Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kosova Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Behgjet Pacolli ile Ortak Basın Toplantısı, 26 Ekim 2017, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları; bugün kardeş Kosova’nın Birinci Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı sevgili kardeşim Behgjet Pacolli’yi ülkemizde ağırlıyoruz. Kendisine ve heyetine bir kere daha hoş geldiniz diyorum.

Görevine kısa bir süre önce başlayan değerli Behgjet kardeşim ilk ziyaretlerinden birisini Türkiye’ye gerçekleştirdi. Ve biz bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz, kendisine teşekkür ediyoruz.

Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldık.

Kosova’nın tanınması, Kosova’nın uluslararası örgütler nezdinde statü elde etmesi ve Avrupa Atlantik kuruluşlarına entegrasyonu bizim için önemlidir. Bugüne kadar verdiğimiz desteği bundan sonra da aktararak devam ettireceğiz.

Kosova’nın ekonomik kalkınması önemlidir, yani her alanda Kosova’nın güçlü olması ve kendi ayaklarının üzerinde durması bizim önceliğimizdir. Bu bakımdan da hem ikili ekonomik işbirliğimizi güçlendireceğiz, hem Kosova’nın ekonomisini güçlendirici yatırımlarda Türkiye olarak ve Türk firmaları olarak önemli rol oynayacağız, ticaret hacmimizi artıracağız ve aramızdaki ilişkilerin, her alandaki ilişkilerin hukuki altyapısını bundan sonraki süreçte imzaladığımız anlaşmaları onaylayarak ve henüz müzakeresini yaptığımız anlaşma taslaklarını da bir an önce imzalayarak güçlendireceğiz.

Diğer taraftan TİKA’mız Kosova’da birçok projeyi hayata geçirdi, 600’den fazla projeyi hayata geçirdi, yaklaşık 100 milyon Dolar değerindeki bu projeleri özellikle ortak miraslarımızın tekrar canlandırılması, ihya edilmesi, istihdam artırıcı projelerin hayata geçirilmesi ve birçok sektörde kalkınma projelerinin desteklenmesi gerçekten TİKA’nın bu ülkedeki prestijini de her geçen gün artırmıştır. Bundan sonraki süreçte de TİKA aracılığıyla buna benzer projeleri, yani Kosova Hükümetinden ve yerel yönetimlerinden gelen projeleri desteklemeye devam edeceğiz.

Elbette Sırbistan ile Kosova arasındaki diyaloğu, yani Priştine-Belgrad diyalog sürecini desteklemeye devam edeceğiz. Bu konudaki düşüncelerimizi en son Belgrad ziyaretimde de Sırp muhataplarımızla da paylaşmıştık. Bölgenin istikrarı önemli, ama bölgenin güvenliği ve istikrarı bakımından Kosova’nın güvenliği ve istikrarı da hayati derecede önemli, biz bunun farkındayız.

İşadamlarımızı Kosova’ya daha fazla yatırım yapması için teşvik ediyoruz. İşadamlarımız Kosova’da önemli projeleri üstlendiler, bundan sonraki süreçte de yine Kosova’nın kalkınması için hayata geçireceği projeleri üstlenme konusunda Türk firmalarına güvenmeye devam etmelerini özellikle istiyoruz.

Bugünkü toplantılarımızda detaylarıyla beraber Serbest Ticaret Anlaşmasının onaylanması dahil tüm konuları değerlendirme fırsatı bulduk. Ben inanıyorum ki önümüzdeki süreçte Türkiye-Kosova ilişkileri çok daha ileri noktaya gidecek. Bugün Behgjet kardeşimin söylediklerinden de bunu görüyoruz. Yeni kurulan Kosova Hükümetinde de aynı kararlılığı görüyoruz, kendilerine çok teşekkür ediyoruz.

