Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto ile gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısı, 31 Ocak 2023, Budapeşte

MACARİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI PETER SZİJJARTO- … arasında iş ilişki ve dostluk anlamına geliyor ve bu 8-8,5 yıla dayanan bir dostluktur. Her zaman yardımcı oluyordu en zor konularda da verimli bir sonuç almak için değerlendirebiliriz beraber.

Ve çok memnun olduk tekrar, ziyaretinizle şeref verdiniz bize.

Son dönemin global ve Avrupalı etkinlikler ve olanlar Türkiye’nin rolünü daha yükseğe çıkardı ve biz Macarlar oldukça değer veriyoruz ve takdir ediyoruz Türkiye’nin bu rolünü.

Üç tane önemli global güvenlik konuya değinmek istiyorum izin verirseniz.

Biz Macarlar burada savaşın yanında yaşıyoruz komşu olarak, bu şekilde savaşın etkileri çok ağır bir şekilde bizi vuruyorlar. Böylece biz Macarlar bir an önce barış istiyoruz. Maalesef görmemiz gereken Transatlantik dünyasında NATO olarak ikimiz de üye olduğumuz bir problemle ilgili çok az konuşanlar var, hatta yapmak gerekenler de olmuyor. Transatlantik dünyasında barışla ilgili güç konuşmak bile güç istiyor, çünkü barışla ilgili konuşanlar ve barış için yapanlar bir an önce liberal … karşı karşıya geliyor, eleştiriyorlar. Ve barışla ilgili konuşanlar Putin’in müttefik ve Rusların ve Kremlin propagandist olarak değerlendiriyorlar. Halbuki savaşı sadece müzakerelerle sona erdirebiliriz ve Türkiye’nin başarılı aracılık rolüyle zaten bu şekilde hal oluyor ve sadece ve sadece Türkiye böyle bir barış olanak gösterdi bize. Özellikle Başkan Erdoğan’a ve Çavuşoğlu Bakana bağlayabiliriz, özellikle tahıl anlaşmaları mesela.

Biz Türkiye’yi istiyoruz ki devam etmelerini arz ediyoruz, bu aracılıkla devam etmelerini ricada bulunuyoruz. Çünkü bu Türkiye’nin çabalarına şükrederek barışa daha da yakınlaşıyoruz ve barış sesi yükselebilir, böylece savaşın yanında barışın sesi de duyulabilecek hale geliyor.

Bugün yanımızda Atilla Tilki de bulunuyor, kendisi Türk-Macar Dostluk Grubunun Başkanı ve Erdoğan Başkanın Barış Nobel Ödülünü almak önerisinde bulunuyor. Çünkü bu savaşta sadece başarılı olan anlaşma sadece Türkiye’ye ait oluyor, özellikle Başkana.

Diğer güvenlik anlamında önemli rol alıyor Türkiye, çünkü savaş ve yaptırımla ilgili enerjitik sorunlarla karşı karşıya geliyoruz Avrupa ve Macaristan enerji anlamında güvenli olmasında Türkiye’nin rolü tartışılmaz. Sadece yüzde 100 çalışan akım TürkAkım olarak geçiyor, Türkiye’nin üzerinden doğal gaz geliyor Orta Avrupa’ya Rusya’dan. Yani Türkiye’siz Macar enerjitik güven olmuyor ve bu gerçek, çünkü 5 milyar metreküp doğal gaz geldi Türkiye’nin üzerinden geçen sene. Ve geleceğimiz enerjitikle ilgili … önemlidir ve bunun en realistik senaryosu Azerbaycan’da üretilen doğal gazı orta Avrupa’ya getirmek anlamına geliyor ve böylece Macaristan’a da. Ve eğer haritaya bakarsak sadece Türkiye’nin üzerinde bu büyük miktar gelebilir Macaristan’a, böylece şirketlerimizin arasında müzakereler başladı ve Türkiye üzerinden bu akım Türk ağına başlanmak için anlaşmalar yapıyoruz şu an.

