Sayın Bakanımızın İran Dışişleri Bakanı Sayın Manuçehr Mottaki İle Yaptığı Ortak Basın Toplantısı, 18 Temmuz 2008
Değerli basın mensupları,

Komşumuz, dostumuz İran’ın Dışişleri Bakanı, değerli meslektaşım, dostum Sayın Manuçehr Mottaki davetimiz üzerine, heyetiyle beraber bir çalışma ziyaretinde bulunmak üzere Türkiye’de, Ankara’da. Her vesileyle belirttiğimiz gibi, önemli bir komşumuz ve bölgede önemli bir ülke olan İran’la ilişkilerimize değer veriyoruz. İlişkilerimizi karşılıklı saygı, iyi komşuluk ve güvenlik işbirliği ilkeleri zeminine oturtuyoruz. İran ile Türkiye arasındaki ilişkiler, her iki halkın ve bölgemizin istikrarına katkı sağlayacak ve yararına olacaktır.

Değerli meslektaşımla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, İran ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri ele aldık. Siyasi, ekonomik ve kültürel alandaki ilişkilerimizi değerlendirdik. Her alanda ilişkilerimizi daha ileriye nasıl götürebileceğimize dair istişarelerde bulunduk.

Biliyorsunuz, bu yılsonu itibariyle ticaret hacmimiz 10 milyar Dolara yaklaşacak. Hedefimiz, bunu en kısa zamanda 20 milyar Dolara çıkartmak.

Terörizm ve örgütlü suçlarla alakalı işbirliğimize de önem veriyoruz. İşbirliğimizin düzeyi ve niteliğinden memnunuz.

Yine hem İran’ı, hem Türkiye’yi ilgilendiren pek çok bölgesel konu ve sorun var. Irak, İsrail-Filistin, İsrail-Suriye, Lübnan gibi bütün sorun sahalarında istişarelerimizi sürdürüyoruz. Yine meslektaşımla, Afganistan’daki gelişmeleri takip ediyor ve Afganistan’la ilgili de istişarelerde bulunuyoruz.

İran’ın nükleer programıyla alakalı da istişarelerde bulunduk. Biliyorsunuz, yarın Cenevre’de önemli bir toplantı gerçekleştirilecek ve İran’ın nükleer konulardaki Baş Müzakerecisi Sayın Celili, Sayın Javier Solana ve beraberinde 6 ülkeyi temsil eden siyasi direktörlerle bir araya gelecek. Yarın Cenevre’de yer alacak toplantı öncesinde, değerli meslektaşımla bu konularda görüş alışverişinde bulunduk. Türkiye, konunun diyalog yoluyla ele alınmasını desteklemektedir. Son iki aylık süre içerisinde tarafların önce Tahran’da bir araya gelmesi, daha sonra farklı temasların sağlanması ve şimdi de Cenevre’de gerçekleşecek görüşme, Türkiye’nin desteklediği bir süreçtir. İran ve Türkiye’nin bölgeyle ilgili barış, istikrar, refah gibi ortak amaçları vardır.

Zaten yürütmüş olduğumuz istişareler ve sık sık yapmış olduğumuz görüşmeler, bölgemizde barış, istikrar ve refah nasıl sağlanır, nasıl daha ileriye götürülür, bu amaçlara yönelik görüşmeler, bunun istişareleridir. Bu ziyareti için, ben değerli dostum Sayın Mottaki’ye özellikle teşekkür ediyor ve sözü şimdi kendisine bırakıyorum.

KONUK BAKAN [Çevirmen Aracılığıyla]: Ben de çok teşekkür ederim. Değerli meslektaşım ve aziz kardeşim Sayın Babacan’a davetinden ve misafirperverliklerinden dolayı çok teşekkür etmek istiyorum. Dostlarımızın rahatlığı şundadır. Bir taraf bir şeyi söylüyorsa, karşı taraf da aynı şeyi tekrar ediyor. İşte bu böyle bir durumda sizler de rahat oluyorsunuz. Ancak bazı şeyleri belki benim dilimden duymak isterseniz, ben bundan dolayı bu ziyaretimle ilgili bazı görüşlerimi ortaya koyacağım, sonra da sizin sorularınızı alacağım.