Diğer taraftan FETÖ’yle mücadelemizde kardeş Kosova’yı daha güçlü bir şekilde yanımızda görmek istiyoruz. Ve FETÖ’ye karşı atılması gereken adımları da bugün kendisiyle baş-başa değerlendirdik ve bazı alınan tedbirleri bize anlattılar. Özellikle FETÖ’nün oradaki faaliyetlerine yönelik somut adımları beklememiz bizim en doğal hakkımızdır kardeş Kosova’dan ve Kosova Hükümetinden. Çünkü Türkiye’de darbe yapmış, 250 insanı bir gecede öldürmüş ve 2200 civarındaki vatandaşımızı ağır şekilde yaralamış bir terör örgütünün mensuplarının kardeş bir ülkede faaliyet göstermesini kabullenmemiz mümkün değil.

Diğer taraftan Maarif Vakfımız Kosova’da iki okul açtılar ve Kosova Hükümetinin büyük desteğiyle Maarif Vakfımızın Kosova’nın değişik şehirlerinde yeni okullar açması için de birlikte çalışacağız.

Bugün basın toplantımızdan sonra yine çalışma yemeğimizde bazı bölgesel konuları, Balkanları konuşacağız ve diğer konuları birlikte ele alacağız. Uluslararası arenada birlikte atacağımız adımları değerlendireceğiz. Yine bugün öğleden sonra Sayın Meclis Başkanımız Behgjet kardeşimi kabul edecekler. Yarın sabah da Sayın Başbakanımız kendilerini kabul edecek.

Yarın TOBB’da bir iş forumu var ve burada işadamlarımızı da biraraya getireceğiz, burada Kalkınma Bakanımız bu toplantıda yer alacak. Ve yine çok değerli mevkidaşımla, kardeşimle Kalkınma Bakanımız da bir ikili görüşme yapacak.

Ben inanıyorum ki bu ziyaret ilişkilerimizin geleceği bakımından çok katkı sağlayacaktır. 2018 yılının ilk çeyreğinde de Kosova’ya ziyaret yapma konusunda söz verdim daveti üzerine, memnuniyetle inşallah bu ziyaretin karşılığını vereceğiz.

Ben bir kere daha çok değerli kardeşime, değerli Dışişleri Bakanına ve Başbakan Yardımcısına hoş geldin diyorum ve sözü kendisine bırakıyorum.

KOSOVA DIŞİŞLERİ BAKANI BEHGJET PACOLLİ- Öncelikle çok teşekkür ederim, çok heyecan verici bir konuşmaydı. İçten, kalbi duygularla bu dostane kabulünüz için Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk kardeş dostumuzun, Dışişleri Bakanımız benim kardeşim Mevlüt Bey. Ben farklı hissedemem, ben çok mutlu hissediyorum.

Size de teşekkür ediyorum ilginiz için basın mensupları, iki ülke arasındaki ilişkiler hakkında bilgi almanız için burada bulunduğunuzdan dolayı size de teşekkür ediyorum.

Şunu söylemek istiyorum: Türkiye öyle bir devlet ki Kosova’daki gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Çünkü genç bir devlet, ilk doğduğu günden itibaren takip etmiştir. Türkiye’nin yardımına çok ihtiyacı bulunan bir ülkenin yeni kalkınması ve Türkiye bildiğiniz gibi bu desteği veren ve tanıyan ilk ülkeler arasında yer aldı ve bu desteği bugün itibarıyla bütün alanlarda vermeye devam etmektedir; diplomaside, lojistikte, sadece bu alanlarda da değil, ekonomik alanda da, kültür alanında da bu yardım ve bizim vatandaşlarımızı bilinçlendirmek noktasında da ortak çalışmalar yapıyoruz.

Bugün Sayın Mevlüt’e, meslektaşıma vatandaşlarımın selamlarını, Kosova Hükümetinin, Kosova kurumlarının selamlarını getirdim Türk kardeş halkına. Aynı zamanda Türk kurumların verdiği katkılar ve yardımlar için.

