Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 27 Kasım 2014, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- En son toplantımızı arkadaşlar geçtiğimiz hafta yapmıştık.

Hepiniz tekrar hoş geldiniz.

Geçtiğimiz hafta önemli bir ziyaret oldu, ABD Başkan Yardımcısı John Biden Türkiye’ye geldi bildiğiniz gibi, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan tarafından İstanbul’da kabul edildi, Sayın Başbakanımız ile birlikte Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomik Zirvesine iştirak etti. Görüşmelerde Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin yanı sıra Suriye, Irak, DEAŞ tehdidi bağlamında kapsamlı bir görüş alış verişinde bunuldu. İki müttefikin sorunları açık bir şekilde görüştüğü önemli bir ziyaret oldu. Bunlara ilaveten Kıbrıs, enerji güvenliği, Ukrayna, Ortadoğu gibi konular da görüşmelerde gündeme geldi. Görüşmeler sırasında birçok konuda yakın müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’yle büyük bir ölçüde fikir birliği içinde olduğumuzu gördük. Bölgesel ve uluslararası barış ve istikrarın tesis edilmesi açısından Türkiye’yle ABD arasındaki işbirliğinin güçlü olması gerektiğine inanıyoruz.

Bunun dışında, önümüzdeki günlerde tabi önemli bir ziyaret var, Papa Fransuva ülkemize geliyor, bu konuya ilişkin olarak da çok kısa bir bilgi vereyim.

Ziyaret 28 Kasım Cuma günü ve 30 Kasım Pazar günleri arasında gerçekleşecek, ziyaretin Ankara ve İstanbul ayakları olacak. Papa Cuma günü saat 13:00’te Esenboğa’ya inecek, Anıtkabir’i ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanlığı sarayına varacak ve Sayın Cumhurbaşkanımızla ikili görüşmeler gerçekleştirecek, ardından da Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez’le bir araya gelecek. Bakanlığımız tarafından Hilton Oteli’nde ziyaret çerçevesinde bir basın merkezi oluşturuldu, çok sayıda basın mensubu akredite oldu. Ardından Cumartesi ve Pazar günleri İstanbul’a özel bir ziyaret gerçekleştirecek, Cumartesi günü Ayasofya’ya ve Sultan Ahmet Cami’ne gidecek, Pazar günü ise Vatikan’ın İstanbul’daki binasında icra edilecek bir dini ayine katılacak ve aynı gün de ülkemizden ayrılacak.

Bu ülkemize 4. Papa ziyareti, 1967’de Papa 6. Paul, 1977’de Papa 2. Jean Paul, 2006’da da Papa 16. Benedict ülkemizi ziyaret etmişti. Genel ikili ilişkiler, kültürler arası diyalog, medeniyetler ittifakı, yabancı düşmanlığı, ırkçılıkla mücadele, açlık ve yoksulluğa karşı mücadele ve bölgemizdeki gelişmeler ziyaret sırasında gündeme gelecek.

Bunun dışında, önümüzdeki döneme ilişkin olarak Sayın Bakanımızın programı çerçevesinde şunları söyleyebilirim: 29 Kasım tarihinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Venizelos Türkiye’ye bir ziyarette bulunacak. Yine aynı tarihte Sayın Bakanımız Tatlı Dil Forumuna katılacak.

1 Aralık’ta ÜDİK Zirvesi var, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin Türkiye’ye gelecek. Bu çerçevede Sayın Bakanımız Lavrov’la ikili görüşmelerde bulunacak.

2-3 Aralık tarihlerinde Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılacak.

3-5 Aralık tarihlerinde Basel’de AGİT Bakanlar Konseyi Toplantısı var. Önümüzdeki hafta Sayın Bakanımızın programı bu şekilde oluşacak. Ben arzu ederseniz sorularınız çerçevesinde programa devam edeyim ve sorularınızı yanıtlayayım.

SORU- Tanju Bey, geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan Kıbrıs konusuyla ilgili doğal kaynakların paylaşımına ilişkin özel bir şirket kurulması önerisi gündeme getirdiğini açıklamıştı, dün de Başbakan bir komiteden bahsetti. Bu öneriyi biraz netleştirebilir misiniz acaba?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Tabi biliyorsunuz, 11 Şubat ortak bildirisi çerçevesinde Kıbrıs’la müzakere süreci devam ediyordu, maalesef Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin müzakere masasından kalkmasıyla müzakereler bu aşamada durdu.

