Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Ortak Basın Toplantısı, 3 Kasım 2022, İstanbul

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Genel Sekreter Stoltenberg, Sayın Cumhurbaşkanımızın konuğu olarak ülkemizi ziyaret ediyor.

Bugün kendisini burada, İstanbul Temsilciliğimizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Biraz sonra Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın da katılımıyla çalışma yemeğinde de bir araya geleceğiz. Kendisini son olarak geçtiğimiz Mart ayında biliyorsunuz II. Antalya Diplomasi Forumu’nda misafir etmiştik Türkiye’de ve Antalya Diplomasi Forumu’na da çok önemli katkıları olmuştu. Bunun için de ayrıca çok çok teşekkür ediyorum.

Bugün Sayın Stoltenberg’le ve ekiplerimizle NATO gündemindeki konuları değerlendirme fırsatımız oldu.

Madrid Zirvesi çok başarılı bir zirveydi ve Madrid Zirvesi’nde alınan kararların takibini yaptık. Ama bu kararların takibi esas bu ayın sonunda Bükreş’te düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda ele alınacak. Dolayısıyla bu toplantının da hazırlıklarını ele almış olduk.

Yine NATO Vilnius Zirvesi hakkında da görüş alışverişinde bulunduk.

NATO’nun gündeminde biliyorsunuz tehditler var ve terörizm özellikle NATO’ya karşı öncelikli tehditlerden bir tanesidir ve terörle mücadele konusunu da ele aldık.

Malumunuz bu sene Türkiye’nin NATO’ya katılımının, NATO üyeliğinin 70. yıldönümü. Türkiye her zaman ittifakın sorumluluk sahibi ve öncü üyelerinden birisi olmuştur. Türkiye ittifak dayanışması ruhuyla NATO’nun her alandaki gayretlerine, faaliyetlerine önemli katkılar veriyor.

Ukrayna Savaşı sonrasında NATO’nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasının güçlendirilmesi için atılan adımlara da ilave destek sağlayacağız.

Tabii bugün Ukrayna’daki durumu, savaşı da ele aldık. Ukrayna’daki durumu ve özellikle de bunun bölgesel ve küresel yansımalarını da değerlendirdik.

Ukrayna konusundaki ilkesel tutumumuz belli. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğini biz Türkiye olarak güçlü bir şekilde destekliyoruz.

Aynı zamanda ilave bazı hususların da altını bu vesileyle çizmek isterim. Karadeniz’den tahıl ihracatı konusunda yaşanan sıkıntı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sarf ettiğimiz çabalarla tekrar çözüldü. Ama 20 gün sonra bu tahıl anlaşmasının tekrar yenilenmesi gerekiyor. 4 aylık bir anlaşmaydı. Kesintisiz bir şekilde devam etmesi için Cumhurbaşkanımızın liderliğinde biz çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Sevkiyattaki herhangi bir kesintinin özellikle en az gelişmiş ülkelere nasıl yansıyacağını biliyoruz. Geçen hafta üç Afrika ülkesini ziyaret ettim ve bu tür kesintilerden ne kadar tedirgin olduklarını da gördük. Ayrıca, tahıl anlaşmasının kendileri için ne kadar hassas olduğunu da bizzat kendilerinden işittik. Özellikle açlıkla boğuşan ülkelerin sofrasından bir ekmek daha azalmış olacak. O nedenle kesintisiz devam etmesi konusunda çabalarımızı sürdürmemiz lazım.

Ama esas Ukrayna’daki çatışmaların durdurulması konusunda da çabalarımızı artırarak devam ettirmemiz gerekiyor. Şartların kolay olmadığını biliyoruz, ama diplomasiye fırsat verilmesi gerektiğini de her fırsatta tüm görüşmelerimizde vurguluyoruz. Bugün de bu düşüncelerimizi Sayın Genel Sekreter’le paylaşma imkânımız oldu ve bu doğrultuda da çabalarımızı biz Türkiye olarak devam ettireceğiz.