İşbirliğimize geldiğince, Türkiye’siz bir işbirliği düşünmek çok imkânsızdır. Çünkü Türkiye her alanda genç Kosova Devletini desteklemektedir ve biz bunun bilincindeyiz, farkındayız. Ekonomik işbirliğine gelince, biliyoruz ki Türk yatırımcılar, işadamları Kosova’da faaliyet göstermektedirler ve iyi ki böyle olmuştur. Çünkü zira Kosova’da bunlar çok sıcak bir ortam bulmuşlar, Kosova’da kendi evlerinde hissediyorlar kendilerini, kendi insanları arasında işini yapmaktadırlar. Çok iyi tanıdıkları insanlarla birlikte çalışıyorlar. Hem kalite bakımından, hem yaşam standardı bakımından, şartları bakımından, yani çok ortak şeylerimiz bulunmaktadır. Ve ben bu vesileyle ekonomik işbirliği güçlenerek devam ederek ve Kosova buna ilgilidir, bunu yapmaya. Çünkü Kosova bugün sadece kuzeyden 700-800 milyon dolarlık bir ithal bulmaktadır, yani Sırbistan’dan. Bu bizim için büyük bir rakamdır, burada Türkiye devreye girerek bu dengeyi değiştirebilir. Biz çok yakından tanıyoruz Türk mallarını, Türk ürünlerini, özellikle de süt ve tarım ürünleri noktasında çok iyi tanıyoruz ve biz biliyoruz ki bunlar bizim soframızda da bulunan, kullanılan şeyler. Çünkü ortak inancımıza bakarak da, yola çıkarak da bunlar çok yakındır bizim için bu tür ürünler.

Kosova ve Türkiye arasındaki mal değişimini daha çok arttırmamız gerekmektedir. Bu konuda hiçbir limit, hiçbir sınır olmaması gerekmektedir. Bu anlamda biz karşılıklı hükümetler tarafından yapılması gerekenler ne varsa, yani bu gerekli ortamın sağlanması için, yani iş yapması için bu iş çevrelerinin bunların hiçbir engelle karşılamamaları gerekmektedir; bu benim önerim ve ilgili kurum ve kuruluşlarımızın bir önerisidir ve yaklaşımıdır.

Yani özet olarak ekonomik işbirliğimiz devam etmeli. Kosova daha gururlu, daha onurlu, daha güçlü hissetmektedir Türkiye’yi yanında görünce. Ve bunu samimiyetle söylüyorum, bunu doğrudan söylüyorum. Çünkü Kosova’nın devlet oluşum sürecini yakından takip eden bir ülkedir Türkiye.

Benim kardeşim Mevlüt, Kosova’yı yalnız bırakmamalıyız, Kosova’ya yardım etmemiz lazım, çünkü hala ihtiyacı olan genç bir devlettir Kosova. Türk diplomasisine ihtiyacımız var, çünkü dünyadaki en dinamik, en etkili diplomasilerden bir tanesidir Türkiye diplomasisi. V bu diplomasi, Kosova’nın genç diplomasisine yardım ederse çok memnun oluruz. Çünkü bizim dünyanın birçok ülkelerinde diplomatik temsilcilerimiz yoktur. Fakat Türkiye’nin orada sizin diplomatlarınız, sizin misyonlarınızın bize yardımcı olmasını rica ediyorum. Özellikle de Kosova’nın diplomatik ilişkileri kurmak istediği yeni ülkeler için.

Aynı zamanda meslektaşım ve kardeşim Mevlüt’ten şunu da ricada bulundum yaptığımız görüşmelerde: Kosova’ya yeni tanımalar gelmesi, şimdiye Kosova’yı tanımayan ya da tanımada çekinceleri bulunan ülkelerin en kısa zamanda Kosova’yı tanımları için lobicilik ve çalışmalarına devam etmeleri. Çünkü görüyoruz ki bazı ülkeler, bazı devletler de çok eski ittifaklara dayanan mantalitelerle yaklaşıyorlar Kosova’nın tanınmasına bu ülkeler. Şimdi 21. yüzyılda her şey değişmiş, bulunduğumuz bu çağda alanlar, sınırlar değişmiş, toplumlar değişmiş, mantalite yaklaşımlar değişmiştir. Bunun için Kosova yeni bir gerçeklikle karşılaşmaktadır dünya Kosovalı karşısında. Yani Kosova’yı yeni tanımak için, biliyorsunuz ne şartlarda oluşmuştur Kosova Devleti ve bunu tanımamak için herhangi bir engel olmaması gerekmektedir diye düşünüyorum. Çok zor şartlarda tanıdı, yani böyle halk gerçekten ayakta kalabilmesi için çok çabalar gösterdi savaştı. Hangi şartlarda ve yine de başarılı olabildi.

