Dışişleri Bakanı Davutoğlu Mısır’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu Mısır’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Mısır’da yaşanan son gelişmelerle ilgili olarak 4 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde basına açıklamada bulundu. Sözkonusu açıklamanın metni aşağıda sunulmuştur.

"Değerli Basın Mensupları,

Mısır’daki gelişmeler dolayısıyla ASEAN zirvesi bağlamında Güneydoğu Asya’da yürütmekte olduğum çalışmaları Sayın Başbakanımızla istişare ettikten sonra keserek bu sabah İstanbul’a döndüm. Bugün saat 16.00’da Başbakanımız başkanlığında bir değerlendirme toplantısı yapacağız. Bu aşamada gelişmelerle ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Dün birçok Dışişleri Bakanı ile ayrıntılı görüşmeler yaptım. Süreçte bir noktaya gelinmesi için çaba harcadık. Biraz önce de kendisinin talebi üzerine Mısır Dışişleri Bakanı Kamil Amr ile görüşüp değerlendirmelerde bulunduk. Son gelişmelerle ilgili doğrudan kendisinden bilgi alma imkanı buldum.

Her şeyden önce şunu ifade etmek isterim ki, Ortadoğu’daki Arap devrimlerini ateşleyen Tunus’ta Abu Azizi’nin kendini yakmasından ve Yasemin devriminin başlamasından bu yana Türkiye’nin kardeş Ortadoğu halklarının talepleri ile ilgili tutumu evrensel ilkelere ve uzun vadeli stratejik bir vizyona dayanmıştır. Evrensel ilke olarak Ortadoğu’daki kardeş halkların insanlık onurunu koruyan, hukuk devleti ilkelerine, açık ve şeffaf seçimlere dayalı demokrasi taleplerini destekledik. Bu talepler hangi kesimlere ait olursa olsun ülkemizce desteklenmiştir ve desteklenmeye devam edilecektir. Bu konuda ne ülke, ne de etnik ya da mezhebi herhangi bir ayrım gözetmedik, gözetmeyeceğiz.

Stratejik vizyonumuz ise, halk desteğine dayalı ve halkı ile barışık siyasal yapıların oluşturacağı güçlü meşruiyet zemininin bölgemizde kalıcı bir istikrar, barış ve refah havzası oluşturacağı inancına dayanmaktadır. Nihai kertede hedefimiz böylesi bir barış havzasının Ortadoğu’da gerçekleşmesini temin etmektir. Bunun da ancak ve ancak halkıyla barışık rejimler tarafından yapılacağına dair inancımız bu stratejik vizyonumuzun temel esasının oluşturmaktadır.

Bu temelde, dost ve kardeş Mısır halkının bu yönde gerçekleştirdiği 25 Ocak devrimine güçlü bir destek verdik. Bu desteğimiz dost ve kardeş Mısır halkının derin kültürüne, tarihi birikimine, irfanına ve engin tecrübesine olan inancımızın açık bir göstergesidir.

Mısır’ın Arap ve İslam dünyasındaki merkezi konumu herkesin malumudur. Mısır; medeniyet derinliği, kültürel birikimi, toplumsal zenginliği ve devlet geleneğiyle tarih boyunca Arap ve İslam dünyasına ilham kaynağı olmuş, ortak kültürümüzün en temel eksenlerinden birini oluşturmuş bir ülkedir.

Mısır sadece bölgesel barışın değil, küresel barışın da ana aktörlerinden biridir. Bunun içindir ki, özgürlük, adalet ve demokrasi arayışlarının ürünü olan 25 Ocak devrimi sadece bölgemizde değil, bütün dünyada büyük bir heyecan uyandırmıştır. Dolayısıyla 25 Ocak devrimi ile başlayan demokratik sürecin korunması ve ilerletilmesi yönünde herkesin titizlikle çaba göstermesi gerekmektedir.

