Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Sırbistan Başbakan I. Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ile Ortak Basın Toplantısı, 26 Ocak 2023, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok değerli basın mensupları, Sırbistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı değerli dostum İvitsa Daçiç’i bugün Ankara’da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Değerli dostum İvitsa Daçiç’le daha önceki görevlerinde de yakın bir şekilde ilişkilerimizi geliştirmek için çalıştık. İki yıl Ulusal Meclis Başkanlığını yürüttü, o dönemde de ilişkilerimize çok büyük katkıları oldu, huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.

Bu vesileyle, geçtiğimiz hafta Yeni Pazar’da sel felaketinden dolayı geçmiş olsun dileklerimi Sırbistan’a iletmek istiyorum. AFAD’dan uzmanlarımız da bölgeye gitti, bugünkü görüşmemizde de her türlü desteği verebileceğimizi söyledik.

Bu vesileyle, Batı Şeria’nın Cenin kentinde İsrail ordusu tarafından bir saldırı düzenlendi. İsrail tarafı bunun bir terörle mücadele operasyonu olduğunu söylüyor ama burada öldürülen kişiler arasında yaşlı kadınlar da var. Dolayısıyla yeni Hükümet göreve geldikten bu yana çeşitli provokasyonları devam ettiriyor, İsrail Hükümetinden bu tür saldırı ve provokasyonlardan vazgeçmesini istiyoruz. Burada özellikle ölen kardeşlerimiz için de başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum.

Bugün yaptığımız görüşmelerde Sırbistan’la ilişkilerimizi nasıl geliştirebileceğimizi görüştük. İlişkilerimizde en iyi dönemi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı Vuçiç’le biraz önce telefonda da sohbet etme imkânımız oldu, Vuçiç’in söylediği gibi, ilişkilerimizde altın çağı yaşıyoruz. Tabii ki farklı alanlarda ilişkilerimizi geliştirmek için birlikte çalışmaya devam etmemiz lazım. Karşılıklı olarak en çok üst düzey ziyaret gerçekleştirdiğimiz ülkelerin başında Sırbistan geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen Eylül ayındaki ziyaretinde 7 belge imzalamıştık, ilişkilerimizin hukuki altyapısını güçlendiriyoruz. Son 1,5 yıl içinde farklı vesilelerle Sırbistan’a 5 kez ziyarette bulundum, bazı uluslararası etkinliklere ve bölgesel toplantılara da katıldık. Aynı şekilde, İvitsa Daçiç’in de yeniden Bakan olduktan sonra ilk ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapması son derece anlamlıdır, ilişkilerimizi geliştirme konusunda kararlılığımızın da göstergesidir.

Biraz önce ilişkilerimizi enine-boyuna değerlendirdik dedik, tabii ekonomik işbirliğimizi daha da geliştirmek için birlikte çalışacağız. Ticaret hacmimiz hızlı bir şekilde artıyor. 2,5 milyar Dolara yaklaştı, 2022 yılında 2,3 milyar dolar civarında. Ama liderlerimiz 5 milyar dolar hedefini koymuşlardı. Önümüzdeki yıllarda bu hedefe ulaşabileceğimize inanıyorum. Şimdiden yeni hedefler belirlememiz gerekiyor.

Diğer taraftan, Sırbistan’daki Türk yatırımları da artıyor. 1 milyon Dolardan 400 milyon Dolara çıktı. Bu aslında sadece Sırbistan’ın önemli fırsatlar sunmasından dolayı değil; Sırbistan yönetiminin, Sayın Vuçiç’in ve değerli dostumun Türk firmalarıyla çok yakından ilgilenmesinden kaynaklanıyor, var olan sorunları hemen çözmelerinden. Birkaç defa Türk firmalarının yaşadığı, karşı karşıya kaldığı konuları, sorunları anlattık, 15 gün içinde hepsini çağırıp dinlediler ve sorunları da kısa süre içinde çözdüler. Bu desteklerinden dolayı ve güvenlerinden dolayı da ayrıca teşekkür ediyoruz.