Başka bir ricam sayın meslektaşım, Türkiye diplomasisinden ricam; biz Sırbistan’la yapılan, devam eden diyalogla son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Bizim açımızdan bu çok zor bir aşamadır ve acılıdır. Çünkü aynı zamanda ve sonuç alıcı bir şeyimiz olacak görüşmelerimizde ve barış anlaşmasıyla taçlandırılacak bu görüşmeler. Siyaset ve Batıyla yaptığımız görüşmelerde bu önümüzdeki yılda sonuçlanabilir, yapılabilir. Sırbistan zor sorunlarla karşılaşmaktadır ve burada biz şunu hesaplıyoruz: Türkiye’nin desteğini hesaplıyoruz. Farklı metotlarla, farklı kanallarla desteklemesini bekliyoruz Türkiye’den.

Bugün bir problemimiz var Sırbistan’la ve Türkiye burada etkili olabilir Sırbistan Cumhurbaşkanı nezdinde çalışma yaparak.

Kosova ve Arnavutluk arasındaki yüksek gerilim hatlarını, biz bu nakil hattını inşa ettik Arnavutluk ve Kosova arasında, 70-80 milyon euro ister bizim Kosova tarafından, Arnavut tarafında. Fakat bugün Sırbistan tarafı … ötürü bu yüksek gerilim nakil hattı kullanılmamaktadır bugün. Kardeşim Mevlüt Beyden ve etkili Türk diplomasisinden bu konuda bulup engeli ortadan kaldırmak için yapılması gereken ne varsa yapacağınızı düşünüyorum.

46 anlaşmamız var Türkiye’yle imzalanan. Bunların birçoğu yapılmış, yürürlüğe girmiş. Bunlardan bir kısmı müzakere sürecindedir. Benim arzum, kısa bir zamanda bunu yapalım, başka girişimler de yapalım. Çünkü yapılacak çok iş var, yaratıcı olmamız gerekmektedir işbirliği noktasında. Biliyoruz ki bazı insanlar bugün Kosovalı vatandaş, hasta vatandaşlarımız Türkiye’de tedavi görmektedir. Çok büyük sayıda öğrencilerimiz Türkiye üniversitelerinde eğitim görmektedir ve biz bundan müteşekkiriz. Aynı zamanda Kosovalı aileler için çok memnuniyet vericidir ki bu geleneği tekrar başlatmak.

Aynı zamanda bugün bizim genç diplomatlarımızın eğitimi noktasında, Kosova diplomatik ve Ankara’daki Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bulunan Diplomasi Akademisiyle yapılacak ortak eğitim programlarında. Aynı zamanda bizim insanlarımızın bu eğitimi alarak bizim devletimizdeki protokolünde görev alacak bu genç arkadaşlar daha faydalı olacak.

Dostumla konuştuğumuz zaman fikirler geliyor, gönüller açılıyor, fakat zamanlaması budur.

Bir kez daha çok teşekkür ediyorum kardeşim, kalpten teşekkür ediyorum. Sayın meslektaşıma, çalışanlara, Türk halkına teşekkür ediyorum. Bilin ki Kosova her zaman oradadır, kapılarıyla, kalpleriyle, kollarıyla açık bir şekilde sizi dost olarak beklemektedir ve görmektedir Türk kardeş halkını.

Bir kez daha teşekkür ederek, Allah korusun Sayın Mevlüt.

SORU- Kosova RTK Televizyonundan.

Sayın Bakan Çavuşoğlu, birkaç hafta önce Türk Cumhurbaşkanı Belgrad’a ziyarette bulundu ve 14 –yanlış hatırlamıyorsam- anlaşma imzaladı ekonomik işbirliği bakımından. Fakat Kosova’ya karşı Türkiye’nin yaklaşımı ne olacak bu anlamda, bu yönde Kosova’nın ekonomik gelişmesi anlamında?