Hidrokarbon konusu aslında çok girift olan Kıbrıs sorununa daha fazla zorluk getiriyor. Bu çerçevede Sayın Bakanımız da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Plan ve Bütçe Komisyonunda yapmış olduğumuz öneriyi gündeme getirdi. Aslında hidrokarbon konusuna ilişkin olarak bir özel şirket kurulabileceğini ve bu özel şirketin bu çalışmaları sürdürebileceğini, bu özel şirkete de GKRY’den ve KKTC’den tarafların katılabileceğini söyledi. Bu aşamada tabi bu sadece bir öneri ve bu konuya ilişkin olarak daha önce Ankara’yı ziyaret eden BM Genel Sekreterinin Özel Danışmanı Eide’ye de bilgi verilmişti. Bu aşamada spesifik olarak bu konuya ilişkin olarak söyleyebileceğim hususlar bunlar.

SORU- Kerkük’teki son duruma ilişkin bilgi alabilir miyiz?

Bir de, dün Sayın Davutoğlu’nun bir açıklaması oldu, Kerkük’te durum kritik bir hale gelince bazı tedbirler almamız gerektiği diye. Türkiye bu tedbirler alınırken hangi aşamada dahil oldu?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- DEAŞ 25-26 Kasım gecesi yaklaşık 400 kişilik bir grupla Kerkük’e yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. DEAŞ militanları özellikle Kerkük’ün güneyinde Peşmerge güçlerinin kontrolündeki Mektep Halid, Tel El Verd, Mele Abdullah Köyüne eşzamanlı olarak saldırıda bulundular. Saldırın nihai hedefinin Kerkük şehir merkezini ele geçirmek olduğu öğrendik. Bununla birlikte, Kerkük çevresindeki bazı DEAŞ hedefleri de 25-26 Kasım gecesi havadan vuruldu, hava bombardımanın da sabah saatlerinde durduğunu biliyoruz.

Kerkük vilayeti genelinde 400 bin Türkmen olmak üzere yaklaşık 1.4 milyon kişi yaşamaktadır ve Kerkük şehir merkezinin nüfusu yaklaşık 900 bindir. Tabi DEAŞ’ın şehri ele geçirmesi halinde yüzbinlerce insanın yine göç etmesi bunun da yeni bir insanlık trajedisine yol açması kuvvetle muhtemel. Sayın Başbakanımız Irak Başbakanı Abadi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’yle telefon görüşmesi yaptı konuya ilişkin olarak.

Fakat bunun dışında benim ekleyeceğim şu: Dün akşam Sayın Bakanımız Irak Dışişleri Bakanı Caferi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’yle bir telefon görüşmesi yaptı. Sayın Bakanımız Irak’ın yanında olduğumuzu, DEAŞ’a karşı ortak mücadelede kararlı olduğumuzu, bu saldırılardan duyduğumuz üzüntüyü, Irak güvenlik güçlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini ve eğit-donat çerçevesinde Irak güçlerini desteklemeye devam edeceğimizi söyledi. Keza, Sayın Bakan Neçirvan Barzani’yle yaptığı görüşmede de yine terör saldırılarından duyulan üzüntü ifade edildi ve Türkiye’nin Irak’a destek vermeye devam edeceğini söyledi. Hem Caferi, hem Barzani de Sayın Bakana Türkiye’nin Irak’a ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimine vermiş olduğu destek nedeniyle teşekkür ettiler. Kerkük çerçevesinde son gelişmeler bu şekilde.

SORU- Tanju Bey, IŞİD’e karşı Peşmerge’nin ılımlı Suriye muhalefetinin eğit-donat’ın eğit’ini biz yapacağız, donat’ını Amerika yapacak. Irak Ordusuna yönelik eğit-donat faaliyetinde eğit’i biz yapacağız ya da eğit-donat’ı mı biz birlikte yapacağız? Ve de ılımlı Suriye muhalefetini eğitmek için yapılacak anlaşma Meclise gelecek yazılı bir metin haline gelecek mi?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Buket Hanım, bu sorunuza sondan başlayayım.