İki ülkenin ilişkileri güzel ve hızlı bir ray üzerine oturmuş ve hızla gelişmektedir. Her geçen sene iki ülke arasındaki iktisadi münasebetler yeni bir rekor kırarak, yeni bir boyuta ulaşıyor. Sayın meslektaşım, Sayın Babacan’ın da işaret ettiği gibi, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 10 milyar dolar düzeyindedir ve bu düzeyde projeler yürütmekteyiz. Bu, çok iyi bir düzeydir. Ancak, iki ülkenin kapasitesi çok daha fazladır. Ağustos ayında, bir sonraki Karma Ekonomik Komisyon Tahran’da düzenlenecektir. Her iki tarafın da gayreti, bu gelişmekte olan iktisadi münasebetleri daha da üst düzeye taşımaktır.

Gelecek sene, İran’la Türkiye arasında imzalanan kültür anlaşmasının 50. yıldönümüdür. Ve biz burada, gelecek seneyi İran ve Türkiye kültür yılı olarak adlandırıyoruz. Umarım gelecek sene boyunca, her iki ülke tarafından çeşitli alanlarda, kültürel konularda güzel etkinlikler ve programlar düzenlenmiş olur. İran ve Türkiye hem ikili konularını, hem de bölgesel konuları her zaman üst düzey seviyede ele alıyorlar. Aramızdaki istişareleri, aramızdaki görüş alışverişini hiçbir fırsatta, hiçbir toplantıda kaçırmıyoruz. Sayın Bakanın da işaret ettiği gibi, Irak’ta, Afganistan’da, Lübnan konusunda, devamlı birbirimizle istişare içerisindeyiz. Her iki ülkenin de çıkarı, bu bölgede barış ve istikrarın birleşmesiyle birlikte olacaktır.

Ortak kaygımız da güvensizliktir. Bu güvensizlik, bütün bölgeyi etkiliyor. İran ve Türkiye bütün kapasitelerini, Irak’taki barış ve istikrar için harcamaktadırlar. Lübnan’da, bölgesel bir istişare sonucu taraflar bir anlaşmaya vardılar ve ben bundan dolayı Lübnanlıları tebrik ediyorum. Doha anlaşmalarının tam olarak uygulanması gerekiyor. Müzakerelerin ikinci gününde, Doha’daki Müzakerelerin ikinci gününde sabah saat 2.30’da beni aradılar ve müzakerelerin tıkandığını söylediler. Bu telefon Beyrut’tan geldi. Ben Doha’daki Katarlı meslektaşım ve diğer meslektaşlarımı aradım ve müzakereler sabah saat 9’da tekrar başladı. Bu sonuca varıldığı için çok mutluyum.

Görüşmelerimizde, Afganistan’la ilgili ortak kaygımızı dile getirdik. Afganistan’daki uyuşturucu üretimi her geçen gün yeni bir rekor kırıyor ve gelişmektedir. Aynı şekilde, güvenlik meselesi de geriye gitmektedir.

Sayın Babacan’la yaptığım görüşmelerde ele aldığımız ve bundan sonra yapacağım görüşmelerde de ele alınacak bir konu, İran’ın nükleer çalışmalarıyla ilgili son durumdu. Biz bu konuda devamlı istişare halindeyiz. Türkiye, her zaman İran’ın nükleer faaliyetlerini takip ediyor. Türkiye’nin İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili yapıcı tutumuna teşekkür ediyoruz.

SAYIN BAKANIMIZ: Teşekkür ediyorum, birkaç soru alalım.

SORU: Konuk Bakana olacak sorum. Yarın çok kritik bir zirve olacak. İran, nükleer faaliyetleri ve özellikle de uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmeye hazır mı? Hangi koşullarda Batı’yla işbirliğine olur mesajı verecek?

KONUK BAKAN: Ben itiraf ediyorum ki, diplomatlar, basın mensupları kadar hızlı yürümüyorlar. Üç ay öncesinden bu yana Altılarla yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. Yapıcı bir bakışla bir öneri paketi hazırladık. Bu, yeni bir inisiyatifti. Sizler yaklaşık olarak bu İran öneri paketinin içeriğinden haberdarsınız. Bu pakette, çeşitli alanlarda İran’ın önerilerini listeledik ve bu konularda görüşme yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Karşı tarafın öneri paketini, Sayın Solana İran’a yaptığı ziyaret sırasında İranlı yetkililere sundu. Şekil olarak bu süreçte ileriye dönük bir gelişme sözkonusudur.