Üçüncü konumuz da, Avrupa için imkansız Türkiye’siz, bu da yasa dışı göçmenin konusu. Biz Macarlar olarak yine de baskı altındayız, 260 bin göçmeni durdurmamız gerekiyordu eğer Türkiye bu yasa dışı göçmenleri stoklamıyorsa o zaman biz burada olağanüstü bir problemle karşı karşıya geleceğiz. Biz bu adımla Türkiye’nin yaptığı adımları çok takdir ediyoruz, özellikle sınırlarda gösterdikleri ve kesinlikle uluslararası milletin Suriye’deki oradan kaçanların geri gitmesi için ortam yaratmasını istiyoruz. Bu hem Türkiye için, hem de bütün Avrupa göçmenlikle ilgili önemli bir konu anlamına geliyor. Yani uluslararası yararımız oradan buraya gelenler değil de buradan oraya geri dönenlere destek vermemiz gerekiyor.

Özet olarak, Macaristan ve Türkiye’nin iş birliği biz Macarlar için çok büyük destek veriyor bu söylediğimiz 3 konuyla ilgili, güvenli ilgili konuları kabul etmek için ve bu şekilde Türk-Macar iş birliğinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz, hem Macaristan’ın geleceği ve güveni için böylece bir anlaşmaya vardık. Stratejik partner, ortaklığımızı bir seviye yükseltiyoruz ve özel bir stratejik ortaklık anlaşmaları başladı ve bir sonraki yüksek stratejik buluşmasında belli olacak.

Dostum Sayın Mevlüt tekrar teşekkür etmek istiyorum Budapeşte’ye geldiğin için, seni burada görmekten gerçekten çok memnuniyet görüyoruz ve çok teşekkür ederiz şahsen yaptığın faaliyetler için, bu iş birlik Macaristan için faydalı olsun diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok çok teşekkür ediyorum.

Sevgili kardeşim Peter, yaklaşık bir yıl sonra tekrar burada Budapeşte’de beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizi de Nisan ayında Türkiye’de ağırlamıştık. Fakat biz sürekli temas halindeyiz, yani sadece karşılıklı ziyaretlerde değil, uluslararası toplantılar marjında da bir araya geliyoruz ve telefonla da sürekli herhangi bir konu olduğu zaman görüşüyoruz. Yani en sık temas kurduğum mevkidaşlarımın başında dostum, kardeşim Peter geliyor. Bu iş birliği için de çok teşekkür ediyoruz.

Tabi Türkiye-Macaristan ilişkileri öyle bir seviyeye geldi ki, liderlerimiz arasındaki temasla, dışişleri bakanları arasındaki temasla yetinmeyecek bir duruma geldik, dolayısıyla diğer bakanlarımızın arasında da ciddi bir iş birliği var, karşılıklı ziyaretler var. Bizim Milli Eğitim Bakanımız ve Sanayi ve Teknoloji Bakanımız buraya geldiler; Macaristan Savunma ve İçişleri bakanları bizi ziyaret ettiler. Yine Meclis Başkanımız geldi, Dış İlişkiler Komisyonu Başkanımız geldi. Her seviyede temaslarımız sıklaşarak devam ediyor ve Peter’ın da bahsettiği konulara gerek ikili görüşmelerde, gerekse Ortak Karma Ekonomik Komisyon toplantısı çerçevesinde, yani mekanizmalarda ilişkilerimizin tüm boyutlarını ele alıyoruz. İnşallah Peter’ın ziyaretiyle kurulan JETCO toplantısını da bu sene gerçekleştirmek istiyoruz.

Ve Sayın Cumhurbaşkanı Novak’ı da Mart ayında ülkemizde ağırlamaktan büyük bir onur duyacağız.

Altıncı Yüksek Düzeyli Strateji İş Birliği Konseyi toplantısının 6’ncısını daha doğrusu burada Macaristan’da yapmak için çalışmalarımızı başlattık.

Tabi tarihi ve özel bağlarımız var. Türkiye Cumhuriyeti adıyla imzaladığımız ilk anlaşma Macaristan ile dostluk anlaşmasıdır ve bu anlaşmanın 100. yılı olan 2024’ü Türkiye-Macaristan Kültür Yılı olarak kutlayacağız ve şimdiden hazırlıklara başlıyoruz. Bu 6’ncı Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi toplantısında da bu etkinlikleri başlatabiliriz.

