DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Değerli dostlarım Oliver ve Johan,
değerli basın mensupları; bugün Brüksel’de ülkemizde meydana gelen deprem
felaketi sonrasında yeniden imar çalışmalarını desteklemek amacıyla
düzenlenen uluslararası konferansa katıldık. Konferansın düzenlenmesine
öncülük eden Avrupa Birliği Komisyonu ve Dönem Başkanı İsveç ile katılımcı
tüm ülkelere bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Konferansa 65 ülke, 26 uluslararası teşkilat ve finans kuruluşu katıldı.
Açılışını Komisyon Başkanı Von der Leyen ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson
yaptılar ve Sayın Cumhurbaşkanımız da çevrimiçi canlı bağlantıyla
konferansa hitap ettiler. Ben de konuşmamda deprem sonrası toparlanma
vizyonumuz hakkında tüm katılımcılara bilgi verdim.
Konferansta bugüne kadar yapılanlar hariç ülkemiz için 6 milyarın üzerinde
bir taahhütte bulunuldu, 6 milyar eurodan fazla bir taahhüt
gerçekleştirildi. Türkiye biliyorsunuz her zaman dünyanın neresinde olursa
olsun zor durumda kalan ülke ve insanlara yardıma koşan ilk ülkelerden
birisi olmuştur. Aynı dayanışma ve duyarlılığı şimdi Avrupa Birliği ve
uluslararası toplumdan görmekten elbette memnuniyet duyuyoruz.
Bu ölçekteki bir afetle hiçbir ülkenin tek başına mücadele etmesi mümkün
değil, bugünkü konuşmacılar da bunun altını çizdiler. Topyekûn ve koordine
edilmiş bir mukabeleyle uluslararası desteğin sürekliliği önem arz ediyor.
40 gün gibi kısa bir sürede Avrupa Birliği, BM Kalkınma Programı UNDP,
Dünya Bankası ile birlikte Türkiye Deprem Toparlanma ve Yeniden İmar
Değerlendirme raporunu, İngilizce TERRA diyoruz kısaca, hazırladık. Rapora
göre hasar ve kayıplarımız yaklaşık 103.6 milyar Dolar. Bu rapor hasar ve
ihtiyaç değerlendirme bakımından en ileri uluslararası standartları esas
alıyor. Ayrıca yeniden inşa faaliyetlerine yön verecek güçlü bir toparlanma
stratejisini de içeriyor. Raporun hazırlanmasında fedakâr çalışmalarıyla
bize destek veren tüm uzmanlara huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Raporda öngörüldüğü gibi yeni yerleşim yerlerimizi daha güvenli, daha
dayanıklı, daha kapsayıcı, daha yeşil ve daha akıllı olarak inşa edeceğiz.
Öte yandan Afet Yeniden İmar Fonu’nun kurulmasına ilişkin kanun teklifi de
Gazi Meclisimiz tarafından kabul edildi. Bu fon, yeniden imar
çalışmalarının finansmanını kolaylaştıracak.
Değerli basın mensupları; önümüzde uzun ve meşakkatli bir süreç var, ancak
bunu tüm imkânları seferber ederek azimle, kararlılıkla aşacağız. Kaybolan
canların, çekilen acıların elbette telafisi yok, ama yıkılanların yerine
daha iyisini yapacağız, daha iyisini koyacağız. Bugün yapılan taahhütler,
toparlanma ve yeniden inşa çabalarımıza önemli bir katkı sağlayacaktır.
Avrupa Birliği Dayanışma Fonu başta olmak üzere Türkiye’nin aday ülke
olarak faydalanabileceği çeşitli mali imkânlar var. Oliver ve Johan
Türkiye’ye geldikleri zaman bunu da değerlendirmiştik ve önümüzdeki
günlerde bununla ilgili adımları da atacağız.
Depremin ilk günlerinden itibaren bizi yalnız bırakmayan ve ülkemizi
ziyaret eden değerli dostlarım Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri
Varhelyi ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği ve Dış Ticaret Bakanı
Forssell’e huzurlarınızda bir kere daha teşekkür ediyorum.
