NO:93-;9 Haziran 2004, BM Güvenlik Konseyi'nin Dün (8 Haziran) Irak Konusunda 1546 Sayılı Kararı'nın Oybirliğiyle Kabul Edilmesi hk.

BM Güvenlik Konseyi dün (8 Haziran) Irak konusunda 1546 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etmiştir.

Irak’ta 30 Haziran 2004 tarihinde işgalin sona erdirilip, Irak Geçici Hükümeti’nin ülkenin tam egemenliğini devralmasını hükme bağlayan bu karar, Irak’ın yakın tarihindeki en önemli dönemeçlerden birini oluşturmaktadır. Karar, tarafımızdan memnuniyetle karşılanmaktadır. Bu kararla birlikte, Güvenlik Konseyi’nde mutabakat ve amaç birliği tesisi yönünde de önemli bir adım atıldığına inanmaktayız.

Tabiatıyla, bu olumlu dönüşümün arazideki gelişmelerle desteklenmesi gerekmektedir. Irak’ta güvenlik durumu başta olmak üzere, siyasi ve ekonomik şartların yeni Güvenlik Konseyi kararı ile birlikte hemen değişmesini beklememek gerçekçilik ve ihtiyatlılığın gereğidir. Irak’ta bu koşulların iyileşmesinin temel teminatı bütün Iraklılar’ın siyasi süreçte gereğince yeralabilmeleri ve bunu sahiplenmeleri olacaktır. Bu noktaya ulaşılması için katedilmesi gereken büyük bir mesafe bulunmaktadır.

Burada, egemenliği devralacak Irak Geçici Hükümeti başta olmak üzere, bütün ilgili güç, grup ve kesimlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Bundan sonra Irak Hükümeti’nin rızasıyla görev yapacak Çok-Uluslu Güç ülkede güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunurken, Hükümet’in de siyasi sürecin kapsayıcı olmasına büyük özen göstermesi gerekmektedir.

Irak’ta halkın doğrudan desteğine mazhar olacak seçimle oluşmuş parlamento ve hükümetin kurulmasına kadar geçecek 6-7 aylık süre, dün kabul edilen kararın etkinliğinin de sınandığı bir dönem olacaktır. Ulusal Konferans’ın teşkilinden seçim yasa ve düzenlemelerinin tamamlanmasına, Irak Geçici Hükümeti’nin günlük işleri yürütmesinden Irak’ta ulusal uyumu güçlendirecek adımları atmasına kadar uzanacak çalışmaların yeralacağı bu dönem Türkiye tarafından çok yakından izlenecek ve olumlu bütün açılımlar desteklenecektir.

Irak’taki bütün grup ve kesimlerin ülkedeki ulusal uyumu pekiştirmeleri, dar bireysel çıkarlara dayalı gündemler gütmekten ve huzursuzluk ve çatışma ortamı yaratmaktan kaçınmaları hayati önem taşıyacaktır.

Irak’ın yakın tarihinde yaşananlar, bu ülkenin iç uyumsuzluğunun ve diktatörlük yönetiminin komşuları ve dünya barış ve istikrarı için nasıl bir tehdit kaynağı olabildiğini çarpıcı ve acı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu bakımdan, bu tarihi tecrübenin ışığında, bölge ülkelerinin Irak’ta uyum ve istikrarın tesisi konusunda meşru çıkar ve beklentileri bulunmaktadır. Ortak amacımız, ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü korumuş, kendisi ve komşularıyla barışık, demokrasi yolunda ilerleyen müreffeh bir Irak görmektir. Irak bundan böyle komşuları için tehdit oluşturmamalı, teröristlere melce de olmamalıdır. Bu amaçlara ulaşılmasında uluslararası toplumun üzerine düşen görev ve yükümlülükleri yerine getirmesi önem taşıyacak, Irak Geçici Hükümeti ve onu izleyecek yönetimler de aynı sorumluluk altında bulunacaktır.