22 Eylül 2005, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın AB´nin; Karşı Deklarasyonu Hakkındaki Açıklaması

1. AB’nin 21 Eylül 2005 tarihinde bir karşı deklarasyon yayınlamış olmasını üzüntüyle karşılıyoruz.  Bu deklarasyon,  Türkiye ile  AB arasında 40 yılı aşkın süren geleneksel işbirliğinin  ruhu ile bağdaşmayan bir üslup içinde bazı haksız yaklaşımlar ve bazı yeni unsurlar içermektedir.  Tek taraflı ve siyasi nitelikte olan bu deklarasyon Kıbrıs ile ilgili BM çözüm sürecinde zafiyete neden olabilecektir. Bu yaklaşımı paylaşmamız   mümkün değildir. 

2. Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki politikası bellidir ve sarihtir. Bu durum Sayın Bakanımızın BM Genel Kurulu’nda dün yaptığı konuşmada da bir kez daha ortaya konulmuştur.

3. Türkiye, Ankara Anlaşması ve Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerin tüm üyelere ayrım yapmadan uygulanacağını müteaddit vesilelerle açıklamıştır. Esasen, Ankara Anlaşması ve ilgili Ortaklık Konseyi Kararları’nda uygulamada çıkabilecek sorunların görüşülebilmesi için çeşitli mekanizmalar öngörülmektedir. Bu nedenle  Protokol’ün uygulanmasının takibi hususunda yeni unsurlar getirilmek  istenmesinin izahı zordur.

4. Diğer taraftan, deklarasyonda  Kıbrıs Türk halkının varlığının, statüsünün, haklarının ve beklentilerinin  göz ardı edilmiş olması  vahim bir  haksızlıktır.

5. Bu vesileyle, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs konusunda yerine getirmesi gereken bazı sorumluluk ve yükümlülükleri olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz : 

Birincisi,  BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusundaki kapsamlı çözüm çabalarının  aktif bir şekilde desteklenmesi ve çözüm sürecini kolaylaştıracak  ortam ve koşulların hazırlanmasına katkıda bulunmasıdır.  Bu,  esasen AB Zirve kararlarında da  yer alan bir vecibedir. 

İkincisi, AB  Konseyi’nin 26 Nisan 2004 tarihinde almış olduğu  karar uyarınca, Kıbrıs Türklerine verilen sözün yerine getirilmesi,  tüm  ambargo ve kısıtlamaların kaldırılmasıdır.  Bu doğrultuda,  AB  Komisyonunca hazırlanmış  olan doğrudan ticaret  ve mali yardım tüzükleri daha fazla gecikmeden ve tam olarak uygulanmalıdır.

Üçüncüsü, AB Konseyi’nin ve BM Genel Sekreteri’nin çağrılarına uygun olarak, Türkiye’nin 30 Mayıs 2005 tarihinde yapmış olduğu Kıbrıs’ta kısıtlamaların eş zamanlı olarak,  tüm ilgili taraflarca kaldırılması yönündeki  öneri paketinin desteklenmesidir.