Umarım bu dayanışma ruhu önümüzdeki süreçte Türkiye-Avrupa Birliği
ilişkilerinde farklı alanlara da sirayet eder.
Çok teşekkür ediyorum tekrar bugünkü konferansı düzenlediğiniz için. Ve tüm
katılımcılara ve destek veren, destek açıklayan tüm ülke ve kurumlara da ve
Avrupa Birliği başta olmak üzere tekrar teşekkür ediyorum.
KOMŞULUK VE GENİŞLEMEDEN SORUMLU AB KOMİSERİ OLIVER VARHELYI- [Simultane
Tercüme] Çok teşekkürler.
Ben de Sayın Bakan Çavuşoğlu’na hoş geldin demek isterim, Mevlüt hoş
geldin, Johan sen de hoş geldin.
Umarım bugün depremin sonunun başlangıcı olur. Ankara’da bir araya
gelmiştik, sizi ziyaret ettik. O geldiğimiz günlerde halen gelişmeler
yaşanıyordu, enkaz altında insanlar vardı, yaşam kurtarma çalışmaları devam
ediyordu ve kurtarılıyordu. Ve insanların normal hayatına geri dönebildiği
gün, o hayatın başladığı gün özellikle desteğe ihtiyaç duyuyor ve bugünkü
donörler, Bağışçılar Konferansında da bunu yapmaya çalıştık.
Biz Avrupa olarak buna katkıda bulunabildiğimiz için mutluyuz, çünkü
katkıda bulunmak istedik. İlk vermek istediğimiz mesaj buydu sizinle
telefonda görüştüğümüzde de. Bunun bir parçası olmak istiyoruz, çünkü
burada, bu işin içinde birlikteyiz.
Yıkımla ilgili raporları hepimiz gördük, hepimiz çok büyük bir yıkım
olduğunu biliyoruz ve bu yıkımın o bölgede yaşayan herkes açısından nasıl
büyük bir trajediye sebep olduğunu, Türkiye’nin tümü için, tüm Türk halkı
için nasıl bir trajedi olduğunu biliyoruz.
Sanırım bugün siz bu konferans sırasında herkesin bu trajedi konusunda
nasıl hissettiğini görme şansına eriştiniz. Herkes aslında insanların bu
durumu aşması için yapılacak destek, yardım çabalarına katkıda bulunmak
istiyor. Ben de uluslararası camia, uluslararası toplumla birlikte bugün 7
milyar Euro taahhüde ulaştığımız için gerçekten gurur duyuyorum.
Mevlüt, gerçekten depremin sebep olduğu zararın, hasarın boyutundan
bahsetti, 100 milyar Doların üzerinde bir maliyet, bir zarar söz konusu,
belki daha da yüksek, çünkü bu daha ilk değerlendirme. Mevcut zararla 7
milyar Euro karşılaştırıldığında aslında denizde küçücük bir damla
denebilir, okyanusta küçücük bir damla denebilir, ama hayır değil. Bu
gerçekten çok gerekli bir miktar, insanların hayatlarının normale dönmesi
için kullanılabilecek bir araç. Biz Türk ortaklarımıza, Türk
müttefiklerimize yardım etmek istiyoruz ki tüm çabalarını yeniden imara
odaklayabilsinler. Burada sadece okulların yeniden açılması, konutların
yapılması, hastanelerin yapılması, büyüme, istihdam yaratılmasını
amaçlamıyoruz, aynı zamanda umudu da geri getirmeyi amaçlıyoruz ve böylece
bu depremin insanlarda yarattığı korku, o bölgelerde kalmaya korkan
insanlarda bir umut oluşturmak istiyoruz. Orada kalmaları için bir sebep
olmalı, hayatın orada normale döneceğine inanmalılar. Finansmanın
yarısından fazlası Avrupa Birliği kurumları ve üye devletler tarafından
sağlandı bugün, bu da gerçekten çok güçlü bir şekilde yapılmış bir taahhüt,
aynı zamanda çok duygusal bir taahhüt de. Yani hem Türkiye’ye, hem halkına,
her zaman Avrupa’ya güvenebilirsiniz diyoruz ve sadece zor zamanlarda değil
her zaman güvenebilirsiniz.
