DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sayın basın mensupları, bugün Ankara’da
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Cleverly’i ağırlamaktayız.
Kendisini ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak
istiyorum. Ankara’ya hoş geldiniz.
Kıymetli mevkidaşım Dışişleri Bakanı olarak ülkemize ilk ziyaretini
yapmakta. Kendisiyle en son Ukrayna İyileştirme Konferansı vesilesiyle
Londra’da uzun bir görüşmemiz olmuştu. Daha sonra Vilnius’ta NATO
Zirvesinde tekrar görüşme imkânımız oldu. Bugün de burada heyetiyle beraber
geldiler. Uzun ve verimli görüşmelerimiz oldu.
Bildiğiniz gibi Birleşik Krallık Avrupa’da önde gelen ortaklarımız
arasındadır. Avrupa’nın iki ayrı ucunda, iki önemli NATO müttefikiyiz.
Ayrıca, Avrupa Birliği’nin dışında kalan, küresel etki yapabilen iki önemli
Avrupa aktörüyüz.
Değerli mevkidaşımla görüşmelerimizde ikili ilişkilerimize dair kapsamlı
bir görüş alışverişinde bulunduk. 2007 yılından bu yana stratejik ortak
olarak tanımladığımız ikili ilişkilerimiz her alanda derinleşerek
gelişmekte. Üst düzey temaslarımızın devamına önem vermekteyiz.
Tatlı Dil Forumunun 8. toplantısını ülkemizde gerçekleştirmeye hazır
olduğumuzu bugün Sayın Bakana bir kez daha aktardım. Bu vesileyle, Başbakan
Sayın Sunak’ı ülkemizde misafir etmek istediğimizi de söyledim.
Birleşik Krallık, ihracatımızda 4. sırada yer alan önemli bir ticaret
ortağımızdır. Geçtiğimiz yıl itibarıyla 20 milyar Dolar ticaret hacmi
hedefimize de yaklaşmış bulunmaktayız. Ticaretimizi çeşitlendirmek için
karşılıklı olarak tüm imkanlarımızı kullanma arzusundayız.
Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesinin 7. toplantısını ülkemizde
düzenleyeceğiz. Aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın kapsamını
genişletmeye yönelik ön hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Müzakereleri
başlatarak hızla sonuçlandırmayı hedeflemekteyiz.
Turizm alanında da çok verimli bir işbirliğine sahibiz. Birleşik Krallık,
ülkemize en çok turist gönderen 3. ülke sırasına yükselmiş durumda.
Savunma sanayii ayrıca önem verdiğimiz diğer bir işbirliği alanı.
Mevkidaşımla bu alandaki stratejik işbirliğimizi somut projeler üzerinden
ilerletme konusunda mutabık kaldık.
Birleşik Krallık’ı terörizmle mücadelemizde müttefikimiz olarak
değerlendiriyor, ortak hareket etmek istiyoruz. Görüşmelerimizde Sayın
Bakana bu konudaki görüşmelerimizi aktardım. Beklentilerimizi de ayrıca
yineledim.
Düzensiz göçle mücadele konusu da gündem maddelerimiz arasında yer aldı.
Göçmen kaçakçılığıyla mücadelede ve düzensiz göçün yönetilmesi için
kararlılıkla çalışmaktayız. Birleşik Krallık da bu alanda ortak
çalıştığımız ülkelerden biridir.
Tecrübe paylaşımının artırılması için iki ülke arasında çeşitli düzeylerde
temaslar gerçekleştirilmekte.
Değerli basın mensupları, bugün ayrıca Kıbrıs meselesi, Ukrayna’daki savaş
ve Suriye başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası meseleleri de görüşme
fırsatımız oldu.
Kıbrıs’ta garantör ülke olarak Birleşik Kralık’ın önemli bir konumu
bulunmakta. Bununla bağlantılı konular ve son dönemde Ada’da yaşanan
gelişmeler üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulunma imkanımız oldu.