Tabii NATO’nun genişlemesi, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği de gündemdeydi. Malumunuz Madrid’de üçlü bir mutabakat zaptı imzalamıştık. Sayın Genel Sekreterin de çok büyük katkıları oldu, huzurlarınızda kendisine çok teşekkür ediyorum.

Tabii her iki ülke makamları bu muhtıraya bağlılıklarını dile getiriyorlar. Esas önemli olan, tabii muhtırada yer alan unsurların somut olarak uygulanması.

İsveç’te, seçim öncesi bir önceki hükümetin çok ciddi adım atamayacağını biz biliyorduk, ama yeni hükümetin bu konuda daha kararlı olduğunu da görüyoruz. Yeni İsveç Başbakanı, Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak, konuğu olarak gelecek hafta Ankara’ya geliyor. Bu konuları kendileriyle görüşme imkânımız olacak. Ayrıca üç ülke arasında kurulan uzmanlar düzeyinde bir mekanizma vardı, ilk toplantı Helsinki’de gerçekleşmişti. Bir sonraki toplantı Stokholm’da gerçekleşecek. O toplantının da atılan ve atılacak adımları gözden geçirme bakımından faydalı olacağını düşünüyorum.

Ben bu düşüncelerle dostum Jens’e bir kere daha hoş geldiniz diyerek sözü kendisine bırakıyorum.

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- [Simultane Tercüme] Sayın Bakan Çavuşoğlu, sevgili Mevlüt, bu sıcak karşılama için teşekkür ederim.

İstanbul’da olmak, sizinle birlikte olmak benim için büyük mutluluk.

Türkiye, NATO’nun önemli müttefikidir ve ortak güvenliğimize büyük katkılarda bulunmaktadır. Terörizmle mücadele, özellikle Irak’taki misyonumuzda kritik rol oynuyorsunuz. Aynı şekilde deniz ve hava savunmamıza her açıdan destek veriyorsunuz. NATO da aynı şekilde Türkiye’nin güvenliğine katkıda bulunuyor. Bunu hava savunmasını güçlendirerek ve Doğu Akdeniz’deki hava ve deniz desteğiyle, Karadeniz’de aynı şekilde destekliyor. Dayanışmamız çok kritik, çünkü bu neslin en büyük güvenlik krizini yaşıyoruz.

Bugün bir dizi konuyu konuştuk, Ege’deki durum, terörizmle mücadele, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, Ukrayna’ya vereceğimiz destek masadaki konulardı. Başkan Putin, Ukrayna’da başarısız, ama daha fazla zulümle yanıt veriyor bu duruma. Son haftalarda füzelerin atıldığını, dronlarla saldırı yapıldığını, altyapının … yerle bir edildiğini, Ukraynalı sivillerin ısınma, su, elektrikten mahrum edildiğini ve kışın geldiği bir dönemde bunun yapıldığını görüyoruz. Aynı şekilde balistik füzelerle İran’ın Rusya’yı desteklediğini görüyoruz ki bu kabul edilebilir değil. Hiç kimse bu illegal savaşta Rusya’yı desteklememeli.

Ben Türkiye’ye öncelikle Ukrayna’ya verdiği destek için çok teşekkür ediyorum. Son teknoloji dronlar ve gemilerle Ukrayna kendi savunmasını Türkiye sayesinde güçlendiriyor.

Aynı şekilde Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Çünkü Ukrayna tahılının Karadeniz’den geçerek dünya krizini önlemiş oluyorlar ve Ukrayna tahıl anlaşması son derece önemli. Türkiye’nin bu önemli yaşam hattını korumak için ve milyonlarca insanın ihtiyacı olan bu sevkiyatı sağlamak için yaptıklarını büyük takdirle karşılıyoruz.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini de konuştuk. Haziran’da Madrid Zirvesinde tüm müttefikler tarihi bir davetle Finlandiya ve İsveç’i NATO’ya davet ettiler ve katılım protokollerini imzaladılar. Türkiye, Finlandiya ve İsveç, aynı şekilde bir üçlü muhtıra konusunda anlaştılar.

