Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Cezayir Dışişleri ve Yurtdışındaki Ulusal Topluluklar Bakanı Ahmed Attaf ile Ortak Basın Toplantısı, 7 Eylül 2023

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli basın mensupları, Ankara’da diplomasi büyük bir hızla devam etmekte. Bugün de çok değerli bir mevkidaşımız, Cezayir Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Attaf Ankara’da misafirimiz. Kendisi Cezayir siyasetinde son derece deneyimli bir siyasetçi, aynı zamanda çok deneyimli bir diplomat.

Ben tekrar kendisine Ankara’ya hoş geldiniz diyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi Türkiye-Cezayir ilişkileri stratejik düzeye evrilmiş durumda. Özellikle liderler diplomasisi neticesinde Cumhurbaşkanlarımızın ortaya koyduğu diplomasi, diyalog ve yoğun çalışma çerçevesinde ortaya çıkan vizyon, stratejik çerçeve, biz iki Dışişleri Bakanları olarak çalışmalarımızın şeklini, rotasını belirlemekte önemli bir unsur olmuştur. Cumhurbaşkanlarımız tarafından özellikle ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin daha kurumsal hale getirilmesi için Dışişleri Bakanlarına Ortak Planlama Grubu’nun yönetimi ve koordinasyonu konusunda görev verilmiştir. Bu çerçevede çalışmalarımız devam etmekte.

Değerli meslektaşım, son derece değerli, hemen hemen Cezayir’in bütün kamu kurum ve kuruluşlarından müteşekkil bir uzman ekiple beraber Ankara’ya geldiler. Biz de Ankara’daki Bakanlıklarımızın, kurumlarımızın temsilcileriyle beraber Ortak Planlama Grubu’nu topladık. Çok verimli bir toplantı oldu, uzun sürdü. Devlet, iş ve toplum hayatının bütün alanlarında çalışmalarımızı karşılıklı olarak gözden geçirdik. Başta eğitim, ki bunun içerisinde yükseköğretim konuları, Maarif Vakfı’nın okullaşma çalışmaları, kültürle ilgili Yunus Emre Vakfı’nın konuları vardı, daha sonra enerji, sanayi, bankacılık, denizcilik, tarım, balıkçılık, savunma sanayii ve tabii ki adalet olmak üzere birçok konuda yoğun bir çalışma trafiği içerisinde olduk. Bakanlıklarımız karşılıklı olarak hangi konularda anlaştıklarını, hangi konularda ilerlemeye ihtiyaç olduğunu birbirlerine teyit ettiler. Bizler de Dışişleri Bakanları olarak bu çalışmaların genel çerçevesini yönetme konusunda yoğun bir mesai sarf ettik.

Ben tekrar Sayın Bakana ve arkadaşlarına bu çalışmalarından dolayı çok teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi değerli arkadaşlar, Cezayir’de çok sayıda Türk işadamı bulunmakta. Türk yatırımlarını artırma yönünde büyük bir çabamız ve irademiz var. Cezayir makamları da bu konuda her türlü işbirliğini sergilemekte. Özellikle finans konusundaki sorunların çözümü için Ziraat Bankası’nın da bir şubesinin açılması konusunda çalışmalarımız var.

İkili işbirliğimizin yanısıra, bölgesel işbirliği konularımızı da meslektaşımla ele aldık. Özellikle Türkiye-Cezayir işbirliğinin Afrika’daki sorunların çözümündeki olumlu katkıları neler olabilir, gerek siyasi, gerek ekonomik olarak neler yapılabilir, Türkiye-Cezayir ekonomik ve sanayi işbirliğinin özellikle ortak üretim ve ihracat konusunda Afrika’da ne türden stratejiler izlenebilir, bunu da kendileriyle ele aldık.

Çalışmalarımızın ana omurgasını, esas itibariyle önümüzdeki aylarda Sayın Cumhurbaşkanımızın Cezayir’i ziyaretleri esnasında yapacakları iki ülke arasındaki ikinci Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin içeriğini oluşturmak oldu. Biz bugünkü çalışmada Cumhurbaşkanlarımızın yapacağı stratejik düzeyli toplantıda alacakları kararların, yoğunlaşacakları konuların ön hazırlıklarını yapmış olduk.

