Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lökke Rasmussen ile Ortak Basın Toplantısı, 27 Ekim 2023

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Danimarka Dışişleri Bakanı Sayın Rasmussen’i ülkemizde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.

Kendisine bir kez daha huzurlarınızda hoş geldiniz diyorum.

Görüşmemizde her alanda diyaloğumuzu sürdürme ve işbirliğimizi güçlendirme yönündeki ortak irademizi teyit ettik. Terörizmle mücadele alanında Danimarka ile daha yakın çalışmak istiyoruz. Müttefikliğin gereği olarak savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi de artırmamız gerekiyor. Avrupa Birliği’ne katılım sürecimizin canlandırılması için Danimarka’dan daha yapıcı bir tutum sergilenmesini beklediğimizi ifade ettik.

Diğer taraftan, Danimarka’nın sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik yaşantısına ciddi katkılar sağlayan Türk toplumu, ilişkilerimizin gelişmesinde önemli bir yere sahip.

Kıymetli basın mensupları, Danimarka’nın kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’i hedef alan saldırılara sahne olması bizi son derece rahatsız etmektedir. Kutsala saygısızlık ifade özgürlüğü kapsamında asla değerlendirilmemeli, bu tür provokasyonlara da müsaade edilmemelidir. Bu provokatörlerin toplumsal huzuru bozmalarına, insanları birbirlerine karşı kışkırtmalarına da seyirci kalınmamalıdır. Danimarka’da bu nefret suçunun önlenmesine ve faillerinin cezalandırılmasına yönelik bir mevzuat çalışması başlatılmıştır. Değerli meslektaşımdan da bu çalışma hakkında bilgi aldım. Bu yasa tasarısı, kutsal kitaplara yönelik saldırılara para ve 2 yıla kadar hapis cezası öngörmekte. İstişare süreci tamamlanan bu tasarının bugün Danimarka Parlamentosuna iletildiğini memnuniyetle öğrendik. Kendilerine de bu yöndeki çalışmalarından dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz. İslam düşmanlığıyla mücadelede önemli bir adım olduğunu düşündüğümüz bu sürecin bir an önce tamamlanmasını da ümit etmekteyiz.

Bölgesel gelişmelere ilave olarak, ayrıca Filistin’deki son gelişmeleri de kendisiyle ele aldık. Gazze’de 7 Ekim’den bu yana bildiğiniz gibi tam bir vahşet yaşanmakta. Gazze’de çoluk çocuk, hasta, yaşlı demeden herkesin acımasızca hedef alınması, hastanelerin, camilerin, kiliselerin bile bombalanması bildiğiniz gibi bir insanlık suçudur. İsrail, uluslararası hukuku en ağır biçimde ihlal etmektedir. Bu zulüm karşısında sessiz kalamayız. Vicdan sahibi olan, insan hayatına saygı duyan, insan haklarına gerçekten inanan herkes bu vahşete dur demelidir. Ateşkes ilan edilmesi için uğraşmalıdır. İnsani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaşması için çaba göstermelidir. Gazze’de masum sivillerin öldürülmesine ses çıkarmayanlar, İsrail’in cürümlerine kayıtsız, şartsız destek çıkanlar, bu zulmün ortağı durumuna düşmektedirler. Biz hiçbir zaman zulme ortak olmadık, bu zulme de ortak olmayacağız. Bugün Filistinlilerin kendi topraklarından atılmasına göz yumanlar, yarın hukuktan, insan haklarından bahsedemezler. Cumhurbaşkanımızın da açıkça vurguladığı üzere İsrail’den istediğimiz, barış çağrımıza kulak vermesidir.

Gazze’de tüm insanlık bir yol ayrımında: Buradan ya tüm dünyaya yayılacak büyük bir savaş çıkacak ya da büyük bir barış çıkacak. Türkiye’nin tercihi barıştan yanadır. Nitekim bu anlayışla yola çıkarak 7 Ekim’den bu yana soruna taraf olan, sorun hakkında fikri bulunan bütün aktörlerle görüştük. Bölgede çok sayıda ülkeyi ziyaret ederek temas ve istişarelerde bulundum, çok sayıda telefon görüşmesi yaptık. Bunlar neticesinde oluşan kanaatimiz ise, bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail bir tercih yapmak zorunda, Filistinlilerin varlığını yok saymak, Filistinlilerinin haklarını göz ardı etmek, Filistinlilere baskı ve zulüm uygulamak İsrail’e barış getirmedi ve getirmeyecek.

