Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zeki Levent Gümrükçü’nün Olağan Basın Toplantısı, 6 Ağustos 2013

Evet arkadaşlar, öncelikle hepinize olağan basın toplantımıza hoş geldiniz diyorum. Olağan diyorum ama o kadar uzun bir süredir yapamıyoruz ki artık olağan niteliğini yitirmeye başlamıştı ama artık daha da geç olmadan bayram öncesinde biraraya gelelim istedim.

Bu vesileyle hepinizin yaklaşan Ramazan Bayramınızı da kutluyorum, ailelerinizle beraber mutlu, güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum.

Esasında bugün Dışişleri camiası ve basın camiamız için üzüntülü bir gelişmeyi de yaşıyoruz. Daha önce Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü de yapmış emekli büyükelçimiz Sayın İnal Batu’yu dün kaybetmiş bulunuyoruz. Bu vesileyle Dışişleri camiası adına kederli ailesine başsağlığı diliyorum, kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Ama sizlerin de kendisini çok yakından tanıdığınızı bildiğim için bu vesileyle bu haberi sizlerle de paylaşmak istedim.

Benim başlangıçta söyleyeceğim fazla bir şey yok. Bildiğiniz gibi dün İran’a Sayın Bakanımızın gerçekleştirdiği bir ziyaret vardı, oradan geldik. Sayın Bakanımız orada gayet verimli temaslar yaptı. Hem katılan diğer konuklarla ikili temasları oldu, hem de yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani ile ve atanan yeni Dışişleri Bakanıyla birer ikili görüşmesi oldu. Önümüzdeki dönemde şu anda görebildiğimiz bir gelen konuk ziyareti veya yapacağımız bir dış ziyaret yoktur.

Bu vesileyle ben ilk sözlerimi tamamlamış olayım, sorular varsa onları alayım.

Sevil, Hürriyet Daily News’tan.

SORU: Merhabalar Levent Bey, iki sorum olacaktı. Birincisi; Birincisi bazı gazetelerde de yer aldı. Bakanın Mısır’la ilgili 6 maddelik çeşit çözüm planı olduğuna ilişkin ifadeleri vardı, bununla ilgili bize detay verebilir misiniz? Ayrıca, bu maddelerle ilgili Mursi tarafı ya da Sisi tarafından onaylanan unsurlar var mıdır ve sizin bununla ilgili temaslarınız kimlerle gerçekleşiyor acaba?

Bir sorum da; dün yine gazetede yer alan bir iddia vardı, İran’ın nükleer programına ilişkin malzeme temin etmekten dolayı Türkiye’de yakalanan Hüseyin Tanideh isimli İran vatandaşının Almanya tarafından iadesinin istendiği, Interpol tarafından arandığı, ancak Türkiye’nin iade etmediğine ilişkin bir iddia vardı. Bu haber doğru mudur? Doğruysa biraz daha detay verebilir misiniz? Teşekkürler.

CEVAP: Öncelikle ikinci sorunuzdan başlayayım çünkü orada çok kısa bir cevap olacak, bu konuda şu anda bir bilgim yok ama bakıp sizlere gerekli bilgileri temin edip dönmeye çalışırım. Ancak tabii bir iade talebi söz konusu olduğuna göre İçişleri ve Adalet Bakanlıklarımızın belki daha çok ilgilendiği bir konu olacaktır ama, yine de araştırır ilave bilgi olursa size temin etmeye çalışırım.

Mısır konusundaki yol haritasında da, esasında Sayın Bakanımızın bugün çeşitli gazetelerde çıkan ifadeleri var, onlara ekleyebileceğim çok fazla bir şey yok. Ama başından itibaren Türkiye olarak Mısır’da demokrasiye bir an evvel dönülebilmesi için ilgili taraflarla yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğümüz hepinizin malumudur. Sayın Bakanımızın bu konuda ABD Dışişleri Bakanı olsun, Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi olsun, Avrupa Birliği’nin diğer üyelerinin Dışişleri Bakanlarıyla olsun, keza bölgeden Dışişleri Bakanlarıyla olsun birçok muhatabıyla telefon temasları oldu. Bu çerçevede en azından uluslararası toplum olarak bu konuda ortak bir tutum takınılması ve Mısır’da demokrasiye bir an evvel dönülmesini kolaylaştıracak bir yol haritasının ortaya konulmasına dair temaslarımız söz konusudur.

