No:28-28 Şubat 2002, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu´nda onaylanan rapora ilişkin yapılan Bakanlık açıklaması

Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nun bugün yapılan oturumunda “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları Çerçevesinde AB’nin Güney Kafkasya ile İlişkileri” başlıklı rapor oyçokluğuyla onaylanmıştır. Raporda Avrupa Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımını kabul eden 1987 tarihli kararına atıfta bulunulması ve Türkiye’nin haksız şekilde Ermenistan’a abluka uygulamakla suçlanması kabulü mümkün olmayan unsurlardır.

Parlamentoların geçmişte vuku bulmuş olaylar hakkında siyasi değerlendirmelerde bulunmaları tarihi gerçeklerin tek yanlı olarak saptırılmasından başka bir amaca hizmet etmemektedir. AP’nin 1987 tarihinde aldığı tek yanlı karara raporda yeniden atıfta bulunması, tarihi gerçekleri değiştirmeyecektir. Tarih, tarihçilerin değerlendirmesine bırakılmalıdır.

Türkiye Ermenistan’ı tanıyan ilk ülkelerden biri olarak Ermenistan’ın uluslararası camiayla bütünleşmesini sağlayacak olan tüm girişimlere destek vermiştir. Ermenistan havayollarının Erivan-İstanbul-Erivan güzergahında sefer yapması, Ermenistan’a sefer yapan uluslararası havayolu şirketlerine ait uçakların Türk hava sahasını kullanmaları ve son olarak uygulamaya koyduğumuz vize rejimi gibi hususlar gözönünde bulundurulduğunda Türkiye’nin Ermenistan’a abluka uyguladığı iddialarının tutarsızlığı ortaya çıkmaktadır.

Avrupa Parlamentosu’nun gerçekleri gözönünde tutması kendi inandırıcılığının da bir gereğidir. AP’nin alacağı karar ve benimseyeceği raporlar da bu gerçeklere sadık kaldıkları ölçüde anlam taşıyacaktır. Herhangi bir bağlayıcılığı olmayan bu raporun içeriği Avrupa Parlamentosu için bir artı değer oluşturmamaktadır. En önemlisi, rapor Türkiye-AB ilişkilerini geliştirme çabalarıyla da çelişmektedir.

Öte yandan, raporun açıklama bölümünde bir dipnotta Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 10 Nisan 1921 tarihinde yaptığı bir konuşmada İttihat ve Terakki rejimini Ermeni halkına karşı soykırım suçunu işlemekle suçladığının iddia edilmesi tarihin ayrı ve vahim bir tahrifatını oluşturmaktadır. Zira, Yüce Atatürk’ün bu yönde herhangi bir beyanatının olmadığını bilmek için uzman olmak gerekmez. Bu husus, geniş kamuoyu kesimlerince de bilinen bir gerçek olduğu gibi, TBMM kayıtları raporda iddia edilen 10 Nisan 1921 tarihinde TBMM’nin bir oturumunun yapılmamış olduğunu göstermektedir. Bu dahi, sözkonusu iddianın mesnetsiz ve ciddiyetten uzak olduğunu açık seçik gözler önüne sermektedir.