ÜRDÜN DIŞİŞLERİ BAKANI AYMAN SAFADİ-
https://www.youtube.com/live/A41X0y3etJM?feature=shared
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öncelikle değerli dostum, kardeşim ve
mevkidaşım Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Ayman Safadi’nin
misafiri olarak Amman’da bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek
sözlerime başlamak istiyorum.
Dışişleri Bakanı olarak Amman’a ilk ziyaretimi gerçekleştirmekteyim. Daha
önce çeşitli vesilelerle çok kez Amman’a gelmiştik. Bu güzel ülkede, bu
güzel şehirde Ürdünlü meslektaşlarımızla bölgesel sorunları, ikili
ilişkileri çok çeşitli vesilelerle ele alma imkânımız oldu. Bu kez de Sayın
Bakanla hem bölgemiz hem ikili ilişkilerimiz için çok önemli konuları ele
aldık.
İstikrarlı siyasi ve ekonomik yapısıyla Ürdün Ortadoğu jeopolitiğinde her
zaman hesaba katılması gereken bir ülkedir. Ürdün’ün bölgenin güvenliğine
ve barışına yapacağı katkılara her daim ihtiyaç duyulan bir aktör olduğunu
hepimiz biliyoruz. Bölgemizde yaşanan krizler hem Türkiye’yi hem Ürdün’ü
çok yakından ilgilendirmekte. Bu nedenle Türkiye olarak Ürdün’le düzenli
istişarelere çok büyük önem vermekteyiz. Bugünkü görüşmelerimizde de
Filistin’deki gelişmeler başta olmak üzere bölgesel konuları etraflıca ele
alma imkânı bulduk. İsrail’in Gazze’de hiçbir ayrım gözetmeden sürdürdüğü
saldırılar maalesef hala devam etmekte. Bu katliamın derhal durdurulması ve
Gazze’ye uygulanan yasadışı ablukanın kaldırılması gerekiyor. Gelişmeleri
hem ikili hem de çok taraflı platformlarda hep beraber aktif bir şekilde
ele alıyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Ortak Zirvesi’nde alınan kararların
takipçisi olduk. Değerli dostum Sayın Safadi ve Zirve’de görevlendirilen
diğer mevkidaşlarımızla birlikte çok önemli temaslarda bulunduk. Bir
kısmını kendileri de konuşmalarında ifade ettiler. İslam dünyasının ve
uluslararası toplumun ortak beklentisi olarak Gazze’de derhal kalıcı bir
ateşkes sağlanması gerektiğini her zaman vurguladık. Bu girişimlerimizin
somut sonuçları oldu. Dünyanın çoğunluğu yaşanan insanlık trajedisinden
endişe duymakta. Uluslararası kamuoyunun bu noktaya gelmesinde
girişimlerimizin de katkısı olduğuna inanıyorum.
Kıymetli basın mensupları, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını
güvenlik gerekçesiyle meşrulaştırmaya çalışması asla kabul edilemez.
İsrail’in kendi güvenliğini sağlama iddiasıyla yaptıkları yayılmacılık ve
işgalden başka bir şey değildir. Her savaştan, her krizden sonra İsrail’in
topraklarını genişletmesi bunun en somut kanıtıdır. İsrail, Batı Şeria’da
“yerleşim” diye adlandırdığı işgal faaliyetleriyle de Filistinlilerin
topraklarını çalmaktadır. Açık konuşalım: Güvenliği tehdit altında olan
aslında İsrail değil; tam aksine Filistinliler ve bölge ülkeleridir. Tüm
dünyanın bu gerçeği görmesi gerekmekte. Sadece İsrail’in güvenliğinden söz
eden, Filistinlilerin maruz kaldığı güvenlik tehdidini görmezden gelen bir
anlayış, bölgeye barış değil, savaş getirmekte.
Değerli basın mensupları, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine
Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvuruyu memnuniyetle karşıladık.