Birincisi, ilk olarak biz bir öneri paketi sunduk. Sayın Solana’nın İran ziyaretinde 6 ülkenin Dışişleri Bakanlarının bana bir mektubu iletildi. İmza sahiplerinden bir tanesi de Amerikan Dışişleri Bakanıydı. Sayın Solana’nın Tahran’daki konuşmaları daha önceki konuşmalarından çok daha farklı bir havada geçti. Sayın Solana’nın ve Altıların, İran paketine bakışı ve yaklaşımı olumluydu. Ayrıca, Sayın Solana Tahran’da bize müzakerelerin çerçevesi ve modalitesini belirleyen bir “non-paper” sundu.

Amerikalılar da yine dediler ki, bu önümüzdeki müzakerede onların da temsilcisi bulunacaktır. Ben bu konuları toparlayacak olursam, şunu söyleyebilirim yeni müzakere süreci, olumlu ve şekil olarak güzel ve ileriye dönük iyi gelişmeleri gösteren bir süreçtir. Umarım bu şekildeki yumuşama, bu şekildeki iyiye giden durum içeriğe de yansır. Tabi ki bu şekilde müzakereler devam ederse, bu süreç devam ederse iyi bir sonuç çıkacağını umuyoruz. Nitekim Altıların bakanlarının bana yazdığı mektupta da ortak bir anlaşmaya varılması sözkonusudur.

SORU: Benim sorum Sayın Mottaki’ye olacak, belki daha somutlaştırmak adına. Eğer yarınki görüşmelerde, karşı taraftan İran uranyum zenginleştirmesini dondursun, biz de BM yaptırımlarını donduralım gibi bir teklif gelirse, İran buna nasıl yaklaşacak?

KONUK BAKAN: Acele etmeyin lütfen.

SORU: Ben de Sayın Mottaki’ye soracağım. Amerika’nın ülkenizde yeniden bir ofis açma, diplomatik ofis açma girişimlerinde bulunması batı medyasına yansıdı. Nasıl bir diyalog var aranızda? Ne tür bir ilişki içerisindesiniz, bunu açıklayabilir misiniz? Bir, ikincisi AKP ile Türkiye hükümeti ile ilgili soracağım. Belki konu dışında olacak ama, Türk hükümeti çok zor günlerden geçiyor. İktidardaki AKP, iktidar partisi kapatma davasıyla karşı karşıya. Sizce AKP kapatılabilir mi? Partinin, Türkiye’ye İslami değerleri getireceğine ilişkin kaygılar var Türkiye’de. Bu kaygıları paylaşıyor musunuz? Türkiye de bir rejim değişikliği, şeriat yönünde bir rejim değişikliği sözkonusu olabilir mi?

KONUK BAKAN: Son yıllarda Amerika’dan öğrenciler, akademisyenler, iş adamları, sanatçılar gibi çeşitli alanlardan birçok kişi İran’a gelmek istiyor. Biz bu halklar arasındaki gelişmeyi destekliyoruz. Tabi ki Amerika’nın ticari şirketleri ve işadamları İran’da iş yapmak istiyorlar. Bunlardan bir kısmı, şu anda İran’da faaliyet göstermektedirler. Hassas koşullardan dolayı bunların ismini söylemek istemiyorum. Biz hem Amerika’daki halkın yoğun isteği üzerine, hem Amerika’da yaşayan İranlı vatandaşlarımızın isteği üzerine, geçen sene İran’la Amerikan arasında direk uçuş önerisinde bulunduk.

Bir süre sonra tabi Amerikan usulüyle, yani medya aracılığıyla, Amerika’nın İran’da bir diplomatik büro açma girişimleri olduğunu öğrendik. Bir çıkar ofisi açma yönünde girişimleri söz konusudur. Hem Amerika’nın İran’da çıkar ofisi açması, hem de İran’la Amerika arasında doğrudan uçuş konusunda bir anlaşma, bir görüşme olabilir diye düşünüyorum.

