Sayın Bakanımızın Hollanda Dışişleri Bakanı Maxime Verhagen ile Ortak Basın Toplantısı, Ankara, 15 Ekim 2008

SAYIN BAKAN: Türkiye-Hollanda konferansının ikincisinin açılışını yaptık beraber. Şu anda arkadaşlarımız, iki ayrı konuda -güvenlik ve enerji konusunda- görüşmelerine devam ediyorlar. Ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilerin tüm veçhelerini ele aldık. Biliyorsunuz, Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkiler çok çok iyi bir noktada. Geçen yıl Kraliçe Beatris’in Türkiye’ye yapmış olduğu ziyaret gerçekten bu ilişkileri taçlandıran bir ziyaretti. Ekonomik alanda çok çok iyi bir noktadayız. Ayrıca Hollanda’da yaşayan 400 binin üzerindeki Türk, kuşkusuz ilişkilerimizi daha farklı bir noktaya getiriyor. İşin insani boyutunu özellikle güçlendiriyor.

Yine ülkelerimiz arasındaki kültürel ilişkileri ele aldık ve önemli uluslararası konuları ele aldık. Türkiye’nin AB sürecini ele aldık ki Hollanda, biliyorsunuz, bu sürece destek veren bir ülke. Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin başlaması da aslında 2004 sonunda Hollanda Dönem Başkanlığı’nda gerçekleşen bir adımdı ve bundan sonraki dönemde de AB sürecinde Hollanda’nın Türkiye’ye vereceği desteğin devamının önemli olduğunu değerli meslektaşımla görüştük.

Kıbrıs konusunu da ele aldık. Kıbrıs’ta devam eden bir müzakere süreci var. Bunun adada çözüm için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Açılmış olan bu fırsat penceresinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve makul bir süre içerisinde de bu görüşmelerin tamamlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, Kafkaslardaki son gelişmeleri değerlendirdik. Türkiye’nin Kafkasya İşbirliği İstikrar Platformu girişimini beraberce değerlendirdik ve Ortadoğu’daki son gelişmeleri ele aldık. Özellikle İsrail-Suriye arasındaki görüşmelerin bulunduğu safha itibariyle, ben değerli konuğumuzu, değerli dostumu bilgilendirdim.

Değerli konuğumuz bugün öğleden sonra İstanbul’a geçecek ve akşam Boğaziçi konferansında yine kendisiyle akşam yemeğinde beraber olacağız. Orada ayrıca katılımcılara bir hitabı sözkonusu olacak. Ben tekrar hoş geldiniz diyorum ve sözü kendisine bırakıyorum.

SAYIN KONUK BAKAN: Teşekkür ediyorum, Sayın değerli meslektaşım Ali Bey, bayanlar ve baylar.

Çok iyi, yapıcı görüşmeler yaptık. Birçok hususta ekonomik, kültür olsun, ticari ilişkiler olsun Sayın Bakanın değindiği gibi, ikili ilişkilerimiz giderek gelişmekte ve derinleşmekte. Geçen sene Majesteleri Kraliçenin yaptığı ziyaret ve daha sonra Sayın Babacan’ın yaklaşık 6 ay önce yaptığı ziyaret de bu ikili ilişkilerin gelişmesine çok büyük katkı sağladı. Aynı şekilde bu yaptığımız son toplantımızda Türkiye-Hollanda Konferansının sürecini başlatmıştık.

Bu sabah da dile getirdiğim gibi Hollanda, Türkiye’yi AB’nin bir üyesi olarak görmekten memnuniyet duyacaktır ve bunu istemektedir. Ama tabi ki üyelik kriterlerini yerine getirmek Türkiye’nin elinde. Hem bu konuda kararlı olunması gerekiyor ama şunu da düşünüyorum ki yeni ülkelere adil davranılması gerekiyor kriterler konusunda. Bunu dışında, Türkiye’yi reform sürecinde desteklemeye hazırız ve yasalardaki değişiklikleri memnuniyetle değerlendiriyoruz.
Ama tabii ki, uygulamaya yönelik sonuçların da olması gerekiyor, özellikle de din özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve azınlıklar hususunda. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilebilmesi, ulaşım yolları, enerji güvenliği için son derece önemli hususlardır. Ve Sayın Babacan’la NABUCCO boru hattı konusunda da görüşmelerde bulunduk. Bu projenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye-Hollanda ve diğer AB ülkeleri için de çok yararlı olacağını düşünüyorum bu projenin ve bu şekilde AB’nin enerji kaynakları çeşitlendirilebilir ve güvenlik altına alınabilir.