Bugün Halkbank’ın Bakanlığımızda açtığı yeni şubenin resmi açılışını yaptık. Halkbank, Sırbistan’da önümüzdeki süreçte açacağı yeni ofis ve şubelerle şube sayısını 40’a çıkaracak, tabii firmalarımıza da önemli bir destek, Sırbistan ekonomisine de ciddi bir katkı sağlıyor. Sadece Türk firmalarına kaynak sağlamıyor, Sırbistan vatandaşlarına da aynı imkanları sağlıyorlar. Dolayısıyla bankacılık sektöründe de işbirliğimiz daha da gelişecek.

Tabii tüm bu ekonomik işbirliğimizin boyutlarını enine boyuna, derinlemesine ele almak için de 4. Karma Ekonomi Komisyonu Toplantısını bu sene gerçekleştirmek istiyoruz.

TOBB ile Sırbistan Ticaret ve Sanayi Odası arasında ikili ticaret odası kurulacak, bu da yine ticaretimizin artmasına, yatırımlarımızın karşılıklı olarak artmasına vesile olacak.

Savunma sanayiinde de işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz, görüşmeler devam ediyor. Beşeri ilişkilerimizi, kültür alanındaki ilişkilerimizi de geliştirmek için çalışıyoruz. Karşılıklı turist sayısı bakımından da ciddi bir artış yaşıyoruz. Aynı zamanda karşılıklı uçuşların sayısı da artıyor. Geçen sene 345 bin turist geldi Kasım ayı itibariyle Sırbistan’dan, Türkiye’den de yine Kasım ayı itibariyle 116 bin turist gitmiş, bu sayı daha da artacak. Kimlikle seyahate ilişkin imzaladığımız anlaşma yürürlüğe girdikten sonra bu sayının daha da artacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte uçak seferlerimizin sayısını da artırmamız lazım. Belgrad’a direkt uçuşlara Şubat’ta İzmir de eklenecek. İstanbul ve Ankara’ya karşılıklı seferler var biliyorsunuz. Yine geçtiğimiz yıl Alanya’ya hem Belgrad’dan, hem de Niş’ten “charter” seferleri başladı. Sırp turistlerin özellikle o bölgeyi tercih ettiğini görüyoruz, yani kendi şehrim olduğu için söylemiyorum, ama ciddi bir ilgi var. Sıkça karşılaşıyoruz Sırp dostlarımızla Antalya’da, Alanya’da. Bu uçuş sayılarını daha da artırmak istiyoruz.

Sırbistan’da iki temsilciliğimiz vardı, Yeni Pazar’da Başkonsolosluk açmıştık, bu Başkonsolosluğumuza bağlı Niş şehrinde Konsolosluk Ofisimizi açtık Sırbistan’ın desteğiyle. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.

Kültür alanındaki işbirliğimizi de geliştirmek için çalıştığımızı söylemiştim. Yine TİKA, Belgrad’daki Bayraklı Cami’nin restorasyonuna bu sene başlayacak. Şubat ayında ihaleye çıkacak, yıl içinde de bitirecek. Gerekli destek ve izinler için de çok teşekkür ediyoruz.

Yunus Emre Enstitümüz Türkçe dersleri veriyor ve 3 binden fazla Sırbistan vatandaşı bu kurslara katıldı, yani Türkçe dersine de ilgi var. Zaten ortak tarihimiz var, kültürümüzde benzerlikler var, dil konusunda da tabii benzerliklerimiz var. Balkan dillerinde çok sayıda Türkçe kelime var, ama tam anlamıyla Türkçe öğrenme konusunda da ciddi bir ilgi var, biz de bundan memnuniyet duyuyoruz. Maarif Vakfımız 12 okuluyla Sırbistan’da eğitime destek veriyor, ciddi bir ilgi var Sırp öğrenciler bakımından da.

