No:243, 28 Ekim 2011, Tunus Ulusal Kurucu Meclis Seçimleri Hk. No:242, 24 Ekim 2011, Libya'nın Kurtuluşunun İlan Edilmesi Hk. No:241, 23 Ekim 2011, Sayın Bakanımızın Sırbistan'ı Ziyareti Hk. No:240 İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin Ülkemizi Ziyareti Hk. No:239 Adriyatik’te İki Türk Gemisinin Çatışması Hk. No:237, 20 Ekim 2011, İsrail'in İşgal Altındaki Bölgelerdeki Yasadışı Yerleşim Faaliyetlerine Devam Etmesi Hk. No:236, 19 Ekim 2011, Orta Doğu'da Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölge Kurulması Konusunda Önümüzdeki Yıl Düzenlenecek Konferans Hk. No:234, 17 Ekim 2011, Suriyeli Muhalif Al Obeidi’nin Uğradığı Saldırı Sonucu 15 Ekim Günü Hayatını Kaybetmesi Hk. No:233, 14 Ekim 2011, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt'in 16-17 Ekim 2011 Tarihlerinde Ankara'ya Yapacağı Ziyaret Hk. No:232, 12 Ekim 2011, 2011 Yılı İlerleme Raporu Hk. No:231, 11 Ekim 2011, Almanya Dışişleri Bakanı'nın Ülkemize Ziyareti Hk. No:230, 11 Ekim 2011, Irak Dışişleri Bakanı Sayın Hoşyar Zebari'nin Ülkemizi Ziyareti Hk. No:229, 11 Ekim 2011, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı ve AİGK/CICA Toplantıları Hk. No:228, 11 Ekim 2011, Mısır'da Gerçekleştirilen Gösteriler Hk. No:227, 8 Ekim 2011, Suriye’de Muhalefet Temsilcilerine Yönelik Son Saldırılar Hk. No:226,7 Ekim 2011, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin 6-7 Ekim tarihlerinde Ermenistan’da gerçekleştirdiği Temaslar Hk. No:225, 7 Ekim 2011, Ülkemizin ISAF kapsamında Kabil Bölge Komutanlığı Liderliğinin Bir Yıl Daha Sürdürülmesi Hk. No:224, 6 Ekim 2011, Türkiye-İngiltere Tatlıdil Forumu Hk. No:223, 4 Ekim 2011, Somali'de Gerçekleştirilen Saldırı Hk. No:222, 3 Ekim 2011, 3 Ekim Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Günü Hk.
No:232, 12 Ekim 2011, 2011 Yılı İlerleme Raporu Hk.

AB Komisyonu’nun, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerimiz kapsamında ülkemizin AB müktesebatına uyumu konusunda son bir yıl içindeki gelişmeleri ve bu çerçevede katedilen mesafeye dair görüşlerini yansıtan 2011 yılı İlerleme Raporu ve AB’nin genişleme gündemine ilişkin tespit ve değerlendirmelerini içeren Genişleme Stratejisi Belgesi bugün (12 Ekim) yayınlanmıştır.

Yıl içindeki ilerlemelerin yeraldığı raporda, ülkemizin AB’ye üyelik yükümlülüklerini yerine getirme yönündeki gayretleri ve müktesebata uyum konusunda muhtelif alanlarda yaptığı çalışmalar ortaya konulmaktadır. Müktesebata uyum bağlamında dile getirilen beklentilerin, tam üyelik aşamasına kadar geçecek dönem zarfında ilerleme raporlarında azalarak yer almaya devam etmesi tabiidir.

Ancak, raporda, metodoloji itibariyla, Türkiye’de birçok alanda sağlanan önemli gelişmelerin yeterli ölçüde işlenmediği ve zaman zaman fazla ayrıntıya ve genellemelere yer verildiği gözlemlenmiştir. Bu tespit, rapor hazırlanırken Türkiye’deki ilerlemelerden ziyade, beklenti ve eksikliklere yoğunlaşıldığı intibaını güçlendirmektedir. Böyle bir yaklaşımın objektif ve adil bir değerlendirme yapmak açısından uygun bir yöntem olmadığı düşünülmektedir.

