DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Danimarka Dışişleri Bakanı Sayın Rasmussen’i
ülkemizde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Kendisine bir kez daha huzurlarınızda hoş geldiniz diyorum.
Görüşmemizde her alanda diyaloğumuzu sürdürme ve işbirliğimizi güçlendirme
yönündeki ortak irademizi teyit ettik. Terörizmle mücadele alanında
Danimarka ile daha yakın çalışmak istiyoruz. Müttefikliğin gereği olarak
savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi de artırmamız gerekiyor. Avrupa
Birliği’ne katılım sürecimizin canlandırılması için Danimarka’dan daha
yapıcı bir tutum sergilenmesini beklediğimizi ifade ettik.
Diğer taraftan, Danimarka’nın sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik
yaşantısına ciddi katkılar sağlayan Türk toplumu, ilişkilerimizin
gelişmesinde önemli bir yere sahip.
Kıymetli basın mensupları, Danimarka’nın kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’i
hedef alan saldırılara sahne olması bizi son derece rahatsız etmektedir.
Kutsala saygısızlık ifade özgürlüğü kapsamında asla değerlendirilmemeli, bu
tür provokasyonlara da müsaade edilmemelidir. Bu provokatörlerin toplumsal
huzuru bozmalarına, insanları birbirlerine karşı kışkırtmalarına da seyirci
kalınmamalıdır. Danimarka’da bu nefret suçunun önlenmesine ve faillerinin
cezalandırılmasına yönelik bir mevzuat çalışması başlatılmıştır. Değerli
meslektaşımdan da bu çalışma hakkında bilgi aldım. Bu yasa tasarısı, kutsal
kitaplara yönelik saldırılara para ve 2 yıla kadar hapis cezası öngörmekte.
İstişare süreci tamamlanan bu tasarının bugün Danimarka Parlamentosuna
iletildiğini memnuniyetle öğrendik. Kendilerine de bu yöndeki
çalışmalarından dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz. İslam düşmanlığıyla
mücadelede önemli bir adım olduğunu düşündüğümüz bu sürecin bir an önce
tamamlanmasını da ümit etmekteyiz.
Bölgesel gelişmelere ilave olarak, ayrıca Filistin’deki son gelişmeleri de
kendisiyle ele aldık. Gazze’de 7 Ekim’den bu yana bildiğiniz gibi tam bir
vahşet yaşanmakta. Gazze’de çoluk çocuk, hasta, yaşlı demeden herkesin
acımasızca hedef alınması, hastanelerin, camilerin, kiliselerin bile
bombalanması bildiğiniz gibi bir insanlık suçudur. İsrail, uluslararası
hukuku en ağır biçimde ihlal etmektedir. Bu zulüm karşısında sessiz
kalamayız. Vicdan sahibi olan, insan hayatına saygı duyan, insan haklarına
gerçekten inanan herkes bu vahşete dur demelidir. Ateşkes ilan edilmesi
için uğraşmalıdır. İnsani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaşması için
çaba göstermelidir. Gazze’de masum sivillerin öldürülmesine ses
çıkarmayanlar, İsrail’in cürümlerine kayıtsız, şartsız destek çıkanlar, bu
zulmün ortağı durumuna düşmektedirler. Biz hiçbir zaman zulme ortak
olmadık, bu zulme de ortak olmayacağız. Bugün Filistinlilerin kendi
topraklarından atılmasına göz yumanlar, yarın hukuktan, insan haklarından
bahsedemezler. Cumhurbaşkanımızın da açıkça vurguladığı üzere İsrail’den
istediğimiz, barış çağrımıza kulak vermesidir.
Gazze’de tüm insanlık bir yol ayrımında: Buradan ya tüm dünyaya yayılacak
büyük bir savaş çıkacak ya da büyük bir barış çıkacak. Türkiye’nin tercihi
barıştan yanadır. Nitekim bu anlayışla yola çıkarak 7 Ekim’den bu yana
soruna taraf olan, sorun hakkında fikri bulunan bütün aktörlerle görüştük.
Bölgede çok sayıda ülkeyi ziyaret ederek temas ve istişarelerde bulundum,
çok sayıda telefon görüşmesi yaptık. Bunlar neticesinde oluşan kanaatimiz
ise, bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail bir tercih yapmak
zorunda, Filistinlilerin varlığını yok saymak, Filistinlilerinin haklarını
göz ardı etmek, Filistinlilere baskı ve zulüm uygulamak İsrail’e barış
getirmedi ve getirmeyecek.