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakan.
İSVEÇ ULUSLARARASI KALKINMA İŞBİRLİĞİ VE DIŞ TİCARET BAKANI JOHAN FORSSELL-
[Simultane Tercüme] Çok teşekkürler.
Depremin yıkımıyla ilgili haberler duyulduğunda İsveç’in AB Konseyi Dönem
Başkanı olarak hemen harekete geçtiğini söylemem gerekiyor Türkiye ve
Suriye’de insanların yaşadığı zorluklara destek olmak amaçlı ve bugün de
başka bir boyutta bunu gerçekleştirdik. Avrupa toplumu ve uluslararası
toplumun bugün taahhütte bulunduğu miktar 7 milyar Euroya ulaştı, tabii ki
bu yapılan taahhüt, bu katkı kaybedilen hayatları geri getirmeyecek,
insanların yaşadığı acı ve travmayı ortadan kaldırmayacak. Ama yine de
insanların yaşadığı acıların hafifletilmesi, insanların, toplumların
toparlanması için bir katkı olacak. Su, gıda, sanitasyon, hastalıkla
mücadele ve çocuklar dahil savunmasız grupların korunması konusunda
destekte bulunacak, 44 milyondan fazla bir miktar İsveç tarafından taahhüt
edildi. Yerel STK’lar ve Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Federasyonu gibi
uluslararası STK’lar aracılığıyla bu miktar aktarılacak.
Bugün yapılan sunumlarda Türk meslektaşlarımızın, Birleşmiş Milletler’in ve
Dünya Bankası’nın yaptığı sunumlarda da gördüğümüz üzere, sahadaki
ihtiyaçlar gerçekten çok fazla. Suriye’de bu arada gerçekten çok kırılgan
ve savunmasız gruplar daha başka bir zorlukla karşı karşıya. İsveç, insani
yardım bağışı açısından en büyük bağışçılardan bir tanesi Suriye’ye ve
Haziran’da yapılacak Bağışçılar Konferansı’yla da aynı şekilde katkıda
bulunmayı devam ettireceğiz. Türk meslektaşlarımızla ve sahadaki
ortaklarımızla toparlanma çalışmalarına katkıda bulunacağız ve depremin
hemen sonrasında İsveç’teki sivil toplum ve özel sektör de çeşitli
çalışmalar yapıyor, bu çalışmalar devam edecek ve İsveç devleti, artı iş
dünyası gibi çeşitli sektörler bu desteği sağlamaya devam edecek.
Oliver ve Mevlüt’e, meslektaşlarıma çok teşekkür etmek istiyorum, Ankara’da
görüştüğümüz ilk andan itibaren gösterdikleri işbirliği için.
Kısaca şunu söylemek isterim ki; bu konferans bizim desteğimizin sonu
değil, Türkiye ve Suriye’de depremden etkilenen insanlara hem bugün, hem
gelecekte destek ve yardım sağlamaya devam edeceğiz.
Birkaç tane soru alabiliriz şimdi.
Sözü sizlere bırakıyoruz.
SORU- [Simultane Tercüme] İsveç Radyosu.
Sayın Komisyon üyesi, gelecekte bu dönerlerin aslında neticede verdikleri
sözü nasıl tutmalarını sağlayacaksınız?
Sayın Bakan Çavuşoğlu, NATO süreciyle ilgili olarak İsveç daha neler
yapmalı ki NATO başvurusunun kabulünü sağlasın?
İsveççe olarak da size sorayım Sayın Forssell. Sayın Forssell, Suriye ile
Türkiye arasında bir paylaşım oldu, bu tahsisat nasıl yapılacak, Türkiye ve
Suriye arasında nasıl tahsis edilecek para?
KOMŞULUK VE GENİŞLEMEDEN SORUMLU AB KOMİSERİ OLIVER VARHELYI- [Simultane Tercüme] Şimdi aslında sorunuzu tam
olarak anlamakta biraz zorlanıyorum, ama doğru anladıysam sorunuz şöyleydi:
Acaba beklenen sonucu alabilecek miyiz sorusuydu bu anladığım kadarıyla.