Burada tabii çok ayrıntılarına girmek mümkün değil ama Sayın Bakanımızın da ifadelerinde belirtildiği üzere, öncelikle seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması; tabii ilk adım olarak öne çıkıyor. Bunun devamında da Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere tüm siyasi partilerin katılacağı bir diyalog süreciyle yeni ve sivil bir yol haritasının oluşturulmasının gerekliliğini vurguluyoruz. Ve bunun devamında da bu sivil yol haritası ne şekilde ortaya çıkacaksa, bu çerçevede bir hareket tarzının izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede Türkiye olarak öncelikle uluslararası toplumdaki diğer aktörlerle yoğun temas içerisindeyiz, burada ortak bir tutum temin edilmesine çalışıyoruz ki nispeten bu konuda da esasen konuştuğumuz tüm muhataplarımızda benzer görüşlerin, aynı tutumun hakim olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede Mısır’da biliyorsunuz son günlerde zaten dışarıdan oraya giden bazı heyetler de var, onlar da bu çerçevede bazı temaslar yapıyor. Ama şu aşamada devam eden bir süreç olduğu cihetle, bunun ötesinde fazla bir şey söylemek de mümkün değildir. Ama Türkiye başta söylediğim gibi, demokrasiye bir an evvel dönülebilmesi, Mısır’da demokrasinin tekrardan restore edilmesi için tüm taraflarla yakın temas içerisinde aktif bir çaba göstermektedir. Çünkü Mısır’da demokrasiye bir an evvel dönülmesi, hem Mısır, hem de bölge ve bizim açımızdan çok önemli bir husustur.

Fulya…

SORU: Benim üç sorum olacak. İlk olarak, geçen ay ABD Temsilciler Meclisinde İran’a yönelik yaptırımların onaylanmasıyla ilgili Türkiye’nin tutumu ne olacak, çünkü Türkiye muaf olan ülkeler listesindeydi?

İkincisi; El Kaide’ye bir web sitesinde Irak Turizm Bakanı danışmanının Türkiye’de kaçırıldığına ve kaçıranların fidye istediğine dair bir haber vardı. Bununla ilgili bir bilginiz var mı?

Bir de, son olarak Dışişleri Bakanı bir televizyon kanalına yaptığı demeçte Suriyeli Kürtlerin Ulusal Koalisyona katılmaları çağrısında bulunmuştu. Salih Müslim’in Türkiye’ye ziyareti sırasında siz öyle bir sinyal aldınız mı? Yani, Suriyeli Kürtler bu şemsiye organizasyonda yer alacaklar mı?

Teşekkür ederim.

CEVAP: Yine sondan başlayayım. Suriyeli Kürtlerin ulusal koalisyona katılımı konusu, evet bu konu zaten uzun zamandan beri gündemimizdeydi. Yaklaşık bundan 1 yıl önce Sayın Bakanımız Erbil’e gittiğinde de orada Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin temsilcileriyle de görüşmüştü ve o zaman da kamuoyuna açıkladığımız üzere, arzumuz Suriye Kürtlerinin de oluşturdukları bu yapıyla Koalisyonda yer almasıydı. Zira biz ve esasında uluslararası toplumun çok büyük bir çoğunluğu da Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak Suriye Ulusal Koalisyonunu görüyor ve bütün muhalif grupların, Suriye halkının içerisindeki bütün kesimlerin de bu koalisyon içerisinde yer almasını ve tek bir yapı içerisinde mücadeleyi devam ettirmesini istiyorduk. Bu konuyu esasında o günden bu yana da çeşitli vesilelerle görüştüğümüz tüm muhataplarımızla dile getiriyorduk. En son PYD Başkanının Türkiye’deki temaslarında da bu konu ağırlıklı bir şekilde gündeme geldi. Ve şu anda aldığımız sinyaller olumludur. Zannedersem PYD Başkanı da Türkiye ziyareti sonrasında verdiği demeçlerde bu konuya değiniyor ve bu konuyu olumlu bir şekilde değerlendirdiklerini, önümüzdeki dönemde bu yönde temaslarda bulunacaklarını ifade ediyor. Biz de bu konuda yapabileceğimiz her türlü katkıyı kolaylaştırıcı desteği de göstereceğiz.