Geçtiğimiz iki yıl içerisinde Türkiye olarak stratejik nitelikli ilişkilere sahip olduğumuz Mısır’ın siyasi istikrarına, toplumsal barışına ve ekonomik kalkınmasına büyük önem verdik; bütün imkanlarımızı bu yönde seferber ettik. Kurduğumuz YDSİK mekanizması ile imzaladığımız anlaşmalar ve mutabakatlar, tecrübe paylaşımları ve ekonomik katkılar Mısır ile sahip olmakla övündüğümüz ezeli ve ebedi kardeşliğimizin bir gereğidir.

Son günlerde yaşanan hadiseler hepimizi derinden üzmüştür. Barışçıl gösteri yapan grupların dışında yaşanan bazı çatışmalarda otuza yakın Mısırlı kardeşimiz hayatını kaybetmiş, pek çok kişi yaralanmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Son iki yılda yaşanan gelişmeler, demokratik süreçlerin ve kurumların işletilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha açık bir şekilde göstermiş ve teyid etmiştir. Bu süreçte Mısır halkı seçimlere gitmiş, demokratik iradesini kullanarak Cumhurbaşkanını seçmiştir. Bunlar Mısır halkı için en büyük demokratik kazanımlardır. Muhalif grupların endişelerini dile getirmesi ve barışçıl gösteri yapması, demokrasinin temel ilkelerinden biridir. Meşru taleplerini demokratik kurallar çerçevesinde ifade edilmesi ve karşılanması demokratik işleyişin de bir gereğidir.

Bu noktada demokratik bir seçimle iş başına gelmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Mısır ordusunun müdahalesiyle görevinden alınması, Mısır devriminin kazanımları ve demokrasi açısından son derece kaygı verici bir durumdur. Ve bu konuyu biz de çok titizlikle değerlendirmekteyiz.

Demokratik süreçlerin inkitaya uğraması, bütün Mısır halkının kaybı olacaktır. Ayrıca, bütün bölge ve küresel barış için çaba sarf eden tüm çevrelerin kaybı olacaktır.

Demokrasilerde sorunlar, yine demokrasinin kendi kuralları içerisinde çözülür. Halkın iradesini yansıtan açık ve şeffaf seçimle işbaşına gelmiş liderler ancak ve ancak seçimle yani halk iradesi ile görevden alınırlar. Demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş bir Hükümetin, gerekçesi ne olursa olsun, meşru olmayan yöntemlerle ve dahası bir askeri darbeyle devrilmesi kabul edilemez.

Ulusal uzlaşı siyaseti de ancak demokratik kurum ve aktörlerin, muhalefetin ve sivil toplumun katkısı ve katılımıyla mümkün olabilir.

Bu müdahale, 25 Ocak Mısır devriminin tarihi kazanımlarına gölge düşürmemelidir. Mısır halkının adalet, özgürlük, demokrasi ve refah mücadelesi, demokratik kurum ve mekanizmaların işletilmesi suretiyle hayata geçirilmek durumundadır.

Gelinen noktada Mısır’da demokratik kurumların ivedilikle devreye girmesi ve ülkede kaos ve kargaşa ortamının önlenmesi gerekmektedir.

En kısa sürede serbest ve adil seçimlerin yapılması ve demokratik mekanizmaların işletilmesi, Mısır’ın siyasi istikrarı ve toplumsal barışı için zaruridir.

Seçimlere bütün siyasi aktörlerin hiç bir kısıtlama ve ayrımcılık olmadan katılması, Mısır demokrasisi için hayati öneme sahiptir. Bu süreçte bütün siyasi aktörler hiç bir baskı altında kalmadan seçimlere hazırlanabilmeli ve seçimlere katılabilmelidir.

Dünkü müdahaleden sonra Cumhurbaşkanı Mursi ve Başbakan Hişam Kandil dahil olmak üzere siyasilerin keyfi olarak tutuklanması yahut ev hapsinde tutulması kabul edilemez. Gözaltına alınan yöneticilerin biran önce serbest bırakılması ulusal uzlaşı açısından da özel öneme sahiptir. Seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanının ve diğer yöneticilerin maruz kaldığı bu muamelenin herhangi bir demokratik kültür içinde kabul edilmesi mümkün değildir. Bu konuda geçiş yönetiminin azami hassasiyetle hareket edeceğine inanıyoruz.

