No:40 - 12 Mart 2003, Avrupa Birliği Komisyonu Sözcü Yardımcısının Kıbrıs´ta Çözümsüzlüğün Sürmesi Halinde Türkiye´nin İşgalci Ülke Konumuna Düşeceğine Dair Beyanatı

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 11 Mart tarihli olağan basın brifinginde sözcü yardımcısının, bir soru üzerine, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün sürmesi halinde Türkiye’nin AB üyesi bir ülkenin toprağını işgal etmiş sayılacağı şeklinde bir beyanda bulunduğu öğrenilmiştir.

Bu beyan, Türkiye’nin hangi koşullarda ve niye Ada’da bulunduğu konusunda bilgisizliğe işaret etmektedir. Türkiye’nin Ada’daki varlığı uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarına dayanmaktadır.

Bilindiği üzere, Türkiye 1959-1960 Anlaşmalarının kendisine tanıdığı ahdi hak ve sorumlulukları doğrultusunda 1974 Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirmiştir. Bu harekat sayesinde, 15 Temmuz 1974’te bir darbe ile iktidara gelen bir yönetimin Ada’yı Yunanistan’a ilhak etmesi önlenmiş ve daha önce 11 yıl süreyle Ada topraklarının sadece yüzde üçü’ne sürülen, dış dünya ve birbirleri ile bağlantıları olmayan küçük ceplere sıkıştırılan Kıbrıs Türklerine yeniden hayat hakkı doğmuştur. Barış Harekatı Kıbrıs adasında son 30 yıla yakın dönemde can ve mal güvenliğinin tesis edilebildiği bir huzur ortamı sağlamıştır.

Öte yandan, Garanti ve İttifak Andlaşmaları çerçevesinde garantör ülke olarak Türkiye’nin Kıbrıs’ta asker bulundurma hakkı bulunmaktadır. Yine garantör ülke olarak Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin kapsamlı bir çözüm sağlamaya yönelik çabalarını her aşamada desteklemeye devam etmiştir.

AB’nin, Kıbrıs’la ilgili uluslararası anlaşmaları yok sayarak, Kıbrıs adasının geleceği ile ilgili tek taraflı kararlar almak ve uluslararası sorumluluklar ve dolayısıyla sorunlar yaratmak hakkı bulunmamaktadır. Hal böyle iken AB Komisyonu sözcü yardımcısının beyanı, hukuki ve ahdi bakımdan mesnetten yoksun olduğu gibi Kıbrıs’taki barış ve uzlaşı çabalarına da hiçbir şekilde yardımcı olmamaktadır.