Şimdi eğer hasarın boyutuna bakarsak aslında biz istediğimiz noktada
değiliz, çünkü bütün ihtiyaçları karşılayamıyoruz. Ancak nasıl hızlı bir
şekilde bu yardımı masaya koyduğumuza ve bugün oluşturulan miktarın
vereceği sonuca bakarsak, beklentilerimizin üstünde bir sonuç aldık
diyebilirim. Aynı zamanda Türkiye’deki insanların beklentilerini de
aştığımızı umuyorum aslında, bu bizim için daha önemli. Evet, kış yine
gelecek, şimdi hava düzeliyor belki, ama önümüzdeki kış için güvenli,
ıslanmayan ve yeterli konut olması gerekiyor. Okulların, hastanelerin açık
olması gerekiyor, umudumuz bu yönde. Evet, bir ilk adım attık ve biz kendi
açımızdan beklentimizi bir şekilde karşıladık, ama daha önemlisi bunun
hızlı bir şekilde gerçekleştirmek.
DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Öncelikle gerek bugün konferansta
vaat edilen destekler, gerekse uluslararası finans kuruluşlarının
Türkiye’yle bugüne kadar yaptığı işbirlikleri ki Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankası, Yeniden İmar Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi
kuruluşların en büyük müşterilerinden birisi Türkiye olmuştur. Konuşmamda
da bahsettim, bir fon oluşturduk, aslında bu Avrupa Birliği, UNDP ve Dünya
Bankası’nın da tavsiyesiyle birlikte karar verdik. Dolayısıyla Türkiye’ye
yapılacak her türlü destek, devletimizin aynı şekilde ayırdığı bütçe,
milletimizin gerek yurt içinden gerek yurt dışından verdikleri destekler,
kampanyalar sebebiyle şeffaf, açık bir şekilde, denetime de açık bir
şekilde deprem bölgesinin yeniden inşası, imarı için ve depremden etkilenen
insanların ihtiyacı olan destekler için kullanılacak, bundan kimsenin
şüphesi olmasın.
Gelelim esas sorunuza, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Madrid’de
bir üçlü mutabakat muhtırası imzaladık. Türkiye adına o belgeyi ben
imzaladım, uzun süren müzakerelerden sonra imzaladık. Ve bu mutabakat
muhtırası çerçevesinde de bir Daimi Komite kurduk, bu Daimi Komite üç defa
bir araya geldi Finlandiya’da, İsveç’te ve en son NATO merkezli Brüksel’de,
burada bir araya geldiler ve bu üçlü muhtıranın uygulanıp-uygulanmadığını
gözden geçiriyor. Yeni hükümetle beraber İsveç’in bazı olumlu adımlar
attığını görüyoruz ve memnuniyetle karşılıyoruz. Yasayı değiştirdiler,
terörle mücadele yasasını değiştirdiler, Anayasada bir değişiklik yaptılar.
Tabii bunların amacı nedir? Terörle mücadelede somut adımlar atabilmek.
Neye karşı? İsveç’te PKK’nın PKK yandaşlarının PKK için para toplama
faaliyetleri, aynı şekilde insan devşirme faaliyetleri ve de terör
propagandasının sonlandırılması. Mevcut İskandinav ülkelerindeki kanunlar
maalesef terörle mücadelede yetersiz. Orada idari tedbirlerle DEAŞ yapsa
hepsi engeller, ama PKK yapıca kimse engellemiyor açık konuşalım.
Sonuçta, bu terör örgütünün, terör örgütlerinin bu tür faaliyetleri aynen
devam ediyor. Bizim İsveç’ten beklentimiz bir, bazı olumlu adımlar attılar,
ama yetersiz, terörün finansmanı, terör örgütüne insan devşirme ve
propaganda faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve gerekli tedbirleri alması.