Kentlerimiz arasında yeni kardeş şehir ilişkileri tesis ediliyor. Tabii gündemimizde Sancak da görüşüldü. Özellikle Sancak’ı Sırbistan’la aramızda ayrı bir gönül bağı, köprü olarak da gördüğümüzü söylemek isterim ve tüm Sırbistan’ın kalkınmasına önem veriyoruz. Vuçiç Hükümetinin, kardeşimin de içinde olduğu Hükümetin de bu bölgenin kalkınmasına verdikleri önemi takdirle karşılıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızla Vuçiç, bölgeyi birlikte ziyaret etmişlerdi ve yine yeni Hükümette iki tane Boşnak’ın Bakan olarak yer alması, Vuçiç Hükümetinin ne kadar kapsayıcı olduğunu gösteriyor. Ayrım yapmaksızın tüm Sırbistan’da yaşayan vatandaşlarına verdiği önemi gösteriyor.

Yeni Pazar-Tutin Yolunu da bir Türk firması inşa etti, açılışına da Sayın Vuçiç Büyükelçimizle birlikte bizzat katıldı. Tabii bu önemli proje Sırbistan’ın altyapısına da önemli bir katkı sağlayacak. Belgrad-Saraybosna Otobanının Sırbistan tarafında çok iyi gittiğini söylemek isterim. Yeni Hükümetin kurulmasıyla birlikte Bosna-Hersek tarafını da teşvik etmemiz gerekiyor.

Diğer taraftan tabii terörle mücadeleyi de değerlendirdik, özellikle FETÖ konusunda verdikleri destek için Sırbistan’a çok teşekkür ediyoruz. Bir PKK iltisaklı kişi var, terörist var, onun iadesi konusunda da desteklerini bugün istedik. Düzensiz göç, ortak sorunumuz. Bu konuda işbirliğimizi daha da güçlendireceğiz, İçişleri Bakanlarımız da sürekli görüşüyorlar.

Balkanlar’ın istikrarı, huzuru hepimiz için önemli. Bosna-Hersek’te yeni bir hükümet kuruluyor, burada istikrar ve huzur için Türkiye ve Sırbistan’ın oynayacağı ve oynadığı rol çok önemli. Özellikle Türkiye, Sırbistan, Bosna-Hersek üçlü mekanizmasının çok faydası oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız da sürekli bölgenin istikrarı ve huzuru için katkı sağlıyor, tüm taraflarla sürekli görüşüyorlar. Önümüzdeki süreçte de bu çabalarımızı birlikte sürdüreceğiz.

Başbaşa görüşmemizde, Kosova’nın kuzeyindeki durumu da değerlendirdik. Türkiye olarak Belgrad-Priştine Diyalog Sürecini güçlü bir şekilde destekliyoruz ve bu sorunların diyalog yoluyla çözülmesini arzu ediyoruz. Bu konuda Türkiye olarak elimizden gelen katkıyı vermeye devam edeceğimiz de bugün dostum İvitsa’ya söyledim.

Önümüzdeki süreçte daha sık bir araya geleceğiz. Öncelikle Antalya Diplomasi Forumu için kendisini Antalya’da tekrar ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyacağımı söylemek isterim. Bu duygularla kendisine tekrar hoş geldiniz diyerek sözü dostum İvitsa’ya bırakıyorum.

SIRBİSTAN BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI İVİTSA DAÇİÇ -

(Simultane Tercüme)

Yaptığımız iş ve görevimiz ne olursa olsun, hükümetimiz ne olursa olsun Mevlüt’le dostluğumuz hep devam etmiştir. Dolayısıyla yaklaşık 20 senedir tanıştığımızı burada ifade edebilirim. İkimiz de Dışişleri Bakanı olmadan önce Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nde temsilci olarak görev yaptık. Bütün bunlar çok memnun edici olaylar. Ben şu anda Dışişleri Bakanı olarak görev yapıyorum Sırbistan Hükümetinde ve görevimde ikili ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğimi burada ifade etmek istiyorum. Özellikle Sayın Bakanımız konuşmasında bazı ifadelerde bulundu, bu ifadelere katıldığımı belirtmek istiyorum. 10 yılı aşkın süredir bu ikili ilişkilerin geliştirilmesinde çok aktif rol aldım ve bu ilişkilerin şu anda altın çağ yaşadığı doğrudur. Tarihi olarak ulaşabileceği en üst seviyeye ulaşmıştır. Özellikle aramızdaki karşılıklı dostluk ilişkileri, karşılıklı güvene dayalı olarak devam etmektedir ve bu konuda Sayın Cumhurbaşkanlarımızın, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Vuçiç arasındaki dostluk ilişkilerinin bu konuda çok katkı sağladığını ifade edebilirim.

