DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, Ankara’da diplomasi
büyük bir hızla devam etmekte. Bugün de çok değerli bir mevkidaşımız,
Cezayir Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Attaf Ankara’da misafirimiz. Kendisi
Cezayir siyasetinde son derece deneyimli bir siyasetçi, aynı zamanda çok
deneyimli bir diplomat.
Ben tekrar kendisine Ankara’ya hoş geldiniz diyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi Türkiye-Cezayir ilişkileri stratejik
düzeye evrilmiş durumda. Özellikle liderler diplomasisi neticesinde
Cumhurbaşkanlarımızın ortaya koyduğu diplomasi, diyalog ve yoğun çalışma
çerçevesinde ortaya çıkan vizyon, stratejik çerçeve, biz iki Dışişleri
Bakanları olarak çalışmalarımızın şeklini, rotasını belirlemekte önemli bir
unsur olmuştur. Cumhurbaşkanlarımız tarafından özellikle ülkelerimiz
arasındaki işbirliğinin daha kurumsal hale getirilmesi için Dışişleri
Bakanlarına Ortak Planlama Grubu’nun yönetimi ve koordinasyonu konusunda
görev verilmiştir. Bu çerçevede çalışmalarımız devam etmekte.
Değerli meslektaşım, son derece değerli, hemen hemen Cezayir’in bütün kamu
kurum ve kuruluşlarından müteşekkil bir uzman ekiple beraber Ankara’ya
geldiler. Biz de Ankara’daki Bakanlıklarımızın, kurumlarımızın
temsilcileriyle beraber Ortak Planlama Grubu’nu topladık. Çok verimli bir
toplantı oldu, uzun sürdü. Devlet, iş ve toplum hayatının bütün alanlarında
çalışmalarımızı karşılıklı olarak gözden geçirdik. Başta eğitim, ki bunun
içerisinde yükseköğretim konuları, Maarif Vakfı’nın okullaşma çalışmaları,
kültürle ilgili Yunus Emre Vakfı’nın konuları vardı, daha sonra enerji,
sanayi, bankacılık, denizcilik, tarım, balıkçılık, savunma sanayii ve tabii
ki adalet olmak üzere birçok konuda yoğun bir çalışma trafiği içerisinde
olduk. Bakanlıklarımız karşılıklı olarak hangi konularda anlaştıklarını,
hangi konularda ilerlemeye ihtiyaç olduğunu birbirlerine teyit ettiler.
Bizler de Dışişleri Bakanları olarak bu çalışmaların genel çerçevesini
yönetme konusunda yoğun bir mesai sarf ettik.
Ben tekrar Sayın Bakana ve arkadaşlarına bu çalışmalarından dolayı çok
teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi değerli arkadaşlar, Cezayir’de çok sayıda Türk işadamı
bulunmakta. Türk yatırımlarını artırma yönünde büyük bir çabamız ve
irademiz var. Cezayir makamları da bu konuda her türlü işbirliğini
sergilemekte. Özellikle finans konusundaki sorunların çözümü için Ziraat
Bankası’nın da bir şubesinin açılması konusunda çalışmalarımız var.
İkili işbirliğimizin yanısıra, bölgesel işbirliği konularımızı da
meslektaşımla ele aldık. Özellikle Türkiye-Cezayir işbirliğinin Afrika’daki
sorunların çözümündeki olumlu katkıları neler olabilir, gerek siyasi, gerek
ekonomik olarak neler yapılabilir, Türkiye-Cezayir ekonomik ve sanayi
işbirliğinin özellikle ortak üretim ve ihracat konusunda Afrika’da ne
türden stratejiler izlenebilir, bunu da kendileriyle ele aldık.
Çalışmalarımızın ana omurgasını, esas itibariyle önümüzdeki aylarda Sayın
Cumhurbaşkanımızın Cezayir’i ziyaretleri esnasında yapacakları iki ülke
arasındaki ikinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin içeriğini oluşturmak
oldu. Biz bugünkü çalışmada Cumhurbaşkanlarımızın yapacağı stratejik
düzeyli toplantıda alacakları kararların, yoğunlaşacakları konuların ön
hazırlıklarını yapmış olduk.
Ben tekrar Ankara’ya geldikleri için değerli meslektaşıma çok teşekkür
ediyorum.
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Rahman ve Rahim
olan Allah’ın adıyla, Peygamberimize salatu selamlar olsun.
