Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yaptığı Ortak Basın Toplantısı, 8 Mart 2023, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-

Değerli basın mensupları, bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, başta İran ve Türkiye’deki kadınlar olmak üzere tüm dünyadaki kadınların ve burada bulunan kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum. Ayrıca deprem felaketinden bu yana yürütülen çalışmalarda büyük gayret sarf eden tüm kadınlara bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum. Depremden etkilenen kadınlarımızı, çocuklarımızı ve vatandaşlarımızı hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız ve kadın şehitlerimizi de rahmetle yad ediyorum.

Bugün değerli kardeşim İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ı Ankara’da bir kere daha ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Kendilerine bu dayanışma ziyareti için çok teşekkür ediyorum.

Kısa bir süre önce ikili ziyaret gerçekleştirmek üzere yine buradaydı. İran Cumhurbaşkanı Sayın Reisi’nin Türkiye’ye planladığı ziyaret ertelenmişti, o ziyaretin gerçekleştirilmesi için bugün birlikte neler yapabileceğimizi konuştuk.

Deprem meydana geldikten sonra hemen Türkiye’yle dayanışma gösteren ve acımızı paylaşan İran devletine ve İran halkına çok teşekkür ediyoruz. Sayın Reisi Sayın Cumhurbaşkanımızı aradılar, kardeşim Hüseyin Emir Abdullahiyan hemen aynı gün beni aradılar, taziyelerini ilettiler ve hemen yardım teklifinde bulundular, hızlı bir şekilde harekete geçtiler. 150 kişilik bir arama-kurtarma ekibi Türkiye’ye geldi ve Gaziantep’te 11 vatandaşımızı enkazdan çıkardılar. Diğer taraftan çok sayıda uçakla insani yardım sağladılar, aynı şekilde Adıyaman’da kurdukları sahra hastanesi için gerekli materyalleri getirdiler. Ve çadır, battaniye, canlı tespit cihazı olmak üzere birçok ihtiyaç duyulan malzemeyi ülkemize gönderdiler. Sadece havayoluyla değil karayoluyla da çok yüklü miktarda insani yardım, ilaç, tıbbi malzeme gibi her türlü ihtiyacı karşılamak için ellerinden geleni fazlasıyla yaptılar. Diğer taraftan, bundan sonraki süreçte hangi alanlarda bize yardım edebilecekleri konusunda kardeşim Hüseyin bize bazı önerilerde bulundu, teşekkür ediyoruz. Tüm İranlı ekiplere bu özverili çalışmaları için de çok teşekkür ediyorum.

Diğer taraftan, Adıyaman’da bir çadır kent de kurdular, bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Sadece İran devletine değil İran halkına da biraz önce teşekkür ettim. Çünkü deprem meydana gelir gelmez İranlı kardeşlerimiz gerek Tahran’daki Büyükelçiliğimize, gerekse farklı şehirlerdeki Başkonsolosluklarımıza koşarak birçok yardım ulaştırdılar; çadır, battaniye, yatak, ısıtıcı, hijyen kolisi, gıda gibi ihtiyaçları teslim ettiler. İran’ın da desteğiyle onları Türkiye’ye getirip deprem bölgelerine ulaştırdık.

Değerli basın mensupları; yaklaşık iki ay önce de buradaydı dedim kardeşim Hüseyin için, gerçekten kendisiyle sürekli temas halindeyiz, telefonla sık sık görüşüyoruz. İkili konuları, bölgesel meseleleri gerek telefonda, gerekse yüz yüze görüşüyoruz, önümüzdeki süreçte ben de İran’ı ziyaret etmeyi planlıyorum.

Bugün de yine ikili konuları, bölgesel meseleleri değerlendirdik. Gündemimizde özellikle ekonomi, Karma Ekonomik Komisyon toplantısının gerçekleştirilmesi, Tercihli Ticaret Anlaşmasının revize edilmesi ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, firmalarımızla ilgili meseleler, ulaştırma konuları, enerji konusunda işbirliğimiz ele alındı. Yaklaşık 2 ay Türkiye’ye gelen doğalgazda bir azalma olmuştu, şimdi tekrar normale döndü ve bundan memnuniyet duyuyoruz. Enerji konusunda işbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Terörle mücadele konusunu da görüştük, terör ortak problemimiz, hem biz hem de İran için tehdit. Terörle mücadelede daha gayretli olmamız gerekiyor. Konsolosluk konuları vardı, bunları da değerlendirdik. Ve önümüzdeki süreçte bu konularda somut adımlar atmaya devam edeceğiz.