Geçmişte bazı önemli anlaşmalar imzaladık, bunlardan ikisi Vize Muafiyeti Anlaşması ve Serbest Ticaret Anlaşmasıydı. Yaklaşık 10 sene önce bu anlaşmaları imzaladık. O dönemde de bugün bize gerekli olan araçlar konusunda vizyon sahibi olduğumuzu görebiliyorsunuz, biz Avrupa Birliği’ni beklemedik, yani günümüzde siyasi alanda çok iyi ilişkilerimizin olmasına katkıda bulunduk ve ekonomik veya turistik olarak sağladığımız verilerle memnun olmasak, da daha iyi olmasını beklesek de, aslında bu sonuçların çok iyi olduğunu ifade edebiliriz. Geçen seneye göre bu rakamların çok ilerlediğini görüyoruz. Cumhurbaşkanlarımız 5 milyar Dolar bir hedef koydular. Her halükarda bu hedefin gerçekleşmesine katkı vermeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Bizim işbirliğimiz her zaman ilerlemektedir ve yatırımlar sözkonusu olunca arkamızda birçok çok olumlu proje bıraktığımızı söyleyebilirim. Birçok insana istihdam sağladık, bu projeler aynı zamanda altyapı olarak da Sırbistan’daki bazı bölgelerin daha çok gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Özellikle Sayın Bakanımızın da bahsettiği Saraybosna Otoyolu bu konuda çok büyük önem arz etmektedir. Özellikle Halkbank’ın finansal alanındaki katkıları ve birçok kurumun sağladığı katkılar önemlidir. İki ülke arasında kültürel ilişkilerin, eğitim alanındaki ilişkilerin gelişmesi, spor alanında gelişmesi de olumlu katkılardan bazılarıdır. Bilim alanında da aynı şekilde güzel işbirliğimiz var. Bu nedenle bizim sürekli irtibat halinde olmamız önem arz etmektedir. Yaptığımız işleri kontrol etmek, yapmadığımız işleri gözden geçirmek gerekiyor ve başladığımız işi bitirmemiz gerekiyor. Özellikle, Vize Muafiyeti Anlaşmasına ilaveten iki ülke arasında kimlikle seyahat konusunu bir an önce uygulamaya geçirmemiz gerekiyor. Türkiye’de ve Sırbistan’da kimlik kartları modernize edildi, yüksek standartlarda üretiliyor. Bu sayede bu kimlik kartları iki ülke arasında kötüye kullanım olmaksızın seyahat serbestisi sağlayacaktır. Konu şu anda Meclis’te görüşülmekte ve onay beklemektedir. Anlaşması imzalanmış bulunuyor ve ben bu konunun çok hızlı bir şekilde sonuçlanmasını bekliyorum, bu turizm sezonuna yetişeceğini umut etmek istiyorum. Sırp turistler Türkiye’ye daha çok geliyor, yazın özellikle çok ziyaret ediyorlar. Bu nedenle sevgili dostum, sevgili kardeşim Mevlüt Beyefendi bu konuda Alanya’yı tesadüfen zikretmemektedir. Kendisi Alanyalı olduğu için değil, Antalyalı olduğu için değil, oralı olmasının yanısıra bu bölgelerin çok güzel ve çekici olduğunu biliyor, bu vesileyle zikrediyor. Sırp turistler o bölgeleri çok ziyaret ediyor, tüm yıl boyunca turistlerin ziyaretleri devam ediyor. Ve ben bunun yanısıra Türkiye’den bize gelen turist sayısından da çok memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tabii bu konuda Avrupa Birliği bize baskı yapmakta, özellikle vize muafiyeti konusunda, bu vize serbestisini kaldırmamızı istiyorlar. Avrupa Birliği bu konuda çok baskı yapıyor ve bizden Türk vatandaşlarına yeniden vize uygulamamızı istiyorlar. Biz bu baskıyı reddettik, çünkü bunun bize bir yarar sağlayacağını düşünmüyoruz ve tüm bölge için bu vize muafiyetinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Hepimiz birlikte bu konuda katkı sağlamak için birlikte çalışmak zorundayız, özellikle vize muafiyetinin kötüye kullanılmasını engellemeye çalışmamız gerekiyor ve bu çalışmaların bizim iki ülke arasındaki vatandaşların sınırsız şekilde seyahatleri konusunda bir engel teşkil etmeyeceğini düşüyoruz. Şu anda bu anlaşma, Vize Muafiyeti Sözleşmesinin yanısıra kimlikle seyahatte çok büyük bir kolaylık olacak. Geri adım değil ileriye adım atmamız gerekiyor ve bu kimlikle seyahati bir an önce uygulamamız gerekiyor.