Ve ayrıca bizim iade talebinde bulunduğumuz kişiler var bu yönde somut
adımlar atması. Biz NATO’nun açık kapı politikasını destekliyoruz, biz
Finlandiya’nın NATO üyeliğine başından beri Finlandiya’yla ilgili ciddi bir
sorunumuz yok dedik, ama gerek iki ülke, gerekse NATO bu iki ülkenin üyelik
sürecini birlikte yürütmek istediği için ikisine eşit muamele yaptık. Ama
her konuşmamızda Finlandiya’yla göreceli olarak çok az problemimizin
olduğunu söylemiştik. Nitekim iyi niyetimizi de gösterdik ve Finlandiya ile
ilgili üyelik protokolü Meclisimize gönderildi, şimdi takdir Yüce
Meclisimizindir.
Teşekkür ediyorum.
MODERATÖR-[Simultane Tercüme] Çok teşekkürler.
Şimdi şuraya geçelim. Türk arkadaşımız bir soru sormak istemiyor muydu?
Peki, şuraya alalım buyurun. Özür dilerim af edersiniz Sayın Bakan siz de
yanıt verecektiniz değil mi? O son soruyu yakalayamamışım.
İSVEÇ ULUSLARARASI KALKINMA İŞBİRLİĞİ VE DIŞ TİCARET BAKANI JOHAN FORSSELL-
[Simultane Tercüme] İsveççe sorulduğu için İsveççe yanıtlayacağım. İsveççe
konuşacağımı belirtmiştim.
Bugün başarılı oldu, 7 milyar Euro bizim ümit ettiğimizin ötesinde bir
rakamdı. Türkiye ve Suriye arasında bunun nasıl paylaştıracağı öncelikle
yapılan taahhüde bağlı demek istiyorum. Bugün yapılan taahhütlerde bu
belirtildi bazılarında, Birleşmiş Milletler yoluyla da bu taahhütler
kullanılacak. Türkiye’deki ihtiyaçlar Suriye’den daha fazla bunu da
biliyoruz ve dolayısıyla paylaştırmayı da ona göre gerçekleştireceğiz.
Bir de insani yardımdan söz ettiniz. Hem Türkiye’de hem Suriye’de insani
yardım için çalışabiliyorsunuz. Uzun vadeli yeniden inşada mutlaka
hükümetle işbirliği gerekiyor, biz de Suriye Hükümetiyle işbirliği yapmak
istemiyoruz. Bunun sebebi de temel insan haklarına saygı göstermemeleri.
Türkiye’yle çok iyi bir işbirliğimiz var dolayısıyla, Türkiye’yle bunu
yürütebiliyoruz. Bugün parayı nasıl bölüştüreceğimize sorarken farklı
sonuçları olduğu unutmayalım.
SORU- Ben de sorumu Türkçe soracağım Sayın Bakan’a. Milliyet Gazetesinden
Didem Özel Tümer.
Sayın Bakan, 6 milyar Eurodan fazla Türkiye’ye olduğunu söylediniz, tam bir
kırılım var mı elinizde ne kadarı hibe, ne kadarı kredi olarak kullanılacak
gibi bir detay verebiliyor musunuz? Bir de acaba bunun, bu yardımın,
bağışın kullanılmasını bir takvime bağlamak mümkün mü? Çünkü taahhütler var
ortada, ama ne zaman bu taahhütlerin gerçekleşeceğini bilmiyorlar. Sizin
gönlünüzden geçen ilk etapta ne kadarlık bir meblağın gelmesi ya da
Türkiye’nin hesaplamaları neyi gösteriyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Öncelikle bir kere daha tüm
katkıda bulunan, taahhütte bulunan kurum ve ülkelere teşekkür ediyoruz,
Avrupa Birliği’ne özellikle çok teşekkür ediyoruz, çünkü taahhütlerin
yarıdan fazlası Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkelerden geldi Oliver da
söylemişti.