Sayın Bakan, değerli kardeşim, hanımefendiler, beyefendiler, basın
mensupları, katılımcılar, Allah’ın rahmeti, selamı, bereketi üzerinize
olsun.
Başlangıçta tekrar ben Ankara’da olduğum için mutlu olduğumu belirtmek
istiyorum. Gerçekten kalabalık bir heyetle birlikte bu ziyareti
yapmaktayız. 12 Bakanlık ve sektör temsilcileriyle birlikte Ankara’dayım. Ve
tabii ki gördüğünüz gibi bu kadar kalabalık bir heyetle burada olmamız şunu
göstermektedir: Cezayir ve Türkiye ilişkilerinin ne kadar derin, ne kadar
geniş olduğunu ve aynı zamanda bunun çerçevesinin ve içeriğinin ne kadar
geniş olduğunu, iki ülke arasında stratejik bir yaklaşım bulunduğunu ve
bunun çerçevesini çizen de zaten iki ülkenin Devlet Başkanları, Sayın
Abdülmecid Tebbun ve kardeşi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Ben bu ziyaret çerçevesinde şunu görüyorum: Gayet zengin bir çalışma
programı içerisinde olduk. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan tarafından kabul edildim ve kendisine Sayın Cezayir Devlet Başkanı
Abdülmecid Tebbun’un bir mesajını ilettim. Kendisinden çok dikkatli bir
şekilde değerli analizlerini, direktiflerini ve görüşlerini dinledim. Ve
gördüm ki, bütün bunların hepsi kardeşi Sayın Abdülmecid Tebbun’un
stratejik boyut olarak gördüğü bütün konularla örtüşmektedir, çünkü ikili
ilişkiler gerçekten köklü ilişkilerdir.
Ve bugün aslında çok mutluyum, çünkü bugün ikili görüşmelerimizde kardeşim
Sayın Hakan Fidan’la biraraya geldim ve kendisiyle bu toplantımız bittikten
sonra Ortak Planlama Grubu’nun ikinci toplantısına başkanlık ettik, ki bu
toplantı az önce sona erdi.
Bugün akşam saatlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından
kabul edileceğim.
Bütün bu görüşmeler, bütün bu buluşmalar bana şu fırsatı verdi: Evet, geniş
bir değerlendirme sonucunda bütün önceliklerimizi belirterek, bütün
hedeflerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Ve yine aynı
zamanda bildiğiniz gibi Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı
olacaktır, ikinci dönem toplantı Cezayir topraklarında gerçekleşecektir ve
bizim bu görüşmelerimiz ona bir hazırlık niteliğindeydi.
Ve ben özetleme yapacak olursam, bütün bugünkü çalışmalarımız nedir diye,
şunu söyleyebilirim: Birinci olarak, Türkiye’ye Cezayir arasındaki
ilişkiler hem siyasi alanda hem ekonomik alanda gerçekten büyük bir atılım
içerisinde, büyük bir gelişim içerisinde. Ve biz geçen 3 yıl içerisinde
önemli mesafeler katettik, bunu hiçbir zaman iki ülke tarihine bakacak
olursak işbirliği açısından daha önce yapmamıştık, gerçekleştirmemiştik.
İkinci olarak, Cezayir ve Türkiye ilişkileri her zaman ileriye doğru
ilerlemektedir ve bütün işbirliği ve ortaklık fırsatlarını kapsayacak
şekilde genişlemektedir. Bu arada tabii ki ortak menfaat çerçevesinde hem
ülkelerimize hem halklarımıza yararlı şekilde gerçekleşecektir.
Bunun dışında tabii ki önemli sektörler var. Bunlardan şunu söyleyebilirim:
Tabii ki demir-çelik, tekstil, yapı ve diğer çalışmalar bu bizim ikili
ilişkilerimizin önemli konularıdır. Ki bugün zaten bildiğiniz gibi
Cezayir-Türkiye ilişkileri ekonomik ortaklık konusunda yeni alanlara da
açılmaktadır. Bunun yanında, yenilenebilir enerji ve madencilik ve sahrada,
çölde tarım ve eczacılık endüstrisi alanında.
Yine aynı şekilde ikili ilişkilerin diğer boyutlarını da pekiştirmek için
özellikle kültürel alanda, yükseköğrenimde, bilimsel araştırmada ve
sağlıkta da, ki bunlar bildiğiniz gibi ikili ilişkilerin insani boyutunu
teşkil etmektedir ve ilişkileri güçlendirmektedir.