İkinci sorunuzla ilgili, Türkiye, bölgede çok önemli bir ülkedir. Rol oynuyor. Türkiye’nin liderlerinin her türlü meselenin üstesinden gelebileceğine inanıyoruz.

SAYIN BAKANIMIZ: Sayın Mottaki, 5 yıl burada Büyükelçi olarak görev yaptı. Türkçesi iyi. İran basınından soru sormak isteyenler varsa, belki konuk gazetecilerden soru alabiliriz.

SORU: IRNA haber ajansının muhabiriyim. Zat-ı Âlinize hoş geldin demek istiyorum ben, aynı şekilde Sayın Babacan’a. Sayın Mottaki, Zat-ı Âlinizin Türkiye ziyareti ile ikili münasebetler yeni bir sayfa açmış oldu. İki ülke bu yeni fırsatı, münasebetleri geliştirme yönünde nasıl kullanabilir diye ikinci sorum var. Sayın Babacan’a sormak istiyorum. İki ülke arasında turizm alanında ne gibi kolaylıklar sağlanıyor. Bildiğim kadarıyla, Türkiye halkı İran’ı çok iyi tanımıyor. Bu konuda ne gibi kolaylıklar sağlanıyor, ne gibi girişimler yapılıyor?

KONUK BAKAN: İkinci sorunuza Sayın Babacan cevap veriyor. Sonra ben.

SAYIN BAKANIMIZ: Biliyorsunuz, geçen yıl İran’dan Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı yaklaşık bir milyon. Bizden İran’a giden sayı, belki o kadar yüksek değil şu anda. Aslında bugünkü görüştüğümüz konulardan bir tanesi buydu. Yani, Türkiye’den İran’a daha çok ziyaret nasıl sağlanır? İran’dan Türkiye’ye daha çok sayıda ziyareti nasıl sağlarız? Bunun için ne tür ortak programlar geliştirmeliyiz? Bunu da değerli dostumla görüştük.

KONUK BAKAN: İlk sorunuzla ilgili önemli olan konu şudur. İki ülke arasında çeşitli alanlar sözkonusudur. Bence ilk planda, ilişkilere çok boyutlu şekilde bakmak, görmek gerekiyor. İki ülke, her alanda ilişkilerin geliştirilmesine bakmalıdırlar ve geliştirmelidirler: Siyasi, kültürel, ekonomik ve diğer ilişki alanları. İki ülkenin özel sektörünün münasebetlerinin artırılması için faal hale getirmeliyiz diye düşünüyorum. İran İslam Devrimi’nden sonra ilk olarak bir Türk firması Tahran borsasında 670 milyon dolarlık bir petrol kimya özelleştirme ihalesini kazanıyor. Aynı şekilde, diğer alanları da takip edip geliştirmeliyiz. Kapasite çok yüksektir. Burada sizinle birlikte olduğumuz için birazda medyadan bahsedelim. İran’la Türkiye’nin çok faal medya kuruluşları var. Karşılıklı olarak ortak toplantılar, sempozyumlar, seminerler düzenlenmesinde size yardımcı olalım.

SORU: İki sorum var, ilk sorum Sayın Mottaki’ye. Amerika’nın yarınki müzakerelerde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? İkinci sorum, Sayın Babacan’a. Sayın Stephan Hadley ile görüşmelerinizde, İran konusu ele alındı mı? Türkiye’nin bu konudaki görüşü nedir?

KONUK BAKAN: Amerika’nın temsilcisinin yarınki müzakerelerde hazır bulunmasını, bahsettiğim şekille ilgili olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Umarız bu şekildeki olumlu yaklaşım muhtevaya da yansır.

SORU: Türkiye’nin İran’ın bu günlerde konuşulan, İran’a karşı, İran’la ilgili iddialar var. İran’ın barışçıl nükleer enerjisinin tehlikeli olduğu gibi iddialar var. Bu konuda Türkiye ne düşünüyor?