Nitekim Sayın Bakanımız, bundan 2-3 gün önceydi galiba, İstanbul’da Suriye Ulusal Koalisyonunun yeni Başkanı Sayın Jarba’yla bir görüşme yaptı. Bu görüşmede ele alınan hususlardan bir tanesi de buydu. Bu çerçevede Sayın Bakanımız bu yönde bir telkinde de bulundu, Suriye Ulusal Koalisyonuna bu yönde çaba sarf etmesi konusunda bir çağrısı oldu. Sayın Jarba’nın da bu konuya olumlu yaklaştıklarını, esasen başından beri olumlu yaklaştıklarını, önümüzdeki dönemde bu yönde gereken temasları yapacaklarını söylediğini biliyoruz. O bakımdan bu konuda önümüzdeki günlerde umarız ki olumlu bazı gelişmeler olur.

Irak Turizm Bakanının danışmanıyla ilgili olarak, evet, bilgi bizde de var, Irak makamlarından da bu konuda bilgi geldi. Yalnız kaçırıldı demek için belki erken, zira son 12 gündür kendisinden bir bilgi alınamadığı bilgisi bizde mevcut. Bu konudaki bilgiyi ilgili makamlarımıza ilettik, onun dışında ben de ilave ayrıntı bir bilgi yok. Nerede, nasıl, neden, o konuları bilemiyoruz ama ilgili makamlarımız bu konuyu takip ediyor, bu konuda gerekli araştırma-soruşturma yapılıyor.

ABD Temsilciler Meclisinin yaptırım kararı, tabi bu daha ilk aşamada, henüz daha kesinleşmiş bir şey değildir. Ancak bizim bu konudaki tutumumuz çok açıktır. Biz biliyorsunuz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bağlayıcı yaptırım kararlarını esas alıyoruz, onun dışındaki hususlardaki tutumumuz kendi ulusal kararlarımız çerçevesinde belirleniyor.

Ama İran nükleer programına ilişkin olarak ilkesel tutumumuzu da belki bu çerçevede vurgulamak lazımdır. Biz bu konunun bir an evvel taraflar arasında siyasi müzakereler ve diyalog yoluyla barışçıl bir çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Bunun dışındaki her türlü zorlayıcı tedbirin esasında sorunu daha çetrefil bir hale getirdiğini ve yeni istikrarsızlık kaynakları çıkartabileceğini düşünüyoruz. O bakımdan, daha önce olduğu gibi bugünden sonra da , hele ki İran’da başlayan yeni dönemde Türkiye bu konuda barışçıl, diyaloğa dayalı siyasi bir çözüm sürecini kolaylaştırmak için elinden gelen her türlü katkıyı yapmaya devam edecektir.

SORU: Levent Bey, PYD Lideri Salih Müslim’in yakın zamanda bir Ankara ya da İstanbul ziyareti var mı?

Bir de, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Sayın Bakanın davetine olumlu baktığı mesaj vardı. Bu ziyaret yakın zamanda gerçekleşecek mi?

Teşekkür ederim.