Üçüncü olarak, biz doğru adımlarla bütün hedefleri yapmak için adım adım
ilerliyoruz. Her iki ülke lideri tarafından bize bu konuda görevler
verilmektedir. Özellikle iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması,
ki bunun orta vadede 10 milyar Dolar olması hedeflenmektedir. Bu çerçevede
rahatlıkla söyleyebilirim: Cezayir Türkiye’nin Afrika’da ikinci büyük
ticaret ortağıdır, çünkü iki ülke arasındaki ticaret hacmi şu anda 5 milyar
Dolar düzeyindedir.
Ve Cezayir’in aynı şekilde doğrudan Türk yatırımları için birinci ülke
olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda yaklaşık 6 milyar Dolarlık Türk yatırımı,
kardeş Türkiye’nin yatırımlarını görebiliyoruz ve Türkiye petrol ürünleri
dışında Cezayir’de yatırımı olan en büyük yabancı yatırımdır.
Yine aynı şekilde ben bu meyanda şunu söylemek istiyorum: Türk kurumlarının
Cezayir’de alanları ve çalışmaları genişlemektedir. Bugün görecek olursak
yaklaşık 1500 Türk firması çeşitli alanlarda Cezayir’de çalışmaktadır ve
aynı zamanda Cezayirlilere 30 binden fazla iş imkanı vermektedir.
Dördüncü olarak, biz bugün pratik çalışmalar konusunda anlaşmalara vardık,
ki bunlar önemlidir. Bildiğiniz gibi bu çalışmaların daha da pekişmesi için
çok önemlidir, çünkü başarının da temelini teşkil etmektedir.
Yine aynı şey ikili işbirliğinin burada kanuni zeminini oluşturmak ve
önemli anlaşmalara altyapı hazırlamak çok önemlidir, ticaret, yatırım,
enerji, eğitim alanında ve kültürel alanda.
Şimdi artık bu projeleri, bu anlaşmaları hazırlamak istiyoruz, son
rötuşlarını vermek istiyoruz ve inşallah Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın Cezayir ziyareti sırasında bunlara anlaşarak imza koyacağız.
Son olarak beşinci olarak şunu söylüyorum: Cezayir-Türkiye arasındaki
siyasi tevafuk, işbirliği özellikle bölgesel, uluslararası alanda da aynı
olduğunu ve ortak olduğunu ve her zaman da ortak ilkelerimiz ve
değerlerimiz çerçevesinde, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde
pekişmektedir.
Yine aynı zamanda biz tabii ki çaba harcıyoruz, özellikle diyalog
mantığının egemen olması için ve burada anlaşmazlıkların zor olmasına
rağmen çözülmesinden yana olduğumuzu belirtmek isterim.
Ben Sayın Erdoğan’la ve kardeşim Sayın Bakan Hakan Fidan’la yine aynı
şekilde analitik bakışlarımızı paylaştım. Özellikle Sahel bölgesindeki
durumu ve burada ne kadar çaba harcadığımızı ele aldık. Maalesef bu bölgede
bildiğiniz gibi en büyük gerginlik ve anlaşmazlıkları görmekteyiz.
Yine aynı şekilde Türk kardeşlerimize Sayın Devlet Başkanımız Abdülmecid de
barışın sağlanması için ve bildiğiniz gibi Nijer’de anayasal olmayan bir
değişiklik meydana geldi. Burada Sayın Tebbun büyük çaba harcamaktadır ve
buradaki çok çeşitli boyutları olan bu sınamaya karşı tabii ki bu bölgede
bu çabanın harcanması çok önemlidir. Bütün bu çabalarımız Türkiye
tarafından büyük destek görmektedir, kardeş Türkiye bize destek vermektedir
bu konuda. Son olarak ben sizlere Türkiye’yle olan tarihi ve köklenmiş ve
asil ilişkilerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha buradan
yenilemek istiyorum. Ve yine aynı şekilde bizlerin çabalarımızı devam
ettirmek konusunda ne kadar azimli olduğumuzu söylemek istiyorum. Siyasi
alanda, ekonomik alanda ve sosyal alanda, kültürel alanlarında ki bunlar
çok önemlidir. Ve önemli sacayaklarını oluşturduğunu, ortaklığımız için ne
kadar bu ortaklığın derin olduğunu ve sert olduğunu, iyi olduğunu buradan
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
SORU- Sayın konuk Bakana önce bir soru sormak istiyorum. Efendim,
konuşmanızda da değindiğiniz gibi Nijer’de soruna çözüm bulunabilmesi için
6 maddelik planın hayata geçirilmesi şansını nasıl buluyorsunuz, bu konuda
bir yol haritası var mıdır?