Bunun dışında Türkiye’nin çok olumlu bir rolü var bölgedeki güvenliği sağlamakta. AB ve Türkiye, Kafkaslardaki çabalarını bir araya getirebilirler ve bu şekilde bölgede istikrar sağlanmasına yardımcı olabilirler. Özellikle Gürcistan’da son zamanlarda meydana gelen olaylar ile Rusya ve Gürcistan arasında ihtilaf hususlarında, bu bağlamda Kafkaslarda istikrarı sağlayabiliriz diye düşünüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı son ziyaret de çok olumlu geçti. Türkiye’nin çabalarını Ortadoğu bağlamında kesinlikle çok olumlu buluyoruz. Cumhurbaşkanının bu bağlamdaki çabalarını çok olumlu buluyoruz. Bu sorunlu bölgelerde Türkiye’nin rolünün çok önemli olduğunu düşünüyorum. İstikrar, güvenlik, enerji hususlarında ortak çıkarlarımız var, ortak değerlerimiz var ve sanıyorum ki bir işbirliği çerçevesi içinde, ikili ilişkilerimiz bağlamında bu hususlarda beraber çalışabiliriz ve gelecek zamanlar içinde işbirliği çalışmalarımıza devam edebiliriz. Bu ziyaretimden dolayı Sayın Babacan’a da teşekkür ediyorum.

SAYIN BAKANIMIZ: Çok teşekkür ediyorum, Konuk Bakana ya da bana soru sormak isteyen varsa, sanırım Hollanda’dan da gazeteci arkadaşlar var aramızda, 3-4 soru alalım ondan sonra ayrılacağız.

SORU : Sayın Bakan, Belçika makamlarının 1996’da ele geçirilen terör örgütü PKK’ya ait 10 milyon Euro’nun iadesiyle ilgili bir süreç başlattığı belirtiliyor. Türkiye ne gibi girişimlerde bulunuyor? Bu konuda bilgi verebilir misiniz? Bir sorum da konuk Bakan’a olacak. Görüşmelerde Kıbrıs konusunun da ele alındığı açıklandı. Kıbrıslı liderler bugün kapsamlı müzakereler çerçevesinde yeniden bir araya geldiler. Gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Cumhurbaşkanı Talat’ı Hollanda’ya davet etmeyi düşünüyor musunuz ve Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun kaldırılması için herhangi bir girişimde bulanacak mı Hollanda?

KONUK BAKANIN CEVABI: Kıbrıs hususunda müzakerelerin Kıbrıs’ta devam ettiğinden ve tekrar başlamasından dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu tür müzakerelerin, görüşmelerin çözüme ulaşılabilmesi için son derece önemli olduğunu düşünmekteyim. Kabul edilebilir bir çözüm bulunabilmesi için, bunun da BM’nin aldığı kararlar doğrultusunda yapılabilmesi amacıyla şu anda adadaki müzakerelere müdahale etmemeyi düşünüyoruz. Sanıyorum ki bu müzakere sürecine bir şekilde müdahale etmek çok akılcı bir fikir olmaz. Sanıyorum ki Türkiye ve Hollanda bu müzakerelerin devam etmesini kesinlikle desteklemekteler.

Dediğim gibi, bunun da BM çerçevesinde çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında AB’nin Kıbrıs’ın Kuzey kısmıyla ilişkilerine bakacak olursak, yani KKTC’yle ilişkilerine bakacak olursak, BM adanın bu kısmıyla bir ticari ilişki geliştirmeye çalışıyor. Diğer taraftan da tabi ki Ankara protokolü hususunda sınırın açılması gerekliliği sözkonusu, limanların ve havaalanlarının Kıbrıs gemilerine ve uçaklarına açılması gibi bir husus sözkonusu. Sanıyorum ki her iki tarafta da bunlar gerçekleştirilirse, bir çözüme ve iyileşmeye ulaşılabilir. Burada müzakereyi yürüten devletler çerçevesinde sanıyorum ki kısa vadede bir çözüm bulabilirsek, sorunları bu şekilde aşabiliriz diye düşünmekteyim.

