Güney Kafkasya’ya yönelik politikamızın başlıca unsurlarını bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarının korunması, bölgesel işbirliğinin desteklenmesi, bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarına entegrasyonlarına destek olunması teşkil etmektedir. Tarihi ve kültürel bağlarımızın mevcut olduğu Güney Kafkasya, bölgesel ve ülkeler temelinde işbirliğimizin yanı sıra ülkemizi Orta Asya’ya bağlayan bir köprü vazifesi de görmektedir.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından sonra Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Türkiye bu dönemi takip eden yıllarda Azerbaycan ve Gürcistan’la iyi ilişkiler geliştirmiştir. Ancak, Ermenistan’la ilişkilerimizde Karabağ ihtilafı ve Ermenistan’ın ülkemize yönelik olumsuz tutumu nedeniyle benzer bir ivme kaydedilememiştir. Nitekim, Ermenistan’ın 1993 yılında Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesini işgal etmesi üzerine iki ülke arasındaki sınır kapatılmıştır.
Bağımsızlıklarını kazandıkları tarihten bu yana ülkemizin Azerbaycan ve Gürcistan’la ilişkileri hızla ilerleyerek bugünkü ileri konumuna ulaşmış ve bu çerçevede Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) mekanizmaları tesis edilmiştir. Özellikle Azerbaycan ile 2021 yılında imzalanan Şuşa Beyannamesi ile bu ülkeyle sahip olduğumuz iyi ilişkiler müttefiklik seviyesine çıkarılmıştır.
Güney Kafkasya’da ortak bir refah ve istikrar alanı oluşturulması hedefimiz doğrultusunda bölgesel işbirliğinin ve kalkınma projelerinin geliştirilmesine önem verilmektedir. Bu çerçevede, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı (BTE), Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı (BTK) ve TANAP gibi önemli projeler hayata geçirilmiştir.
Ülkemiz, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın kalıcı bir şekilde tesis edilebilmesini desteklemekte, Azerbaycan’ın Karabağ’daki topraklarını işgalden kurtarması ertesinde Azerbaycan ve Ermenistan’ı barış anlaşmasını ilk fırsatta imzalamalarını desteklemekte, Abhazya ve Güney Osetya konusunda Gürcistan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde barışçıl yollardan çözümü savunmaktadır.
Diğer yandan İkinci Karabağ savaşı ertesinde Ermenistan’ın eskiye kıyasla yapıcı bir yönelim benimsemesi ve bu çerçevede ülkemizle ilişkilerini normalleştirme arzusu doğrultusunda, Türkiye de Ermenistan’la, atacağı samimi ve olumlu adımlara bağlı olarak kademeli bir normalleşme süreci başlatmaya hazır olduğunu açıklamış olup bu doğrultuda bugüne kadar bir dizi güven artırıcı adım atılmıştır.