Siyaset anlamında Kosova’ya yeni tanımalar gelmesi noktasında Türkiye’nin lobi faaliyetleri hakkında ne söyleyebilirsiniz? Nasıl bir diplomasi, daha aktif bir diplomasi mi olacak bu, yoksa UNESCO mesela üyeliği ya da Interpol üyeliği noktasında ya da başka uluslararası örgütlere Kosova’nın üyeliği noktasında ne diyebilirsiniz, bunlar daha yakın bir zamanda olabilecek şeyler mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

Evet, Sırbistan’a başarılı bir ziyaret gerçekleştirdik ve ikili ilişkilerimizi Sırbistan’la da geliştiriyoruz, tüm Balkan ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Ayrıca üçlü mekanizmalarla da Batı Balkanların istikrarına ve kalkınmasına da katkı sağlıyoruz, güven arttırıcı tedbirleri destekliyoruz ya da öncülük yapıyoruz. Biz inanıyoruz ki, Balkanlardaki bu dayanışma ve Balkanların Avrupa Atlantik Entegrasyonu Balkanlarda yaşayan tüm toplumların yararına olacaktır.

Biz elbette Kosova’nın uluslararası alanda itibarının artması, tanınması ve uluslararası kurumlarla entegrasyonu ya da kurumlardan statü elde etmesi için çalışmalarımızı arttırarak devam ettireceğiz. Yani Kosova’nın hiçbir zaman yani hiç olmadığı ortamlarda bile, yani hiç katılmadığı uluslararası toplumlarda ya da ikili görüşmelerde yani Kosova’nın bizden bir ricada bulunmasına gerek olmadan bu çalışmaları zaten Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan nezdinde, Başbakanımız Binali Yıldırım nezdinde yapıyoruz. Ve Dışişleri Bakanı olarak da ziyaret ettiğimiz her ülkeye yola çıkmadan önce arkadaşlarımıza soruyoruz, bu ülke Kosova’yı tanımış mı, tanımamış mı? Ya da bize gelen bir konuğumuz olduğu zaman o konuğumuzun ülkesi tanımış mı, tanımamış mı? Ona göre gerekli telkinlerde bulunuyoruz ve Kosova’nın tanınması için gayret sarf ediyoruz.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisiyken, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve komisyonlarına, komisyon toplantılarına Kosova’nın katılması için ilk adımı atmıştık ve daha sonra bu adımın devamı da geldi bundan da gurur duyuyorum Meclis Başkanıyken öncülük yapmıştık.

Diğer taraftan Kosova’yla elbette ticaretimizi de arttırmak istediğimizi söyledik ve yatırımları da arttırmak istiyoruz. Kosova’nın son çıkardığı stratejik yatırımların desteklenmesiyle ilgili bazı sektörlerde belirlenmiş orada. Bu yasa sayesinde Kosova’ya gelen doğrudan yatırımın artacağını düşünüyoruz tüm dünyada, ama özellikle de Türkiye’den bu yatırımların artacağını biz düşünüyoruz ve şirketlerimizi teşvik ediyoruz. Tabi burada özellikle Kosova yönetiminden beklentimiz, yani şirketlerimize daha fazla sahip çıkılmasıdır ve bürokrasinin azaltılması ve bir sorun olduğu zaman bu sorunun kısa süre içinde giderilmesi ki son zamanlarda bazı ufak tefek sorunların çok kısa süre içinde Kosova yönetimi tarafından giderilmesi esasen bizim beklentilerimizin karşılandığının göstergesidir. Birlikte Kosova yönetimiyle biz birlikte Türk firmalarının Kosova’daki yatırım miktarını arttıracağız, şirketlerimizi teşvik ediyoruz. Yarın ki zaten iş formu ve iş adamlarımızın kendi arasındaki yapacakları toplantı bu bakımdan önemli olacaktır.