Bölgesel konuları da, uluslararası meseleleri de değerlendirdik. Ukrayna’daki savaşın birinci yılı bitti ikinci yılına girildi, maalesef devam ediyor. Bu savaşın durması için üzerimize düşeni yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Tahıl Anlaşması, esir takası ve diğer alanlarda sarf ettiğimiz çabalar hakkında kısaca kardeşime bilgi verdim.

Diğer taraftan, özellikle bu nükleer anlaşma konusunda bu anlaşmanın bir an önce imzalanmasında fayda görüyoruz Türkiye olarak. Daha önceki gelişlerinde de bu konuyu değerlendirmiştik, bugün son gelişmeler hakkında da kardeşim Hossein bilgiler verdi.

Türkiye ve İran olarak, iki komşu olarak var olan sonuçları gidermek, ilişkilerimizi daha da geliştirmek ve her iki ülke için ortak sınamalar konusunda da iş birliği yapmak konusunda kararlıyız, mutabıkız. Önemli olan, somut adımları da atmaktır.

Ben bugünkü ziyaretleri için, depremden sonra verdikleri tüm destek ve gösterdikleri dayanışma için İran yönetimine ve kardeş İran halkına bir kere daha huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.

İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-

(Simultane Tercüme)

Kardeşim Mevlüt Çavuşoğlu’nun güzel karşılaması ve ağırlamasından dolayı çok teşekkür ederim.

Bugün burada, depremden dolayı bir kez daha sizinle aynı duyguları paylaştığımızı, dost ve kardeş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve halkıyla aynı duyguları paylaştığımızı belirtmek istiyorum.

Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle tüm dünyadaki kadın kardeşlerimi, özellikle Türkiye ve İran’da ve buradaki kadınları tebrik ediyorum.

İran’da, Hazreti Fatma Selamullah’ın doğum günü -ki ışık ve rahmettir doğumu- Kadınlar Günü olarak kutlanıyor, geçen haftalarda bunu kutladık.

Kadınlar, İran İslam Cumhuriyeti’nde toplumumuzun en güçlü parçasıdır, aynı şekilde dost ve kardeş Türkiye’de de kadınlar aynı rolü üstleniyorlar.

Depremin ilk saatlerinden itibaren Dini Liderimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız çok açık bir şekilde işbirliği ve yardımlaşma konusunda talimat verdiler. İran İslam Cumhuriyeti Kızılay’ı -ki Başkanı Sayın Kulivend şu an burada- ve aynı şekilde İran Silahlı Kuvvetleri -ki Genelkurmay Başkan Yardımcısı da şu an burada- ve aynı şekilde Devrim Muhafızları, işbirliği ve koordinasyon içerisinde deprem bölgesinde bulundular ve yardım çalışmalarını yürüttüler. Bunlara arama-kurtarma, iskân ve diğer tıbbi hizmetler ve yardımlar dahil. Aynı zamanda İran’ın Hoy bölgesindeki depremzedelere de yardım ediyorlardı. Türkiye’nin bu insani afetteki acısını İran’ın acısı olarak görüyoruz. Bu acı olayda canını kaybedenlere Rabbimizden rahmet diliyoruz; yaralılara da acil şifalar ve kalanlara da sabır diliyoruz.

Biz bugün çok güzel bir fırsat elde ettik kardeşim Sayın Mevlüt Beyle. Öncelikle ikili konularla ilgili görüşme fırsatımız oldu. Ekonomik ve ticari ilişkilerin ilerlemesi konusunda görüşmeler yaptık. İkili ticaret hacminin artırılması konusu -ki 1,5 yıldır her zamandan daha fazla ilerleme kaydediyor- malumunuz, bu da iki ülke liderlerinin iradesi. Bu özellikle İran’daki yeni Hükümetin iradesi doğrultusunda yapılmıştır ve bu işbirliğine çok önem veriyoruz. Engelleri kaldırma konusunda neler yapılması gerekiyor onları görüştük. Gümrük ilişkileri ve transit ilişkiler -ki iki ülkenin işbirliğinin en önemli bölümünü oluşturuyorlar- hakkında da görüştük.

Bölgesel ortaklıklarda rekabetten ziyade işbirliğine, özellikle ulaştırma koridorlarında işbirliğine önem veriyoruz, İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki koridoru önemsiyoruz. Ayrıca ehemmiyet verdiğimiz konularımızdan bazıları çevre ve su. Kardeşim Sayın Mevlüt Beyle İran’ın batısındaki halkın Aras nehrinin sularına ulaşımı konusunu görüştük. Konunun bizim için önemine işaret ettik. 1 seneyi aşkın bir süredir kurduğumuz bu konudaki ortak komitelerin işbirliğinin artmasını arzu ediyoruz. Bu şekilde İran’ın Kuzeybatı bölgesindeki halkın sorunlarının üstesinden gelebilelim ki aynen eskiden olduğu gibi bu imkânlardan yararlanabilsinler.

