No:171 -;6 Ekim 2003, Orta Doğu´da Gerçekleşen Şiddet Olaylarının Kınanması

Türkiye, İsrail’in, savaş uçaklarıyla Suriye’nin başkenti Şam’ın yakınındaki Filistin kampı olduğu söylenen bir mahalle dün  saldırıda bulunmasını Suriye’nin egemenliğinin bir ihlali olarak değerlendirmekte ve bu eylemi  kabul edilemez bulmaktadır. Bu olayın bölgede gerilimi tırmandırmasından büyük endişe duymaktayız. Bütün tarafların mevcut durumun hassasiyetinin bilinci içinde, azami itidal ve sağduyu  ile hareket ederek,  bu yeni gerginliği gidermelerini  bekliyoruz. 

Diğer yandan, 4 Ekim günü Hayfa’da bir lokantada girişilen terör saldırısında, aralarında küçük çocukların da bulunduğu 20 İsrailli hayatını kaybetmiş, birçoğu yaralanmıştır. Hayfa, İsrail’in Yahudi ve Arap vatandaşlarının uyum içinde yaşadığı bir kenttir. Ölenler arasında Araplar da bulunmaktadır. Teröristlerin giriştiği bu eylemin saikinin bir hak mücadelesi olamayacağı en çarpıcı şekilde bir kez daha kanıtlanmıştır. Türkiye, bu terör eylemini şiddetle kınamakta, ölenlerin yakınlarına  başsağlığı dilemektedir. 

Hafta sonunda yaşananlar Orta Doğu’da devam etmekte olan ağır havanın hızla yayılma veya kontrolden çıkma eğilimi gösterebileceğini bir kez daha kanıtlamıştır. İsrail-Filistin uyuşmazlığında tarafların sorumlulukları ve uyuşmazlığın çözüm yolu bellidir. Filistin Yönetimi, terör altyapısıyla mücadelede Yol Haritasından kaynaklanan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmekten sorumludur. İsrail de, Yol Haritasının gereklerini tam olarak yerine getirmeli,  terörle mücadelesini meşru zeminde tutacak,  terörle ortak mücadeleyi destekleyecek ve Filistinliler’in yaşam koşulları başta olmak üzere, ortamı rahatlatacak yaklaşımlar ortaya koymalıdır. 

Bölgedeki bütün tarafların tutumlarını  teröristlerin belirlediği gündeme göre saptama hatasına düşmemeleri aklın gereğidir.  Bölgedeki istisnasız  bütün ülkelerin terör örgütleriyle mücadelede tam bir kararlılık içinde bulunmaları ve teröristlere melce olmamaları temel bir gerekliliktir. Terörle mücadelede bütün ülkeler uluslararası işbirliğinin gerektirdiği  yükümlülüklerini  tam olarak yerine getirmelidirler.