Son dönemde, Almanya başta olmak üzere bazı Batı Avrupa ülkelerinde
Müslüman topluma ait camilere yönelik saldırıların artmasından kaygı ve
üzüntü duyuyoruz.
İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının her geçen gün daha da endişe
verici boyutlara ulaşması, derhal çözüm bulunması gereken bir mesele haline
gelmiştir.
İbadet özgürlüğünün ve ibadet yerlerinin kutsallığının korunmasının
devletlerin sorumluluğunda olduğu unutulmamalıdır. Yerel emniyet
makamlarına intikal eden saldırıların faillerinin adalet karşısına
çıkarılmaları ve camilerin güvenliğinin tam anlamıyla sağlanması gelecekte
daha vahim olaylar yaşanmasının önüne geçecektir.
Bu tür saldırılar sadece Müslümanları hedef almamakta, insanlığın tümü için
ortak tehdit oluşturmaktadır. Nefret ve tahammülsüzlük adeta bütün dünyayı
tehdit eden bir virüse dönüşmüştür. Bu virüsü tamamen temizlemek için ise
uluslararası toplumun birlikte çalışması gerekmektedir.
Bu çerçevede, ülkemiz önderliğinde BM’ye sunulan “Din veya inanca dayalı
terörizm ve diğer şiddet eylemleriyle mücadele” başlıklı kararın 2 Nisan
2019 tarihinde Genel Kurul’da kabul edilmesi önemli bir adım olmuştur. Bu
kararın tüm üye ülkelerce uygulanması sorunun çözümüne ciddi katkı
sağlayacaktır. Türkiye bu yöndeki uluslararası çabalara liderlik etmeye
devam edecektir.