Diğer taraftan, Kosova önemli projeleri hayata geçiriyor ve Türk firmaları da bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu projeleri üstlenmek için çok hevesliler. Havaalanı projeleri, ulaşımla ilgili, enerjiyle ilgili ve büyük firmalar, çok güçlü firmalar, bu firmalarımıza da desteğimiz devam edecektir. Biz Kosova’yla olan ilişkilerimizi başka ülkelerle olan ilişkilerimize alternatif olarak görmüyoruz. Ve başka ülkelerle iyi ilişkilerimiz de Kosova politikamızı hiçbir zaman etkilemez değiştirmez, bu konuda kararlılığımız tamdır. Çünkü Kosova bizim için kardeş bir ülkedir, Kosova halkı bizim için, Türk halkı için kardeş bir halktır.

Teşekkür ediyorum.

SORU- A Haber kanalından Sena Alkan.

Sayın Bakan, dün Irak Başbakanı Haydar İbadi Ankara’daydı Cumhurbaşkanı ve Başbakanla temasları oldu. Bu bağlamda sınır kapısı ve petrol ticareti konularında ne gibi adımlar göreceğiz? Sincar ve Kandil’e ortak operasyon söz konusu mudur? Öte yandan Kuzey Irak’ın geri adımını nasıl değerlendiriyorsunuz diyalog için yeterli midir?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kuzey Irak’ın geri adımı önemli bir adımdır, ama yetersizdir, bu referandumun iptal edilmesi gerekiyor. Esasen daha önce de söyledik bu yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Sayın Başbakanımızın tabiriyle, esasen Bağdat’a varmadan döndü. Barzani bu referandumu yaparsa masada çok güçlü olacağını düşündü, ama çok daha zayıf bir noktada olduğu herkes tarafından görülüyor.

Barzani bu hamlesiyle Kürt halkını birleştireceğini, kendi arkasında birleştireceğini hesapladı, fakat bu referandumla Irak’taki Kürt halkını, Kürt kardeşlerimizi böldü ve dağıttı. Yine Barzani daha fazla hak elde edeceğini iddia etti ve oradaki Kürt kardeşlerimizi de böyle kandırdı. Bırakın yeni hak elde etmeyi, bugüne kadar defakto ya da başka türlü kullandığı haklar bile elinden gitti. Kim zararlı çıktı? Kürt halkı zararlı çıktı. Bunların bu şekilde olacağını kendisine çok samimi bir şekilde söyledik, yine özel temsilcilerimiz söyledi. Bizzat Erbil’e gittiğim zaman Barzani’ye baş başa görüşmemizde tek tek nelerle karşı karşıya geleceklerini ve bu referandumu yaparlarsa neler kaybedeceklerini bir dost gibi anlattım, yani tehdit eder bir üslupla değil, bir dost gibi anlattım. Ama kimi dinlediyse başka kim akıl verdiyse biliyoruz kimlerin akıl verdiğini. Şimdi o akıl verenler yardım edebiliyor mu? Hayır. Biz öncesinde de sonrasında da aynı şeyleri söylüyoruz dürüst davrandık. Şimdi ise bu referandumdan sonra tabi merkezi yönetimin bizim muhatabımız olduğunu söylüyoruz sınır kontrolünde. Aynı şekilde Kerkük bölgesi tartışmalı bölge, ama buradaki petrol rezervleri merkezi yönetime ait. Dolayısıyla, şimdi merkezi yönetim buraları eline geçirdi ve Türkiye üzerinden tüm dünyaya da yine ihracat yapmak istiyor satmak istiyor, zaten boru hattımız mevcut. Hasarlı bölgelerin tadilatı, tamiratı yapılacak ve bu konudaki iş birliğimiz artacak.