CEVAP: Evet, PYD Başkanıyla yapılan temasdan ve Türkiye’deki görüşmelerden sonra da açıkladığımız üzere - ki bu görüşme zaten ilk değildi - daha önce de PYD ile son 2-3 ay içerisinde 2 kez görüşülmüştü, bu defa Türkiye’de böyle bir görüşme gerçekleşmişti. Ancak bu temasların devam etmesi yönünde iki tarafın da karşılıklı bir mutabakatı var. Gerektiği sürece, iki tarafın da programları da uygun olduğu sürece bu temasların devam etmesi kararlaştırılmıştı. Bu aşamada bir takvim ve tarih yok, ancak temasların devam edebileceğini rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Diğer taraftan, Ruhani’nin ziyaretiyle ilgili olarak da, biliyorsunuz Sayın Bakanımız bu yemin törenine Sayın Cumhurbaşkanımızı temsilen katıldı. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde ilk kapsamlı temasın esasında Sayın Dışişleri Bakanımızla yeni Dışişleri Bakanı arasında daha kapsamlı, iki ülkenin gündeminde bulunan konuları yapılması şekilde ele almak üzere bir araya gelmesi yönünde bir mutabakata varıldı. Ancak bunu takiben Sayın Ruhani’nin Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızla da temaslarına imkan verebilecek şekilde bir ziyareti söz konusu olabilir. Ancak bu aşamada henüz daha bir tarih kararlaştırılmış değil, ama iki tarafın da bu konuya olumlu yaklaştığını söyleyebilirim.

SORU: Hafta sonu da basına yansıyan bir haber vardı. Suriyeli sığınmacıların sayısının artacağından dolayı Türkiye’nin yeni tedbirler alacağı ve bundan sonra kuracağı kampların Suriye sınırında, yani Suriye tarafında kuracağı ve bu kampların korunması için Birleşmiş Milletlerinde devrede olacağı yönünde haberler vardı. AFAD’ın ve Türkiye’nin böyle planları var mı acaba? Diğer yandan Kürt Ulusal Konferansla ilgili olarak yine Türkiye’nin izleyeceği işte MİT yetkilileri ve orada ki Erbil Konsolosluğu aracılığıyla da bu konferansta izleyici olarak bulunacağı yönündeki haberlere nasıl yaklaşıyorsunuz acaba?

CEVAP: Evet, şimdi Suriye’yle ilgili olarak spesifik bir plandan bahsetmek bu aşamada mümkün değildir. Ancak Suriye’deki insani durumun giderek daha vahim bir hal aldığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu sadece Suriye içinde değil, Suriye’ye komşular ülkeler üzerinde de çok ciddi riskler ve baskılar yaratıyor. Şu an itibariyle Türkiye’de 200 bini kamplarda olmak üzere, 500 bine yakın Suriyeli bulunuyor. Keza benzer bir durum Irak, Lübnan ve Ürdün gibi Suriye’ye komşu diğer ülkeler içinde söz konusudur. Bu bakımdan Türkiye esasında çok uzun bir süredir Suriye’deki insani duruma daha etkin bir çözüm bulunabilmesi için gereken çağrıları yapıyor. Hem uluslararası topluma gereken çağrıları yapıyor, hem de bu konuda ilgili spesifik kurum ve organlar da Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bu konuda hem temaslarda bulunuyoruz hem de gereken çağrılarda bulunuyoruz. O çerçevede Sayın Bakanımızın geçenlerde bir televizyon mülakatında bahsettiği gibi, önümüzdeki dönemde karşılaşılabilecek yeni ve daha büyük mülteci akınlarına karşı hazırlıklı olunması bakımından Birleşmiş Milletlerle özellikle yakın bir temas içindeyiz, danışmalarda bunuyoruz. Bu çerçevede Suriye’ye dört komşu ülke olarak Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan olarak Birleşmiş Milletlerle sadece ve sadece Suriye’deki insani duruma yönelik bir toplantı yapılması önerisini gündeme getirdik. Tahmin ediyorum, bu toplantı Eylül ayı başında Cenevre’de mümkün olabilecek, bu konudaki temaslar, çalışmalar devam ediyor. Bu toplantıda bu hususlar bütün boyutlarıyla ele alınacaktır. Buna göre, tabi neler yapılabileceği de önümüzdeki günlerde belirginleşecek diyebilirim.

