NO:160 -;6 Kasım 2007, AB Komisyonu Tarafından Yayınlanan 2007 İlerleme Raporu Hk.

 

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 1998 yılından bu yana ülkemiz için düzenli olarak hazırlanan İlerleme Raporunun onuncusu ve AB’nin geleceğine ilişkin tespitler içeren Genişleme Stratejisi belgesi bugün yayınlanmıştır.

Türkiye tam üyelik hedefine bağlıdır. Bu hedef Hükümetimizin, Türk halkı ve kamuoyunun da desteğini haizdir. Bu yoldaki kararlılığımız dün olduğu gibi bugün de aynı şekilde devam etmekte, eksikliklerimizin giderilmesine ve reformların etkin bir şekilde uygulanmasına olan bağlılığımız azalmamakta, aksine artmaktadır. Ülkemizi demokrasi ve insan hakları alanında en üst düzeylere yükseltene kadar reformlara devam etmeye kararlıyız.

Bütün Türkiye’nin ve AB’li ortaklarımızın da bildiği gibi, AB’ye tam üyelik hedefiyle çıktığımız bu yolculukta iyi niyet ve gayretle çalışmaya devam ediyoruz.

Avrupa Birliği Komisyonu her yıl tüm aday veya müzakere eden ülkeler için benzer raporlar hazırlamaktadır. Rapor onaylanan mevzuat ve uygulanan önlemleri içermekte, hazırlıkları sürdürülen mevzuat çalışmalarını dikkate almamaktadır. Raporda eksiklik veya düzeltilmesi gereken hususlara yer verilmesi esasen Komisyonun İlerleme Raporlarıyla ilgili görevlendirmesinin bir parçasıdır. Mevzuat ve uygulama alanında gözlemlenen eksiklikler Türkiye’nin tam üyelik aşamasına kadar hazırlanacak olan raporlarda dile getirilmeye devam edilecektir.

Bu yılki İlerleme Raporu da geçtiğimiz yıllardaki raporlarla aynı yapıdadır. Raporda her sene olduğu gibi daha fazla ilerleme kaydedilmesi beklenen alanlar itibariyle beklentiler dile getirilmektedir. Bu çerçevede, beklentiler karşılanmamış olduğu takdirde bir önceki raporda mevcut hususlar müteakip raporda da aynen yer alabilmektedir.

Raporda yer verilen ve olumsuz olarak değerlendirilebilecek hususların amacı, üzerinde durulması gereken ve çalışmaların odaklanması beklenen alanların tespiti olarak yorumlanmalıdır. Raporun hemfikir olmadığımız yanları da mevcuttur. Bu hususlara ilişkin AB’nin temel felsefesini ve hukukunu da esas almak suretiyle mutad olduğu üzere bilahare Komisyona görüş ve tasrihatlarımız iletilecektir.

Türkiye AB müktesebatına uyum açısından yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerinin bilincindedir.

Son aylarda seçim sürecine bağlı olarak reform sürecinde yaşanan nispi yavaşlama her ülkede rastlanabilecek bir durumdur. Unutulmaması gereken önemli bir husus reformların sadece mevzuat değişikliğinden ibaret olmadığıdır. Yaşadığımız bu son dönemde uygulama alanında önemli mesafeler katedilmiştir.

Bilindiği gibi, Yüce Meclisimiz yeni dönem çalışmalarına başlayalı ancak üç hafta olmuştur. Reformlar açısından yapılacak olan çalışmalara ilişkin hazırlıklar Meclisimize peyderpey sunulmaya başlanmıştır.

Öte yandan, genişlemenin genel çerçevesini ortaya koyan, İlerleme Raporlarındaki tespitlerden hareketle her bir aday için üyelik sürecinin müteakip aşamasına ilişkin önerilerde bulunan ve tüm aday ve müzakere eden ülkeler için ortak bir belge halinde yayınlanan Genişleme Stratejisinde de beklendiği şekilde Türkiye’ye yer ayrılmıştır. Genişleme Stratejisinde ülkemizle ilgili belirtilen belli başlı unsurlar olarak;

-Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince yerine getirmeye devam

ettiği vurgulanmakta,

- 1963 tarihli Ankara Antlaşmasının 28. maddesine ve bütün üye ülkelerce onaylamış oldukları belirtilmek suretiyle 3 Ocak 2005 tarihli Konsey kararına atıf yapılarak müzakerelerin hedefinin açıkça tam üyelik olduğu kayda geçirilmekte, bunun AB’nin kuruluş yıllarından bu yana Türkiye’nin stratejik öneminin bilincinde olduğunu ortaya koyduğu kaydedilmekte,

- AB’nin Türkiye’ye yönelik taahhütlerine sadık kalmasının büyük önem taşıdığı ve müzakere fasıllarının teknik gerekliliklerinin yerine getirilmesi akabinde Müzakere Çerçeve Belgesi uyarınca müzakerelere başlanması gerektiği, diğer bir deyişle müzakere sürecinin önüne siyasi engellerin çıkartılmaması zorunluluğunun altı çizilmekte,

- Ülkemizin Batı ve Müslüman dünyaları arasındaki özgün konumu dile getirilmekte, demokratik dönüşüme dayalı katılım sürecimizin Ortadoğu ve diğer Müslüman dünyasında ilgiyle izlenmekte olduğu, bunun Medeniyetler İttifakı İnisiyatifi ile ortaya konduğu ifade edilmekte,

- Ülkemizde gerçekleştirilen seçimlerin hür ve adil bir şekilde cereyan ettiği, yeni Hükümetin reform sürecine bağlılığını koruduğu belirtilmekte,

- Türkiye’nin AGSP misyonlarına yaptığı katkılar dile getirilmekte, ülkemizin aynı zamanda bir enerji merkezi haline gelmek suretiyle Avrupa’nın enerji güvenliği açısından anahtar bir aktör olabileceği kaydedilmektedir.

AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecine ilişkin ahdi yükümlülüklerini kayda geçirmiş olması ve bugüne değin vurgulayageldiğimiz ülkemizin üyeliğinin AB açısından arzettiği stratejik öneme yapılan atıflar memnuniyet vericidir.

Köklü bir geçmişi olan Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini bazı üye ülkelerdeki siyasi liderlerin tercihleri doğrultusunda şekillendirmek veya Ek Protokolün uygulanmasına indirgemek Avrupa’nın kendi geleceği ile ilgili vereceği kararlar açısından düşündürücü olacaktır.

AB’li dostlarımızın önümüze süreçle ilgisi olmayan engeller çıkartılmaması yönünde kuvvetli bir irade sergileyecekleri yönündeki inancımız tamdır.

Avrupa Birliği’nin müzakere sürecimizde Türkiye’nin kendi geleceği açısından yapacağı katkıların daha çok bilincine varacağına ve ilişkilerimizin bundan sonraki seyrinin bu bilinç doğrultusunda şekilleneceğine inanıyoruz.