Şöyle kabaca bir hesap yaptık, bu rakamın 4.3 milyar civarında yani miktarı
daha doğrusu aşağı yukarı kredi olarak, uygun kredi olarak Türkiye’ye
aktarılacak. 1 milyar 750 milyon Avro da hibe olarak bugün taahhütte
bulunuldu. Fakat burada bazı ülkeler, mesela Macaristan iki tane yıkılan
kiliseyi ve bir hastaneyi yapacaklarını söylediler ve bunun için de bizden
proje bekliyorlar. Bu projelerin maliyeti de daha sonra ortaya çıkacak,
bunlar bu miktarlara dahil değil.
Şimdi bu taahhütlerin ne zaman ve nasıl ödeneceği? Elbette şu anda geçici
barınma ihtiyacı devam ediyor, acil ihtiyaçlar var, bir kısmı bunlara
harcanacak kendileriyle de görüştük ve onların bir an önce gönderilmesinde
fayda var. Proje bazlı verilecek katkılar için de tabii projelerin ortaya
çıkması lazım, ayrıca yeniden inşa süreci de hızlı başladı, hızlıca devam
ediyor 650 bin civarında bağımsız ünite, yani ev ya da daire inşa edeceğiz
ve altyapısıyla beraber. Okullarıyla, hastaneleriyle, diğer altyapısıyla
beraber. Elbette bazıları da proje bazlı olduğu için bu projeler hayata
geçtikçe paralar aktarılacak. Biz de aynı şeyi yapıyoruz zaten
projelerimizi hayata geçirdikçe kendi bütçemizden ya da diğer
vatandaşlarımızın ve diğer ülkelerden gelen destekleri de bu şekilde
kullanacağız. Yani hibe olanların bir an önce aktarılmasında fayda var,
yine kredi anlaşmaları da tabii bu uygun şartlarda onu ilgili
kurumlarımızla taahhütte bulunan finans kuruluşlarıyla yapacakları
anlaşmaların bir an önce hayata geçirilmesine bağlı.
Sanırım sorularınızı cevapladık.
Teşekkürler.
SORU- [Simultane Tercüme] … AB’nin Suriye’ye yaptığı yardım müdahalesiyle
ilgili bir soru sormak istiyorum.
Komisyon üyesi Lenarcic biz kuzeybatı Suriye’ye yardım yollayamadık, çünkü
Rusya Lazkiye’ye bizim girmemize müsaade etmiyor, o yüzden Birleşmiş
Milletler aracılığıyla yardım gönderiyoruz dedi. Bu güvenlik nedeniyle mi,
yoksa sadece Birleşmiş Milletler aracılığıyla bu yardımı yapabilecekleri
için miydi? Birleşmiş Milletler Suriye’yle ilgili bir soruşturma yaptı ve
günlerce Suriyeliler enkaz altındayken yeterli müdahaleyi yapmadıkları ve
Şam’dan da yardım ulaşmadığı için kendilerini sorguladılar. Bu konuyla
ilgili ne diyeceksiniz?
MODERATÖR- [Simultane Tercüme] Bugünkü basın toplantısının odağı bu konu
değil. Konferansımızın sonuçlarını burada konuşuyoruz. Aynı soruyu teknik
brifingimiz sırasında da sordunuz. Elimizdeki her imkânı kullanarak
Suriye’ye hızlı bir şekilde yardım ulaştırmaya çalıştık. Evet, durum
Suriye’de çok zor, ama esas olarak bu zorluğu yaratan Suriye rejimidir. Ve
özellikle Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar sayesinde
örneğin bazı sınır geçiş kapılarının açık kalması ve yardımın geçebilmesini
sağladık. Size daha sonra bu konuda bilgi verebiliriz, çok teşekkür ederim.
Son soruyu alacağız, son soru siz, buyurun.
SORU- [Simultane Tercüme] Teşekkür ederim, iyi akşamlar.
Benim sorum tabii ki durumla ilgili. Sayın Çavuşoğlu, size şunu sormak
istiyorum: Acaba nasıl bir çalışma yapıyorsunuz Suriye’yle normalleşme
konusunda? Eğer bu hedefe ulaşmak hala çok uzak bir hedef halinde
görünüyorsa bunu lütfen belirtin ya da Türkiye daha olumlu bir rol oynayıp
Suriye veya Suriye’nin bir kısmıyla uluslararası toplum arasında bir köprü
kurulmasını sağlayabilir mi? Çünkü arkadaşımın söylediği gibi, insani
kuruluşların Suriye’ye yardım ulaştırmasında hala çok önemli sorun
yaşanıyor.
