Üye Ülkeler: 38 ülke üyedir. (Türkiye, Amerika Birleşik
Devletleri, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çekya,
Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Kore Cumhuriyeti,
Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç,
İsviçre, İtalya, Japonya, İzlanda, Kanada, Kolombiya,
Kosta Rika, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan,
Meksika, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya,
Şili, Yeni Zelanda, Yunanistan)
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüveya
kısaca OECD, İkinci Dünya Savaşından sonra oluşturulan Batı
kuruluşları sisteminin bir parçası olarak ihdas
edilmiştir. Örgüt, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Batı
Avrupa ekonomilerinin desteklenmesi ve onarımı amacıyla,
Marshall Planı çerçevesinde ABD ve Kanada’nın o dönemde
yaptıkları, yaklaşık 12 Milyar Dolar civarında olan mali
yardımın dağıtımına yardımcı olmak ve Avrupa ülkeleri
arasındaki ticari ödemeleri serbestleştirerek geliştirmek
amacıyla 1947-1960 yılları arasında faaliyette bulunan
Avrupa Ekonomi İşbirliği Örgütü’nün (OEEC) işlevini
tamamlaması üzerine, onun yerine ve daha geniş bir görev
tanımı çerçevesinde kurulmuştur.
OECD, demokratik yapılara ve piyasa ekonomisine sahip 38
ülkenin küreselleşmenin ekonomik, sosyal ve yönetim
sorunlarını çözmek ve bu sürecin fırsatlarından
faydalanmak üzere müştereken çalıştıkları bir Örgüttür.
OECD’nin en temel amaçları:
-Ekonomik büyüme, mali istikrar, ticaret ve yatırım,
teknoloji, yenilik, girişimcilik ve kalkınma alanlarında
işbirliği yoluyla refahın sağlanması ve yoksullukla
mücadele konularında hükümetlere yardımcı olmak;
-Ekonomik ve sosyal gelişme ile çevrenin korunması
arasındaki dengeyi gözetmek.
-Herkes için iş imkânı yaratılması ve sosyal eşitlik ile
etkin ve sağlıklı bir yönetişim gerçekleştirilmesi;
-Yeni gelişme ve sorunları anlamak ve bunlara çözüm üretmek
konularında hükümetlere tavsiyelerde bulunmaktır.
OECD’nin 20 kurucu üyesi bulunmaktadır (Türkiye, ABD,
Avusturya, Kanada, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, Almanya,
İtalya, İngiltere, Belçika, Danimarka, İrlanda,
Yunanistan, İsviçre, İsveç, İspanya, İzlanda, Norveç,
Portekiz). Bu ülkelere ek olarak, ilerleyen yıllarda,
Japonya, Finlandiya, Avustralya, Güney Kore, Meksika ve Yeni
Zelanda “üye” olarak Örgüte katılmışlardır. Sovyetler
Birliği’nin dağılması sonrasında, 1990’lı yılların
başında Batı ile entegrasyon süreçlerine hız kazandırmak
için Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ile Slovakya da
Örgüte “üye” olarak kabul edilmişlerdir. Bilahare
Estonya, İsrail, Slovenya ve Şili 2010 yılı içinde üye
olarak Örgüte katılmıştır. Letonya 2016 yılında, Litvanya
2018 yılında, Kolombiya 2020 yılında ve Kosta Rika 2021
yılında üye olmuştur.
Halihazırda, Örgütün 38 üyesi bulunmaktadır. Avrupa
Birliği Komisyonu da oy hakkı olmadan toplantılara
katılmaktadır. “Kilit Ortaklar” modeli çerçevesinde
Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika ve Hindistan Örgüt
çalışmalarına katılmaya, Örgütün koyduğu ilkeleri ve
geliştirdiği uygulamaları kabul etmeye davet edilmişlerdir.