Kürt Ulusal Konferansı konusunda da, henüz şu aşamada Türkiye’nin ne izlemesi ne de katılımı bakımından belirlenmiş bir unsur yok. Ancak konferansın konusu Sayın Neçirvan Barzani’nin Türkiye ziyareti sırasında da ele alındı. O gün de bazı arkadaşlara ifade ettiğimiz üzere, biz bu konuda öncelikli görüş ve beklentilerimizi birinci ağızdan iletme imkanını bulduk. Bu bağlamda sınırlara riayet, uluslararası hukuka aykırı bir hareket içinde olunmaması ve teröre ve şiddete karşı kesin bir tutum alınması yönündeki öncelikli beklentilerimizi iletmiş bulunuyoruz. Bu çerçevede Sayın Neçirvan Barzani’de Türkiye’nin kaygılarını derinleştirecek veya Türkiye’nin kaygılarını dikkate almayacak hiçbir hareket ve çaba içeresinde olmayacaklarını da bize ifade etti. Bu çerçevede konuyu yakından takip etmeye devam ediyoruz diyebilirim.

SORU: Levent Bey, Ulusal Kürt Konferansına Filistin Kurtuluş Örgütü yönünde bir karar çıkacağı ve BM’ye bu yönde bir başka olacağı iddiaları vardı. Böyle bir karar çıkarsa Türkiye’nin tutumu ne olacak? İkinci bir soru olarak da, AFAD yetkilileri ya da Kızılay Suriye sınırları içinde bir kamp kurarsa eğer, Türk askeri bu kampların güvenliğini sağlayacak mı, sınır ötesine geçecek mi? Teşekkür ederim.

CEVAP: Maalesef iki sorunuza da şu aşamada açık bir cevap vermek mümkün değil, çünkü ikisi de çok spekülatif unsurlardır. Yani Kürt Ulusal Konferansı’ndan çıkacak şöyle veya böyle bir karara karşı bizim ne tür tepki vereceğimizi şu aşamada ifade etmek bence doğru olmaz. Öncelikle Konferans toplansın, kararlar alsın ona göre değerlendirilebilir. Bizim demin ifade ettiğim üç öncelikli beklenti çerçevesinde, önceliklerimizi karşı tarafa veya muhataplarımıza iletmiş bulunmaktayız.

Diğer bir hususta da keza, Suriye sınırı içerisinde bir kamp kurulduğu takdirde bununla ilişkili olaraktan kampların nasıl, kimler tarafından kurulacağı, güvenliğin nasıl sağlanacağı da demin dediğim gibi yani Birleşmiş Milletlerle yapacağımız temaslar, bu konuda yapılması öngörülen toplantılar ve buradan çıkacak somut kararlar ışığında belki açıklığa kavuşturulacak hususlardır. Bu aşamada bizim önceliğimiz, Suriye’deki insani durumun giderek daha vahim bir hal aldığı konusunda uluslararası toplumu bilgilendirmek ve uluslararası toplum tarafından başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bu konuda etkin adımların atılmasını sağlamaktır. Biliyorsunuz yani bu konuda esasında sadece Birleşmiş Milletlerle değil, Sayın Bakanımız ve Sayın Başbakanımızın temaslarında da diğer ülkelere, diğer etkin aktörlere de gereken tüm çağrıları sürekli olarak yapmaktayız.

Başka bir soru yoksa o zaman yavaş yavaş bu olağan basın toplantımızı da sonlandırabiliriz. Hepinize geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha bayramınızı kutluyorum, ailelerinizle beraber güzel, mutlu bir bayram diliyorum. Çıkışta belki ufak bir bayram şekerimiz bile olabilir o yüzden tekrar çok teşekkür ediyorum hepinize iyi bayramlar diliyorum sağ olun.