Bu sabah Başkan Sayın Orban tarafında da kabul edildik, çok samimi, verimli bir toplantı gerçekleştirdik ve ilişkilerimize verdikleri destek için teşekkür ederken Sayın Cumhurbaşkanımızın selam ve en iyi dileklerini ve Türkiye’ye davetini de kendilerine aktarma fırsatı bulduk.

Bugünkü görüşmelerimizde de, gerek baş başa, gerek heyetlerimizle de ilişkilerimizin tüm boyutlarını tekrar gözden geçirdik. Peter bunlardan farklı alanlardan bahsetti, ama ekonomi, ticaret, havacılık, enerji gibi, savunma sanayi gibi, eğitim, konsolosluk gibi birçok konuyu ele aldık.

Ve bugün stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerimizi geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine çıkarma kararı aldık ve arkadaşlarımız bir taslak metin üzerinde çalışmaya başlayacaklar ve özellikle enerji, ekonomik iş birliğimize ve diğer alanlardaki iş birliğimize ilaveten güvenlik, savunma ve kültürü öncelikli konular olarak bu metinde yer alması konusunda da mutabık kaldık. Bu konudaki ortaya koydukları vizyon için de kardeşim Peter’a çok teşekkür ediyorum. Bu belgeyi de en kısa süre içinde imzalayacağız.

İkili ticaret hacmimiz artıyor, geçen sene yüzde 13 oranında bir artış oldu, 3,5 milyar dolara yaklaştık, potansiyel var, bu rakamı daha da ileri hedeflere götürebiliriz.

Yine Karma Ekonomik Komisyon toplantısının önümüzdeki süreçte daha verimli olması için iş forumu dahil her türlü yan etkinliklerle zenginleştirmek istiyoruz.

Yine yatırımcılarımızın Macaristan’a olan ilgisinin arttığını görüyoruz, bu Macaristan’ın yatırımcılar için önemli fırsatlar sunduğu anlamına gelir. Ayrıca, Türk firmalarına Macaristan Hükümeti çok güçlü destek veriyor, çok teşekkür ediyoruz. Şu anda 800 milyon dolar civarında olan yatırım 2 yıl içinde 3 milyon dolara çıkacak Büyükelçimizden aldığımız bilgilere göre. Aynı şekilde Macar firmalarının da Türkiye’deki yatırımlarının arttığını görüyoruz.

Ve Macaristan’la tabi ekonomik iş birliğimizi Afrika’daki projelerle de sürdürüyoruz, sadece ikili düzeyde değil ve bazı Afrika ülkelerini özellikle sağlık alanında, farklı alanlarda önümüzdeki süreçte birlikte desteklemeye devam edeceğiz.

Enerjinin öncelikli olduğunu söyledik ve geliştirilmiş stratejik ortaklık önceliklerimizden bir tanesi olacağını da vurguladık ve bugün enerji iş birliğimizi nasıl güçlendirebileceğimizi de değerlendirdik. Ve Peter önümüzdeki ay İstanbul Gaz Forumuna da katılacaklarını teyit ettiler bugün. Ve Azerbaycan’da çıkan gazın, önümüzdeki süreçte çıkartılacak ilave gazın Macaristan ve bazı Güneydoğu Avrupa ülkelerine, dostlarımıza ulaştırılması için biz Türkiye olarak her türlü desteği vereceğiz, Azerbaycan’la da bu konuda mutabık kaldık. Enerji iş birliğimizi daha da ileride güçlendireceğimize inanıyoruz.

Tabi iki NATO müttefiki olarak savunma sanayi iş birliğimizi de geliştirmemiz son derece doğaldır ve önceliklidir.

Dostum Peter’a özellikle bugün vatandaşlarımızın karşılaştığı bazı konular vardı, onları da ilettik. Ama vatandaşlarımızın özellikle çalışma izni gibi konularda sorunların çözülmesinde verdikleri katkı için huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. İki dost ve kardeş ülkeye yakışır bir şekilde var olan konularda hemen konuşup neticelendiriyoruz.

Baktığımız zaman turizm iş birliğine pandemi öncesi rakamları geçtik, daha da geliştirme imkanımız var ve bu yıl ilave uçuşlar olacak Macaristan’da İstanbul’a, Antalya’ya, dolayısıyla karşılıklı turist sayısı daha da artacaktır.