Sırbistan, Türkiye Cumhuriyeti ile bu tür ilişkileri her zaman geliştirmeye devam edecek, çok daha fazla yakınlaşmaya çalışacak. Hem seyahatler konusunda hem de turizm konusunda; hem de ekonomi ve eğitim alanlarında işbirliğimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Birçok konuda güçlü bağlarımız var, ama en çok bizi bağlayan ortak tarihi bağlarımız. Bizden göç eden ve Türkiye’de yaşayan birçok göçmenin var olduğunu biliyoruz. Bütün bu memleketi kendi vatanları olarak gören bu insanların da önemi çok büyük. Bu insanlar eski Yugoslavya’dan eski Yugoslavya’nın bazı cumhuriyetlerinden geldiler, Türkiye’de yaşıyorlar, Türkiye’de ikamet ediyorlar, Türkiye’de çalışıyorlar. Bütün bu insanların bizim de insanımız olduğunu ifade etmek istiyorum. Tercümanımıza da buradan selamlarımızı söylüyoruz. Bunun aramızdaki işbirliğinin ve karşılıklı bağların bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Onun gibi burada birçok insan var ve bu insanların binlerce olduğunu ifade etmek istiyorum, o yüzden bu insanları da çok önemsiyoruz. Dünyada genel olarak nefret ve savaş başını alıp giderken bizim bu konuda işbirliğini olumlu bir örnek olarak herkesin gözü önüne sermemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz barış ve istikrarın sağlanması için uğraşıyoruz, bu konuda hiçbir zaman geri adım atmayacağız, savaştan yana hiçbir zaman olmayacağız. Karşılıklı sınırları koruyarak ve ulusların değerlerine saygı göstererek her zaman bunları geliştirmeye devam edeceğiz.

Bize Rusya konusunda da yaptırımlar uygulamamız için baskı yapıyorlar, biz bu yaptırımlara da katılmak istemiyoruz. Ekonomik işbirliğimizin çok daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Bölgemizde bazı sorunlar devam ediyor, Kosova sorunu gibi. Rusya bazı konularda Sırbistan’a destek veriyor, bu desteği düşününce Rusya’ya yaptırım uygulamamız bize zararlı olurdu. Ülkelerin değerlerine, ülkelerin sınırlarına çok saygı duyuyoruz, bu konuda yardımcı olmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.

Sayın Mevlüt Bey ve Bakanlık çalışanlarını, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak Sırbistan’a davet etmek istiyorum. Türkiye özellikle bu girişimde çok önemli bir rol oynadığı için bu konuyu burada arz ediyorum. Bu Teşkilatta, Ukrayna ve Rusya’nın da bir yer aldığını düşünürsek bunun ne kadar önemli olduğu hepimizin gözü önündedir. Bu konuda istikrar ve bu bölgedeki barışın ve istikrarın gelişmesi için elimizden geleni yapacağımızı burada ifade etmek istiyoruz. Aynı zamanda Balkanlardaki istikrar ve barış için gerekeni yapmaya her zaman hazır olduğumuzu ifade ediyorum. Türkiye’nin bu bölgelerde çok önemli bir rol oynadığını biliyoruz ve bunu devam ettirmesini her zaman arzu ediyoruz. Türkiye’den özellikle Priştine konusunda da etkisini kullanmasını ve olumlu ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmasını rica ediyoruz.