Ukrayna’daki savaş bağlamında Karadeniz Girişimi’nin yeniden
canlandırılmasına dönük çabalarımız da gündemimizdeydi. Küresel sorumluluk
bilinciyle bu girişimi tekrar hayata geçirmemiz gerektiği konusunda
hemfikiriz.
Kıymetli basın mensupları, önümüzdeki dönemde de Birleşik Krallık
makamlarıyla istişarelerimizi en üst düzeyde sürdürmeye devam edeceğiz.
Bölgesel ve küresel sınamalar karşısında ortak hareket ederek yakın
işbirliğimizi sürdürmemiz önem taşıyor.
Bu vesileyle, Sayın Bakan, değerli dostum James’e ve heyetine ülkemize
tekrar hoş geldiniz diyorum.
İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANI JAMES CLEVERLY-[SİMULTANE TERCÜME] Sayın
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a göstermiş olduğu sıcak misafirperverlikten
dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Türkiye’yi, Ankara’yı, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında ziyaret etme
fırsatımız oldu.
Birlikte çalıştığımız süre içerisinde Sayın mevkidaşımı çok iyi bir dost
olarak gördüm. Bence bu gerçekten son derece güçlü olan işbirliği
seviyesini de yansıtıyor. Her iki ülke hükümeti arasında ve her iki ulus
arasında son derece yakın bir işbirliği var farklı alanlarda.
Bu benim Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı olarak atanmamdan sonra
Türkiye’ye yaptığım ilk ziyaret. Ancak, aynı zamanda ülkenizin yaşadığı
korkunç deprem felaketinden sonra, Şubat ayından sonra yapmış olduğum ilk
ziyaret. Bu çerçevede, bir kez daha şahsım ve ülkem adına can kayıplarından
dolayı başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum.
Ve şundan da gurur duyuyorum: Gerçekten bir ülke olarak sizi bu kötü
dönemde desteklemeyi başardık.
Aynı şekilde, Libya’da da korkunç bir felaket yaşanıyor selden dolayı.
Türkiye son derece önemli bir biçimde sadece yardım alma değil, ama aynı
zamanda yardım verme konusunda da isteğini bir kez daha gösterdi. Bu da
bizim altını çizmemiz gereken hususlardan bir tanesi.
Birleşik Krallık da Libya’ya bu ihtiyaç duyduğu dönemde destek vermeye
hazır.
Türkiye, Birleşik Krallık için vazgeçilmez bir ortak. Sayın Dışişleri
Bakanı Fidan ile birlikte, hem bireysel hem de hükümetler arasında bu
ilişkiyi nasıl daha da güçlendirebiliriz, nasıl daha iyi çalışabiliriz diye
konuşma fırsatımız oldu.
Aslında ilişkilerimiz geçmişe oranla çok daha fazla yakınlaştı. Bu yıl 4
milyondan fazla Birleşik Krallık vatandaşının ülkenizi ziyaret etmesi
bekleniyor.
Ve yine aynı zamanda Türkiye’den gelen Birleşik Krallık’ta yaşayan yarım
milyonluk çok önemli bir vatandaş grubu da var. Onlar da bizim refahımıza
ve ülkemizin, toplumun canlılığına katkıda bulunuyorlar.
İki ülke arasındaki ticaret artıyor ve yaklaşık 25 milyar sterlinlik bir
hacmi var. Bu aslında son derece önemli bir artış ve her yıl neredeyse
yüzde 25 oranında bir artış gösteriyor. Sayın Dışişleri Bakanı ile birlikte
bu anlamda bu ticaret hacminin nasıl devam edebileceğini, bunu nasıl
garanti altına alabileceğimizi konuştuk.
Yine aynı şekilde yeni ve genişletilmiş bir Serbest Ticaret Anlaşması’nın
da gündeme gelmesi sözkonusu oldu. Bu çerçevede 21. yüzyılın ortaya
çıkardığı fırsatlardan yararlanarak dijital ticaret, dijital ekonomi gibi
alanları da hizmetlere nasıl katabileceğimizi birlikte
değerlendirebileceğiz.