Eğitim iş birliğimizi de geliştiriyoruz. Maarif Vakfımıza verdiğiniz destekler için çok çok teşekkür ediyorum. Ne kadar konusu varsa, sorunu varsa hemen hallediyorsunuz ve Maarif’in burada daha fazla okul açmasını istiyoruz.

Vakıflar Bankasının bir an önce ofisini açması için kendilerini teşvik ediyoruz ve Mart ayında gelip ofislerini açacaklar, ama bu ofis ve şube sayılarını Macaristan’da artırmalarını istiyoruz.

Tabi uluslararası platformlarda da yakın iş birliğimiz var, her zaman birbirimizin adaylıklarını destekliyoruz.

Ve Türkiye Devletleri Teşkilatı’na ve çalışmalarına verdiğiniz değerli katkılar için çok çok teşekkür ediyorum.

Sadece Avrupa ofisinin Budapeşte’de olduğundan bunu söylemiyorum, tüm çalışmalara katkı sağlıyorsunuz, gelecekte Türkiye Devletleri Teşkilatı çatısı altında da iş birliğimizi nasıl güçlendirebileceğimizi gerek personel, gerek diğer alanlarda, onları da görüştük.

Ve Kasım’daki Semerkand Zirvesinde Macaristan’da Türkiye Devletleri Teşkilatı kuraklık önleme enstitüsünün kurulması kararlaştırılmıştı ve bugün dostum Peter’a burada kurulacak enstitüye her türlü desteği vereceğimizi söyledim.

Türkiye-AB ilişkilerine verdiğiniz destek için de çok çok teşekkür ediyorum.

Bugün ikili ilişkilerimizin yanında bizleri ilgilendiren bölgesel konuları da değerlendirme imkanımız oldu ve Ukrayna’daki savaşı her zaman olduğu gibi değerlendirdik bu savaşın nasıl sona erdirileceği gibi. Ve burada özellikle savaşın bir an önce sona ermesi konusunda samimi çaba sarf eden bir ülkeyiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde. Macaristan ve birçok sağduyulu ülke özellikle küresel güney dediğimiz ülkelerin de bir an önce bu savaşın sona ermesi konusundaki temennilerini de, taleplerini de biliyoruz, bize de iletiyorlar, çabalarımızı daha da artırmamız gerektiğini söylüyorlar. Savaşın mutlaka bir gün masada biteceğine de inanıyoruz, çabalarımızı sürdüreceğiz.

Fakat bu savaş devam ederken bile aslında diplomasinin işlediğini Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sarf ettiğimiz çaba ve kat ettiğimiz mesafelerle de göstermiş olduk. Bunlardan bir tanesi de tahıl anlaşması, esir takası.

Aynı şekilde Zaporijya Nükleer Enerji Santralinde bir hadisenin, kazanın meydana gelmemesi isin Rosatom’la Uluslararası Atom Enerjisi arasındaki diyalogun tesis edilmesi. Kendisiyle de geçen gün telefonda Grossi’yle bir görüşme gerçekleştirdim, o da teşekkür etti.

Ve birçok bilinen, bilinmeyen görüşmeleri sağlamamız Türkiye’nin aslında diplomasinin savaş devam ederken bile işlediğini göstermesi bakımından önemli. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın bu liderler diplomasisi sayesinde bunları başarabildik, o nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızı Nobel Barış Ödülüne aday göstermenizden dolayı dostum Atilla Tilki’ye de çok çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Cumhurbaşkanımız savaşın bitmesi için de gece-gündüz çabalarına devam ediyor, sürekli iki liderle de görüşüyor, ilkeli bir tutum sergiliyoruz savaş konusunda. Ama biz bu çabalarımızı devam ettirmezsek savaş daha da uzun sürebilir, bunun da yansımaları hepimiz için olumsuz olur.

Biraz sonra Antalya Diplomasi Forumuyla İFAD arasında, yani onların ortaklaşa düzenlediği bir panele de katılacağız. Antalya Diplomasi Forumunu da burada başlatmış oluyoruz aslında bu yılki 3’üncü oturumunu ve bunun de ADF’ye ve İFAD’a da çok teşekkür ediyoruz.

Tabi değerli dostumu ve Sayın Başbakan Orban’ı da Antalya Diplomasi Forumunda ağırlamaktan ve ben Sayın Cumhurbaşkanım büyük bir memnuniyet duyacağız.