Aynı şekilde terörizm konusuna da değindik. Irak Kürdistan’ından kaynaklanan terörizm, Afganistan kaynaklı DEAŞ terörizmi bizim ortak endişelerimiz. İki ülke arasında üst düzey güvenlik işbirliği terörizmle mücadele konusunda mevcuttur ve İran, uluslararası hukuk çerçevesinde kendini savunma konusunu meşru ve doğal hak olarak görüyoruz. Terörizm hangi taraftan, hangi gruptan gelirse gelsin, biz şuna inanıyoruz: İyi terörizm veya kötü terörizm diye bir şey yoktur, terörizm çok kötü bir mefhumdur. Hangi biçim veya şekilde ve çerçevede olursa olsun, Türkiye’nin güvenliğini İran’ın güvenliği olarak görüyoruz.

Sınır ticaretiyle ilgili ve iller arasında işbirliğiyle ilgili de Sayın Mevlüt Beyle görüşmeler yaptık. Şunu söylemem gerekiyor ki, sınır pazarlarıyla ilgili daha fazla açılım ve ilerleme beklentimiz var. Özellikle … sınır pazarlarının acilen açılması ve gelişmesiyle ilgili konuştuk ve umarız bu sınırın iki tarafındaki halk en yakın zamanda bu imkânlardan en iyi şekilde yararlanabilir.

Aynı şekilde kardeşimle çeşitli konulara değindik. Biz şuna inanıyoruz ki, bölgedeki güvenlik konusu çok önemli ve esaslı bir konu, buna dikkat etmek gerekiyor.

Afganistan konusunda, Afganistan’da kapsayıcı bir hükümetin kurulmasına ihtiyaç var. Toplumdaki grupların hükümette bulunması gerekiyor ve bunu önemsiyoruz. İran, Afganistan’daki Geçici Hükümetle işbirliğine devam ediyor, resmi olarak tanımadık ama görüşmelere devam ediyoruz. Umarız yaptığımız müzakereler doğrultusunda çok kısa zamanda bu ülkede kapsayıcı bir hükümetin kurulmasına şahit oluruz.

Kafkasya’daki krizin nedenlerinden birisi Siyonist rejimin ayağının buraya açılmasıdır. Biz Siyonist rejimin bölgede bulunmasını, bölgenin barış ve istikrarına ciddi bir tehlike olarak, tehdit olarak görüyoruz. Siyonistler nereye ayaklarını bastıysa orada sadece güvensizlik ve kriz yaratmışlardır, bundan başka bir sonuç olmamıştır. İran, herkesi, İsrail Siyonist rejiminin davranışlarına dikkat etmeleri için uyarıyor. Siyonist rejimin ayağının o bölgeye açılmasına izin vermesinler.

Filistin konusu yine aynı şekilde dünyanın en önemli konusudur ve Kudüs yine bütün insanlar ve Müslümanlar için önemli bir konudur. Siyonist rejim şu an bölgede en büyük tehdittir ve hayat Filistinlilere zorlaşmıştır. Umarız dünya özellikle Filistin konusuna dikkat çeker. Özellikle gelecek hafta Moritanya’da yapılacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında Filistin konusuna büyük önem verilmelidir.

Ve son olarak da, şimdiden Sayın Çavuşoğlu’na yakın zamanda yapacağı Tahran ziyareti için hoş geldiniz diyorum. Aynı şekilde Sayın İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Türkiye’ye yapacağı ziyaret -ki Türkiye’deki depremden dolayı gecikme olmuştu- çok yakında zamanda gerçekleşir ve iki ülke Cumhurbaşkanının Ankara’da görüşmelerine şahit oluruz.

Çok teşekkür ederim.

SORU-

(Simultane Tercüme)

Bismillahirrahmanhirrahim.

Merhaba, Sayın Bakanlara ve arkadaşlara iyi günler diliyorum ve bu toplantıyı canlı olarak takip eden haberci arkadaşlarımıza merhaba diyorum. Depremden dolayı biz de Türkiye Hükümeti ve halkına başsağlığı diliyoruz.