Sayın Fidan, size de soru sormak istiyorum. Özellikle Afrika kıtasında
darbeler yaşanıyor. Bu noktada kıtadaki son gelişmeleri nasıl
değerlendirirsiniz? Türkiye’nin Afrika açılımı konusunda da görüşlerinizi
alabilir miyiz?
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Ben tabii ki
bizim Sayın Tebbun’un bu girişimiyle ilgili bunun arka yönlerine bakacak
olursak, burada tabii ki en önemlisi barışın olması, barışın sağlanması.
Askeri çözüm burada çözüm değil ve sonunda tabii ki görüyoruz bunları ve
dolayısıyla, burada barış olabilir diye biz ortaya çıktık. Ve bu
girişimimizin tabii ki diğer arka planına bakacak olursak burada bizim bu
girişimimiz aslında esnek ve bütün imkanları içermektedir, bütün mümkün olan
bu Nijer’deki sorunun çözümü için ve sadece bir konuya odaklanmamaktadır.
Ve üçüncü geri dönüşe bakacak olursak burada tabii ki Nijer’in çıkarı ve
aynı zamanda çevre komşu ülkelerinin çıkarları ve bölgenin çıkarı ön plana
çıkmaktadır. Ve daha önce de söylediğim gibi bölge gerçekten bir ateş
çemberi. Bu Kızıldeniz’den Atlas Okyanusu’na kadar devam etmektedir. Sudan,
Çad, Libya, Nijer, Burkina Faso, Mali ve Sahra bölgesi zaten biliyorsunuz.
Dolayısıyla, bizim girişimimiz burada güvenliğin ve istikrarın sağlanması
için ortaya atıldı. Özellikle biz komşu ülkelerle ilgili bizim biz askeri
çözümlere karşıyız bunu söylüyorum ve bir komşu olarak, bütün bunlardan çok
ders aldık. Libya tabii ki bildiğiniz gibi askeri müdahaleden sonra nereye
vardı oldu bir askeri girişim ve buraya girişenler ayrıldılar gittiler,
arkalarında işte gözyaşı ve gerçekten acı bıraktılar, bunu biz çekiyoruz.
Dolayısıyla, bizim girişimimiz dediğim gibi barışa öncelik vermektedir ve
güvenliğe önem vermektedir. Sadece güvenlikle ve barışla bu bölgenin
çıkarları korunabilir.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakana. Değerli
arkadaşlar, arkadaşımızın sorusuna gelince, bildiğiniz gibi Sayın Bakanın
da ifade ettiği darbeler silsilesi son yıllarda Afrika’da maalesef görmek
istemediğimiz sahnelerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bizce bunların iki
ana nedeni var: Birincisi, Afrika’da özellikle sonradan bağımsızlığını
kazanmış ulus devlet olma yolunda adım atan ülkelerde devletleşmeyle ve
siyasal sistemlerinin oturmasıyla ilgili problemlerin ve buna bağlı
sorunlardan dolayı belli krizlerin çıktığını görüyoruz. Özellikle ekonomik
kalkınmanın yapılamayışı, altyapı, üstyapı sorunlarının çözülemeyişi,
terörle mücadele gibi konuların ortaya çıkması, devletleşme sürecinin
tamamlanması ve siyasal sistemlerin oturmasıyla ilgili sorun, konular.