Ben tekrar Ankara’ya geldikleri için değerli meslektaşıma çok teşekkür ediyorum.

CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Peygamberimize salatu selamlar olsun.

Sayın Bakan, değerli kardeşim, hanımefendiler, beyefendiler, basın mensupları, katılımcılar, Allah’ın rahmeti, selamı, bereketi üzerinize olsun.

Başlangıçta tekrar ben Ankara’da olduğum için mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Gerçekten kalabalık bir heyetle birlikte bu ziyareti yapmaktayız. 12 Bakanlık ve sektör temsilcileriyle birlikte Ankara’dayım. Ve tabii ki gördüğünüz gibi bu kadar kalabalık bir heyetle burada olmamız şunu göstermektedir: Cezayir ve Türkiye ilişkilerinin ne kadar derin, ne kadar geniş olduğunu ve aynı zamanda bunun çerçevesinin ve içeriğinin ne kadar geniş olduğunu, iki ülke arasında stratejik bir yaklaşım bulunduğunu ve bunun çerçevesini çizen de zaten iki ülkenin Devlet Başkanları, Sayın Abdülmecid Tebbun ve kardeşi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Ben bu ziyaret çerçevesinde şunu görüyorum: Gayet zengin bir çalışma programı içerisinde olduk. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildim ve kendisine Sayın Cezayir Devlet Başkanı Abdülmecid Tebbun’un bir mesajını ilettim. Kendisinden çok dikkatli bir şekilde değerli analizlerini, direktiflerini ve görüşlerini dinledim. Ve gördüm ki, bütün bunların hepsi kardeşi Sayın Abdülmecid Tebbun’un stratejik boyut olarak gördüğü bütün konularla örtüşmektedir, çünkü ikili ilişkiler gerçekten köklü ilişkilerdir.

Ve bugün aslında çok mutluyum, çünkü bugün ikili görüşmelerimizde kardeşim Sayın Hakan Fidan’la biraraya geldim ve kendisiyle bu toplantımız bittikten sonra Ortak Planlama Grubu’nun ikinci toplantısına başkanlık ettik, ki bu toplantı az önce sona erdi.

Bugün akşam saatlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından kabul edileceğim.

Bütün bu görüşmeler, bütün bu buluşmalar bana şu fırsatı verdi: Evet, geniş bir değerlendirme sonucunda bütün önceliklerimizi belirterek, bütün hedeflerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Ve yine aynı zamanda bildiğiniz gibi Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı olacaktır, ikinci dönem toplantı Cezayir topraklarında gerçekleşecektir ve bizim bu görüşmelerimiz ona bir hazırlık niteliğindeydi.

Ve ben özetleme yapacak olursam, bütün bugünkü çalışmalarımız nedir diye, şunu söyleyebilirim: Birinci olarak, Türkiye’ye Cezayir arasındaki ilişkiler hem siyasi alanda hem ekonomik alanda gerçekten büyük bir atılım içerisinde, büyük bir gelişim içerisinde. Ve biz geçen 3 yıl içerisinde önemli mesafeler katettik, bunu hiçbir zaman iki ülke tarihine bakacak olursak işbirliği açısından daha önce yapmamıştık, gerçekleştirmemiştik.

İkinci olarak, Cezayir ve Türkiye ilişkileri her zaman ileriye doğru ilerlemektedir ve bütün işbirliği ve ortaklık fırsatlarını kapsayacak şekilde genişlemektedir. Bu arada tabii ki ortak menfaat çerçevesinde hem ülkelerimize hem halklarımıza yararlı şekilde gerçekleşecektir.

Bunun dışında tabii ki önemli sektörler var. Bunlardan şunu söyleyebilirim: Tabii ki demir-çelik, tekstil, yapı ve diğer çalışmalar bu bizim ikili ilişkilerimizin önemli konularıdır. Ki bugün zaten bildiğiniz gibi Cezayir-Türkiye ilişkileri ekonomik ortaklık konusunda yeni alanlara da açılmaktadır. Bunun yanında, yenilenebilir enerji ve madencilik ve sahrada, çölde tarım ve eczacılık endüstrisi alanında.