Mevlüt, söylediğiniz üzere sizin önemli beklentileriniz var, bu muhtıranın Türkiye’ye daha fazla güvenlik getirmesini bekliyorsunuz ve ben bu endişelerinizi paylaşıyorum. İsveç ve Finlandiya öte yandan bu muhtıra konusunda Türkiye’yle uzun vadeli ortaklıklarını taahhüt ettiklerini vurguladılar ve bu konuda görevlerini yerine getirdiler. Hem Finlandiya, hem de İsveç liderleriyle geçen hafta konuştum. Her iki ülkenin muhtırayı uygulayacak somut adımlarını memnuniyetle karşılıyorum. Finlandiya ve İsveç, Türkiye’yle işbirliklerini arttırdılar terörizmle mücadele konusunda ve kalıcı bir mekanizma oluşturulmuş oldu. İsveç, yeni yasalar geçiriyor ve böylece terör örgütlerine katılımı PKK dahil olmak üzere engelliyor. Ayrıca, terörizmin finansmanı konusundaki araçlarını güçlendiriyor. Daha fazla iade ve sınır dışı gerçekleşmeye başladı, iadeler arttı ve kısıtlamalar kalktı. Finlandiya ve İsveç, Türkiye’yle anlaşmalarındaki taahhütlerini yerine getiriyorlar, terörizmle mücadelede her yerde, her konuda taahhütlerini güçlendiriyorlar ve taahhütlerini yerine getiriyorlar. Türkiye’yle birlikte çalışmaya hazırlar, dolayısıyla bütün güvenlik endişelerinizi giderecekler.

Artık İsveç ve Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım.

Onların üyeliği bizi daha güçlü kılacak, insanlarımızı daha güvende kılacak. Bu zorlu zamanlarda bu üyeliği tamamlamamız çok önemli. Her türlü yanlış hesap ya da Rusya’nın yanlış anlamasını önlemeliyiz. NATO’nun kapısı elbette ki açık kalacak, müttefikler ve NATO üyesi ülkeler NATO’ya kimin üye olabileceğine elbette karar verecekler. Dolayısıyla bu iki ülkenin yakın zamanda tam üye olmasını ümit ediyorum.

Sevgili Mevlüt, Türkiye’nin ittifaka güçlü desteği için bir kere daha Türkiye’ye teşekkür ediyorum ve ziyaretimin geri kalanını işbirliğimizi mutlulukla beklediğimi, heyecanla beklediğini ifade etmek istiyorum.

Sorular var mı acaba?

SORU- CNN Türk Televizyonu, Mücahit Topçu.

Sorum hem Sayın Bakana, hem de Genel Sekretere olacak.

Hafta başında Rusya lideri Putin’in tahıl koridorundan çıkıyorum açıklamasının ardından, tahıl koridorunda kısa süreli bir kriz yaşanmıştı. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan bu krizin önlendiğini ifade etti. Kriz normale döndü. Tahıl koridoru tekrar işler hale geldi. Bu noktada konuşmalarda bu tahıl koridoru krizinin çözümüne ilişkin neler konuşulduğunu merak ediyoruz.

Ek olarak, özellikle Türkiye liderler diplomasisini etkin bir şekilde yürütüyor hem Rusya’yla, hem Ukrayna arasında. Bu durum Rusya’yı ve Ukrayna’yı ateşkes masasına oturtur mu? Ve Ukrayna’da artık 8 ayı aşkın süredir devam eden bir savaş var, son duruma ilişkin değerlendirmelerinizi merak ediyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ederim sorularınız için.

Her şeyden önce, bu tahıl anlaşması imzalandıktan sonra dünyada gıda fiyatları, özellikle tahıl fiyatlarında bir düşüş oldu; 2008’den sonra en büyük düşüşün olduğunu Dünya Gıda Örgütü söylemişti, yüzde 9 civarında bir düşüş. Ama Rusya bu anlaşmadan çekiliyorum, daha doğrusu askıya aldım işbirliğini dedikten sonra, tekrar yüzde 4-5 civarında artış olduğunu gördük. Bu, kısa süre içinde çok ciddi bir artıştır. Yani herkesin bu konuda endişelendiğini görüyoruz.