Sorum şu: Türkiye’yle Suriye arasında ilişkilerin normalleşmesi ne durumda?
DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben aslında normalleşme değil de
Suriye yönetimiyle angajmana girme diye düzeltmek istiyorum.
Bu çabaların amacı şudur: 11 yıldan fazla süren Suriye’deki kaosu,
istikrarsızlığı, iç çatışmaları kalıcı bir şekilde sonlandırmaktır. Bugüne
kadar çok çaba oldu, çok platformda birlikte çalıştık birçok ülkeyle,
inisiyatifler oldu, Uluslararası Suriye Destek Grubu, Fikirdaş Ülkeler,
küçük grup, bizim Rusya ve İran’la oluşturduğumuz Astana formatı diyelim
garantörler ülkesi olarak yaptığımız çalışmalar. Şu anda elde bir tek
Astana kaldı, Astana sayesinde Anayasa Komisyonu toplanıyor, ama orada da
bir netice çıkmıyor. Göçmenler dönemiyor. Terör örgütü PKK/YPG ülkeyi
bölmek için her gün konumunu daha da güçlendiriyor maalesef bazı
müttefiklerimizin, ABD başta olmak üzere verdiği destekler yüzünden.
Diğer taraftan, ülke içinde yaşayan insanlar zor şartlarda yaşıyorlar.
Türkiye’deki göçmenlerin de önemli bir kısmı gönüllü olarak dönmek istiyor,
şartlar uygun değil. Muhalefetle şu andaki rejimin BM Güvenlik Konseyi
kararı çerçevesinde, ilgili 2254 nolu karar çerçevesinde, ülkeyi seçime
götürecek bir süreçte mesafe kat etmesi lazım. Ancak siyasi çözümle ülkenin
birliği, beraberliği tesis edilebilir. Biz Suriye’nin sınır ve toprak
bütünlüğünü destekliyoruz. İşte tüm bunları Suriye yönetimiyle angajmana
girerek de denemek istiyoruz, başka türlü bu iş çözülmeyecek. İşte bazı
görüşmeler oldu üçlü düzeyde, Savunma Bakanları, İstihbaratlar düzeyinde
oldu, Bakan Yardımcıları düzeyinde bir toplantı planlanmıştı ertelenmiş,
önümüzdeki günlerde bu toplantının da olacağını görüyoruz ve daha sonra
Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantı planlanıyor. Ve tüm bu
görüşmelerin amacı, dediğim gibi bu var olan sorunları çözme konusunda
Suriye’yle, Suriye yönetimiyle angajmana girmek.
Ayrıca, uluslararası toplumun da şu ayrımı yapması gerekiyor: Yeniden inşa
ile mevcut Suriye’de yaşayan insanlara ve de dönecek insanlara yapılacak
yardımları ayırt etmek lazım. Kalıcı bir barış olmadan yeniden inşanın
olmayacağını biliyoruz. Ve göçmenlerin Suriye’ye dönebilmesi için de sadece
bizim değil, şu anda Arap ülkeleri de angajmana giriyor, görüşüyor,
uluslararası toplumun da bu şekilde en azından uluslararası örgütler
aracılığıyla, UNHCR başta olmak üzere rejimle bir angajmana girmesi lazım,
çünkü bazı teminatlar alınması lazım, dönecek insanların güvenliği ve
rejimin kontrol ettiği yerlerdeki insanlara da yardımlarımızı götürmemiz
lazım, şartlar çok iyi değil, depremden bağımsız olarak söylüyorum.
MODERATÖR- [Simultane Tercüme] Hepinize çok teşekkür ediyoruz tekrar burada
bizimle birlikte olduğunuz için.
Basın toplantısının bülteni de yayınlandı.
Teşekkürler.
* Interpress deşifresidir.