Özellikle Brüksel Mutabakatının uygulanması konusunda. Bu iknaların sonuç vermesi konusunda bize yardımcı olmasını istiyoruz, çünkü bu sorunu çözersek daimi çözüm teşkil edecek diğer sorunları da çözebilme imkânını yakalayacağız. Her durumda bireysel olarak hepimiz çok önemli roller oynuyoruz ve bu sorunun parçasıyız. Ve biz bu sorunun çözümünde bir parça olmak zorundayız. Belki farklı düşünebiliriz, belki bazı konuların çözümüne farklı yaklaşıyor olabiliriz, belki benzer düşünüyor olabiliriz, fakat hep birlikte ortak hareket etmeliyiz ve karşılıklı güvene dayalı bir atmosfer geliştirmek zorundayız. Burada bir daha Sayın Cumhurbaşkanımızın Vuçiç Beyefendinin ve benim düzenlenecek bütün toplantılara katılacağımızı ifade etmek istiyorum. Ve Sayın Erdoğan’ı ve Sayın Bakanımızı da her zaman Sırbistan’a bekliyoruz. Belki seçimler önünüzde olduğu için vaktiniz olup olmayacağını bilemiyorum, ama seçimler sözkonusu olduğunda seçimlerin nasıl cereyan ettiğini çok iyi biliyorum. Tüm odak noktası orası olacaktır. Fakat önümüzdeki dönemde de çok iyi işbirliği geliştireceğimize inancım tamdır. Bir daha tekrar etmek istiyorum, karşılıklı ilişkilerimiz altın çağını yaşıyor, herkese bu konuda çok teşekkür ediyorum. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanlarımız Sayın Erdoğan Beyefendi ve Sayın Vuçiç Beyefendiye çok teşekkür ediyorum. Belki biz ikinci sırada yer alıyoruz, fakat bizim katkılarımız da önem arz etmektedir. Sayın Mevlüt Bakanımızın ve benim katkılarım da burada önemli rol oynamaktadır.

Teşekkür ediyorum.

SORU- Özge Ekmen Maden, TRT World. Benim sorum Sayın konuk Bakana olacak. Konuşmanızda da bahsettiniz aslında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl Eylül ayında Sırbistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında iki ülke arasında imzalanan anlaşmalardan biri de kimlikle seyahat protokolüydü. Türk turistlerin konuyu merakla yakından takip ettiğini biliyoruz. Konuşmanızda protokolün meclis onayında olduğunu söylediniz, ama ne zaman onaylanır, kimlikle seyahatler ne zaman başlar? Kesin bir tarih vermeniz mümkün müdür?

Teşekkürler.

SIRBİSTAN BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI İVİTSA DAÇİÇ- Biraz önce seçimlerden bahsettim, seçimler nedeniyle bu konuyu henüz tamamlayamadık, çünkü anlaşmaları imzaladıktan sonra bunların Meclis tarafından da onaylanması gerekiyor. Türkiye tarafı bunu tamamladı ve Meclis nezdinde onaylandı. Biz de onaya sunduk. Fakat Sırbistan’da da seçimlerin gerçekleştiğini çok iyi biliyorsunuz ve bu seçimlerden sonra Hükümetin oluşması için bir süre geçmesi gerekiyordu. Dolayısıyla, Meclis bu konuda Ekim ayının sonlarında aktif olmaya yasal olarak çalışmaya başladı ve çok kısa bir süre içerisinde bu konunun tamamlanmasını bekleyebilirsiniz. Şu anda doğrudan bir şey söylemem gerekirse yeni turizm sezonunun bu kimlikle seyahatler konusunda imzalanan sözleşmeye uygun olarak cereyan edeceğini ve bu 3 ayın o şekilde geçeceğini söyleyebilirim.