İsrail, huzur ve güven içinde olmak istiyorsa Filistinlilerin kendi topraklarında, kendi devletlerinde yaşama hakkına saygı duymak zorundadır. İsrail bunu yapmazsa kendisini her defasında daha da büyüyen bir şiddet ortamının ve sarmalının içinde bulacaktır.

Biz Türkiye olarak sorunun tüm taraflarına sağduyuyu telkin ediyoruz. Bölge dışı aktörlere dayanışma kisvesi altında İsrail’in işlediği suçlara ortak olmamalarını tavsiye ediyoruz.

Krizin yayılmasını önlememiz lazım, aksi takdirde küresel düzeyde çok daha kötü gelişmelere tanıklık edebiliriz. Çözümün yegane yolu, 67 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Bu konuda herkes sorumluluk almalı ve somut adımlar atmalıdır.

Bizim garantörlük mekanizması önerimizin altında işte bu anlayış yatmaktadır. Daha önce de vurguladığımız gibi, bu mekanizmada bölgedeki Müslüman ülkelerin de aktif bir rol üstlenmelerini arzu ediyoruz. İsrail ve Filistin arasında kalıcı ve sürdürülebilir barışın tesisi, küresel düzeyde başka bazı sorunların çözümü için de bir başlangıç ve umut teşkil edecektir. Türkiye olarak çabalarımızı bu yapıcı anlayışla sürdüreceğiz.

Bugün verimli bir görüşme gerçekleştirdiğimiz Sayın Rasmussen’e ziyareti için bir kez daha teşekkür ediyorum.

DANİMARKA DIŞİŞLERİ BAKANI LARS LÖKKE RASMUSSEN- Teşekkürler Sayın Hakan Fidan.

Ankara’da bulunmak gerçekten çok büyük mutluluk. Bu ziyareti çok büyük bir istekle bekledim, son birkaç ay içerisinde aslında çok yoğun temaslarımız oldu sizin de ifade ettiğiniz gibi. Kur'an-ı Kerim’in Danimarka’da yakılmasıyla ilgili yasal mevzuatın hazırlanmasında da büyük bir işbirliği içinde çalıştık. Ankara’ya dün geldiğimde Danimarka gerçekten soğuktu ve döndüğümde Danimarka yine soğuk ve karanlık bir ülke olmaya devam edecek. Ümit ediyorum ki, bu Ankara’ya son ziyaretim olmaz Dışişleri Bakanı olarak, burada kalmaktan çok büyük bir mutluluk duydum birkaç gün içerisinde.

Sizinle gerçekleştirmiş olduğumuz toplantı gerçekten son derece yararlıydı. Çok açık ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik, aynı zamanda çok bilgilendirici bir toplantıydı.

Danimarka ve Türkiye çok yakın müttefikler ve ortak niyet ve istekler üzerine çalışıyorlar, bakış açılarımız da çok benziyor. Her zaman bakış açılarımız her konuda örtüşmese bile -bunu ümit etmiyorum ama- aynı zamanda ikna olduğum bir husus ikili ilişkilerimizin daha da gelişeceği. Hükümetimiz bu anlamda dünya çapında işbirliğimizi genişletmek ve ikili ilişkilerimizi çok daha ileri seviyelere taşımak konusunda yatırım, ticaret ve halklar arası iletişim konularında çok yoğun bir işbirliği içerisinde olmaya niyetli. Şu aşamada çok daha fazla diyalog, çok daha fazla işbirliğinin gerektirdiği bir noktadayız ve Türkiye bölge politikasında son derece önemli rol oynayan, dünya politikasında ve Ortadoğu’da çok önemli rol oynayan bir aktör. Aynı zamanda tabii ki bu rolün belli sorumlulukları da var.

Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bu öğleden sonra yapmış olduğumuz görüşmeler çok geniş kapsamlı ve kaydadeğer oldu. Gazze’deki durum hepimizi çok endişelendiren bir husus, sadece insani boyut değil tabii ki, aynı zamanda Danimarka Hükümeti, Hamas’ın gerçekleştirmiş olduğu terörist saldırıyı kınıyor, hiçbir şekilde İsrail halkına karşı, sivillere karşı gerçekleşen bir saldırıyı desteklememiz mümkün değil. Hamas’ın bir terör örgütü olduğunu bir kez daha makul gerekçelerle burada tekrarlamak istiyorum. Tabii ki bu konuyla ilgili olarak her noktada fikirlerimiz örtüşmüyor, ama şu aşamada aslında daha fazla çabayı, özellikle insani krizi önlemek ve bunun boyutlarını daha daraltmak için çalışmalıyız. İnsani koridorların gerçekleşmesini sağlamalıyız. Yine aynı zamanda barış sürecinin yeniden canlandırılması için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü nihayetinde gerçekten iki devletli bir çözüm, kalıcı bir barışın en temel koşulunu teşkil edecektir.

Biz gerçekten bu durumdan çok endişeliyiz, bu nedenle Danimarka Hükümeti bu konudaki insani yardımımızı, özellikle sivil halka sağlamış olduğu yardımları geçtiğimiz hafta itibariyle artırdı. Avrupa Birliği’nin bu konudaki desteklerini, insani yardımını 3 katına çıkarması da bizi çok memnun eden bir gelişme. Bu nedenle Avrupa’daki liderlerin dün akşama kadar bütün bu hususların altını çizmesi ve aynı zamanda yakın bir gelecekte bir barış zirvesinin düzenlenmesiyle ilgili çağrıları beni memnun etti. Türkiye bu anlamda son derece önemli bir ortak bütün bu gelişmeler bağlamında. Türkiye, son derece önemli bir rol oynayabilir.

İsveç’in NATO’ya katılmasıyla ilgili başvurusunu da görüştük. Bunu tabii ki Parlamento’da (TBMM) birkaç saat önce Dışişleri Komisyonu ile de görüştüm. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Parlamento’ya bununla ilgili Katılım Protokolü’nü göndermesi bizi de memnun eden bir adım. Bu sürecin hızlı bir biçimde tamamlanmasını ümit ediyoruz. İsveç, NATO’ya katılmaya hazır, çok da uzun süren bir katılım süreci oldu. İsveç bildiğiniz gibi komşu ülkemiz ve NATO ittifakına katılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Avrupa’nın bütün köşelerinde bunun güvenliği teşvik edeceğini ümit ediyoruz.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırıları ve bu konudaki savaş yine gündemimizin önemli bir maddesiydi. Danimarka, Ukrayna’yı desteklemeye devam ediyor. Ukrayna’nın topraklarını kurtarması ve Rusya’nın bu saldırgan tutumuna karşı gerekli harekâtı yapmasını desteklemeye devam ediyoruz. Rusya’nın bu adımları sadece Ukrayna’yı etkilemekle kalmıyor, küresel anlamda sonuçları var hem enerji, hem gıda kriziyle ilgili olarak. Türkiye’nin bu anlamda Tahıl Girişiminin imzalanmasında oynadığı önemli rolün altını çizmek istiyorum. Tahıl Girişimi Türkiye’nin oynayabileceği rolün çok önemli bir örneği. Bu çerçevede bu konularda çok önemli ve güçlü adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’nin bu konudaki etki alanını kullanacağından bir kez daha emin oluğumu ifade etmek istiyorum.

Bir kez daha beni burada kabul ettiğiniz, Ankara’da kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum sevgili mevkidaşım.

Bugünkü toplantımızın gelecekte de devam eden görüşmelerle desteklenmesini ümit ediyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben de Sayın Bakanın açıklamaları için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok verimli bir görüş alışverişi yaptığımızı kendileri de ifade ettiler. Terörle ilgili yorumlarımızda farklılıklar var, bizim terör örgütü olarak tanıdığımız YPG ve FETÖ’yü, başka ülkeler terör örgütü olarak tanımamakta. Aynı şekilde biz de Filistin devletinin bir parçası olan, devlet sisteminde bir siyasal parti olan Hamas’ı da terör örgütü olarak tanımadığımızı kendilerine söyledik. Ama bu bizim insanların, sivillerin öldürülmesini kabul ettiğimiz manasına gelmiyor, tam tersine en başından itibaren kınadığımızı da söyledik.

Teşekkür ederim.

* Interpress deşifresidir.