DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-
Değerli basın mensupları, bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, başta İran ve
Türkiye’deki kadınlar olmak üzere tüm dünyadaki kadınların ve burada
bulunan kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum. Ayrıca deprem
felaketinden bu yana yürütülen çalışmalarda büyük gayret sarf eden tüm
kadınlara bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum. Depremden etkilenen
kadınlarımızı, çocuklarımızı ve vatandaşlarımızı hiçbir zaman yalnız
bırakmayacağız ve kadın şehitlerimizi de rahmetle yad ediyorum.
Bugün değerli kardeşim İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ı
Ankara’da bir kere daha ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Kendilerine bu
dayanışma ziyareti için çok teşekkür ediyorum.
Kısa bir süre önce ikili ziyaret gerçekleştirmek üzere yine buradaydı. İran
Cumhurbaşkanı Sayın Reisi’nin Türkiye’ye planladığı ziyaret ertelenmişti, o
ziyaretin gerçekleştirilmesi için bugün birlikte neler yapabileceğimizi
konuştuk.
Deprem meydana geldikten sonra hemen Türkiye’yle dayanışma gösteren ve
acımızı paylaşan İran devletine ve İran halkına çok teşekkür ediyoruz.
Sayın Reisi Sayın Cumhurbaşkanımızı aradılar, kardeşim Hüseyin Emir
Abdullahiyan hemen aynı gün beni aradılar, taziyelerini ilettiler ve hemen
yardım teklifinde bulundular, hızlı bir şekilde harekete geçtiler. 150
kişilik bir arama-kurtarma ekibi Türkiye’ye geldi ve Gaziantep’te 11
vatandaşımızı enkazdan çıkardılar. Diğer taraftan çok sayıda uçakla insani
yardım sağladılar, aynı şekilde Adıyaman’da kurdukları sahra hastanesi için
gerekli materyalleri getirdiler. Ve çadır, battaniye, canlı tespit cihazı
olmak üzere birçok ihtiyaç duyulan malzemeyi ülkemize gönderdiler. Sadece
havayoluyla değil karayoluyla da çok yüklü miktarda insani yardım, ilaç,
tıbbi malzeme gibi her türlü ihtiyacı karşılamak için ellerinden geleni
fazlasıyla yaptılar. Diğer taraftan, bundan sonraki süreçte hangi alanlarda
bize yardım edebilecekleri konusunda kardeşim Hüseyin bize bazı önerilerde
bulundu, teşekkür ediyoruz. Tüm İranlı ekiplere bu özverili çalışmaları
için de çok teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan, Adıyaman’da bir çadır kent de kurdular, bunun için de çok
teşekkür ediyoruz. Sadece İran devletine değil İran halkına da biraz önce
teşekkür ettim. Çünkü deprem meydana gelir gelmez İranlı kardeşlerimiz
gerek Tahran’daki Büyükelçiliğimize, gerekse farklı şehirlerdeki
Başkonsolosluklarımıza koşarak birçok yardım ulaştırdılar; çadır,
battaniye, yatak, ısıtıcı, hijyen kolisi, gıda gibi ihtiyaçları teslim
ettiler. İran’ın da desteğiyle onları Türkiye’ye getirip deprem bölgelerine
ulaştırdık.
Değerli basın mensupları; yaklaşık iki ay önce de buradaydı dedim kardeşim
Hüseyin için, gerçekten kendisiyle sürekli temas halindeyiz, telefonla sık
sık görüşüyoruz. İkili konuları, bölgesel meseleleri gerek telefonda,
gerekse yüz yüze görüşüyoruz, önümüzdeki süreçte ben de İran’ı ziyaret
etmeyi planlıyorum.
Bugün de yine ikili konuları, bölgesel meseleleri değerlendirdik.
Gündemimizde özellikle ekonomi, Karma Ekonomik Komisyon toplantısının
gerçekleştirilmesi, Tercihli Ticaret Anlaşmasının revize edilmesi ve
ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, firmalarımızla ilgili
meseleler, ulaştırma konuları, enerji konusunda işbirliğimiz ele alındı.
Yaklaşık 2 ay Türkiye’ye gelen doğalgazda bir azalma olmuştu, şimdi tekrar
normale döndü ve bundan memnuniyet duyuyoruz. Enerji konusunda
işbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Terörle mücadele konusunu da
görüştük, terör ortak problemimiz, hem biz hem de İran için tehdit. Terörle
mücadelede daha gayretli olmamız gerekiyor. Konsolosluk konuları vardı,
bunları da değerlendirdik. Ve önümüzdeki süreçte bu konularda somut adımlar
atmaya devam edeceğiz.
Bölgesel konuları da, uluslararası meseleleri de değerlendirdik.
Ukrayna’daki savaşın birinci yılı bitti ikinci yılına girildi, maalesef
devam ediyor. Bu savaşın durması için üzerimize düşeni yapmaya devam
etmemiz gerekiyor. Tahıl Anlaşması, esir takası ve diğer alanlarda sarf
ettiğimiz çabalar hakkında kısaca kardeşime bilgi verdim.