Tekrar misafirperverliğiniz için ve çok verimli toplantılar için teşekkür ediyorum.

SORU- … basına göre Victor Orban Başbakan Afganistan gibi … toprağı olarak görüyor Ukrayna’yı ve böylece bir tartışma yaptı Sayın Başbakan.

Sayın Bakan, bu problemi nasıl çözeceksiniz, çözüm ne? Siz acaba Ukrayna Dışişleri Bakanlıkla buluşacak mısınız, oraya gider misiniz?

Diğer sorum da, Türkiye’nin bakış açısı nedir, NATO ile ilgili sadece Finlandiya’ya mı destek veriyorsunuz İsveç’e değil, ne düşünüyorsunuz? Ne şekilde değişecek eğer Macar Hükümet destekliyorsa … ederse hem İsveç hem Finlandiya’nın katılmasını desteklerse ne gibi bir değişim görüyorsunuz? Ve eğer Türkiye İsveç’in katılmasını desteklemiyorsa o zaman şartlarınız nedir acaba evet demek İsveç NATO’ya katılmak için?

Teşekkürler.

SORU- … (Yabancı Dil Konuşma)

SORU- Türk Dışişleri Bakanına sormak istiyorum. Türkiye savaş başladığından beri bir aracı olarak rol almaya çalışıyor, ama son günlerdeki gelişmeler barışın simgesini taşımıyor, daha savaş biraz büyüyecek gibi. Savaş tanklarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Yakın zamanda görüşmeler, anlaşmalar başlayacak mı Ukrayna ve Rusya arasında?

Ve şimdi Szijjarto Bakana sormak istiyorum. Boris Flatov Belediye Başkanının söyledikleriyle ilgili ne gibi bir resim çiziyor Ukrayna’yla ilgili? Ukrayna 2 sene içinde AB üyesi bile olacak gibi görüşüyorlardı?

SORU- Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansı. Sorum Sayın Szijjarto’ya olacak. Sayın Bakan, Macaristan Türk Devletler Teşkilatına 2018’de gözlemci üye oldu, 2019’da da Avrupa Temsilcilik Ofisi Budapeşte’de açıldı. Önümüzdeki dönem de Türk Devletler Teşkilatıyla ilişkilerinde ne tarz somut adımlar atacaksınız? Bu konular görüşmenizde gündeme geldi mi?

Teşekkür ederim.

MACARİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI PETER SZİJJARTO- Teşekkür ederiz bu sorular için.

Macaristan ve Ukrayna arasındaki ilişkilere gelirsek, biz Macarlar her zaman iyi olmak istedik Ukrayna’yla. Bunun için biz bir sürü nedenlerimiz hem vardı hem şu anda var. Savaş önceki zamanlara geri dönersek iyi bir ilişki kurmak istedik, çünkü orada 150 bin Macar yaşıyor ve bizim istediklerimize göre bu 150 bin kişinin hayatı daha da iyi olmasını istedik. Ve biz eğer iyi komşuysak o zaman orada yaşayan Macar toplumdan daha iyi yaşayabilir. Bu tecrübe olarak söyledik, çünkü diğer ülkelerle komşu ülkelerle aynı şekilde yaşadık ve orada yaşayan Macar toplumunun hayatı bu şekilde oluyordu. Fazla savaştan önceki zamanlara değinmek istemiyorum, ama Ukraynalılar hiçbir zaman partner olmadı bu konularda. 2015’ten sonra adım adım olarak kanundan kanuna gelerek sürekli Macar toplumun haklarını azaltıyorlardı. Bu bir tespit yani Macar azınlık, orada yaşayan Macar azınlıktan bir hak aldılar tüm … ulusal eğitimin hakkını almışlar. Bu hem ikili anlaşmalar hem de Avrupa birlikte bununla ilgili kanunlara aykırı oluyor. Ve bu şekilde niyetlerini gerçekten soru işareti karşılıyoruz. Biz savaş başladığında tabi bunları unutmadık, sadece bir parantez içine koyduk, çünkü şu an savaş döneminde bu tür sorularla bu tür problemlerle ilgilenmek doğru olmadığını düşündük. Ama bundan sonra bir tane daha kanun kabul etti Ukrayna bu ulusal azınlıklarla ilgili ve bu kanun daha da kötü durumlara düşürdü oradaki azınlıkları ve daha fazla hak almışlar onlardan. Ve şimdi soruyorum, ne gerek vardı? Bir savaşın içinde yani teorik olarak komşu ülkelerin yardımları istiyorlar, o zaman ne gerek vardı böyle bir kanuna o azınlık haklarını daha da kötüye götüren haklarını ne gerek vardı, ne ihtiyaç vardı buna? Düşündüğüm kadarıyla bu durum ya da bu bir istek. Macaristan ve Ukrayna’nın ilişkisi daha iyi olmasına gelirsek sadece bir tek yönlü bir arzuydu Macaristan tarafından. Ben her zaman Ukraynalı arkadaşlarla iş birliği yapmaya hazırım. Son 8,5 yılda her zaman açıktım dışişleri bakanlıklarla görüşme yapmaya. Şimdikini de her zaman açık olarak bekliyorum ve destek vermeye hazırım. Ama kendisi aramıyor beni şimdi ki Dışişleri Bakanı.