Daha önce basına da yansıdı, ilk etapta 2 bin Suriyeli muhalifin Kırşehir’de eğitilmesine ilişkin bir belge üzerinde müzakerelerimiz hala devam ediyor, sonuca varılmak üzere, ama şu anda sonuçlandığını söylemem zor.

Özellikle Özgür Suriye Ordusunun eğitilmesine ilişkin olarak biz eğitim kısmıyla, ABD de donatım kısmında daha faal olacak. Bu konuya ilişkin olarak spesifik olarak verebileceğim bilgiler bu kadar.

Irak konusunda ise Sayın Başbakanımız Irak ziyareti sırasında zaten Diyala’daki kampı ziyaret etmişti, eğit-donat çerçevesindeki faaliyetlerimiz bu bölgede devam etmekte.

SORU- İlave bir soru sormak istiyorum arkadaşımızın sorusuna.

Anlaşmaya varılırsa, teknik olarak soruyorum, bir Parlamento onayı gerekiyor mu, Parlamentoya imzaya gelecek mi bu anlaşma?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Bu konuda şu anda bir bilgim yok, bunu öğrenip ben size daha sonra döneyim.

SORU- Tanju Bey, birkaç sorum olacak.

Birincisi; Biden’in ziyaretinin ardından eğit-donat konusunda büyük oranda uzlaşıya varıldığını ve müzakerelerin devam ettiğini anlıyoruz. Bir paket olarak görüyordu Türkiye, daha önceki hem Sayın Bakanın, hem Sayın Başbakanın söylediği şeylerden böyle algılıyorduk. Acaba bu paket kapsamında Türkiye tarafından eğitilecek olan muhaliflerin Esad’a karşı savaşması ile ilgili süreçte ABD’yle uzlaşıya varıldı mı?

İkincisi; Kuzey Irak’tan bazı açıklamalar geldi geçtiğimiz günlerde ve Türkiye’nin Peşmerge’ye silah yardımı yapıldığı söylendi. Bu bir iddia mıdır, doğru mudur, Türkiye Peşmerge’ye silah yardımı yapmış mıdır?

Üçüncü sorum da; biliyorsunuz son dönemde milli güvenlik siyaseti belgesine de kırmızı kitap olarak geçen bazı paralel yapıyla mücadele adı altında bazı şeylerin girmesi planlanıyordu ve mücadele edilmesi öngörülüyordu. Çeşitli devlet kurumlarında bazı soruşturmalar var, acaba Dışişleri Bakanlığı’nda bu yönde bir soruşturma yürütülüyor mu, görevden alınan, hakkında soruşturma açılan ya da işbirliğine son verilen fahri başkonsolos var mı?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İlk sorunuzdan başlayarak, sırayla yanıtlamaya çalışayım.

Birinci sorunuz, bizim özellikle eğit-donat konusundaki fikirlerimiz gayet net, bunu da açıkça ifade ettik. Bizim için eğitip donatılacak Özgür Suriye Ordusu mensuplarının hem DEAŞ’la, hem de rejimle mücadele etmesi öncelikli bir konu, bu konuda herhangi bir tereddüdümüz yok. Pek çok basın organında Amerika’yla bu konuda anlaşılamadığına ilişkin bazı ifadelerde bulunuldu, bu tam olarak doğru değil. Kısa vadede tabi öncelikli olarak DEAŞ’la mücadele edilmesi gerekiyor, bu konuda tam bir uzlaşı içindeyiz. Nihai hedef de tabi rejiminin orada kalmaması, çünkü rejim orada kaldığı sürece ismi ister DEAŞ olsun, ister başka bir örgüt olsun pek çok örgüt yine yuva bulabilir, melce bulabilir ve daha sonra da bu örgütlerle mücadele etmek durumunda kalınabilir. Bizim kapsamlı stratejiden bahsettiğimiz, rejimin Suriye’den ayrılması ve tüm Suriye’yi temsil eden meşru bir yönetimin iktidara gelmesi, ancak bu şekilde DEAŞ gibi diğer terör örgütleri Suriye’de herhangi bir yer bulamasın.

İkinci sorunuzu tekrarlar mısınız?

SORU- Kuzey Irak’tan gelen Peşmerge’lere Türkiye’nin silah verdiğine ilişkin...