Adalet Divanının, saldırıların durdurulması için vereceği geçici tedbir
kararının kalıcı ateşkes için fırsat yaratmasını temenni ediyoruz. Mescid-i
Aksa’nın kutsiyetinin ve tarihi statükosunun korunması, tüm Müslümanlar
olarak kırmızı çizgimizdir. Ürdün’ün Kudüs’teki kutsal mekânların hamisi
rolüne ve bunun muhafazasına da büyük önem veriyoruz. Filistin meselesi
adil bir çözüme kavuşturulmadan bölgemizde kalıcı barış ve istikrarın tesisi
mümkün gözükmemektedir. Bu konuda herkesin sorumluluk almasıyla artık somut
adımlar atılması gerekiyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi; çözüm
ancak, 1967 sınırları temelinde Başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü
haiz, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkündür.
Biz, Gazzeli Filistinlilerin yerlerinden edilmesine ve üçüncü ülkelere
gönderilmesine tümüyle karşıyız. Türkiye, nihai barış hedefi güden tüm
girişimlere destek olmaya devam edecektir.
Değerli basın mensupları, baştan beri söylediğimiz gibi bölgemizde daha
fazla soruna ve çatışmaya ihtiyaç yok. Gazze’deki savaşın ne yazık ki
bölgesel tırmanmayı artırdığını görüyoruz. Yaşanan gerilimin Lübnan,
Suriye, Irak, Yemen, Basra Körfezi ve Kızıldeniz’e de yansıdığını gördük.
Bütün bunlara ilaveten, maalesef son iki gündür Pakistan ve İran arasında
vuku bulan gelişmeleri de endişeyle yakından takip ediyoruz. Bu sabah her
iki ülkenin de Dışişleri Bakanlarıyla konuşma imkânım oldu. Kendileri
pozisyonlarını anlattılar. Yaptıkları eylemin gerekçelerini söylediler. Biz
Türkiye olarak sorunun daha fazla büyümemesini, bir an önce sakinliğin
sağlanmasını tavsiye ettik. Her iki taraf da niyetinin olayların daha fazla
yayılmasını görmek istemedikleri olduğunu söylediler. Umarım gerçekten
olaylar burada kalır. İki kardeş ülke arasında bu olaylar daha fazla
büyümez.
Türkiye olarak, Pakistan’la İran arasındaki gerilimin azaltılması için
üzerimize ne düşüyorsa yapmaya devam etmeye hazır olduğumuzu da ifade
edeyim. Bugün ayrıca kendileri de ifade ettiler. Değerli dostumla bölgesel
konuları görüşmeye devam ettik. Gazze-Filistin meselesine ilave olarak
Suriye meselesini de kendisiyle görüştük. Suriye’de biliyorsunuz hem
Ürdün’ün hem Türkiye’nin önemli teknik ve çıkar konuları bulunmakta. Her
iki ülke de Suriye’de yaşanan iç savaştan ziyadesiyle etkilenmiştir. Hem
mülteci hem de güvenlik sorunu uzun yıllardır devam etmekte. Bu sorunların
giderilmesi konusunda iki komşu ülke olarak ne yapabiliriz? Etraflıca
görüştük. Bundan sonra ilişkilerimizi bu sorun etrafında nasıl devam
ettiririz diye de görüşme ve tartışma imkânımız oldu.
Bölgesel gelişmelere ilave olarak, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri de
masaya yatırdık. Özellikle ekonomi, ticaret, yatırım, eğitim, kültür ve
turizm gibi alanlarda işbirliğimizin çok iyi düzeyde olduğunu gördük.