Sayın Dışişleri Bakanı Fidan’ın da ifade ettiği gibi, birlikte çalışmaya
devam edeceğiz. Dünyanın karşılaştığı son derece önemli ve zorlu
sınamalarla baş edebilmek için dost olarak, ortak olarak ve müttefik olarak
bu çalışmalarımız devam edecek. Bu gerek Rusya’nın yasadışı bir biçimde
Ukrayna’ya yapmış olduğu saldırı ve savaş olsun, gerek yasadışı göçle
mücadele olsun, ya da birlikte son derece yakın bir biçimde hem kendi
ülkelerimizde, hem de bölgedeki gerçekleştirdiğimiz terörizmle mücadele
konusu olsun, çalışmalarımızı yakınlaştırmak ve bu şekilde devam ettirmek
istiyoruz.
Türkiye’nin bu ortak çabalarımızda, ve Karadeniz Tahıl Girişimi’ni tekrar
başlatabilme konusundaki çabalarını takdir ediyoruz. Ortak olarak birlikte
çalışmaya devam edeceğiz. Giderek daha önemli bir sorun hâline gelen gıda
güvenliğini sağlayabilmek için de çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Karadeniz’den bu tahılın ithal edilmesi için çabalarımız sürecek.
NATO’da müttefikiz ve yan yana oturuyoruz NATO Zirvesinde. Her iki ülke de
birbirini koruma ve NATO’nun diğer üyelerini koruma konusunda son derece
önemli bir taahhüde sahip. Barışın korunması, güvenliğin korunması
Avrupa’da bizim için son derece önemli. Biz bu anlamda, Türkiye’nin
gerçekten NATO ittifakına kayda değer bir biçimde askeri taahhütleri
olduğunu biliyoruz. Bu anlamda hem müttefik olarak, hem de ortak olarak her
fırsatta çok daha yakın çalışmak için bu çabalayacağız. Çünkü bu şekilde
bir çalışmayla biz kıtamızın güvenliğini daha güçlü hale getireceğiz ve her
2 ülkenin de güvenliğini daha güçlü bir seviyeye getireceğiz.
Ben bugün burada, Ankara’dayım, çünkü Birleşik Krallık’ın Türkiye ile
ilişkileri bizim için, ortak güvenliğimiz için son derece önemli, aynı
zamanda ortak refahımız için son derece önemli. Ancak bunun da ötesinde,
bizim ilişkimizin Avrupa için, bölge için bir önemi var ve dünyanın geneli
için de son derece önemli bir ilişki bu.
Teşekkür ederim.
SORU- Teşekkür ederim.
Emre Karaca, Haber Global.
Benim sorum Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’a olacak. İki ayaklı sormak
istiyorum. Sudan Cumhuriyeti Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral
Abdülfettah Burhan bugün Ankara’daydı. Burhan’ın ziyaretinde hangi konular
ele alındı, ziyarete ilişkin değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
İkinci olarak, Libya’da 10 Eylül’de meydana gelen kasırga ve doğal afetin
büyük bir yıkıma yol açtığını biliyoruz. Sadece Derne’de hayatını
kaybedenlerin sayısının 5-6 bin civarında olduğu söyleniyor. Yine aynı
şekilde kayıp olan insanların da 10 bin civarında olduğu belirtiliyor. Bu
büyük doğal afetin ardından da Türkiye, Libya’ya yardım elini uzattı.
Yürütülen yardım faaliyetleri hakkında değerlendirmenizi alabilir miyim?
Teşekkür ederiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim.
Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi Sudan, Afrika’da önemli bir ülke,
büyük bir coğrafyası var, büyük bir tarihi geçmişi var. Hem Afrika’da hem
de Kızıldeniz’e olan kıyısı üzerinden Ortadoğu’yla yakın ilişkisi bulunan
önemli bir ülke. Maalesef buradaki iç savaş bizi derinden yaralamakta.