İsrail, huzur ve güven içinde olmak istiyorsa Filistinlilerin kendi
topraklarında, kendi devletlerinde yaşama hakkına saygı duymak zorundadır.
İsrail bunu yapmazsa kendisini her defasında daha da büyüyen bir şiddet
ortamının ve sarmalının içinde bulacaktır.
Biz Türkiye olarak sorunun tüm taraflarına sağduyuyu telkin ediyoruz. Bölge
dışı aktörlere dayanışma kisvesi altında İsrail’in işlediği suçlara ortak
olmamalarını tavsiye ediyoruz.
Krizin yayılmasını önlememiz lazım, aksi takdirde küresel düzeyde çok daha
kötü gelişmelere tanıklık edebiliriz. Çözümün yegane yolu, 67 sınırları
temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız,
egemen Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Bu konuda
herkes sorumluluk almalı ve somut adımlar atmalıdır.
Bizim garantörlük mekanizması önerimizin altında işte bu anlayış
yatmaktadır. Daha önce de vurguladığımız gibi, bu mekanizmada bölgedeki
Müslüman ülkelerin de aktif bir rol üstlenmelerini arzu ediyoruz. İsrail ve
Filistin arasında kalıcı ve sürdürülebilir barışın tesisi, küresel düzeyde
başka bazı sorunların çözümü için de bir başlangıç ve umut teşkil edecektir.
Türkiye olarak çabalarımızı bu yapıcı anlayışla sürdüreceğiz.
Bugün verimli bir görüşme gerçekleştirdiğimiz Sayın Rasmussen’e ziyareti
için bir kez daha teşekkür ediyorum.
DANİMARKA DIŞİŞLERİ BAKANI LARS LÖKKE RASMUSSEN- Teşekkürler Sayın Hakan
Fidan.
Ankara’da bulunmak gerçekten çok büyük mutluluk. Bu ziyareti çok büyük bir
istekle bekledim, son birkaç ay içerisinde aslında çok yoğun temaslarımız
oldu sizin de ifade ettiğiniz gibi. Kur'an-ı Kerim’in Danimarka’da
yakılmasıyla ilgili yasal mevzuatın hazırlanmasında da büyük bir işbirliği
içinde çalıştık. Ankara’ya dün geldiğimde Danimarka gerçekten soğuktu ve
döndüğümde Danimarka yine soğuk ve karanlık bir ülke olmaya devam edecek.
Ümit ediyorum ki, bu Ankara’ya son ziyaretim olmaz Dışişleri Bakanı olarak,
burada kalmaktan çok büyük bir mutluluk duydum birkaç gün içerisinde.
Sizinle gerçekleştirmiş olduğumuz toplantı gerçekten son derece yararlıydı.
Çok açık ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik, aynı zamanda çok
bilgilendirici bir toplantıydı.
Danimarka ve Türkiye çok yakın müttefikler ve ortak niyet ve istekler
üzerine çalışıyorlar, bakış açılarımız da çok benziyor. Her zaman bakış
açılarımız her konuda örtüşmese bile -bunu ümit etmiyorum ama- aynı zamanda
ikna olduğum bir husus ikili ilişkilerimizin daha da gelişeceği.
Hükümetimiz bu anlamda dünya çapında işbirliğimizi genişletmek ve ikili
ilişkilerimizi çok daha ileri seviyelere taşımak konusunda yatırım, ticaret
ve halklar arası iletişim konularında çok yoğun bir işbirliği içerisinde
olmaya niyetli. Şu aşamada çok daha fazla diyalog, çok daha fazla
işbirliğinin gerektirdiği bir noktadayız ve Türkiye bölge politikasında son
derece önemli rol oynayan, dünya politikasında ve Ortadoğu’da çok önemli
rol oynayan bir aktör. Aynı zamanda tabii ki bu rolün belli sorumlulukları
da var.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bu öğleden sonra yapmış olduğumuz görüşmeler
çok geniş kapsamlı ve kaydadeğer oldu. Gazze’deki durum hepimizi çok
endişelendiren bir husus, sadece insani boyut değil tabii ki, aynı zamanda
Danimarka Hükümeti, Hamas’ın gerçekleştirmiş olduğu terörist saldırıyı
kınıyor, hiçbir şekilde İsrail halkına karşı, sivillere karşı gerçekleşen
bir saldırıyı desteklememiz mümkün değil. Hamas’ın bir terör örgütü
olduğunu bir kez daha makul gerekçelerle burada tekrarlamak istiyorum.