SORU- Sayın Bakan Çavuşoğlu’na olacak sorum. Mehmet Bal, TV 100. Geçtiğimiz günlerde Stockholm’de yaşanan Kur’an-ı Kerim’e yönelik çirkin bir saldırı vardı İsveç Hükümetinin onayıyla gerçekleşti. Bundan sonraki süreçte İsveç’i NATO’ya üyelik müzakereleri yolunda bu durum nasıl etkiler?

Bir ikinci sorum da, üçlü mekanizma toplantısının ertelendiği açıklandı, ancak bundan sonra süreç nasıl olacak, detayları paylaşabilir misiniz?

Bir de Finlandiya konusu; bundan sonraki süreçte bu yönde haberler yayınlandı Finlandiya’yla birlikte üyelik müzakereleri tekli olarak değerlendirilebilir diye. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum.

Şimdi Avrupa’da Irkçılık, İslam düşmanlığı, kendisinden olmayana yönelik hoşgörüsüzlük ve nefret giderek artıyor, yani habis bir hastalık haline geldi ve hızlı bir şekilde yayılıyor. Aslında Avrupa’yı ve Avrupa’nın değerlerini bitirecek olan da budur.

Ve İsveç’teki bu alçak eylem, aslında bir nefret suçudur, ırkçı bir eylemdir. Kimse bunu fikir özgürlüğü diye bize anlatmaya çalışmasın, hiç alakası yok. Şimdi farklı inançlara yönelik aynı eylem yapılabilir mi? Yapılamaz. Oysa biz antisemitizmin de insanlık suçu olduğuna inanıyoruz, Hristiyan düşmanlığının da, İslam düşmanlığının da; ama Batıya geldiğiniz zaman, sadece İslam düşmanlığı fikir özgürlüğü oluyor. Eğer İsveç diyorsa ki ben artık radikal ırkçı bir ülke oldum, dolayısıyla ben de İslam düşmanı bir ülke oldum, İslam düşmanlığı ve ırkçılık serbesttir diyorsa, o kendi bileceği iş. Ama bu Avrupa Konseyi sözleşmelerine de aykırı, her zaman bize ders vermeye çalışıyorlar, Sırbistan’a da çok ders vermeye çalışıyorlar. Avrupa Birliği normlarına da aykırıdır. Yani orada bir yasa var, o yasaya göre serbest, dolayısıyla olsun diye savunanlar da aynı şekilde bu suça ortaktır kim olursa olsun. Terörle mücadele kanunlarında da doğru dürüst terörle mücadele edecek bir unsur yoktu, şimdi değiştirmek zorunda kaldılar anayasayı ve terörle mücadele kanununu. Yani İsveç yönetimi bu alçak eyleme izin vererek buna ortak olmuştur bu kadar basit, kimse bize başka bir şey anlatmaya çalışmasın. Tüm dünya böyle görüyor, tüm gerçek inanç sahibi herkes böyle görüyor. Azda olsa farklı inançlara sahip kesimlerden de açıklamalar geldi, ama en sonunda da şöyle diyorlar: Orada kanunda var, kanuna göre serbest; yok öyle bir şey.

Sonuçta İsveç’in şuna karar vermesi lazım: Gerçekten NATO’ya üye olmak istiyor musun, istemiyor musun? Bu eylemlerin bir amacı da aslında İsveç’in NATO üyeliğini engellemek. PKK/YPG ve onları destekleyen o ülkedeki aşırı sol partilerin amacı da zaten İsveç’in NATO üyeliğini engellemek. Onların içinde, hem Finlandiya’da, hem İsveç’te benim Avrupa Konseyi’nden tanıdığım aşırı sol ideolojiye inanan siyasetçiler var, onlar da beni arıyorlar engelleyin bizim ülkelerimizin NATO üyeliğini diyorlar, aynı şey, PKK’yla zaten işbirliği yapıyor onlar.

Sonuçta bir karar vermesi lazım İsveç’in. Daha önce de söyledim, bu üyelik sürecine mayınlar düşüyorlar, bu mayınları temizleyerek yolunda ilerlemek de, o mayınların üzerine basarak kendisini patlatmak da İsveç’in elinde.