Küresel ve bölgesel krizler, ekonomik ve ticari ilişkilerimizi çok şükür
etkilemedi. Geçtiğimiz yıl ticaret hacmimiz 1 milyar Doları aştı. Bu yıl da
olumlu bir gidişat gözlemliyoruz. Ürdün’ün son yıllarda modernizasyon
alanında attığı adımları da takdirle takip ediyoruz. Türkiye-Ürdün Karma
Ekonomik Komisyonu’nun ilk toplantısını önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi
planlıyoruz. Ürdün’le mevcut işbirliğimizi her boyutta daha da güçlendirme
yönündeki irademizi yineliyoruz.
Sayın Bakan, aziz dostum Sayın Safadi’ye tekrar evsahipliği için çok
teşekkür ediyorum.
SORU-
https://www.youtube.com/live/A41X0y3etJM?feature=shared
ÜRDÜN DIŞİŞLERİ BAKANI AYMAN SAFADİ-
https://www.youtube.com/live/A41X0y3etJM?feature=shared
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN-… Bölge ülkeleri olarak bu ne ilk kriz, ne de
son kriz olacak. Bu türden krizler hayatımızda hep var olacak.
Önemli olan, bölge ülkeleri olarak, Müslümanlar olarak, bu sorunları
çözmede nasıl bir beceri ortaya koyuyoruz? Nasıl bir birliktelik
geliştiriyoruz? Ne kadar fazla problem çözme yeteneğimiz var? Bunlara biraz
yoğunlaşmamız gerekiyor. Özellikle, bu son kriz vesilesiyle ortaya
koyduğumuz işbirliği modalitesi gerçekten çok verimli sonuçlar üretiyor.
Katliamın durması, Filistin meselesinin çözülmesi, Filistinlilerin hak
ettiği devleti, egemenliği ve güvenliği kazanması için her türlü diplomatik
girişimi ortaya koyuyoruz. Konu doğası itibarıyla güç kullanımıyla alakalı
bir konu. Dolayısıyla diplomasinin buradaki alanı biraz sınırlı olabiliyor.
Fakat eğer biz bölge ülkeleri olarak, Müslümanlar olarak bir araya
gelirsek, saflarımızı sıkı tutarsak, bu konuda son derece oyun değiştirici
adımlar atmamızın mümkün olacağına inanıyorum.
Filistin meselesi hem uluslararası hukuk açısından, hem ahlaki normlar
açısından bizim son derece haklı tarafta durduğumuz bir mesele. Eğer bu
kadar haklı bir meseleyi biz bir araya gelip onurlu bir biçimde, güçlü bir
biçimde hep beraber savunamazsak, bunun yeterliliğini gösteremezsek bugün
bu kriz Filistinlileri gelir bulur, yarın başka bir ülkeyi bulur, başka bir
Müslüman ülkeyi bulur... Dolayısıyla gün bugündür. Birlik olup, beraber
olup, bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa karşı sesimizi olabildiğince yükseltip
elimizden gelen bütün beceriyi, kabiliyeti ve dayanışmayı gösterip bu
sorunun barışçıl, uluslararası normlara ve ahlaki prensiplere uygun bir
şekilde çözülmesi için gereken çabayı ortaya koymamız gerekiyor. Biz bu
mekanizmayı hayata geçirdiğimiz zaman, burada altını çizerek söylüyorum,
hiçbir güç bölgede bizi istikrarsızlığa sürükleyemez. Egemen, emperyal
güçler ne türden böl-yönet planı geliştirirse geliştirsin, ne kadar
bölgemizdeki kaynaklara göz dikerse diksin başarıya ulaşamazlar.
Birçok meselede zalim kadar mazlumun da günahı oluyor. Neden? Gereken
direnişi ve çabayı ortaya koymadığı için. Onun için, bölge ülkeleri olarak
tekrar Filistin meselesinde hep beraber ortaya koyacağımız haklı çabanın
çok ama çok değerli olduğunu ifade etmek istiyorum.
ÜRDÜN DIŞİŞLERİ BAKANI AYMAN SAFADİ-
https://www.youtube.com/live/A41X0y3etJM?feature=shared
* Interpress deşifresidir.