Tabii Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Putin’le telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Burada Sayın Putin’in de yapıcı bir yaklaşım içinde olduğunu da gördük, söylemek isteriz. Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanımız Zelenskiy’le de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Aynı zamanda Milli Savunma Bakanımız hem Rus, hem de Ukraynalı mevkidaşlarıyla görüştü, ayrıca Ukrayna Altyapı Bakanıyla da görüştü, bunun uygulamasından sorumlu bakanlık Ukrayna tarafında Altyapı Bakanlığı. Ve bu süreçte Ukrayna’nın da çok yapıcı bir yaklaşım içinde olduğunu gördük. Yani sonuçta Rusya yine Putin’in de kararıyla, Çarşamba günü biliyorsunuz, Grup Toplantısında da Sayın Cumhurbaşkanımız hemen bilgiyi paylaştılar, tekrar tahıl anlaşmasına geri döndü.

Biraz önce söylediğim gibi, 20 gün sonra bu anlaşmanın tekrar uzatılması gerekiyor. Bir taraftan ben de Lavrov’la 3 defa görüştüm, Dmitro Kuleba’yla görüştüm, Dışişleri Bakanı Blinken ve BM Genel Sekreteri Guterres’le görüştük, bazı Avrupalı dostlarımızla da görüştük, takip ediyorsunuzdur. Tabii burada Rusya’nın kendi tahıl ve gübre ihracatıyla ilgili verilen sözlerin tutulmasını istediğini görüyoruz; BM’ye yazdıkları mektupta bunu gördük, telefon görüşmelerimizde bunu gördük. Bu konuda da olumlu gelişmeler oluyor ve bunları takip edeceğiz. 20 gün içinde bu endişeleri de gidermek lazım. Bu, Rusya’yı desteklemek anlamına gelmez. Her şeyden önce bir mutabakat, bu mutabakatın yerine getirilmesi gerekiyor.

Ayrıca, her zaman söylüyoruz, Rusya’nın tahıl ve gübresine de başta en az gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyanın ihtiyacı var. Eğer bu gübre ihracatı gerçekleşmezse, sadece Afrika’da, yine seyahatimde öğrendim, uzmanlar söylüyor, tarım üretiminde yüzde 20 bir düşüş olacak. O nedenle, … tüm dünyanın yararına bu anlaşmaların kesintisiz bir şekilde uygulanmasına devam etmek gerekiyor. Biz Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çabalarımızı sürdüreceğiz.

Savaş konusunda son durumu sordunuz sanırım. Biraz önce bilgi verdim, savaş devam ediyor, maalesef devam ediyor, daha da karmaşık hale geliyor, uzadıkça daha karmaşık. Çünkü burada 29 Mart’ta İstanbul’da iki tarafın heyetleri bir araya geldiği zamanki şartlarla şimdiki şartlar çok farklı. Sahadaki şartlar farklı, ülkelerin pozisyonları farklı, işte Kırım var, Donbas Bölgesi var, farklı konularda çok şey değişti, daha karmaşık hale geldi, uzadıkça daha da karmaşık hale gelecek. O nedenle, ne kadar kısa süre içerisinde bu savaşı sonlandırabilirsek ve diplomasiyi işletebilirsek, hem iki ülkenin de yararına, hem de tüm dünyanın yararına olacak.

Tabii biz her zaman şunu da söylüyoruz: Saldırılan topraklar Ukrayna toprakları, o nedenle özellikle Ukrayna için adil bir barışın olması gerektiğini, sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü çerçevesinde bunu da vurguluyoruz.

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- [Simultane Tercüme] Evet, ben öncelikle Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na takdirlerimi sundum, çünkü Türkiye Hükümetinin bu konudaki gayretleri, çabaları önemliydi; bu Tahıl Anlaşması tekrar kazanıldı. Milyonlarca insan tahıla ihtiyaç duyuyor, Ukrayna’dan gelecek, Karadeniz’den, Boğazlardan dünya pazarına uzanacak tahıla ihtiyaç duyuyor. Eğer bu sevkiyat dünya piyasalarını erişmezse fiyatlar artar ve milyonlarca insan mağdur olur. Dolayısıyla tahıl anlaşması son derece önemli, gıda fiyatları açısından belirleyici, yüzmilyonlarca insanın beslenmesi buna bağlı. Burada Türkiye’yi bir kere daha takdirle karşılıyorum, Türkiye Cumhurbaşkanına, Dışişleri Bakanına tüm çabaları için.