Yine aynı şekilde ikili ilişkilerin diğer boyutlarını da pekiştirmek için özellikle kültürel alanda, yükseköğrenimde, bilimsel araştırmada ve sağlıkta da, ki bunlar bildiğiniz gibi ikili ilişkilerin insani boyutunu teşkil etmektedir ve ilişkileri güçlendirmektedir.

Üçüncü olarak, biz doğru adımlarla bütün hedefleri yapmak için adım adım ilerliyoruz. Her iki ülke lideri tarafından bize bu konuda görevler verilmektedir. Özellikle iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması, ki bunun orta vadede 10 milyar Dolar olması hedeflenmektedir. Bu çerçevede rahatlıkla söyleyebilirim: Cezayir Türkiye’nin Afrika’da ikinci büyük ticaret ortağıdır, çünkü iki ülke arasındaki ticaret hacmi şu anda 5 milyar Dolar düzeyindedir.

Ve Cezayir’in aynı şekilde doğrudan Türk yatırımları için birinci ülke olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda yaklaşık 6 milyar Dolarlık Türk yatırımı, kardeş Türkiye’nin yatırımlarını görebiliyoruz ve Türkiye petrol ürünleri dışında Cezayir’de yatırımı olan en büyük yabancı yatırımdır.

Yine aynı şekilde ben bu meyanda şunu söylemek istiyorum: Türk kurumlarının Cezayir’de alanları ve çalışmaları genişlemektedir. Bugün görecek olursak yaklaşık 1500 Türk firması çeşitli alanlarda Cezayir’de çalışmaktadır ve aynı zamanda Cezayirlilere 30 binden fazla iş imkanı vermektedir.

Dördüncü olarak, biz bugün pratik çalışmalar konusunda anlaşmalara vardık, ki bunlar önemlidir. Bildiğiniz gibi bu çalışmaların daha da pekişmesi için çok önemlidir, çünkü başarının da temelini teşkil etmektedir.

Yine aynı şey ikili işbirliğinin burada kanuni zeminini oluşturmak ve önemli anlaşmalara altyapı hazırlamak çok önemlidir, ticaret, yatırım, enerji, eğitim alanında ve kültürel alanda.

Şimdi artık bu projeleri, bu anlaşmaları hazırlamak istiyoruz, son rötuşlarını vermek istiyoruz ve inşallah Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cezayir ziyareti sırasında bunlara anlaşarak imza koyacağız.

Son olarak beşinci olarak şunu söylüyorum: Cezayir-Türkiye arasındaki siyasi tevafuk, işbirliği özellikle bölgesel, uluslararası alanda da aynı olduğunu ve ortak olduğunu ve her zaman da ortak ilkelerimiz ve değerlerimiz çerçevesinde, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde pekişmektedir.

Yine aynı zamanda biz tabii ki çaba harcıyoruz, özellikle diyalog mantığının egemen olması için ve burada anlaşmazlıkların zor olmasına rağmen çözülmesinden yana olduğumuzu belirtmek isterim.

Ben Sayın Erdoğan’la ve kardeşim Sayın Bakan Hakan Fidan’la yine aynı şekilde analitik bakışlarımızı paylaştım. Özellikle Sahel bölgesindeki durumu ve burada ne kadar çaba harcadığımızı ele aldık. Maalesef bu bölgede bildiğiniz gibi en büyük gerginlik ve anlaşmazlıkları görmekteyiz.

Yine aynı şekilde Türk kardeşlerimize Sayın Devlet Başkanımız Abdülmecid de barışın sağlanması için ve bildiğiniz gibi Nijer’de anayasal olmayan bir değişiklik meydana geldi. Burada Sayın Tebbun büyük çaba harcamaktadır ve buradaki çok çeşitli boyutları olan bu sınamaya karşı tabii ki bu bölgede bu çabanın harcanması çok önemlidir. Bütün bu çabalarımız Türkiye tarafından büyük destek görmektedir, kardeş Türkiye bize destek vermektedir bu konuda. Son olarak ben sizlere Türkiye’yle olan tarihi ve köklenmiş ve asil ilişkilerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha buradan yenilemek istiyorum. Ve yine aynı şekilde bizlerin çabalarımızı devam ettirmek konusunda ne kadar azimli olduğumuzu söylemek istiyorum. Siyasi alanda, ekonomik alanda ve sosyal alanda, kültürel alanlarında ki bunlar çok önemlidir. Ve önemli sacayaklarını oluşturduğunu, ortaklığımız için ne kadar bu ortaklığın derin olduğunu ve sert olduğunu, iyi olduğunu buradan belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

SORU- Sayın konuk Bakana önce bir soru sormak istiyorum. Efendim, konuşmanızda da değindiğiniz gibi Nijer’de soruna çözüm bulunabilmesi için 6 maddelik planın hayata geçirilmesi şansını nasıl buluyorsunuz, bu konuda bir yol haritası var mıdır?