Bütün taraflar her tür şiddet ve çatışma tavrından uzak durmalı ve her tür tahrik ve tertibe karşı dikkatli olmalıdır. Çünkü Mısır’ın üzerinde ve Mısır üzerinden bölge üzerinde hesap içinde olan birçok çevreler bu kaosu tahrik edici birtakım girişimlere yönelebilir.

Türkiye Mısır’da herhangi bir grubu veya kesimi değil, bir bütün olarak Mısır halkını ve demokratikleşme sürecini desteklemektedir ve desteklemeye devam edecektir. Türkiye olarak temel endişemiz ve arzumuz, Mısır bu krizi yeni bir demokratikleşme hamlesiyle aşması, siyasi istikrarını koruması ve toplumsal barışını muhafaza etmesidir.

Dost ve kardeş Mısır halkına mesajımız açıktır.

25 Ocak devrimi 21. yüzyılın ilk büyük devrimidir. Bu devrimin kazanımlarını korumak her kesimden bütün Mısırlıların temel önceliği olmalıdır. Bütün Mısırlıların, bölge halklarının ve uluslararası toplumun 25 Ocak devriminin kazanımlarını koruma yönünde çaba göstermesi sadece Mısır’ın değil, bölgenin geleceği açısından da elzemdir.

Biz, Arap Baharının, Arap Kışına döndüğü, Arapların veya müslümanların demokrasiyle yönetilemeyeceği, bunu hak etmedikleri şeklindeki bütün değerlendirmeleri toptan reddediyoruz.

Her halk, kendi özgür iradesiyle kendi yöneticilerini seçme hakkına sahip olmalıdır. Meşruiyetin ilk ve en vazgeçilmez koşulu, halkın iradesinin özgürce tecelli edeceği ortamın sağlanması ve bu yolda atılacak adımlardır. Bu ortamı da sağlayacak en temel araç sandıktır ve halktan alınacak destektir.

Seçilmiş iktidarların ise, yürütme gücünü, anayasal meşruiyet ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterecek şekilde icra etmeleri esastır.

Bu düşünce ve ilkeler, sadece Mısır’daki durum için değil, kendi demokratik tecrübemiz ışığında, her ülke için geçerli olması gerektiğine inandığımız temel ilkelerdir.

Mısır ve halkı, Türkiye’nin kadim dostudur ve ebedi dostu kalacaktır. Biz Mısır halkının her kesimini kucaklıyoruz. Bizim tercihimiz ise, Mısır halkının tercihi olmuştur ve olacaktır. Mısır halkı neyi tercih ederse, o tercih bizim için temel tercih olacaktır ve politikalarımızı yönlendiren temel esas olacaktır. Ancak, bundan sonraki asıl mesele, Mısır halkının tercihinin özgür bir şekilde tecelli edip etmeyeceği, bu ülkede özgür ve adil seçimlerin biran önce yapılıp yapılamayacağıdır. Bu yönde gerekli süreç işletilmeli ve yönetimin seçilmiş aktörlere devredilmesi acilen sağlanmalıdır. Bundan sonra takip edilecek süreçte en temel esas; desteğini sadece ve sadece halktan alan seçilmiş otoritelerin yönetimi devralmasıdır.

Türkiye dün olduğu gibi bugün de, yarın da ve ebediyete kadar Mısır’ın ve Mısır halkının yanında olmaya devam edecektir ve 25 Ocak devriminin kazanımlarının korunması konusunda atılması gereken ne adım varsa atacaktır. Uluslararası toplumla birlikte ve uluslararası toplumu teşvik ederek bu kazanımların korunması yönünde her türlü girişimi gerçekleştirecektir.

Sayın Başbakanımızla bugün saat 16:00’da yapacağımız toplantı sonrasında gerekirse tekrar bazı açıklamalar yapılabilir. Ama ilkesel olarak bu hususların kamuoyumuzca, Mısır kamuoyunca, bölge kamuoyunca ve dünya kamuoyunca bilinmesinde fayda mülahaza ettik.

Teşekkür ederim."