Hafta sonunda yaşanan bu sorunun giderilmesi ve tekrar Tahıl anlaşmasına dönülmesi çok önemli. Sayın Çavuşoğlu’yla da konuştuk, bunun yenilenmesi de çok önemli, uzatılması aynı şekilde önemli, sürekliliği çok kritik. Bu, Türkiye’nin oynadığı kritik rolü bir kere daha ortaya çıkardı.

Türkiye, Ukrayna’ya son derece önemli ekipman, teçhizat, askeri ve insani araçlarla destekleyerek bu sürece destek verdi, hem de Tahıl Anlaşması konusunda çok önemli çabalar sarf etti Birleşmiş Milletler’le beraber.

Aynı zamanda, Türkiye tutukluların değişiminde ve şu anda hissedilen savaşın etkilerinin azaltılmasında da çok kritik roller oynadı.

Şunları da söylemek isterim müsaade ederseniz: Artan fiyatlar ve küresel gıda piyasasında yaşanan sorunlar, müeyyidelerin bir sonucu değil, savaşın kendisinin sonucudur. Bunların giderilmesi Başkan Putin’in savaşı bitirmesiyle olur, çünkü Rusya’nın saldırganlığı aslında gıda sevkiyatını riske sokuyor, engelliyor. Elbette Tahıl Anlaşması bunu hafifletiyor. Ancak gerçek anlamda sorunun çözülmesi Ukrayna’ya karşı Rus saldırganlığının ve savaşın sonlanmasıyla mümkündür.

SORU- [Simultane Tercüme] Ben Norveç’ten Cristiansen.

Sayın Dışişleri Bakanı, Genel Sekreter Finlandiya ve İsveç taahhütlerini yerine getirdi dedi, çok net olarak bunu söyledi. Türkiye acaba bu başvuruları ne zaman onaylayacak? Ve 2023 seçimlerinden önce bu onay gelecek mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Aslında açılış konuşmamda bunu anlatmaya çalıştım. Madrid’de Genel Sekreter’in de katkılarıyla bir mutabakat muhtırası imzaladık. Ve bu memoranduma baktığımız zaman sadece davet edilmesi için imzaladık bunu, tam üyelik için bu iki ülkenin uygulaması gereken ya da atması gereken adımların hepsi bu memorandumda yer alıyor. Bu konuda bazı adımlar atıldı, Genel Sekreter’in de söylediği gibi İsveç’in Türkiye’ye yönelik silah ambargosunu kaldırması önemli bir adım, hatta 1-2 şirketimizin başvurularını da olumlu değerlendirdiler.

Diğer taraftan, kanun değişikliğine de gittiler. Fakat şu anda henüz bu memorandumda olan tüm unsurların bu iki ülke tarafından tamamen uygulandığını söylemek mümkün değil. Yani Genel Sekreter ve biz olumlu adımları söylüyoruz, söylemek de durumundayız. Çünkü bizim derdimiz NATO’ya zarar vermek ya da NATO’nun genişlemesini engellemek değil. NATO’nun genişlemesine bugüne kadar Sayın Genel Sekreter de bunu çok iyi bilir en güçlü destek veren ülkelerin başında Türkiye geliyor. Her Dışişleri Bakanları Toplantısında her zirvede bizler NATO’nun genişlemesine verdiğimiz desteği vurguluyoruz. O nedenle bizim amacımız bu iki ülkenin terörle mücadelede önemli adımlar atması. Çünkü NATO’nun bugün önündeki en büyük tehditlerden bir tanesi terörizm. Madrid’de bu vurgulandı. Ve bu konularda tabii somut adımlar da görmek istiyoruz. Şu andaki hükümetin açıklamalarını olumlu bulduğumuzu da söyledik. Ve Sayın Cumhurbaşkanımız yeni Başbakan Kristersson’la telefonla görüştü. Türkiye’ye gelmek istediğini söyleyince Sayın Cumhurbaşkanımız hemen bizlere talimat vererek bu ziyaretin gerçekleşmesi için gerekli adımları atın, koordinasyonu yapın dediler, biz de hemen devreye girdik ve arkadaşlarımız da. Ve 8 Kasım’da, Salı günü Ankara’da olacaklar kendileri. Ve biraz önce de söylediğim Daimi Ortak Mekanizma’nın bir sonraki toplantısı da Stokholm’de olacak. Bu toplantılar esasen önemli ve kritik toplantılar olacak. Ve burada atılacak adımlar, atılmış adımlar ve bundan sonraki atılacak adımlar gözden geçirilecek. Yani sonuçta sadece silah ambargosunu kaldırmak yetmez, bunun kalıcı olması lazım. Yani üye olduktan sonra da bu tür geri adımların atılmaması gerekiyor.