Sayın Fidan, size de soru sormak istiyorum. Özellikle Afrika kıtasında darbeler yaşanıyor. Bu noktada kıtadaki son gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye’nin Afrika açılımı konusunda da görüşlerinizi alabilir miyiz?

CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Ben tabii ki bizim Sayın Tebbun’un bu girişimiyle ilgili bunun arka yönlerine bakacak olursak, burada tabii ki en önemlisi barışın olması, barışın sağlanması. Askeri çözüm burada çözüm değil ve sonunda tabii ki görüyoruz bunları ve dolayısıyla, burada barış olabilir diye biz ortaya çıktık. Ve bu girişimimizin tabii ki diğer arka planına bakacak olursak burada bizim bu girişimimiz aslında esnek ve bütün imkanları içermektedir, bütün mümkün olan bu Nijer’deki sorunun çözümü için ve sadece bir konuya odaklanmamaktadır. Ve üçüncü geri dönüşe bakacak olursak burada tabii ki Nijer’in çıkarı ve aynı zamanda çevre komşu ülkelerinin çıkarları ve bölgenin çıkarı ön plana çıkmaktadır. Ve daha önce de söylediğim gibi bölge gerçekten bir ateş çemberi. Bu Kızıldeniz’den Atlas Okyanusu’na kadar devam etmektedir. Sudan, Çad, Libya, Nijer, Burkina Faso, Mali ve Sahra bölgesi zaten biliyorsunuz. Dolayısıyla, bizim girişimimiz burada güvenliğin ve istikrarın sağlanması için ortaya atıldı. Özellikle biz komşu ülkelerle ilgili bizim biz askeri çözümlere karşıyız bunu söylüyorum ve bir komşu olarak, bütün bunlardan çok ders aldık. Libya tabii ki bildiğiniz gibi askeri müdahaleden sonra nereye vardı oldu bir askeri girişim ve buraya girişenler ayrıldılar gittiler, arkalarında işte gözyaşı ve gerçekten acı bıraktılar, bunu biz çekiyoruz. Dolayısıyla, bizim girişimimiz dediğim gibi barışa öncelik vermektedir ve güvenliğe önem vermektedir. Sadece güvenlikle ve barışla bu bölgenin çıkarları korunabilir.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakana. Değerli arkadaşlar, arkadaşımızın sorusuna gelince, bildiğiniz gibi Sayın Bakanın da ifade ettiği darbeler silsilesi son yıllarda Afrika’da maalesef görmek istemediğimiz sahnelerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bizce bunların iki ana nedeni var: Birincisi, Afrika’da özellikle sonradan bağımsızlığını kazanmış ulus devlet olma yolunda adım atan ülkelerde devletleşmeyle ve siyasal sistemlerinin oturmasıyla ilgili problemlerin ve buna bağlı sorunlardan dolayı belli krizlerin çıktığını görüyoruz. Özellikle ekonomik kalkınmanın yapılamayışı, altyapı, üstyapı sorunlarının çözülemeyişi, terörle mücadele gibi konuların ortaya çıkması, devletleşme sürecinin tamamlanması ve siyasal sistemlerin oturmasıyla ilgili sorun, konular.