Tabii ki bu konuyla ilgili olarak her noktada fikirlerimiz örtüşmüyor, ama
şu aşamada aslında daha fazla çabayı, özellikle insani krizi önlemek ve
bunun boyutlarını daha daraltmak için çalışmalıyız. İnsani koridorların
gerçekleşmesini sağlamalıyız. Yine aynı zamanda barış sürecinin yeniden
canlandırılması için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü nihayetinde
gerçekten iki devletli bir çözüm, kalıcı bir barışın en temel koşulunu
teşkil edecektir.
Biz gerçekten bu durumdan çok endişeliyiz, bu nedenle Danimarka Hükümeti bu
konudaki insani yardımımızı, özellikle sivil halka sağlamış olduğu
yardımları geçtiğimiz hafta itibariyle artırdı. Avrupa Birliği’nin bu
konudaki desteklerini, insani yardımını 3 katına çıkarması da bizi çok
memnun eden bir gelişme. Bu nedenle Avrupa’daki liderlerin dün akşama kadar
bütün bu hususların altını çizmesi ve aynı zamanda yakın bir gelecekte bir
barış zirvesinin düzenlenmesiyle ilgili çağrıları beni memnun etti. Türkiye
bu anlamda son derece önemli bir ortak bütün bu gelişmeler bağlamında.
Türkiye, son derece önemli bir rol oynayabilir.
İsveç’in NATO’ya katılmasıyla ilgili başvurusunu da görüştük. Bunu tabii ki
Parlamento’da (TBMM) birkaç saat önce Dışişleri Komisyonu ile de
görüştüm. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Parlamento’ya
bununla ilgili Katılım Protokolü’nü göndermesi bizi de memnun eden bir
adım. Bu sürecin hızlı bir biçimde tamamlanmasını ümit ediyoruz. İsveç,
NATO’ya katılmaya hazır, çok da uzun süren bir katılım süreci oldu. İsveç
bildiğiniz gibi komşu ülkemiz ve NATO ittifakına katılmasının önemli
olduğunu düşünüyoruz. Avrupa’nın bütün köşelerinde bunun güvenliği teşvik
edeceğini ümit ediyoruz.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırıları ve bu konudaki savaş yine
gündemimizin önemli bir maddesiydi. Danimarka, Ukrayna’yı desteklemeye
devam ediyor. Ukrayna’nın topraklarını kurtarması ve Rusya’nın bu saldırgan
tutumuna karşı gerekli harekâtı yapmasını desteklemeye devam ediyoruz.
Rusya’nın bu adımları sadece Ukrayna’yı etkilemekle kalmıyor, küresel
anlamda sonuçları var hem enerji, hem gıda kriziyle ilgili olarak.
Türkiye’nin bu anlamda Tahıl Girişiminin imzalanmasında oynadığı önemli
rolün altını çizmek istiyorum. Tahıl Girişimi Türkiye’nin oynayabileceği
rolün çok önemli bir örneği. Bu çerçevede bu konularda çok önemli ve güçlü
adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’nin bu konudaki etki alanını kullanacağından bir kez daha emin
oluğumu ifade etmek istiyorum.
Bir kez daha beni burada kabul ettiğiniz, Ankara’da kabul ettiğiniz için
teşekkür etmek istiyorum sevgili mevkidaşım.
Bugünkü toplantımızın gelecekte de devam eden görüşmelerle desteklenmesini
ümit ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben de Sayın Bakanın açıklamaları için
kendilerine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok verimli bir görüş
alışverişi yaptığımızı kendileri de ifade ettiler. Terörle ilgili
yorumlarımızda farklılıklar var, bizim terör örgütü olarak tanıdığımız YPG
ve FETÖ’yü, başka ülkeler terör örgütü olarak tanımamakta. Aynı şekilde biz
de Filistin devletinin bir parçası olan, devlet sisteminde bir siyasal
parti olan Hamas’ı da terör örgütü olarak tanımadığımızı kendilerine
söyledik. Ama bu bizim insanların, sivillerin öldürülmesini kabul ettiğimiz
manasına gelmiyor, tam tersine en başından itibaren kınadığımızı da
söyledik.
Teşekkür ederim.
* Interpress deşifresidir.