Türkiye olarak tarihi sorumluluk ve yakınlık hissettiğimiz bu değerli ve
kadim ülkeye ne yapabiliriz, hep onun arayışı içerisinde olduk. Savaşan
tarafların ikisiyle de temaslarımız devam etmekte. Hem ikili düzeyde hem de
uluslararası düzeyde savaşı sonlandırmaya yönelik bütün çabaları
desteklemekteyiz. Bunların içerisinde mümkün olduğunca yer almaktayız.
Gerek direkt gerek dolaylı, bütün çalışmalarda rol alma konusunda bir
kararlılığımız var. Tabii hedef nihai barışı getirmek olmakla birlikte,
savaş esnasında yaşanan insani dramlara da sessiz kalmıyoruz. Hem sivil
toplum örgütlerimizin faaliyetlerinin koordine edilmesi, hem de savaşan
taraflarla koordine ederek diğer insani krizlere hem devlet imkanlarıyla
hem sivil toplum örgütleriyle nasıl müdahale ederiz, onların arayışı
içerisindeyiz. Bu konuda arazide Büyükelçiliğimiz, sivil toplum
örgütlerimiz, diğer devlet kurumlarımız çalışmakta, merkezde Bakanlıklarımız
koordine yürütmekteler.
Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok yüksek bir hassasiyeti bulunmakta, bu
vesileyle Sayın Burhan’la olan görüşmelerinde de bu konu gündeme geldi.
Özellikle şu anda yürüyen, çeşitli mecralarda bulunan barış görüşmeleri ne
aşamada, onlar ele alındı. Sudan’daki insani, ekonomik ve diğer krize, savaş
sürerken Türkiye ne derecede yardımda bulunabilir, o konular gündeme geldi.
Yani Türkiye, Cumhurbaşkanımız, Sudan’a her türlü insani yardımı ve desteği
vermekte kararlı olduğumuzu bir kez daha yineledi. Aynı zamanda eğer barış
için yapabileceğimiz bir hizmet varsa, onun için de her zaman hazır
olduğumuz konusu vurgulandı. Bununla ilgili çalışmalarımız kesintisiz devam
ediyor.
Diğer soru, değerli arkadaşlar, maalesef Libya’daki olay. Öncelikle dost ve
kardeş Libya halkına geçmiş olsun ve taziye dileklerimizi yinelemek
istiyorum. Afetin hemen sonrasında yardım çağrıları doğrultusunda Ankara’da
kurumlararası bir çalışma yapıldı. Libya’ya ilk yardımlarımızı da dün
ilettik. İlk etapta 3 askeri kargo uçağı gönderildi. 168 arama-kurtarma
personeli, 2 arama-kurtarma aracı, 2 kurtarma botu gönderildi. Aynı
zamanda, Mersin’den denizyoluyla insani yardım koridoru da oluşturmaktayız.
İhtiyaç olduğu sürece de buna devam edeceğiz. Alana varan arama-kurtarma
personelimiz çalışmalarına derhal başladı. Gönderdiğimiz uçaklarla gıda ve
hijyen kolisiyle çadır, battaniye ve benzeri acil ihtiyaç malzemesi de
gönderdik. Trablus Büyükelçimiz ve Bakanlığımızdan yetkililer de
yardımlarımızın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını gözetmek üzere afet
bölgesine intikal ettiler. Bu sabah itibariyle iyi haber aldık. Sahadaki
uzmanlarımız 6 Libyalı kardeşimizi enkaz altından kurtardılar. Duamız ve
umudumuz bu sayının artması. Trablus Büyükelçimizin sahadaki gözlemleri ve
Libya tarafının taleplerine istinaden hazırladığımız ek insani yardımlar da
Libya’ya sevk edilmektedir. Libya’dan gelebilecek ilave yardım taleplerini
de elden geldiğince karşılamayı sürdüreceğiz. Bu afet ülkenin doğusunda
yaşandı, ancak hem doğu hem de batıdaki Libyalı kardeşlerimiz ülkemizden
ortak yardım çağrılarında bulundular. Libya’da birlik ve bütünlüğün temin
edilemeyeceği ve Türkiye’ye karşı tepkiler bulunduğu yönündeki mesnetsiz
iddialara de en iyi cevabı kendileri vermiş oldular. Kardeş Libya halkını
bu nedenle bir bütün olarak kucaklamaktayız.