SAYIN BAKANIMIZIN CEVABI: Belçika’yla ilgili sorduğunuz soruya cevap vermek gerekirse, bu son gelişmelerle ilgili henüz resmi kaynaklardan benim önüme bir rapor gelmiş değil. Ancak şunu söyleyeyim, biz bu konuyla alakalı olarak Belçika hükümetiyle yoğun temaslarda bulunduk ve bulunuyoruz da. Meslektaşım, Belçika Dışişleri Bakanı, bu konuyu şahsen takip eden bir kişi aynı zamanda. Biz Belçika hükümetinin bu konudaki tavrını, duruşunu biliyoruz, ancak sonuçta bu kararları verecek olan da Belçika yargı makamları. Ancak dediğim gibi, son gelişmelerle ilgili resmi kaynaklardan bilgiler henüz önüme gelmiş değil. O bilgiler bize ulaştıktan sonra, bundan sonraki adımlarımızı, bundan sonraki girişimlerimizi buna göre yönlendireceğiz.

SORU: Merhaba, ……. Gazetesinden, Hollanda’dan geldim. AB ile müzakereler ne kadar sürecek ve Türkiye ne zaman AB’nin tam üyesi olacak acaba bu bağlamda?

SAYIN BAKANIMIZIN CEVABI: Ben şunu açıkça söyleyeyim ki, biz AB’nin beklediğinden, tahmin ettiğinden çok daha önce üyeliğe hazır olacağız. Biliyorsunuz Türkiye, müzakerelere ilk başladığı dönemlerde soru hep şuydu: Türkiye AB için ne zaman hazır hale gelecek? Aslında biz, şu anda AB’nin kendi içindeki gelişmelere bakacak olursak, özellikle anayasal antlaşmanın reddedilmesine, Lizbon Antlaşmasının İrlanda’da reddedilmesine ve AB’nin şu anda kendi içinde yaşadığı sıkıntılara bakacak olursak, aslında sormamız gereken soru belki AB, Türkiye için ne zaman hazır olacak.

Bence belirleyici olan takvim de bu olacak. Ben şunu rahatlıkla söyleyeyim. Türkiye, AB için AB’nin Türkiye için hazır olacağı tarihe göre çok daha erken bir zamanda üzerine düşeni yapacaktır ve ben hazırım diyecektir. Daha sonra da AB’nin kendi iç mutabakatını oluşturması ve Türkiye gibi bir ülkeyi üye olarak kabul etmeye hazır hale gelmesi ne zaman olacaktır; bunu kuşkusuz AB’nin kendi içindeki siyasi dinamikleri belirleyecektir.

SORU: Sayın Bakan, iki sorum olacak. İlki terörle ilgili. Her iki bakana da soracağım. Siz dün bir terörle mücadele toplantısına katıldınız. Türkiye’nin yeni önlemler alması, ekstra önlemler alması gündemde. Ne tür konuları tartışıyorsunuz, çok ekstra, olağanüstü hali gündeme getirecek tartışmalar gündem de mi? Bu ekstra önlemler, Türkiye’nin AB reformlarını nasıl etkileyecek? Aynı şekilde Konuk Bakan, Türkiye’nin yeni, ekstra önlemler almasını nasıl değerlendiriyor onu da öğrenmek istiyoruz. Bir de Avrupa Konseyi’nin Türkiye ile ilgili bir yolsuzluk raporunun AKP hükümetinin isteği üzerine gizlendiği, açıklanmadığı yolunda haberler var, bunu nasıl açıklıyorsunuz?

SAYIN BAKANIMIZIN CEVABI : Dün yaptığımız toplantı Sayın Başbakanımızın başkanlığında ve yaklaşık 6 saatlik bir toplantıydı; çok verimli oldu. Birçok konuyu enine boyuna konuştuk, görüştük. Kurumlar arası yoğun bir iletişim imkânı sağladı bize. Ancak bu toplantının devamını, biliyorsunuz, önümüzdeki Salı günü yapmaya karar verdik. Gündeme gelen konular Salı günü görüşülmeye devam edecek. Dolayısıyla, dünkü açıklamaya bakacak olursanız, zaten çalışmalara nokta koymuş değiliz, bunlar devam edecek çalışmalar. Dolayısıyla bu toplantıda nelerin konuşulduğu, nelerin görüşüldüğü, hangi noktada olduğumuzun bu aşamada açıklanmasını da doğrusu uygun bulmadık dün ve Salı günü devam edecek bu çalışmalar.

