geldiğini ve engellerle karşılaşıldığını söylediniz. Görüşmelerde ne zaman olumlu yönde gelişme olur?

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/Q69o00OoVcM?si=SiYEOeuN2HRKvVsh&t=636

SORU- Bölgede son dönemdeki gerilimin azaltılmasıyla ilgili İsrail’in tutumuna ilişkin, Katar ile bir koordinasyon çalışmanız var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim. Sayın Başbakan da ifade ettiler, ben de konuşmamda ifade ettim. Türkiye’yle Katar arasında özellikle Filistin meselesinde var olan krizle ilgili çok yoğun bir koordinasyon mekanizması bulunmakta. Hem siyasi düzeyde, hem diğer kurumlarımız bu görüşmeleri yapmakta. Liderlerimiz düzeyinde de görüşmeler devam etmekte. Özellikle kıymetli mevkidaşım Şeyh Muhammed’le hem İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde oluşturulan Temas Grubu vesilesiyle, hem de ikili görüşmelerimiz vesilesiyle sürekli bir koordinasyon içerisindeyiz.

Biliyorsunuz değerli basın mensupları, Türkiye ve Katar, Hamas’la sağlıklı ilişkisi olan ender ülkelerden ikisidir. Dolayısıyla, özellikle şu anda yürütülmekte olan ateşkes görüşmelerinde elimizden ne geliyorsa onu yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Özellikle Katarlı kardeşlerimizin Mısırlı kardeşlerimizle beraber ortaya koydukları çabaya biz ne türden destek verebiliriz, bununla ilgili düzenli istişarelerimiz oluyor. Çoğu zaman özellikle Batı ve diğer dünya kamuoyu temsilcilerinden tarafımızla temasa geçiliyor. Belli konularda görüşlerimiz isteniyor, belli konularda müdahalemiz isteniyor, bunların detayına girmek istemiyorum. Bunları tabii yaparken Katarlı kardeşlerimizle sürekli bir koordinasyon içerisindeyiz. Özellikle ateşkesle ilgili anlaşmaların yürütülmesinde kendileri önemli bir rol oynamakta. Biz bu role nasıl destek verebiliriz, daha farklı nasıl katkıda bulunabiliriz, amacımız şu anda bu.

Diğer bir husus, insani yardımlar konusunda ciddi koordinasyonumuz var. Bölgedeki özellikle istikrarın, barışın tehlikeye girmemesi için, çatışmanın yayılmaması için neler yapılabilir, bu konuda stratejik görüş alışverişlerimiz var. Özellikle hem iki ülke arasında hem bize dost olan diğer ülkelerle beraber ortak bir strateji, ortak bir görüş oluşturma konusunda yoğun çalışmalarımız var. Bu çalışmaları diğer ilgili taraflara, dünya kamuoyuna, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer siyasi aktörlere nasıl iletebiliriz, onunla ilgili sürekli devam eden çalışmalarımız var. Kısacası aramızdaki koordinasyon çok yoğun ve devamlı bir nitelik taşımakta.

Teşekkür ederim.

SORU- Sorum Katar Dışişleri Bakanı’na. Bildiğiniz gibi geçen hafta İran saldırısı oldu, önümüzdeki dönemde tırmanma meydana gelebilir mi? Bu konuda tabii ki Körfez İşbirliği liderleri ve Arap ülkeleri arasında İran saldırılarından sonra yoğun görüşmeler oldu ve İsrail’in bu konudaki cevabı ne olacak?

KATAR BAŞBAKANI VE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYH MUHAMMED BİN ABDURRAHMAN AL SANİ- [SİMULTANE TERCÜME]

https://www.youtube.com/live/Q69o00OoVcM?si=vBdvfTf5ZHSnU2_R&t=1075

SORU- Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’na sorum. Doha’da İsmail Haniye ile bir görüşmeniz oldu. Yaptığınız görüşme ışığında Gazze’deki son durumu, ayrıca Filistin devletinin tanınmasına yönelik çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ediyorum.

Bugün Hamas Siyasi Büro Lideri Sayın Haniye ve Siyasi Büro'nun diğer yönetici ekibiyle yaklaşık üç saatlik bir görüşmemiz oldu. Kendilerine hem taziyelerimizi, hem de Cumhurbaşkanımızın selamlarını ilettik. Görüşmemiz esnasında birkaç hususa yoğunlaştık. Bunların başında bugün değerli dostum Şeyh Muhammed'le de yaptığımız konuşmanın konusu olan, ateşkesle ilgili yürüyen müzakereler.

Bu müzakerelerde Hamas’ın perspektifi ne, durduğu yer ne, şu anda gelinen noktayı nasıl değerlendiriyor, o konuda yoğun görüş alışverişlerimiz oldu. Türkiye olarak kendi görüşlerimizi ilettik. Diğer taraftan biliyorsunuz değerli arkadaşlar, Türkiye iki devletli çözüm için Katar ve diğer ülkelerle beraber yoğun bir çaba sarf etmekte. Bu trajediden, 30 binden fazla insanın şehadetinden eğer ortaya çıkacak bir fayda varsa, o da iki devletli çözüm suretiyle bölgeye kalıcı bir barışın gelmesi olacaktır diye değerlendiriyoruz.

Bunun için çok yoğun çaba gösteriyoruz. Bunu yaparken özellikle Batıda bu fikre sempatik olan, bunu desteklemek isteyen birçok aktörün Hamas’la ilgili endişelerinin olduğunu görüyoruz. Özellikle Hamas’la ilgili yapılan İsrail kaynaklı propagandanın Hamas’ı bir ulusal direniş hareketi olarak göstermekten ziyade, DEAŞ gibi bir terörist örgüt olarak nitelendirme çabalarının Batıda ve uluslararası kamuoyunun bazı aktörleri nezdinde makes bulduğunu görüyoruz maalesef.

Hamas’la yaptığımız görüşmelerde, bu türden algıların giderilmesi için kendilerinin özellikle iki devletli çözüm, Filistin Devleti’ne giden çözüm içerisinde ne türden görüşleri var, ne türden beklentileri var, bunları açık şekilde ifade etmeleri gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunduk.

Ben daha önce, Batılı muhataplarımla yaptığım görüşmelerde de söyledim. Yıllardır Hamas’la yaptığımız siyasi görüşmelerde, kendilerinin 1967 sınırları içerisinde kurulacak olan bir Filistin Devleti’ni kabul ettiklerini ve Filistin Devleti’nin kurulmasını müteakip Hamas’ın ayrıca silahlı kanadının olmasına gerek kalmayacağını, kendilerinin bir siyasi parti olarak hayatlarına devam edeceklerini bana ilettiler.

Bu da aslında bence dünya kamuoyunun Filistin Devleti’ne giden yolda atacağı adım için fevkalade önemli bir mesaj diye düşünüyorum. Ben bugün kendilerinden bu türden mesajları almaktan memnun oldum.

Teşekkür ederim.

* Interpress deşifresidir.