Sayın Büyükelçiyle ilgili soruya gelirsek, büyükelçi diplomatik kurallara göre yerine getirdi. Biz hala da barışın yanındayız, çünkü savaşın bir sonucu tamamen yaşama uygun bir yer olarak yapıyorlar bazı bölgeleri Ukrayna’da ve bizim istediğimiz bu savaş bir an bitmesini istiyoruz.

Bazı şeylere de reaksiyon vermek istiyorum, çünkü o kadar derine inmek istemiyorum. İsveç ve Finlandiya’yla ilgili NATO üyelikle ilgili konuya gelirsek, orada temiz bir bakış açımız var, biz NATO’nun gelişmesini destekliyoruz. Şubat ayında meclisimiz toplandığında İsveç ve Finlandiya’nın ratifikasyonu gündemde olacak Macar parlamentonun önünde ve tabi ki onun bir an önce üzerinden geçeceğiz. Bunu Türkleri hızlandırdım bir baskı yapmıyorum yani daha hızlı davransınlar diye bir baskıda bulunmadım, çünkü benim işim bu değil yani. Tabi anlıyorum şimdi ki uluslararası siyasette birbirimize ders veriyoruz gibi bir harekette ben bulunmak istiyorum. Bunu Türkiye’ye bırakıyorum, yani nereden gelebilirim ben Türkiye’nin Hükümetine bir ders yapmayı. Tabi bir parantez açıyorum şimdi Hıristiyan insan olarak ve Katolik dinde olan bir insan olarak diğer bir din kitabının yakması kesinlikle kabul edilemez bir davranış. Ve başka bir dinin kutsal kitabını yakmak ve ona hakaret etmek imkansız bir şey yani. Bir NATO üye olmak isteyen bir ülkeyle ilgili konuşuyoruz ve Türkiye’nin desteğini isteyen bir ülkeden konuşuyorsak o zaman belki biraz daha iyi davranışta bulunmalıyız. Tabi ben İsveçli değilim, İsveç Hükümetinin de üyesi değilim, sadece bir gözlemci olarak söylüyorum, onları da hızlandırmak istemiyorum sadece bir gözlemci olarak diyorum ki, belki biraz daha fazla saygı göstermesi gerekiyor bütün uluslararası siyasette. Ve tekrar diyorum, bir din kutsal kitabını yakmak bir konuşmanın serbestliği simgeleyen ve davranış hiç kabul edilemez bir şey. Yani bu agresif davranışları biz hiç katılmak istemiyoruz. Biz Hıristiyanlar her türlü dine karşı yapılan her türlü dini sembollere yapılan hakaretlere karşı karşıya geliyoruz. Tabi bu İsveçlilerin problemi, tabi Türkiye Meclisi ne zaman ratifikasyon yapar o da Türkiye’nin işi bizimde kendi gündemimizde olacak.