Şimdi bu ortamda üçlü toplantının bir anlamı olmaz. Bu üçlü mekanizmanın amacı ne? Önümüze ahitnameyi koyuyoruz madde madde, bunların hangisinde İsveç ve Finlandiya ne yaptı, ne yapmadı, bunu görüyoruz. Ama şu andaki ortam bunu gölgeleyeceği için sağlık bir toplantı olmayacağı için ertelendi, bunun bir faydası da yok. Ama bundan bağımsız olarak zaten açtığımız zaman İsveç’in bu ahitnameyi uyulama konusunda da ciddi bir adım atmadığını görüyoruz. Yok efendim ben anayasayı değiştiriyorum, yok efendim ben terörle mücadele kanununu değiştiriyorum, üzerime düşeni yaptım, olmaz, geçmez. Dışişleri Bakanı da Mecliste farklı partilerin temsilcilerinden de bunu duydu, bu ulusal güvenlik meselesidir, AK Partinin meselesi değildir, vatansever tüm partilerin, siyasetçilerin, milletvekillerinin ortak görüşüdür. O nedenle, burada üçlü mekanizma toplantısının da bir faydası olmaz.

Aslında Brüksel’de, NATO’da yapalım ki NATO’dakiler de görsün. Ara sıra Genel Sekreter dahil -ki bizim dostumuzdur, kendisini takdir ediyoruz, sayıyoruz- o bile İsveç gerekeni yaptı diyor bazı açıklamalarda, belki de mecburiyetten söylüyor. Ama koyalım önüne o da görsün, herkes görsün.

Gelelim son sorunuza, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik süreçlerinin ayrılması yönünde bize resmi bir teklif gelmedi. Biz her zaman şunu da söylüyoruz: İki ülkenin üyelik sürecinde atması gereken adımlar var, ama göreceli olarak Finlandiya’yla karşı karşıya kaldığımız sorunlar İsveç’e göre daha az. Ama hem NATO, hem bu ülkeler bu üyelik sürecinin birlikte götürülmesinden yana. Dolayısıyla bize böyle bir başvuru olmadığı için ayrıca değerlendiririz, değerlendirmeyiz gibi bir yorumda bulunmak çok doğru olmaz.

Çok teşekkürler.

SIRBİSTAN BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI İVİTSA DAÇİÇ- Eğer bir ülkede kutsal kitaplar yakılıyorsa, bu insanların yakılmasına da bir adım atılmasını teşkil etmektedir. Ve ben buna inanamıyorum, bir toplumda, Avrupa Birliği’nin bir parçası olan, Batının bir parçası olan bir ülkede böyle bir olayın gerçekleşmiş olduğuna inanamıyorum, böyle bir olayın vuku bulmuş olmasına inanamıyorum, büyük bir trajedi.

Hepimiz onyıllar öncesinde bu bölgelerden çok ders dinledik ve bize çok ders vermeye çalıştılar. Bunu söylemeliyim ki, eski Yugoslavya’da cereyan eden ve kanlı olarak devam eden savaşlara rağmen ben herhangi bir yerde ve bölgemizde herhangi bir kutsal kitabın yakıldığını, Kur'an-ı Kerim veya İncil’in yakıldığını duymadım. Bu vesileyle, Sayın Bakanımızın sözlerine katılarak böyle bir olayın çok çirkin olduğunu söylemek istiyorum. Her konuda ciddiyet sergileyen bu ülkelerin bu konuya da ciddi bir şekilde yaklaşması gerektiğini düşünüyorum, çünkü bu olay hiçbir şekilde olumlu bir sonuç vermeyecektir, bu olaylar sadece olumsuz sonuçlar verebilir ve bütün dünyanın nefretini çekebilir.

Bu konu Sırbistan’ı doğrudan ilgilendiren bir konu değil ama yine de bu konuda söz almak istedim, çünkü bir insan olarak barıştan yana olmamız gerekirken, bizi daha güzel barış dünyasına bu olayın götürmeyeceğini, karşılıklı hoşgörünün aramızda çok önemli olduğunu vurgulamak için söz aldım.

Teşekkür ederim.

* Interpress deşifresidir.