Bu felaket vesilesiyle, ayrıca Fas’ın Elhuz bölgesinde geçtiğimiz hafta
yaşanan depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil
şifalar dileklerimizi de yinelemek istiyorum. Dost ve kardeş Fas halkına,
bu vesileyle Hükümetine de başsağlığı diliyorum arkadaşlar.
SORU-[SİMULTANE TERCÜME] Ortadoğu Ticaret Koridoruyla ilgili bir görüşme
yapıldı mı? Gündemde böyle bir konu var mıydı? Bu anlamda, İsveç’in NATO’ya
katılmasıyla ilgili husus değerlendirilip değerlendirilmedi mi, bunu sormak
istiyorum.
İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANI JAMES CLEVERLY- [SİMULTANE TERCÜME] Evet
spesifik olarak aslında Hindistan-Avrupa Ticaret Koridoru konusunu ele
almadık, ancak beyanatımda da ifade ettiğim gibi, ikili ticari konuları
değerlendirme fırsatımız oldu. Bunun yanısıra, Birleşik Krallık ve
Türkiye’nin birlikte yapabileceği çalışmalar nelerdir ve ticari hacmimizi
daha çeşitli hale getirebilmek için neler yapabiliriz, özellikle gıda
güvenliği ve gıda akışı, gıda koridorlarıyla ilgili değerlendirmelerde
bulunduk. Birleşik Krallık açısından bakıldığında biz bu Serbest Ticaret
Anlaşması’nın genişletilmesiyle ilgili müzakerelere başladığımızı ifade
etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda Hindistan’la da tabii ki böyle bir
müzakeremiz var. Bu ülkelerle, yani Hindistan ve Avrupa’daki bütün ülkeler
ve Orta Asya’daki tüm ülkelerle birlikte gerçekten geniş kapsamlı bir
ticari akışımız var. Bu anlamda ticari akışların Batı’ya doğru daha
güçlendirilmesi hem kıta Avrupası için ticaret hacimlerini etkileyeceğinden
son derece önemli, ama aynı zamanda Birleşik Krallık’a da bunun getireceği
artılar var. Tabii ki biz aynı zamanda bir denizcilik ülkesiyiz.
Dolayısıyla denizcilik ticari yollarının da desteklenmesi bu anlamda son
derece önemli olacaktır. Ve tabii ki Batı’ya akan ticaret yollarının
buradaki ulaşımın da daha makul fiyatlara çekilebilmesi için önemli bir
katkısı olacaktır. Bu ilişki bizim için gerçekten son derece önemli, her
iki tarafın da çıkarlarını ilgilendiriyor.
Sorunuzun ikinci kısmını tekrar hatırlatabilir misiniz? Evet, İsveç’in
NATO’ya katılması konusu. NATO üyeliğimizi ve buradaki rolümüzü
derinlemesine ele alabildik. Birleşik Krallık’ın İsveç’in NATO’ya
katılımıyla ilgili görüşü: Biz, İsveç’in, kapasitesi son derece yüksek bir
savunma gücü olduğunu düşünüyoruz. NATO’ya önemli bir katkı
getirebileceklerini düşünüyoruz. Aynı zamanda bugün kısaca ama daha önce de
daha detaylı bir biçimde Türkiye’nin bu konudaki endişelerini, aşırıcılık,
terörizmle mücadele gibi hususlardaki değerlendirmelerini konuşabilme
fırsatımız olmuştu. Sayın Bakan tabii ki Türkiye’nin bu konudaki konumunu
açıklayacaktır, ancak biz burada önemli olan hususun ortaya çıkabilecek
sorunların mümkün olduğunca en kısa sürede ortadan kaldırılması ve böylece
İsveç’in NATO’ya üye olmasının desteklenmesi ve bu çerçevede bunun hem
NATO’nun genel anlamda savunmasına hem de Türkiye’nin savunmasına ve
hepimizin savunmasına katkıda bulunmasını diliyoruz. Özellikle de bu
anlamda Türkiye’nin dile getirdiği endişelerle ilgili kolaylaştırıcılık
yapmaya çalışıyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ederim.