SAYIN BAKANIMIZ: Biliyorsunuz, Türkiye bu son paketi hazırlayan sunan 6 ülkenin 6’sıyla da diyalog içerisinde olan, bu konuları istişare eden bir ülke. Ben, son 10 gün içerisinde Avrupalı meslektaşlarımla, yine Amerikalı yetkililerle farklı görüşmelerde bulundum. Kuşkusuz, İran’ın nükleer programı da görüştüğümüz konulardan bir tanesiydi. Biz bu konuda çok açık, net prensipler çerçevesinde hareket ediyoruz. Biz diyoruz ki, egemen, bağımsız her ülkenin barışçıl amaçlarla kullanılacak nükleer teknolojiye sahip olması en doğal hakkıdır. Ancak, öte yandan bölgemizde nükleer silahlara da karşıyız. Tabi bu konuyla alakalı, güven unsurunun mutlaka pekiştirilmesi gerekiyor ve karşılıklı güvenin geliştirilmesi için de diyalog, istişare temel yöntem; biz onun için yine her görüşmemizde, her temasımızda “diyalog, diyalog, diyalog” diyoruz. Son başlatılan girişimin/sürecin başarıyla devamını da gönülden arzu ediyoruz.

SORU: Sayın Bakan, bugün gazetelerde yer alan Ermenistan’la direk görüşmelerin başladığına ilişkin haberler için bir yorumunuz olacak mı? Ermenistan’la direkt görüşmelerin başladığına ilişkin haberler var bugün.

SAYIN BAKANIMIZ: Biliyorsunuz, Türkiye Ermenistan’ı tanıyan bir ülke. Bizim Ermenistan’dan muhataplarımızla, dönem dönem görüşmelerimiz, istişarelerimiz oluyor. Ben bir önceki Dışişleri Bakanı Sayın Oskanyan’la New York’ta BM toplantıları sırasında uzun bir görüşme gerçekleştirdim. Yeni Dışişleri Bakanı Sayın Nalbantyan’la da yine kısa bir selamlaşmamız oldu, yine bir uluslararası toplantı marjında. Ayrıca dönem dönem bizim Bakanlığımızdan görevlendirdiğim arkadaşlar, Ermenistan Dışişleri Bakanlığından muhataplarıyla görüşmeler yapıyorlar. Kuşkusuz bu temas trafiği, iki ülke arasındaki ilişkiler açısından önemlidir.

Burada önemli olan, diyalog yoluyla, yapıcı bir yaklaşımla iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl normalleştirileceği konusunun görüşülmesidir. Sorunlar vardır, güncel sorunlar vardır. 1915 olaylarıyla ilgili görüş ayrılıkları vardır. Ancak, bunların yine diyalog yoluyla ele alınması bizim tüm Orta Doğu’daki, tüm bölgemizdeki sorunlara yaklaşımımızda olduğu gibi temel esastır. Diyalog, temel esastır.

SAYIN BAKANIMIZ: Evet son iki soru alalım ve kapatalım.

SORU: Efendim, NATO üyesi ülkelerin ulusal güvenlik danışmanlarının dün Ankara’da bir araya geldiği yönünde iddialar var. Böyle bir görüşme gerçekleşti mi? Bu görüşmede ne konuşuldu, eğer gerçekleştiyse?

SAYIN BAKANIMIZ: NATO’ya üye bazı ülkelerin danışmanlar seviyesinde dönem dönem istişare amacıyla bir araya geldikleri doğrudur. Bu toplantılar farklı ülkelerde, farklı dönemlerde yapılabilmektedir. Dün Ankara’da bu toplantılardan birisi gerçekleşmiştir. Bu konular kuşkusuz, NATO ülkelerini ilgilendiren ortak uluslararası konulardır.

SORU: Sayın Babacan’a sormak istiyorum. Dün, Bush’un ulusal güvenlik danışmanı Hadley ile bir görüşmeniz oldu. Bu görüşmede, Sayın Mottaki’ye iletilmesi yönünde bir mesaj verildi mi acaba, bunu bizimle paylaşabilir misiniz?

SAYIN BAKANIMIZ: Biliyorsunuz, Cenevre’de yarınki toplantıda, Sayın Celili, Sayın Solana ve 6 Siyasi Direktör yer alacaklar. Amerikan tarafından da sanırım Bakan Yardımcısı Sayın Burns olacak. Bütün bu konuları kendi aralarında değerlendirecek ve konuşacaklardır diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.