Sınır kapılarının kontrolü de esasen Merkezi Hükümetin, Hükümete ait olması gerekiyor. Ama Irak’ın yaşadığı sorunlardan dolayı ve Irak’ın kendi içindeki bu dağılmışlıktan dolayı, terörle mücadelesinden dolayı bölgesel yönetim defakto durum yaratarak sınır kapılarını, yani sınırların öbür tarafını kontrol etmeye başladı. Esasen bu bizim iş adamlarımız, ihracatçılarımız ve şoförlerimiz için de bir problemdi. Neden? Çünkü bölgesel yönetimden Bağdat’a doğru geçerken bir sınır kapısı daha oluştu, vergiler arttı, problemler arttı, zaman kaybı oldu. Şimdi merkez yönetim buraları kontrol etmek istiyor. Bizim de bölgesel yönetime tavsiyemiz, bir çatışma olmadan yine Kürt kardeşlerimize de daha fazla zarar vermeden Bağdat’ın bu taleplerini yerine getirmesi yani Bağdat’a devir edilmesi. Bundan sonraki süreçte bu kapılar Bağdat’ın eline geçtikten sonra, yani Merkezi Yönetimin eline geçtikten sonra ilave kapı açılacaksa o yine açarız, çünkü ticaretimizi arttırma konusunda dün yine bir irade ortaya koyduk. Sayın İbadi’yle Cumhurbaşkanımızın görüşmesinde ve Sayın İbadi’yle yine Sayın Başbakanımızın görüşmesinde bu irade teyit edildi. Dolayısıyla, ilişkilerimizin geleceği bakımından, yeni sayfaların açılması bakımından dünkü ziyaret çok önemliydi. Biz bundan sonraki süreçte de adımlarımızı atarken merkezi yönetimin taleplerini ve attığı adımları bir adeta kriter olarak alacağız ve birlikte adımları da atacağız. Fakat bu adımları atarken başından beri biz bu referandumdan sonra da çok dikkatli davrandık. Zaten bu referandumla zor şartlar altında olan Irak’taki Kürt kardeşlerimizin zarar görmemesi için, yani Barzani tarafından kandırılan ve zor duruma düşürülen kardeşlerimizin özellikle yiyecek, içecek ve diğer konularda zarar görmemesi için hep dikkatli davrandık. Dünkü görüşmelerimizde de gördük ki, İbadi’nin yani Başbakanın da bu konuda ciddi bir hassasiyeti var. Bu referandumu yapanlar sorumludur, ama Kürtler de Irak’ın bir halkıdır tıpkı Türkmenler gibi tıpkı Araplar gibi, tıpkı Yezidiler gibi, tıpkı Süryaniler gibi, kimse. Dolayısıyla, hepsi de bizim de kardeşimizdir. Biz bu referandumu yapanla kardeşlerimizi ayrı tutuyoruz. Ve tüm Irak halkını da aynı şekilde kardeş gibi görüyoruz. Dünkü ziyaret bu bakımdan da yani her açıdan da çok faydalı bir ziyaret oldu.

Tüm sorularınızı cevaplayabildim mi verdiğim cevapla? Şimdi PKK’ya yönelik tabi ki birlikte adım atmalıyız. Şimdi Irak DEAŞ’tan kurtulmak üzere. DEAŞ’ın kontrol ettiği alanlar Irak’ın toplam toprağının yüzde 10’nun altına düştü. Ve tamamen tabi DEAŞ’ı Irak’tan temizlemek lazım, Suriye’den temizlemek lazım. Ama Irak’ın tüm terör örgütlerinden arındırılması gerekiyor. Irak’ın içinde bulunduğu durumdan en çok faydalanan PKK oldu. Ve maalesef Kuzey Irak’ta da bazı Kürt partileri ve yönetimden bazıları PKK’ya yol açtı, destek verdi elbette bunun da hesabı sorulacak. Ama diğer taraftan PKK’nın da Irak’tan temizlenmesi için Irak yönetimiyle elbette birlikte adım atmak isteriz. Biz zaten tüm gücümüzle havadan, karadan gerekli mücadeleyi yapıyoruz. Kendi topraklarımızda PKK’yı nasıl etkisiz hale getirirsek, Irak topraklarında da PKK’yı etkisiz hale getireceğiz. Suriye’de de bir terör koridorunun oluşmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kendi güvenliğimiz için, istikrarımız için, milletimizin bekası için ne gerekiyorsa bu adımı atacağız.

Teşekkür ederim.