OECD’nin, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası
veya Dünya Ticaret Örgütü benzeri kuruluşlarda olduğu üzere,
uluslararası mali işbirliğinin sağlanması, kredi veya diğer
mali destek sağlanmasına imkan verecek kaynakları temin
etmesi veya ticaretin çok taraflı müzakereler kapsamında
serbestleştirilmesi olarak tanımlanabilecek özel bir
görevi bulunmamaktadır. OECD’yi, dünya ekonomisinin
yönetimine alt yapı oluşturan, küresel bağlamda önem
kazanmakta olan konuları analitik düzeyde inceleyen temel
ve öncü kuruluşlardan biri olarak nitelemek mümkündür. OECD
esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış
hükümetlerarası bir istişare kuruluşu görünümündedir. Üye
ülkeler tarafından gündemine getirilen veya dünya
ekonomisindeki gelişmeler nedeniyle güncel hale gelen
konularda, ekonomik hayatın çeşitli boyutlarında, yaptığı
analitik incelemelerin sonuçları doğrultusunda üye
ülkelere tavsiyelerde bulunmaktadır. “Soft law” şeklinde
nitelendirilebilecek bu tavsiye, öneri ve iyi davranış
kuralları (best practices), Sekretarya ve üye ülkelerin
resmi temsilcileri olan uzmanlar arasında görüşülerek
sonuçlandırılmaktadır.
OECD’nin üye ülkeler hakkında genel veya tematik bazda
periyodik olarak hazırladığı raporlar “peer review”
niteliğinde olmaktadır. Bu raporların amacı, o ülke
ekonomisinin veya belli bir alanda ülkenin içinde
bulunduğu şartların objektif resminin çekilmesi ve
çözümlerin gösterilmesidir. Raporlar ve öneriler tavsiye
niteliğini taşısa da özellikle hazırlanışında izlenen
yöntem ve önerilerin uygulanması gerektiği düşüncesinden
hareketle, İngiliz demokrasisinin gelişim sürecinde Lordlar
Kamarasının bazı önlemler için uygulaya geldiği “peer
pressure” (ortak baskı) kavramından esinlenerek, “peer
review” adı verilmektedir.
Özellikle ekonomik analizler ve istatistikler konusunda
OECD bir referans kuruluş olarak kabul edilmekte, IMF ve
Dünya Bankası gibi örgütler bu çalışmaları kendi
faaliyetleri için temel almaktadırlar.
Türkiye’nin OECD’yle İlişkileri
1960’tan 1980’li yıllara kadar geçen süre zarfında
ülkemizin OECD’ye olan ilgisi daha çok 12 Temmuz 1962
tarihinde oluşturulan, ülkemizin ekonomik durumunun her
yıl görüşüldüğü ve mevcut olanaklar ölçüsünde yapılacak
yardım miktarının belirlendiği “Türkiye’ye Yardım
Konsorsiyumu”nun çalışmaları üzerinde yoğunlaşmıştır.
Konsorsiyumun yanı sıra, ülkemizin aktif bir şekilde
iştirak ettiği diğer bir çalışma da 17 Mayıs 1978
tarihinde ülkemizin artan dış borçlarının daha iyi
yönetilmesinin sağlanması için oluşturulan “Türkiye’nin
Dış Borçları Çalışma Grubu”nun faaliyetleri olmuştur.
Konsorsiyumun ve sözkonusu Çalışma Grubu’nun görev
sürelerinin sona ermesiyle birlikte 1980’li yılların
ortalarından 2000 yılına kadar ülkemizin OECD’ye olan
ilgisinde de göreceli bir azalma olduğu söylenebilir.
2000’lerden itibaren ise, ulusal reform süreciyle de
irtibatlı olarak OECD’yle olan ilişkilerimizde tekrar bir
canlanma kaydedilmeye başlanmıştır.
Son dönemde daha fazla sayıda ulusal kurum ve kuruluşumuz
OECD’nin çalışmalarına iştirak etmektedir. Ulusal kurum ve
kuruluşlarımız kendi görev alanlarına giren konuları
izlemekte, katkıda bulunmakta ve bu çalışmalardan
yararlanmaktadır. Düzenleyici kurumlarımızın da OECD
çalışmalarına ilgilerinin artmakta olduğu gözlenmektedir.
Ayrıca, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından idare edilen bir OECD Çok
Taraflı Vergi Merkezi (OECD Ankara Multilateral Tax
Center) bulunmaktadır.
OECD İstanbul Merkezi resmi olarak 28 Mart 2023 tarihinde
açılmıştır.
OECD Nezdindeki Daimi Temsilciliğimiz OECD’yle
ilişkilerimizi yerinden takip etmekte ve düzenli veri
akışının sağlanmasını sağlamaktadır.
Türkiye, OECD’nin yirmi kurucu üyesinden biri olarak OECD
çalışmalarına aktif şekilde katılmaya ve katkı sağlamaya
devam edecektir.
|