Diğer taraftan, bizim hem Meclisimize, bu çünkü partiler üstü bir durum, hem de halkımıza dönüp iki ülkenin somut adım attığını göstermemiz gerekiyor. Yani bu bakımdan esasen bu takvim de bu iki ülkeye bağlı, onların atacakları adımlara bağlı. Biz her zaman yapıcı yaklaşıyoruz. Ama açıkça düşüncelerimizi, endişelerimizi de gündeme getirdik. Bunlar da zaten memorandumda yer aldı, şimdi uygulanması gerekiyor. Ve önümüzdeki günlerdeki toplantılar bu bakımdan önemli ve kritik olacaktır.

Şunu da söylemek isterim: Yani göreceli olarak bizim Finlandiya’yla çok ciddi problemimiz yok, ama hem NATO, Sayın Genel Sekreter hem de iki ülke bu konuda herhangi bir ayrımın yapılmamasını rica ettiler. İki ülkenin birlikte üyeliğine önem veriliyor. Dolayısıyla, bu anlamda da bizim tarafımızdan da iki ülke aynı muameleyi görüyor. Önümüzdeki günlerde yeni hükümetten özellikle İsveç’te daha umutluyuz, şu ana kadar attığı adım ve yaptığı açıklamalardan dolayı ve somut adımları da görmek istiyoruz.

NATO GENEL SEKRETERİ JENS STOLTENBERG- (Simultane Tercüme) Evet, öncelikle ben de çok güçlü bir biçimde Haziran’da alınan, Türkiye dahil müttefiklerimizin kararlarını memnuniyetle karşılıyorum.

İkincisi, Finlandiya ve İsveç mevzuat değişikliklerine gidiyorlar, Türkiye ile terörizmle mücadele konusunda işbirliklerini artırıyorlar. Ve silah ihracatı konusunda Türkiye’ye kısıtlamalarını kaldırıyorlar. Son birkaç gündür Finlandiya Cumhurbaşkanı ve İsveç Başbakanıyla konuştum, aynı şekilde Finlandiya Başbakanıyla da görüştüm, ne kadar önemli olduğunu bu konunun kendileri için vurguladılar. Ve taahhütlerine, muhtıraya attıkları imzaya sadık kaldıklarını ve Türkiye’yle yakın çalışmanın, terörizmle mücadelenin kendi çıkarlarına olduğunu gördüklerini de söylüyorlar. Bu konuda yasalar değişti bunu görüyoruz. Mesela İsveç şu anda terör örgütlerine üyeliği yasaklıyor ve tabii ki bu İsveç’ten Türkiye’ye iade edilecek kişi sayısını da artıracaktır. Finlandiya ve İsveç taahhütlerini yerine getirdi, dolayısıyla, artık onları ittifakın tam üyesi yapmamızın zamanı geldi. Bugün bu konuyu konuştuk, sanıyorum bu konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yarın da gündeme gelecektir. Ama daha da önemlisi İsveç Başbakanı birkaç gün içerisinde Türkiye’ye gelecek, hiç şüphesiz bu konu o zaman da gündemde olacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla, zamanı geldi, Finlandiya ve İsveç’in yakın zamanda artık tam üye olmaları gerekli.

* Interpress deşifresidir.