Rapor incelendiğinde, siyasi reformlar bağlamında aşağıdaki hususlara değinilmektedir. Bu çerçevede,

• 12 Eylül 2010 tarihli referandumla kabul edilen Anayasa Değişikliği Paketi’nin uygulanmasına yönelik adımlar;

• HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve görevlerine dair kabul edilen kanunlar dahil yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının arttırılmasını teminen sürdürülen yargı reformu çalışmalarında sağlanan ilerleme;

• Hükümetimizin AB’ye katılım sürecine bağlılığını muhtelif kereler teyit etmesi ve bu bağlamda AB Bakanlığı’nın tesisi;

• Ülkemizin BM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesinin Ek İhtiyari Protokolü’nü (OPCAT) onaylaması;

• Vakıflar Kanunu’na eklenen geçici 11. madde gibi önlemlerle gayrimüslim cemaat vakıflarının mülkiyet haklarının daha da geliştirilmesine yönelik çalışmalar;

• Azınlık okullarına verilen destek;

• Romanlara yönelik atılan adımlar;

• Toplanma özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, kültürel haklar alanlarında genel olarak kaydedilen ilerlemelere işaret edilmesi memnuniyet vericidir.

İlerleme Raporu’nda 1982 anayasasının yerini alacak yeni bir anayasa hazırlanması konusunda ülkemizde oluşan toplumsal mutabakata da değinilmektedir. Esasen, geniş katılımlı ve kapsayıcı bir danışma süreci sonucunda hazırlanacak ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir anayasanın kabulüyle birlikte raporda yeralan beklentiler de büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Raporun “Ekonomik Kriterler” kısmında ise ülkemizin işleyen bir pazar ekonomisine sahip olduğu bir kez daha vurgulanmakta ve ayrıca,

• 2010 yılı içinde ve 2011 yılı başında yakalanan yüksek büyüme hızı;

• Başarılı bütçe performansı ile kamu finansmanı konusundaki iyileşmeler;

• İstihdam alanında kaydedilen büyüme ve buna mukabil işsizlik oranındaki düşüş;

• Ticaret ve ekonomide AB’yle yakalanan yüksek bütünleşme seviyesi takdirle ifade edilmektedir.

Türkiye, gerekli kriterleri karşılayarak AB’ye katılım yönünde güçlü bir kararlılığa sahiptir. Bu irade ışığında reform ve AB müktesebatına uyum çalışmalarımız hız kazanarak devam edecektir. Raporda değinilen birçok beklenti ve öneri, esasen reform süreci kapsamında ilerleme sağlamayı öngördüğümüz alanları yansıtmaktadır. Nitekim, Hükümetimiz tarafından açıklanan Ulusal Programlar ve Eylem Planı’nda yeralan öncelikler çerçevesinde gerçekleşen ve gerçekleşecek olan mevzuat değişiklikleri veya uygulama alanına yönelik çalışmalar, Türkiye’yi katılım hedefine her geçen gün daha da yaklaştırmaktadır.

12 Haziran genel seçimlerinin akabinde başlayan yasama tatilinin ardından, gündeminde önemli sayıda reform yasaları bulunan Yüce Meclisimiz 1 Ekim 2011 tarihinde yeni yasama dönemine başlamış olup, AB müktesebatıyla uyum ve siyasi ve ekonomik reformlar istikametindeki çalışmalarına kararlılıkla devam etmesi beklenmektedir.

Öte yandan, Raporda, “Kıbrıs” konusuna da değinilmektedir. Kıbrıs sorununun çözümü ve Türkiye’nin AB üyeliği iki farklı süreçtir. Türkiye, şimdiye kadar Ada’da devam eden müzakere sürecine her türlü desteği vermiş ve garantör ülke hak ve yükümlülükleri uyarınca müzakerelerin en kısa sürede anlaşmayla sonuçlanmasını somut katkılarıyla teşvik etmiştir. Nitekim, raporda da belirtildiği üzere, ülkemizin kapsamlı çözüme yönelik desteği BM Genel Sekreteri tarafından da teslim edilmiştir. Bu çerçevede, ülkemiz, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’ta yıl sonuna kadar kapsamlı bir çözüme varılması beklentisi doğrultusunda, Kıbrıs Türk tarafının kararlılıkla sürdürdüğü yoğun ve samimi çabalara tam destek vermektedir. Hal böyleyken, Genişleme Strateji Belgesi’nde Türkiye’nin müzakerelere katkılarını artırması beklentisine dair ifadeler yer alması yadırganmıştır.

