Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız ile KKTC’nin
hak ve çıkarlarını, Avrupa Birliği’nin tüm izan dışı adımlarına rağmen
korumaktan vazgeçmeyeceğimiz daha önce de defalarca ve kuvvetle
vurgulanmıştır.
AB Dış İlişkiler Konseyi’nin, bugün (11 Kasım) yapılan toplantıda bu konuda
aldığı kararlar, 15 Temmuz ve 14 Ekim 2019 tarihlerindeki Dış İlişkiler
Konseyi toplantılarının ardından verdiğimiz mesajların hiçbirinin yerine
ulaşmadığını göstermektedir.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 2004’ten bugüne kadar, Doğu
Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil, istikrar unsuru
haline gelebilmesi için iyi niyetli bir biçimde çaba göstermiş, tüm yapıcı
ve olumlu girişimleri üstlenen taraf olmuştur.
GKRY ve maksimalist pozisyonlarına alet ettiği AB ise, bu süreçte ne
gerçekleri görebilmekte, ne de uluslararası hukuka ve hakkaniyete uygun bir
karar alabilmektedir.
Haklarımızın tek taraflı olarak gasp edilmesine tabiatıyla izin
vermeyeceğimiz, 2004’ten bu yana istikrarla dile getirilmiştir. AB
tarafından, hükümsüz ve geçersiz bir yönetime uluslararası hukuk hiçe
sayılarak verilen karşılıksız ve anlaşılamaz destek ile Doğu Akdeniz’de
önemli bir işbirliği fırsatının rehin alınması gerçekten ibret vericidir.
Ülkemiz kalıcı istikrar ve Doğu Akdeniz bölgesinde yaşayan tüm insanların
refahı için, uluslararası hukukun temel ilkelerinin uygulanmasını ve
bölgedeki işbirliğini teşvik etmeyi sürdürecektir. Bununla birlikte, daha
önceden Kıbrıs sorununun çözülmesine katkıda bulunabilecek tarafsız bir
aktör olma vasfını çok uzun süre önce yitiren AB’nin, Doğu Akdeniz’de de
yapıcı ve yararlı bir tutum alabilmesinin mümkün olmayacağı görülmektedir.
Nitekim, 2004’ten bu yana Türkiye ve KKTC’nin egemenlik ve meşru haklarına
saygı gösterilmesi çağrılarımız karşısında pervasız bir tutum benimseyen
AB’nin, biz de faaliyete başladıktan sonra iyi komşuluk ilkesine saygı
gösterilmesine atıfta bulunması, en hafif tabirle ironiktir.
Ülkemizin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz’deki haklarından geri adım
atmasını ummak beyhude bir beklentidir. Bu itibarla Doğu Akdeniz’deki arama
ve sondaj faaliyetlerimize aynı şekilde devam edeceğimizden kimse şüphe
duymamalıdır.