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Bu konu operasyonel bir konu, bu konuya benim yanıt vermem doğru olmaz.

Üçüncü konuya ilişkin olarak ise, paralel yapıya ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığında neler yapıldığını sordunuz. Yani kanun dışı faaliyetlere bulaşmış herkes için diğer kurumlarda olduğu gibi Dışişleri Bakanlığında da gerekli tedbirler alınır. Spesifik olarak bu konuya ilişkin olarak neler yapıldığını bilmiyorum ama bunu da araştırıp daha sonra size bilgi verebilirim.

SORU- Putin’in ziyaretinde imzalanacak herhangi bir anlaşma bir anlaşma olacak mı özellikle enerji alanında? Birde Sayın Bakan’ın, Lavrov’la görüşeceğini söylediniz hangi konular gündeme getirilecek bu ziyaret sırasında?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Her şeyden önce şunu söyleyeyim: Rusya’yla senede bir defa üst düzey işbirliği konsey toplantısı yapılıyor, bu beşincisi olacak. Yani düzenli olarak bu her sene yapılıyor, bundan önce Saint Petersburg’da yapılmıştı, yanılmıyorsam geçtiğimiz senenin Kasım ayındaydı. Yaklaşık 5-6 civarında anlaşmanın hem Sayın Putin ve Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın nezaretinde imzalanacağını biliyorum ama anlaşmaların sayısının tam netleşmediğini de biliyorum. Rusya bizim için hem bir komşu, hem de önemli bir ticaret ortağı. Rusya’yla temasımız sadece ÜDİK çerçevesinde değil, Sayın Dışişleri Bakanlarımız sık sık bir araya geliyorlar, en son New York’ta bir araya gelmişlerdi, düzenli olarak bir araya geliyorlar. İkili ilişkilerimizi ilgilendiren tüm konular her iki bakanın yapacağı görüşmelerde gündeme gelebilir, onun için spesifik olarak şu konular diyemiyorum. Ama yani ticari konulardan tutun da, siyasi konulara, Ukrayna konusundan tutun da, Suriye konusuna kadar her konu, her iki Bakanın görüşmesinde gündeme gelecektir.

SORU- IŞİD’le mücadele kapsamında Amerika’dan beklediğimiz yeni bir heyet var mı yakın dönemde belirlenmiş bir tarih, grup var mı? Bu arada IŞİD diyordunuz sizde hep sizde DAİŞ demeye başladınız, bunun bir nedeni var mı, hani bunu nasıl açıklıyorsunuz? Bir de Papa’nın talepleri Ankara’dan yani normal uygulanacak, atıl bir protokol uygulanacağı söylendi ama bunun dışında kendisi hani mütevazi bir kişilik olarak biliniyor, istediği başka şeyler var mı? Örneğin, İtalyan küçük bir araba istediği, Ankara’nın bunu reddettiği söyleniyor doğru mu?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Yeni bir heyet konusunda benim bir bilgim yok önümüzdeki dönemde, ama bir heyet geldiğinde tabi bunu basınla paylaşırız ondan siz de haberdar olursunuz. Bir defa İslam’la terörü yan yana getirmemek lazım, İslam bir barış dini, şiddetten tamamen uzak bir din, o yüzden IŞİD kelimesini kullanmıyoruz, bundan sonra DEAŞ kelimesini kullanıyoruz.

Papa’nın ziyaretine ilişkin olarak Papa bir Devlet Başkanı, Vatikan Devletinin Başkanı ve bu şekilde ağırlanacak. Basında pek çok haber çıktı, bu hem bizim makamlarımız, hem de konuk heyetin talepleri çerçevesinde araç, güvenlik, diğer düzenlemelerin hepsi her zaman olduğu gibi alınacak. Onun için o araç konusuna ilişkin olarak bir bilgim yok, bir yorumda yapmak istemiyorum. Ama dediğim gibi yani konuk heyetin isteği, bizim burada diğer devlet başkanlarına aldığımız tedbirler çerçevesinde gerekli düzenlemeler yapılacak onu söyleyebilirim.