Sayın Çavuşoğlu, Suriye’yle sınırlarınızı insani yardım göndermek için açık bulunduracağınızı söylemiştiniz ve bu konuda her türlü yardıma da hazır olduğunu beyan etmiştiniz. Suriye’deki depremzedeler büyük sorunlarla karşı karşıyalar ve bazı ülkeler yardım götürmeye hazır olduklarını beyan ettiler. Suriye halkına bu yardımları aktarmak için hangi imkanlar sağlanmıştır? Hangi çalışmalar yapılmıştır?

Sayın Abdullahiyan’a da bir sorum var, Saygıdeğer Türkiye Dışişleri Bakanı beyan ettiler Türkiye ABD’nin ve diğerlerinin İran’a tek taraflı yaptırımlarını desteklemiyor. Ancak bunu da çoktaraflılık doğrultusunda beyan ettiler. Acaba tek taraflılıkla mücadele konusunda bir görüşme yaptınız mı mevkidaşınızla?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-

Çok teşekkür ediyorum.

Deprem Türkiye’de 11 ilimizi etkiledi, 14 milyon vatandaşımızı etkiledi. Elbette Suriye’de de ciddi bir hasara yol açtı. Suriyeli kardeşlerimizden de bu depremde vefat edenler var. Dolayısıyla, bir taraftan kendi yaralarımızı sararken, Suriye’deki depremden etkilenen kişilere karşı duyarsız kalmamız mümkün değildi. Özellikle uluslararası yardımların Suriye’de depremden etkilenen kişilere ulaştırılması için üzerimize düşeni yaptık.

Biliyorsunuz BM’nin Kuzeybatı Suriye’deki insani yardımlar için yetkilendirdiği Cilvegözü Sınır Kapımız var, Bab el-Hava Suriye tarafındaki adı. Maalesef bu kapıya ulaşan yollar da deprem sebebiyle zarar görmüştü. Bunların kısa bir süre içinde tamir edilmesi için gerekli adımları attık. Bugüne kadar bu kapıdan 475 yardım tırı geçti, BM’nin yardımları kesintisiz bir şekilde devam ediyor. İlk günlerde az sayıdaydı bu hasarlardan dolayı, devam ediyor.

Diğer taraftan, Suriye’ye insani yardım götürmek isteyen tüm uçaklara hava sahamızı da açtık. Doğrudan Halep bölgesine veya Şam’a uçaklar indi. Ve bu yardımlara ilaveten bir de çizgi ötesi, “crossline” dediğimiz, yani Şam tarafından gelip ya da Halep tarafından rejimin kontrol ettiği yerlerden gelip de diğer yerlere ulaştırılması için ulaştırılan yardımlar var. Bu konuda da Türkiye gerekli desteği vermiştir sahada, bu işleri kolaylaştırmıştır.

Ayrıca Kilis’te açık olan iki sınır kapımızın da insani yardımlar için kullanılabileceğini söyledik. Birleşmiş Milletler de bu sınır kapılarını kullanarak Kilis tarafından da Suriyelilere yardım ulaştırdı.

Diğer taraftan, başta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi olmak üzere yine bu kapıdan yardım ulaştırmak isteyen ülkelere ve yönetimlere de kim olursa olsun, sivil toplum örgütleri, insani yardım kuruluşlarına da aynı şekilde yardımcı olduk. 494 insani yardım tırı bu bölgeye sevk edildi. Yani sonuçta Türkiye olarak biz kendi yaralarımızı sararken Suriyeli kardeşlerimize de duyarsız kalmadık, onlara ulaştırılacak yardımlar konusunda elimizden gelen desteği verdik. Bu bazen yanlış yorumlandı, kapılar açılıyor, tüm Suriyeliler Türkiye’ye geliyor gibi biliyorsunuz böyle durumlarda komplo teorileri her zaman atılır ya da insani konular bile bazen siyasete alet edilir. Bu konuda Türkiye’de de bazı siyasetçilerin yanlış yorumlarını gördük. Ama biz ne olursa olsun gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. İnsani konuları siyasete alet etmeden bu tür desteklere devam ettireceğiz. Depremden bağımsız olarak da zaten BM’nin Suriye’ye insani yardımlarının Cilvegözü Kapısından aktarılması, iletilmesi eskiden beri devam ediyor. Bu Güvenlik Konseyi kararının uzatılması konusunda da her zaman -özellikle Rusların rezervleri olmuştu- biz üzerimize düşeni yapıp Rusya’yı da tekrar uzatılması konusunda ikna etmişizdir.

SİRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-

(Simultane Tercüme)

Türkiye ve İran arasındaki bağlar iyi ilişkilere, komşuluğa dayalıdır ve doğal olarak tek taraflı ambargolardan etkilenmez, etkilenmeyecektir. Biz uluslararası çerçevede Tahran ve Ankara arasında çok güçlü işbirliğine, iki halkın menfaatleri doğrultusunda bir işbirliğine şahidiz. Bugün de bu ilişkilerin ekonomi, ticaret, enerji, ulaşım, kültür ve turizm alanlarında daha da ilerletilme imkanlarını görüştük.

Sayın Erdoğan’ın Tahran’a yaptığı ziyaret iki ülke ilişkilerinde gerçekten önemli bir noktayı oluşturuyor ve Sayın Doktor Reisi’nin yakın zamanda Ankara’ya yapacağı ziyaret de ilişkilerin yeni bir aşamasını başlatacaktır. Biz şuna inanıyoruz: Ambargolar bugün kesmeyen bir bıçağa veya paslanmış bir silaha, yıpranmış bir silaha benziyor. İki ülke ilişkileri, menfaatleri bizim gözümüzde hep ön plandadır.

SORU- Buse Gençtürk, Ulusal Kanal. Benim sorum Sayın Çavuşoğlu’na olacak.

Efendim, daha önce Türkiye-Rusya-Suriye Savunma Bakanları toplantısı düzenlenmişti, sonraki bir adım olarak Dışişleri Bakanları Toplantısının düzenleneceği de açıklanmıştı. Aslında bu toplantıya İran’ın da katılacağı yönünde haberler çıktı. İran’ın dahil olması da planlanıyor mu, bir görüşme takvimi oluşturuldu mu? Toplantının ne zaman olması tahmin ediliyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-

Çok teşekkür ediyorum.

Bahsettiğiniz toplantı Savunma Bakanlarımızın ve İstihbarat Başkanlarının katıldığı toplantı. Söylediğiniz gibi 3’lü formatta gerçekleştirilmişti. Yaklaşık 1,5 ay, 2 ay önce kardeşim Hüseyin Ankara ziyaretinde, kendilerinin de bu formata -Astana’da olduğu gibi- katılmak istediklerini söyledi. Ve biz Türkiye olarak, bunda hiçbir beis yok, İran’ın katılmasının hiçbir mahsuru yok dedik. Amaç bellidir, dolayısıyla hangi ülke katılmak ve katkı sağlamak isterse biz buna evet deriz. Zaten şu anda Suriye için ayakta kalan tek mekanizma da Astana formatı aslında. Dolayısıyla Ruslara da İran’ın katılmasında bir mahsur yok dedik. Şimdi Dışişleri Bakanları Toplantısı için çalışmalar devam ediyor ve bunu da 4’lü bir şekilde yapmayı planlıyoruz. Ve Ruslardan bu olası Dışişleri Bakanları Toplantısının hazırlığı için teknik düzeyde bir toplantı yapma teklifi geldi gelecek hafta için, Bakan Yardımcımızı da Moskova’ya göndereceğiz. Bu toplantıya İran tarafı da katılacak ve daha sonra, yani bu toplantıda Dışişleri Bakanları Toplantısının hazırlıkları yapılacak. Sonraki aşamada yine hepimizin uygun gördüğü bir zamanda Dışişleri Bakanları düzeyinde de toplantı gerçekleştirilebilir. Ama gelecek hafta Moskova’da teknik düzeyde 4’lü bir toplantı için Rusya’dan bir davet aldık, biz de bu toplantıya katılacağız.

Teşekkürler.

İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-

(Simultane Tercüme)

… yaşamın doğal seyrine dönmesini çok güçlü bir şekilde destekliyoruz ve şuna inanıyoruz ki, Suriye ve Türkiye bölgenin iki önemli ülkesidir. Geçen seferki ziyaretimde Sayın Mevlüt Beye söylediğim gibi, İran İslam Cumhuriyeti bölgesel işbirliği çerçevesinde, Tahran ve Ankara arasında devam eden işbirliği çerçevesinde, Suriye ile Ankara arasındaki farklı bakış açılarını gidermek için rol üstlenmeye hazırdır. Daha önceki görüşmede vardığımız uzlaşı sonucunda, İran İslam Cumhuriyeti her türlü 4’lü formata, Tahran-Moskova-Ankara-Şam arasındaki 4’lü formata katılmaya hazır olduğunu beyan ediyor. Bugün de aynı şekilde 3’lü format, İran İslam Cumhuriyeti-Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti’yle ilgili de yine görüştük ve aynı bakış açısına vardık.

Aynı şekilde 3+3 Kafkasya konusu da yine ortak gündemimizdedir, Tahran ve Ankara’nın ortak gündemindedir.

Çok teşekkür ederim.

* Interpress deşifresidir.