Ve son olarak Türk Devletler Teşkilatıyla ilgili çok iyi bir karar verdik gözlemci olarak. Orta Asya ve Türk bölgenin önemi gerçekten çok büyüdü son dönemlerde hala da büyüyecek hem evrensel etkinlikler bu şekilde gösteriyor ve biz sürekli olarak aktif üye olarak olacağız ve fonun bir an önce gerçekleşmesine de bekliyoruz. Bu şekilde hem Türkiye hem Orta Asya hem bizim dünyamızın ortaklığı devam edecek.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de Türkiye olarak tıpkı Macaristan gibi NATO’nun genişlemesini destekliyoruz, bu başından beri Türkiye’nin pozisyonudur. Ve özellikle en son 2008’di sanırım Bükreş Zirvesinden sonra aday olmak isteyen ülkelerin de adaylığı konusunda aynı tutumu sergiledik. Tabi Türkiye ayrıca NATO içinde NATO’nun birliğine ve güvenliğine en çok katkı sağlayan ülkelerin başında geliyor. NATO misyon ve faaliyetlerine en çok katkı sağlayan 5 ülkeden bir tanesi ve toplam bütçesine de en çok katkı sağlayan ilk 8 ülkeden bir tanesi. Tabi NATO’nun kuruluş amacı nedir? Müttefikleri korumaktır. Bugün NATO’nun belgelerine baktığımız zaman Madrid’deki stratejik konsept ve zirve bildirgesine iki önemli tehdit görüyor NATO. Bunlardan bir tanesi Rusya, diğeri de terörizm. Biz Finlandiya ve İsveç’in güvenlik endişelerini anlayabiliyoruz, o nedenle NATO’ya üye olmak istediklerini de biliyoruz. Ama bir taraftan o iki ülkenin güvenlik endişelerini anlarken Türkiye’nin güvenlik endişesinin karşılanmaması kabul edilemez o da terörle mücadeledir. Maalesef bu terör örgütleri FETÖ, PKK-PYD bu ülkelerde, özellikle İsveç’te yoğun bir mevcudiyeti var bunların. Sadece mevcudiyet değil, çok faaliyet gösteriyorlar, faal. Para toplama, yani terörizmin finansmanı aslında bu ona girer. Aynı şekilde insan devşirme ta oralardan Irak’taki Kandil Dağına, Suriye’ye insan devşiriyorlar, propaganda devam ediyor. Şimdi oturduk müzakere ettik bir belge imzaladık üçlü bir belge bu mutabakat muhtırasına göre bu iki ülke bu tür faaliyetleri ülkesinde durduracak açık net. Biz ne fazlasını istiyoruz ne eksisini istiyoruz, yani azını istiyoruz daha doğrusu.

Şimdi Finlandiya’yla baktığımız zaman göreceli olarak o kadar büyük sorunumuz yok, onlar da bazı adımlar attılar ve atacaklarını da söylüyorlar. Ama İsveç’e baktığımız zaman bu adımları atabilmek için yasa değişikliğine ve anayasa değişikliğine gitmek zorundayız dediler, gittiler, ama bu faaliyetler artarak devam ediyor, o zaman yasa değiştirmenin ne anlamı kaldı. Burada görülüyor ki siyasi irade lazım. Yeni Hükümette bu bir önceki hükümete göre bu iradeyi görüyoruz, ama henüz daha adım atmadılar. Tam tersine son provokasyonlar, PKK-YPG’nin faaliyetleri, terör örgütünün propagandası, yine aynı şekilde finansmanı, insan devşirme hepsi devam ediyor. Şimdi bunlar karşılanmadan bir ülkenin NATO üyeliğine evet dememiz mümkün değil, bu partiler üstü bir konu. Ve Dışişleri Bakanı Ankara’ya geldiği zaman Meclis’e de gitti orada tüm partilerden aynı şeyi işitti. Yani bu konularda adım atmazsanız hiçbirimiz bu mutabakat daha doğrusu protokolü, üyelik protokolünü onaylamayız dediler. Bu tamamen güvenlik endişesiyle ilgili, terörle mücadeleyle ilgili bir konu. Sonuçta biz Finlandiya’ya başından beri daha pozitif baktığımızı söyledik. Sayın Cumhurbaşkanımız son yine gençlerle bir araya geldiğinde de bunu söyledi. Ama NATO iki ülkenin üyelik sürecini birlikte götürmek istiyor. Bugüne kadar o iki ülkede de böyle istediler. Eğer böyle bir üyelik süreciyle ilgili bir karar verilirse ayrı ayrı da değerlendirme konusunda Finlandiya’ya daha pozitif bakabileceğimizi bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi. Yani bizim derdimiz NATO’yu engellemek değil, bizim güvenlik endişelerimiz karşılansın, terörle mücadele karşılansın.