Diğer taraftan, bu siyasal krizlerin ikinci ana nedeni dış müdahale ve bir
takım emperyal güçlerin Afrika ülkeleriyle ilgili politikalarında takip
ettiği yöntemler, tercih ettiği usuller, kullandığı araçlardır. Bunların
detayına girmek istemiyorum, yani bunlar zaman zaman yazılıyor, analizleri
yapılıyor, biz çok yakından takip ediyoruz. Bu iki ana başlıktan dolayı
Afrika’daki siyasal krizler sürekli tetiklenerek devam ediyor. Biz Türkiye
olarak özellikle son 20 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı
döneminde başlatılan Afrika açılımı programını sistemli bir şekilde çok
boyutlu olarak devam ettirmekteyiz. O gün itibariyle yaklaşık 12 olan
Büyükelçilik sayımız şu anda 46’ya ulaşmış durumda. Bildiğiniz gibi ilk
önce Büyükelçiliğimizi açıyoruz, sonradan kültürel faaliyetlerimiz,
arkasından Türk Hava Yolları, işadamlarımız, TİKA, bunların hepsi bir bütün
olarak faaliyetlerini koordineli bir şekilde devam ettiriyorlar ve orada
gerek kültürel hayata, gerek ekonomik hayata, gerekse kamu kapasitesini
artırma konularına yönelik çok boyutlu çalışmalar oluyor. Tabii bu türden
bir politika ve uygulama da ülkeler tarafından takdir görüyor. Türkiye’nin
sömürme ve domine etme gibi bir niyeti olmadığını görüyorlar. Gönüllü
işbirliğine dayalı, elimizdeki imkanları onlarla paylaşan, ama aynı zamanda
bütün taraflar için fırsat üreten bir işbirliği modelini Afrika’da bütün
kurumlarımızla başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Tabii her işbirliği
modelindeki başarı ve verim bir sonraki aşamayı beraberinde getirmekte.
Bildiğiniz gibi teknik yardım, kültürel işbirliği, ticaret ve ekonomiyle
başlayan ilişkilerimiz son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle
özellikle siyasal istikrara katkı ve terörle mücadele boyutlarına da
evrilmiş durumda. Son zamanlarda özellikle ülke güvenliğini sağlama adına
savunma sanayii alanında işbirliği, Milli Savunma Bakanlığımız ile olan
işbirlikleri, istihbarat kurumlarıyla olan işbirlikleri giderek artmakta ve
ilişkilerimiz Afrika genelinde stratejik düzeye ulaşmakta. Bu çok
boyutluluğun kamu kurumlarımız, iş dünyamız, güvenlik kurumlarımız
tarafından büyük bir koordinasyon ve uyum içerisinde yürütüldüğünü de
memnuniyetle görmekteyiz, bu yönde çalışmaya da devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Çok önemli bir
soruydu, ben bazı konuları ilave etmek istiyorum. Yani Sahel bölgesi
gündeme geldiğinde önemli üç tane veriyi ele almamız lazım. Birincisi,
dünyanın en fakir ülkeleri bu bölgede. İkincisi, bu bölge terörün en fazla
yoğun olduğu bölge ve tabii ki biz artık terör gruplarından değil, artık şu
anda terör ordularından bahsetmiş oluyoruz. Bir de değişiklikler, yani
anayasal değişiklikler burada, burası tamamen yok oldu gitti. Bu bölgede
geçen birkaç yıl içerisinde sekiz defa darbe oldu kısa süre içerisinde. Bu
darbeler güvenliği çözemez ve kalkınmayı da çözemez. Tam aksine bu
bölgeleri daha da kötü hale getirecek, tehlikeli hale getirecektir.
Dolayısıyla, görüyorsunuz ki, Sayın Abdülmecid’de işte bunun girişimleri ve
ilk satırında burada mutlaka darbelere karşı olduğumuzu ve değişiklikler
anayasal olmayan değişiklikler ki öyle söyleniyor. Bu Afrika yasası, Afrika
kanunu aslında buna karşıdır, bu darbelere karşıdır. Bu değişikliğe,
anayasal olmayan değişikliğe karşıdır ve 1999’da Cezayir bu konular ele
alınmıştı, ancak girişimlerimiz o zaman yeterli olmadı. Evet, mutlaka
anayasal olmayan bu değişikleri yok edecek tedbir almak gerekmektedir.
Çünkü Nijer konusunda Abdülmecid Tebbun ilk liderdir bu konuya eğildi ve
yeni metinler üretti. Önümüzdeki Afrika Zirvesi için özellikle bu konudaki
icraatların artırılması özellikle darbelere karşı ve anayasada olmayan
değişikliklere karşı. Ben bunu ilave etmek istedim, Sayın kardeşim Fidan’ın
konuşmalarına ilaveten.
Teşekkür ediyorum, özür diliyorum biraz uzattım.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederiz arkadaşlar, sağ olun.
* Interpress deşifresidir.