İkinci sorunuza gelince, bu konuyla ilgili bana bugüne kadar ulaşan herhangi bir bilgi yok. Bugün sabah basında çıkan bazı haberler üzerinden arkadaşlarımız bu konuyu ilettiler. Ancak böyle bir şey var mıdır, yok mudur; buna kuşkusuz bakmamız lazım, ama benim bilgim dâhilinde, bugüne kadar benim önüme gelen bir dosya yok. Ama dediğim gibi, sabahleyin arkadaşlarımız basında böyle bir haberin çıktığını ilettiler, öğleden sonra konuya bakacağız.

KONUK BAKANIN CEVABI : Evet terörizm ve PKK hususundaki duruşumuza bakacak olursak. Son saldırılarda hayatını kaybeden kurbanlar için, polis ve asker şehitleriniz için Sayın meslektaşım Babacan’a zaten başsağlığı dileklerimi ilettim. PKK tarafından Türk topraklarında gerçekleştirilen bu terör saldırılarını çok kötü buluyor ve en ağır ifadelerle kınıyoruz. Türkiye ile Hollanda teröre karşı mücadelede ortaktır ve bu bağlamda Türkiye’de ve nerede olursa olsun gerçekleştirilen tüm terörist saldırıları kınamaktayız. Türkiye’nin bu terörist örgüte karşı bazı önlemler almak istemesini tamamen anlayışla karşılamaktayım. PKK, AB’nin terörist örgütler listesindedir ve Hollanda’da yasaklıdır. Bu bağlamda, biz, terörizmin geçmişte olduğu gibi, daha fazla kurbanlara yol açmasını önlemek amacıyla işbirliği yapılmasının gereğini tartıştık.

SORU : Belki de arkadaşımın sorusunu şu şekilde açmak lazım. Demokrasiyle birlikte, demokrasiyi koruyarak terörizmle mücadele mümkün müdür? Türkiye’nin gözaltı, tutuklama gibi birçok alanda önlemleri artırmasını nasıl değerlendirir AB?

KONUK BAKANIN CEVABI : Genel olarak şu konuda ikna olmuş durumdayım ki terörizmle savaş ve insan haklarına saygı gösterme, bunları koruma birebir eşgüdümlü olarak yapılmalıdır. Ben şahsımca ABD’de yapılan tartışmalara da dikkat ettim. Burada terörizmle savaşta insan haklarıyla uyumlu bir şekilde bazı önlemler alınması hususları sözkonusuydu. Eğer terörü kınıyorsak, bunu kınamamızın nedeni insan haklarını ihlal ettiği içindir ve bizim değerlerimizle örtüşmediği içindir. Dolayısıyla teröristlerle savaşta her zaman kendi değerlerimizi ve insan haklarını göz önünde bulundurmamız gerekiyor ve korumamız gerekiyor. Sayın Erdoğan’ın, ölçüsüz tepki verilmesinin sorunları çözmeyeceği yönündeki görüşleri ile kesinlikle hemfikirim.

SAYIN BAKANIMIZIN CEVABI: Ben de kısaca şunu eklemekte fayda görüyorum. Kuşkusuz, Türkiye’nin Aralık 2002 tarihinden, yani Kopenhag zirvesinden bugüne kadar yaptığı çok sayıda siyasi reform olmuştur. Türkiye’de demokrasinin derinleşmesi için, temel hak ve özgürlükler alanında Türkiye’nin çok daha yüksek standartları yakalaması için Türkiye pek çok reform gerçekleştirmiştir. Bu reformlar, Türkiye’nin kazanımıdır, Türk halkının kazanımıdır ve biz özgürlükler gerekçesiyle güvenlikten taviz vermeyeceğimiz gibi, güvenlik gerekçesiyle de özgürlüğümüzden taviz veremeyiz. Bu çalışmaları hem dünya uygulamalarına bakarak, hem AB’ndeki uygulamalara bakarak, ama Türkiye için ve Türk insanı için de en iyi olacak biçimde sürdürmek zorundayız.

Evet son soru demiştik, konuk gazetecilerimizden de başka soru yok galiba. Burada kapatalım. Teşekkürler.