Diğer taraftan, bu siyasal krizlerin ikinci ana nedeni dış müdahale ve bir takım emperyal güçlerin Afrika ülkeleriyle ilgili politikalarında takip ettiği yöntemler, tercih ettiği usuller, kullandığı araçlardır. Bunların detayına girmek istemiyorum, yani bunlar zaman zaman yazılıyor, analizleri yapılıyor, biz çok yakından takip ediyoruz. Bu iki ana başlıktan dolayı Afrika’daki siyasal krizler sürekli tetiklenerek devam ediyor. Biz Türkiye olarak özellikle son 20 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde başlatılan Afrika açılımı programını sistemli bir şekilde çok boyutlu olarak devam ettirmekteyiz. O gün itibariyle yaklaşık 12 olan Büyükelçilik sayımız şu anda 46’ya ulaşmış durumda. Bildiğiniz gibi ilk önce Büyükelçiliğimizi açıyoruz, sonradan kültürel faaliyetlerimiz, arkasından Türk Hava Yolları, işadamlarımız, TİKA, bunların hepsi bir bütün olarak faaliyetlerini koordineli bir şekilde devam ettiriyorlar ve orada gerek kültürel hayata, gerek ekonomik hayata, gerekse kamu kapasitesini artırma konularına yönelik çok boyutlu çalışmalar oluyor. Tabii bu türden bir politika ve uygulama da ülkeler tarafından takdir görüyor. Türkiye’nin sömürme ve domine etme gibi bir niyeti olmadığını görüyorlar. Gönüllü işbirliğine dayalı, elimizdeki imkanları onlarla paylaşan, ama aynı zamanda bütün taraflar için fırsat üreten bir işbirliği modelini Afrika’da bütün kurumlarımızla başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Tabii her işbirliği modelindeki başarı ve verim bir sonraki aşamayı beraberinde getirmekte. Bildiğiniz gibi teknik yardım, kültürel işbirliği, ticaret ve ekonomiyle başlayan ilişkilerimiz son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle özellikle siyasal istikrara katkı ve terörle mücadele boyutlarına da evrilmiş durumda. Son zamanlarda özellikle ülke güvenliğini sağlama adına savunma sanayii alanında işbirliği, Milli Savunma Bakanlığımız ile olan işbirlikleri, istihbarat kurumlarıyla olan işbirlikleri giderek artmakta ve ilişkilerimiz Afrika genelinde stratejik düzeye ulaşmakta. Bu çok boyutluluğun kamu kurumlarımız, iş dünyamız, güvenlik kurumlarımız tarafından büyük bir koordinasyon ve uyum içerisinde yürütüldüğünü de memnuniyetle görmekteyiz, bu yönde çalışmaya da devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.

CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI AHMED ATTAF- [Simultane Tercüme] Çok önemli bir soruydu, ben bazı konuları ilave etmek istiyorum. Yani Sahel bölgesi gündeme geldiğinde önemli üç tane veriyi ele almamız lazım. Birincisi, dünyanın en fakir ülkeleri bu bölgede. İkincisi, bu bölge terörün en fazla yoğun olduğu bölge ve tabii ki biz artık terör gruplarından değil, artık şu anda terör ordularından bahsetmiş oluyoruz. Bir de değişiklikler, yani anayasal değişiklikler burada, burası tamamen yok oldu gitti. Bu bölgede geçen birkaç yıl içerisinde sekiz defa darbe oldu kısa süre içerisinde. Bu darbeler güvenliği çözemez ve kalkınmayı da çözemez. Tam aksine bu bölgeleri daha da kötü hale getirecek, tehlikeli hale getirecektir. Dolayısıyla, görüyorsunuz ki, Sayın Abdülmecid’de işte bunun girişimleri ve ilk satırında burada mutlaka darbelere karşı olduğumuzu ve değişiklikler anayasal olmayan değişiklikler ki öyle söyleniyor. Bu Afrika yasası, Afrika kanunu aslında buna karşıdır, bu darbelere karşıdır. Bu değişikliğe, anayasal olmayan değişikliğe karşıdır ve 1999’da Cezayir bu konular ele alınmıştı, ancak girişimlerimiz o zaman yeterli olmadı. Evet, mutlaka anayasal olmayan bu değişikleri yok edecek tedbir almak gerekmektedir. Çünkü Nijer konusunda Abdülmecid Tebbun ilk liderdir bu konuya eğildi ve yeni metinler üretti. Önümüzdeki Afrika Zirvesi için özellikle bu konudaki icraatların artırılması özellikle darbelere karşı ve anayasada olmayan değişikliklere karşı. Ben bunu ilave etmek istedim, Sayın kardeşim Fidan’ın konuşmalarına ilaveten.

Teşekkür ediyorum, özür diliyorum biraz uzattım.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederiz arkadaşlar, sağ olun.

* Interpress deşifresidir.