SORU- İki sorum olacak benim. IŞİD’in Halep’teki yürüyüşü de devam ediyor ve Bakan, eğer Halep düşerse 2-3 milyon mültecinin Türkiye’ye gelebileceğini söylemişti. Bununla ilgili Türkiye herhangi bir önlem alıyor mu, yeni kampların kurulması gündemde mi, yoksa sınır ötesinde mi bir müdahalede bulunmak düşünülüyor?

Diğer sorum da, Danimarka konusuyla ilgili. Türkiye’de serbest bırakılan ve IŞİD’li olduğu iddia edilen kişiyle ilgili olarak Danimarka konuyu Avrupa Birliği’ne taşıyacağını söyledi. Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı ne tür adımlar atabilir böyle bir durumda ve Türkiye bu konuda Avrupa’da ne tür tedbirler alacak, ne tür bir girişimde bulunacak?
Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Halep konusu geçtiğimiz haftalarda gündeme geldiğinde Halep’in durumunun kritik olduğunu söylemiştik, hatta basında çıkan haberler de Özgür Suriye Ordusu’nun Halep’i terk ettiği, onların komutanlarının da Türkiye’de olduğu yönündeydi. Bunun doğru olmadığını geçen basın toplantısında ben size söylemiştim. Nitekim o tarihten bu yana Halep’te en azından daha olumsuz bir gelişme olmadı, şehir düşmedi. Ama Halep’te çatışmaların devam ettiğini, durumun kritik olduğunu söyleyebilirim. Tabi Halep düşerse Türkiye’ye yönelik bir göç dalgası muhakkak olacaktır. Bu konuya ilişkin olarak ilgili kurumlarımız gerekli tedbirleri alır ve bu konuya ilişkin olarak da planlamanın yapıldığını biliyorum. Spesifik olarak bu konuyla ilgili olarak AFAD sorumlu, ama malumunuz şu anda Türkiye’de 22 barınma merkezinde yaklaşık 220 binden fazla Suriyeli var, 1.6 milyon da şehirlerde yaşayan Suriye’li var.

Keza AFAD’ın Irak’ta yine 2 tane kampı var, en son Kobani’de yaklaşık 200 bin civarında Suriyeliyi yine Türkiye’ye aldık onun için Halep’in düşmesi halinde tabi büyük bir göç dalgası olacak, ama Türkiye bununla baş edebilecek güçte. Tabi bizim isteğimiz genel olarak Suriye politikamız çerçevesinde uluslararası toplumun da buna hassasiyet göstermesi, hem Suriye’deki bu krizin çözülmesi için gerekli hassasiyeti göstermesi, aynı zamanda olabilecek göç akımına karşı da gerekli maddi desteği yapması; beklentimiz bu şekilde.

Danimarka konusuna gelince, Danimarka’ya ilişkin olarak, Basil Hassan’la ilgili iddialar hakkında bir basın açıklaması yapmıştık, onun ötesinde daha fazla bir şey söylemeye şu aşamada çok gerek yok. Hatta Danimarka Dışişleri Bakanı olaydan sonra bir açıklama yaparak konuyu AB’ye taşımayacaklarını söylemişti. Şimdi, bugün gazetelerdeki haberler konunun AB gündemine getirileceği yönünde. Ama bu konuda Danimarkalılarla da temas ettik, Danimarka Bakanı’yla da, Sayın Bakanımız yanılmıyorsam görüşmüştü o tarihte, görüşlerimizi net bir şekilde anlattık, Danimarka’dan bir heyet geldi onlara da anlattık. Türkiye olarak biz sadece yargı kararını uyguladık. Mahkemenin, adıgeçenin serbest bırakılmasına ilişkin kararını yerine getirdik. Adıgeçenin Türkiye’den ayrılmadığını da anlıyoruz bu çerçevede. O konuya ilişkin olarak Danimarkalı bakanlarla yine işbirliğimiz ve temaslarımız devam edecek.

SORU- Galatasaray-Kızılyıldız maçında birçok olay yaşandı biliyorsunuz, bir Sırp taraftar öldürüldü. Bunun ikili ilişkilere bir yansıması oldu mu, nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu?