İki önemli soru, kısa cevap vermeye çalışacağım ama, ne derece mümkün olur
bilmiyorum.
Birinci sorudan başlayacak olursak, biliyorsunuz bu ticaret yolları son
yıllarda yaşanan üç jeopolitik gelişmeden sonra önemli hale gelmeye
başladı. Bunlardan birisi pandemi. Pandemi nedeniyle açıkçası kesintiye
uğrayan lojistik hatlar, lojistik sistem, ticaret yollarını tekrar gündeme
getirdi.
İkincisi, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş. Bu savaş, özellikle
Rusya’ya uygulanan yaptırım, yeni ticaret yollarının aranmasının önünü
tekrar açtı.
Üçüncüsü de, Amerika ile Çin, daha genel çerçevede Batı ile Çin arasında
olan rekabet. Şimdi bu üçüne baktığımız zaman yeni ticaret yollarına
ilaveten eskiden de tartışılmış, düşünülmüş, teorik tartışmaları yapılmış,
ön fizibiliteleri yapılmış diğer ticaret yollarının da aslında tekrar
gündeme getirildiğini görüyoruz. Burada bu üç nedene de baktığımız zaman
siyaset, güvenlik, gerçek ticari endişeler iç içe girmiş durumda. Yani bir
ticaret yolu sadece tek başına ticaretin karşılanması manasına gelmiyor,
aynı zamanda jeostratejik rekabetin de bir yansıması. Ben bunların detayına
girmek istemiyorum burada. Sorduğunuz G-20’de imzalanan ve Hindistan’dan
başlayan projeye baktığımız zaman da orada birinci amacın rasyonalite ve
verimlilik olduğu konusunda uzmanların şüpheleri var. Daha çok jeostratejik
endişelerin de yol aldığı görülüyor. Bununla beraber şu anda özellikle yine
G-20’de Cumhurbaşkanımızın katıldığı görüşmelerde gündeme gelen ve
desteğimizin teyit edildiği bir başka koridor projesi de Basra Körfezi’nden
gelip Irak üzerinden geçecek olan Kalkınma Yolu projesi. Türkiye şu anda
bununla meşgul. Özellikle Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Katar
bu konuda yoğun görüşmeler içerisinde. Cumhurbaşkanımız özellikle Birleşik
Arap Emirlikleri Devlet Başkanı ile yaptığı görüşmede, önümüzdeki birkaç ay
içerisinde bu konudaki nihai resmi çalışmaların en azından evrak üzerinde
bitirilip pratiğe geçmesi konusunda mutabık kaldılar. Bu ön görüşmeyi Irak
makamlarına da ilettik. Buna benzer çalışmalar devam edecek. Bunlar umarım
hem bölgemiz için hem insanlık için hayırlı olur.
İkinci sorunuz İsveç’in NATO üyeliğiyle alakalı. Orada biliyorsunuz değerli
arkadaşlar, Türkiye Madrid Zirvesi’nde, Vilnius Zirvesi’nde vardığı
mutabakatlara, mutabık kaldığı anlaşmalara sadıktır. Burada çizilen yol
haritaları, taraflardan beklenen konular, yükümlülükler belli, bu konu
çerçevesinde durum ilerlemekte.
Teşekkür ederim.
* Interpress deşifresidir.