Türkiye, seçimleri 2008 yılında Birleşmiş Milletler (BM) 63. Genel Kurulu sırasında yapılacak olan 2009-2010 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için Batı Avrupa ve Diğer Devletler Grubundan (WEOG) adaylığını 23 Temmuz 2003 tarihinde açıklamıştır.
Birleşmiş Milletler’in uluslararası barış ve istikrarı korumadaki birinci ve merkezi organı olan Güvenlik Konseyi’nde ülkemiz, 1951-1952, 1954-1955 dönemlerinde ve son olarak da 1961 yılında Polonya ile paylaştığı bir yıllık yarı dönemde yer alabilmiştir. Türkiye, 1996 yılında 51. BM Genel Kurulu'ndaki seçimlerde 1997-1998 dönemi ve 2000 yılında 55. BM Genel Kurulu’ndaki seçimlerde 2001-2002 dönemi için Batı Avrupa ve Diğer Devlet Grubundan (WEOG) açıklanan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylıklarını, zamanın koşullarını dikkate alarak ileride yinelenmek üzere geri çekmiştir.
2009-2010 dönemi için, Batı Avrupa ve Diğer Devletler Grubundan iki ülkenin seçileceği Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine Türkiye’nin yanısıra şimdiye kadar Avusturya ve İzlanda da adaylıklarını koymuşlardır. Bu ülkelerden Avusturya şimdiye kadar 1973-74 ve 1991-92 dönemlerinde Güvenlik Konseyi geçici üyeliği yapmış, İzlanda ise Güvenlik Konseyi’nde hiç temsil edilmemiştir.
Güvenlik Konseyi’nin mevcut oluşumunun coğrafi gruplara tanıdığı sandalye sayısının kısıtlılığı gözönünde tutularak, üye ülkeler adaylıklarını uzun vadeli, kapsamlı seçim stratejileriyle planlamakta ve gelecek dönemlere ait adaylık kararlarını çok önceden açıklamayı tercih etmektedirler.
Türkiye, Birleşmiş Milletler’in kurucu üyelerinden biri olarak, Birleşmiş Milletler Yasası’nda yeralan hedef ve ilkeleri her zaman gözetmiş; barış ve güvenliğin korunması ve sosyo-ekonomik alanlarda tüm insanlığın daha iyiye gitmesine yönelik çabaları desteklemiş, Birleşmiş Milletler’in barışı koruma faaliyetlerine önemli katkılarda bulunmuş ve zor durumda kalan ülkelere insani ve teknik yardım sağlamıştır.
Birçok çatışma bölgesinin kesişme noktasında bulunan, tarihsel, siyasi, ekonomik ve kültürel bakımdan geniş bir coğrafyada yer alan ülkelerle yakın bağları olan Türkiye'nin, bugüne kadar yalnızca toplam beş yıl ve en son 42 yıl önce BM Güvenlik Konseyi’nde temsil edilmiş olduğu dikkate alındığında, bu organda yer almayı fazlasıyla hak ettiğine inanılmaktadır.