SORU- Buna ek olarak yine bir tehdit var Beşiktaş maçı için de Yunanistanlı taraftarlarla, Sırpların bir araya gelip protesto edeceği söyleniyor.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Arkadaşlar, her şeyden önce bir basketbol sever olarak gelişmeleri üzüntüyle ben de takip ettim ve gelişmeleri üzüntüyle karşıladığımı bildirmek isterim. 21 Kasım’da İstanbul’da oynanan maçta Sırbistan vatandaşı Marko İvkovic ne yazık ki hayatını kaybetti. Ben İvkovic’in ailesine ve dostlarına başsağlığı ve sabır diliyorum buradan. Hatta bu çerçevede Sırp dostlarımıza Sırpça bir mesaj vermek istiyorum ve bunu Sırpça bu mesajı vermek istiyorum.

Jako nam je žao što je srpski državljanin Marko Ivković izgubio život. Želimo da izrazimo saučešće njegovoj porodici i prijateljima Nadamo se da se ovako nešto više neće ponoviti i da će počinioci biti uhvaćeni i kažnjeni. Izmedju Srbije i Turske postoji veoma jaka veza i ovakve situacije ne mogu da je oslabe.

Arkadaşlar Sırpça, Sırp vatandaşı İvkovic’in hayatını kaybetmiş olmasından büyük üzüntü duyduğumuzu söyledim ve ailesine başsağlığı ve yakınlarına sabır diledim. Tabi bizim temennimiz bu olayların bir daha meydana gelmemesi ve olayın faillerinin yakalanıp cezalarını çekmesidir. Dün akşam basında da ben bir haber okudum, olayın failinin yakalandığı şeklinde bazı haberler var. Adli süreç olayın faili olarak yakalanan kişinin gerçekten bu olayı yapıp, yapmadığını ortaya koyacak. Ama Sırbistan, Türkiye ilişkileri bu tarz olaylardan etkilenmeyecek kadar güçlü temellere sahip. Olay gerçekleştikten sonra zaten hem Sayın Başbakanımız, Sırp meslektaşıyla görüştü. Aynı zamanda Sayın Gençlik ve Spor Bakanımız yine Sırp meslektaşıyla görüştü ve duyduğumuz üzüntüyü dile getirdi. Keza İçişleri Bakanımız da yine Sırp meslektaşıyla görüştü. En son da Sayın Bakanımız, Sırp muadiliyle görüştü. Dediğim gibi biz sporda şiddete yer olmaması gerektiğini düşünüyoruz, bunun iki devlet arasındaki ilişkileri de etkilememesi gerektiğini düşünüyoruz. Umarım benzer olaylar bir daha gerçekleşmez ve özellikle buradaki taraftarları da itidale ve sağduyuya ben davet ediyorum.

SORU- Bu çerçevede takımın Sırbistan’a gitmemesi yönünde bir tavsiyeniz olacak mı? Çünkü, kendisinin kullandığı birtakım ifadelerde iki ülke arasındaki gerginliğin kaynağı olmuştu, deplasmana gitmemesini tavsiye edecek misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Bu konuda bir tavsiyede bulunmam tabi mümkün değil, ama Sırp makamlarına düşen görev gelen konuk heyetin ve kafilenin güvenliğinin sağlaması. Sırp makamlarının da sağduyuyla hareket edeceğini düşünüyorum, bunda bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum.

SORU- Efendim, yine bu konuyla alakalı, akşam için birçok taraftar gurubundan Beşiktaş taraftarlarının tehdit aldığı yönünde 2-3 gündür dönen iddialar var özellikle sosyal medya üzerinden. Ekstra bir tedbir alındı mı? 100’den fazla Beşiktaş taraftarı dün de bugün de gitmeye devam ediyorlar akşamki maç için. Ekstra bir tedbir alındı mı, özellikle İçişleri Bakanının da, sayın mevkidaşıyla görüştüğünü söylediniz.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Tabi maalesef bu üzüntü verici olay bu tarz maçları daha hassas hale getiriyor. Hem Sırp makamları, hem Türk makamları bu tarz maçlarda çok daha fazla ve ciddi tedbirler alacaklardır bundan sonra benzer olayların yaşanmaması için. Ama spesifik olarak, yani bu spesifik maç çerçevesinde ne gibi tedbirler alınır bunu tabi İçişleri Bakanlığından soruşturmak lazım. Evet, arkadaşlar galiba sorular bitti, basın toplantısının da sonunu geldik.

Peki, çok teşekkürler size.