Raporda, Ek Protokol konusuna da Rum tarafının zaviyesinden tek yanlı bir anlayışla değinilmektedir. Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili tüm kısıtlamaların kaldırılması anlayışını taşıdığı 2006 yılında önerdiği Eylem Planı ve o tarihten bu yana AB tarafınca son olarak geçtiğimiz yıl sonunda Belçika Dönem Başkanlığı ve Komisyon tarafından getirilen inisiyatifte olduğu gibi defaatle kanıtlanmıştır. Raporda tüm bu girişimlerin Rum tarafının olumsuz tutumu nedeniyle akim kaldığının göz ardı edilmesi önemli bir eksikliktir.

Genişleme Strateji Belgesi’nde, GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki tek taraflı girişimleri nedeniyle ortaya çıkan ihtilafa da taraflı bir bakış açısıyla değinilmektedir. Kıbrıs Rum tarafının, Ada’nın tümü üzerinde hak sahibi olmadığının ve Kıbrıs Türkleri adına karar verme yetkisi bulunmadığının en açık kanıtı olan BM kapsamlı çözüm görüşmelerinin devam ettiği bir dönemde, Rum tarafından, bu tür provokasyonlara başvurmak yerine çözüm sürecine odaklanması, bu yönde irade ortaya koyması, dolayısıyla sondaj faaliyetlerini durdurması beklenmelidir. Hal böyleyken, adalet ilkesi göz ardı edilerek konuya “AB üyelerinin egemenlik hakları” açısından yaklaşılması, Rum tarafının tek yanlı üyeliğini dayatma çabası içermekte ve AB’nin dayandığı temel prensiplerle çelişmektedir. Bu konunun iyi komşuluk ilişkileriyle bir alakası bulunmamakta olup, Rumların Ada’nın ortak sahibi ve asıl muhatapları olan Kıbrıslı Türklerle anlaşmaları gerekmektedir. Bölgede barış ve işbirliğinin tesisine katkı sağlayacak kalıcı bir uzlaşıya varılması ve Kıbrıs’ın doğal kaynaklarının Ada’nın ortak sahibi olan iki halk tarafından hakça paylaşılması ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Nitekim, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu 24 Eylül 2011 tarihinde New York’ta BM Genel Sekreteriyle yaptığı görüşmede bu konuda bir çıkış yolu önerisi sunmuş, ancak Rum tarafı bilahare BM aracılığıyla kendilerine iletilen ve çözüm sürecine olumlu bir katkı sağlayabilecek bu öneriye yapıcı bir anlayışla yaklaşmak yerine iade cihetine gitmiştir.
Diğer taraftan, terör örgütü PKK’nın AB’nin terörist örgütler listesinde yer aldığı raporda bir kez daha belirtilmekte ve örgütün eylemlerinde son dönemde görülen artışa değinilmektedir. Bu çerçevede, ülkemiz PKK terör örgütüyle mücadele konusunda Avrupalı ortaklarından çok daha kapsamlı bir işbirliği beklemektedir.

Ülkemizin dış politika alanında attığı yapıcı adımların gerek İlerleme Raporu’nda gerek Genişleme Stratejisi Belgesi’nde yansıtılmış olması memnuniyetle karşılanmıştır. Ülkemizin bölgesel barış ve istikrarın güçlendirilmesi yönündeki çabaları çerçevesinde özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan dönüşüm sürecine katkısına övgüyle değinilen Genişleme Stratejisi Belgesi’nde dinamik ekonomisi, önemli bölgesel rolü ve AB’nin dış politika ve enerji güvenliğine katkısıyla ülkemizin AB’nin güvenlik ve refahı bakımından kilit önemi haiz olmasına yapılan atfı da doğru ve olumlu bir tespit olarak görmekteyiz.

Türkiye, stratejik hedefi olan AB üyeliği istikametinde üzerine düşenleri yerine getirmeyi sürdürecektir. Ancak, AB’nin Türkiye’ye yönelik taahhütlerini yerine getirmesini beklemek de ülkemizin doğal hakkıdır.

İlerleme Raporu’nda yer alan hususlara ilişkin ayrıntılı görüş ve değerlendirmelerimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da Komisyon’a iletilecektir.