Peter’a çok teşekkür ediyorum, bir Hıristiyan olarak düşüncelerini söyledi her zaman da kendi inancını ve farklı inançlarla ilgili düşüncelerini söylüyor çok çok teşekkür ediyoruz. Bizde de iman etmenin şartı Allah’ın tüm kitaplarına inanmak, peygamberlerine inanmaktır, aksi takdirde iman etmiş olamazsınız. Bizim inancımıza göre de antisemitizmde bir insanlık suçudur, Hıristiyan düşmanlığı da insanlık suçudur, İslam düşmanlığı da insanlık suçudur. İnsanlık suçu olan eylemler fikir ve düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü gibi adlandırılamaz. Aynı yasalar Finlandiya’da da var, İsveç’te de var düşünce özgürlüğüyle ilgili hemen hemen aynı İskandinav ülkelerde. Finlandiya diyor ki, ben izin vermeyeceğim diyor, çünkü bu nefret suçudur, insanlık suçudur, ırkçı bir yaklaşımdır. Bunlar Avrupa değerlerinde de açıkça ortadadır. Dolayısıyla, bunları düşünce özgürlüğüne sokup da istediği davranıp provokasyon yapabilirler anlayışı bizi hiçbir yere götüremez ancak kaosa götürür. Dolayısıyla, bizim Türkiye olarak tutumumuz da bu konuda aynı Peter gibi. Bir Müslüman olarak farklı inançlara ve kutsal kitaplara aynı saygının gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bir gün İsveç’te ileride yükümlülüklerini yerine getirirse o zaman otururuz bakarız. Ama şu anda İsveç’in bu şartlarda NATO üyeliğine evet dememiz bizim mümkün değil. Biz açık, dürüst her şeyi konuşuyoruz, birde takip mekanizması kurduk, belgeleri koyuyoruz önümüze hangi adımlar atıldı, atılmadı buna bakıyoruz, yani bu provokasyonlar bağımsız bir şekilde bunları da değerlendiriyoruz. Üçüncü toplantıyı iptal ettik, erteledik Brüksel’de olacaktı, NATO’da görsün, çünkü herkes kafadan bir şeyler söylüyor. Efendim, bu ülkeler karşıladı hadi onaylayın yok öyle bir şey yok. Görsün herkes, şeffaf olsun süreç. Dolayısıyla, bu konuda biz tutumumuzu en üst düzeyde de kayda geçiriyoruz.

Diğer taraftan, Ukrayna’daki savaşla ilgili biz başından beri savaşın sonlandırılması için gayret sarf ettik. Savaşın ilk aylarıyla şimdi savaşın şartları şu anda şartları tabi çok farklı. Savaş uzadıkça daha da çetrefilleşiyor, daha da zor oluyor. Bir ateşkes bırakın bir barışı, ateşkes zor. Ama biz başından beri bu savaşın herhangi bir savaşın kazananı olmayacağını söylüyoruz. Adil bir barışın da altını çizerek söylüyorum adil bir barışın da kaybedeni olmaz. Ve bu savaşın da kazananı olmayacağını düşünüyoruz ve masada bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun içinde çabalarımızı devam ettireceğiz ve güven arttırıcı adımlar konusunda da devam ettireceğiz. Elbette Ukrayna’nın kendi topraklarını korumak için farklı ülkelerden aldığı yardımlar var, en son işte tanklar konuşuluyor, bazı ülkeler vereceğiz diyor, vermeyeceğiz diyor, F-16’lar konusunda farklı açıklamalar var. Ama en önemlisi bir an önce adil bir ateşkes ve barışa doğru müzakerelerin başlatılması, biz bundan yanayız. Ve iki ülkenin da kabul edebileceği bir barış olması lazım. İki ülkeyle de angajmana girmeden de bunun mümkün olmayacağını söylüyoruz. Tek taraflı dikte edilecek bir barışı ne Ukrayna kabul eder, ne Rusya kabul eder gerçekçi olmamız lazım. Biz bu gerçekler temelinde çabalarımızı sürdüreceğiz.

Teşekkür ediyorum.

* Interpress deşifresidir.