Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Somali Sivil Toplum Grupları Toplantısında Yaptıkları Konuşma, 27 Mayıs 2012, İstanbul

Somali’nin kanaat önderleri,

Sivil toplumun temsilcileri,
 
Değerli kardeşlerim,

Her şeyden önce hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. İstanbul’a teşrifleriniz dolayısıyla öncelikle teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Burası sizin için yabancı bir şehir değil. Türkiye ayrı bir ülke değil. Sizin öz şehriniz. Türkiye’de sizin, kendi öz vatanınız. Biz bunu böyle görüyoruz ve bütün Somalili kardeşlerimize, kendi vatanlarında, kendi kardeşleriyle birlikte yaptıkları bu toplantıya hoş geldiniz diyerek başlıyorum. Somali bizim gönlümüzde, yüreğimizde, zihnimizde yer alan, dış politikamızın en önemli konularından biri haline geldi. Bunun birkaç sebebi var. Birincisi Türk ve Somali halkları kökü derinliklere giden, tarihi arka planı olan, Ahmed Gurey ile zirveye ulaşmış olan köklü bir geçmişe sahip. 16. yüzyılda bütün Hint okyanusunda Türk ve Somali halkları birlikte, barışın, güvenliğin, onurun mücadelesini sömürgecilere karşı verdiler. 19 yüzyılda yine sömürgecilere karşı Türk ve Somali halkları birlikte mücadele ettiler. Bizim için Somali çok uzakta bir diyar değil. Onurun medeniyetin merkezi olan bir yer. Dolayısıyla Somali’ye olan ilgimiz bu köklü tarihi ilişkiden geliyor. İkincisi, bugün Somali’ye yönelik ilgimiz bütün dünyanın Somali’yi unuttuğu bir insanlık trajedisinin yaşandığı bir dönemde, insanlığı ayağa kaldırmak içindir. Sayın Başbakanımızla birlikte geçen sene Ağustos ayında Somali’ye geldiğimizde, Somali dünya gündeminden düşmüş bir konu gibi görünüyordu. Bizim Somali’ye ziyaretimizin ana sebebi bütün insanlığın vicdanını ayağa kaldırmak içindi. Ve onlara Somali’yi unutamazsınız, Somali unutulmayacak, unutturmayacağız demek içindi. Orada gördüğümüz manzaralar, küçücük çocukların çok az bir su bulamaması sebebiyle vefat edişine şahit oluşumuz, bizi bütün o insanlık vicdanını harekete sevk etmeye karar verdirdi. Ve elhamdülillah o günden bugüne Türkiye, Somali konusunda her inisiyatife öncülük etti. Ağustos ayında verdiğimiz sözleri birer birer yerine getirdik. Somali’de bir Büyükelçilik açtık, benim değerli arkadaşım, dostum, Afrika halklarının da, Somali’nin de dostu Kani Torun o günden bugüne Somali halkına hizmet ediyor. Kani Bey, Somali’ye giderken kendi öz vatanına gidiyormuş gibi gitti, oraya hizmet ederken, bütün Dışişleri Bakanlığı mensuplarıyla birlikte, bütün kurumlarımızla, TİKA’yla ve diğer bütün kurumlarımızla birlikte Türkiye’ye hizmet ediyor bilinciyle hizmet etti. Bundan sonra da öyle hizmet etmeye devam edecekler.

Bütün dünya Somali’yi dışarıdan seyrederken, başka başkentlerde toplantılar yaparken, Türkiye Mogadişu’ya en kıymetli diplomatlarını, en etkin sivil toplum kuruluşlarını, en yoğun çalışan yardım kuruluşlarını gönderdi ve şunu göstermeye çalıştı: Bizim kaderimiz Somali’nin kaderiyle birdir. Biz Somali halkıyla kader birliği yaptık geçmişte, bugün yapıyoruz, yarın da yapıyoruz. Biz Somali’yi bir çıkar alanı olarak görmüyoruz, bir risk alanı, bir güvenlik tehdidi olarak görmüyoruz. Biz Somali’yi insanlık vicdanın imtihan edildiği bir coğrafya olarak görüyoruz. Onun için bütün varlığımızla Somali’ye yardım etmeye devam edeceğiz. Yine bugün Somali’de hiçbir Büyükelçilik tam kapsamlı çalışmazken, bizim Büyükelçiliğimiz Somali’de bütün çalışanlarıyla birlikte ayakta ve bundan sonra da Somali halkıyla dayanışmasını göstermeye devam edecek.

Yine Somali’ye, Mogadişu’ya uçak seferleri başlayacak dedik, Türk Hava Yolları 20 yıldan sonra ilk defa Somali’ye düzenli uçak seferlerine başladı. Şu anda Somali’nin dünyaya açılan kapısı İstanbul ve bundan sonra da hep İstanbul olacak.

Bugün büyük acılar çekiyor olabilirsiniz, ama biz size güveniyoruz, çünkü siz büyük bir medeniyetin çocuklarısınız, köklü şehirler kurmuş olan büyük bir medeniyetin çocuklarısınız. 16. yüzyılda Somali’ye gelen Vasco da Gama Mogadişu’yu gördüğünde dünyanın en gelişmiş şehirlerinden birini görmüş olduğunu ifade ediyor. O dönemde Somali tüccarları Malakka’ya kadar, Hindistan’a kadar ticaret yapıyorlardı. Afrika’nın en güzel şehirleri, en güzel bahçeleri, İştunga Festivallerinin en güzel örneklerini veren büyük bir kültürel birikime sahipti ve tekrar öyle olacak. İnşallah hep birlikte Somali’yi tekrar dünyanın yükselen müreffeh bir bölgesi haline getireceğiz. Bunu gerçekleştirmek kuvvetine sahipsiniz.

Üçüncüsü de, Somali barışı Afrika barışı demektir, Somali barışı Afrika Boynuzu’nda barış demektir, Yemen’de, Kızıldeniz’de, Hint Okyanusu’nda barış demektir. Onun için bu barışı gerçekleştirmek amacıyla Somali’ye desteğimizi sürdüreceğiz. Ta ki bütün Hint Okyanusu’nda, bütün Afrika Boynuzu’nda, bütün Afrika’da barış hakim olana, refah hakim olana ve Afrika halkları kendi geleceklerine sahip çıkana kadar. Bütün bunları konuşmak için Somali’nin en seçkin insanları olan sizleri, Somali’nin kanaat önderlerini, Somali’nin geleceğini belirleyecek olan alimleri, ilim adamlarını, aydınları dünyanın her bir köşesinden İstanbul’a davettik. İstedik ki, İstanbul’da, sizin şehrinizde, Dersaadet’te, 16. yüzyılda sizinle bağ kurmuş olan bu güzel şehirde oturun ve kendi geleceğinizi birlikte planlayın. Hiçbir yabancı güce fırsat vermeden, hiçbir dış tesire, dış etkiye mahal bırakmadan Somali’nin geleceğini Somalili kardeşlerimiz tayin etsinler; hedefimiz bu. Bütün bunları önümüzdeki 3-4 gün içerisinde tartışacaksınız, daha sonra da Birleşmiş Milletler Konferansında da bütün bu konular tekrar ele alınacak.

Somali’de yeni bir güne doğuyoruz, bu yeni doğan gün Somali’nin yükselişinin, Somali’nin ve Afrika’nın tekrar dünyanın en müreffeh bölge haline gelişinin işaretlerini taşıyacak.

Tekrar size hoş geldiniz diyorum ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.