Diğer taraftan, özellikle bu nükleer anlaşma konusunda bu anlaşmanın bir an
önce imzalanmasında fayda görüyoruz Türkiye olarak. Daha önceki
gelişlerinde de bu konuyu değerlendirmiştik, bugün son gelişmeler hakkında
da kardeşim Hossein bilgiler verdi.
Türkiye ve İran olarak, iki komşu olarak var olan sonuçları gidermek,
ilişkilerimizi daha da geliştirmek ve her iki ülke için ortak sınamalar
konusunda da iş birliği yapmak konusunda kararlıyız, mutabıkız. Önemli
olan, somut adımları da atmaktır.
Ben bugünkü ziyaretleri için, depremden sonra verdikleri tüm destek ve
gösterdikleri dayanışma için İran yönetimine ve kardeş İran halkına bir
kere daha huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-
(Simultane Tercüme)
Kardeşim Mevlüt Çavuşoğlu’nun güzel karşılaması ve ağırlamasından dolayı
çok teşekkür ederim.
Bugün burada, depremden dolayı bir kez daha sizinle aynı duyguları
paylaştığımızı, dost ve kardeş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve halkıyla
aynı duyguları paylaştığımızı belirtmek istiyorum.
Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle tüm dünyadaki kadın kardeşlerimi, özellikle
Türkiye ve İran’da ve buradaki kadınları tebrik ediyorum.
İran’da, Hazreti Fatma Selamullah’ın doğum günü -ki ışık ve rahmettir
doğumu- Kadınlar Günü olarak kutlanıyor, geçen haftalarda bunu kutladık.
Kadınlar, İran İslam Cumhuriyeti’nde toplumumuzun en güçlü parçasıdır, aynı
şekilde dost ve kardeş Türkiye’de de kadınlar aynı rolü üstleniyorlar.
Depremin ilk saatlerinden itibaren Dini Liderimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız
çok açık bir şekilde işbirliği ve yardımlaşma konusunda talimat verdiler.
İran İslam Cumhuriyeti Kızılay’ı -ki Başkanı Sayın Kulivend şu an burada-
ve aynı şekilde İran Silahlı Kuvvetleri -ki Genelkurmay Başkan Yardımcısı
da şu an burada- ve aynı şekilde Devrim Muhafızları, işbirliği ve
koordinasyon içerisinde deprem bölgesinde bulundular ve yardım
çalışmalarını yürüttüler. Bunlara arama-kurtarma, iskân ve diğer tıbbi
hizmetler ve yardımlar dahil. Aynı zamanda İran’ın Hoy bölgesindeki
depremzedelere de yardım ediyorlardı. Türkiye’nin bu insani afetteki
acısını İran’ın acısı olarak görüyoruz. Bu acı olayda canını kaybedenlere
Rabbimizden rahmet diliyoruz; yaralılara da acil şifalar ve kalanlara da
sabır diliyoruz.
Biz bugün çok güzel bir fırsat elde ettik kardeşim Sayın Mevlüt Beyle.
Öncelikle ikili konularla ilgili görüşme fırsatımız oldu. Ekonomik ve
ticari ilişkilerin ilerlemesi konusunda görüşmeler yaptık. İkili ticaret
hacminin artırılması konusu -ki 1,5 yıldır her zamandan daha fazla ilerleme
kaydediyor- malumunuz, bu da iki ülke liderlerinin iradesi. Bu özellikle
İran’daki yeni Hükümetin iradesi doğrultusunda yapılmıştır ve bu
işbirliğine çok önem veriyoruz. Engelleri kaldırma konusunda neler
yapılması gerekiyor onları görüştük. Gümrük ilişkileri ve transit ilişkiler
-ki iki ülkenin işbirliğinin en önemli bölümünü oluşturuyorlar- hakkında da
görüştük.
Bölgesel ortaklıklarda rekabetten ziyade işbirliğine, özellikle ulaştırma
koridorlarında işbirliğine önem veriyoruz, İran İslam Cumhuriyeti ve
Türkiye Cumhuriyeti arasındaki koridoru önemsiyoruz. Ayrıca ehemmiyet
verdiğimiz konularımızdan bazıları çevre ve su. Kardeşim Sayın Mevlüt Beyle
İran’ın batısındaki halkın Aras nehrinin sularına ulaşımı konusunu
görüştük. Konunun bizim için önemine işaret ettik. 1 seneyi aşkın bir
süredir kurduğumuz bu konudaki ortak komitelerin işbirliğinin artmasını
arzu ediyoruz. Bu şekilde İran’ın Kuzeybatı bölgesindeki halkın
sorunlarının üstesinden gelebilelim ki aynen eskiden olduğu gibi bu
imkânlardan yararlanabilsinler.
Aynı şekilde terörizm konusuna da değindik. Irak Kürdistan’ından
kaynaklanan terörizm, Afganistan kaynaklı DEAŞ terörizmi bizim ortak
endişelerimiz. İki ülke arasında üst düzey güvenlik işbirliği terörizmle
mücadele konusunda mevcuttur ve İran, uluslararası hukuk çerçevesinde
kendini savunma konusunu meşru ve doğal hak olarak görüyoruz. Terörizm
hangi taraftan, hangi gruptan gelirse gelsin, biz şuna inanıyoruz: İyi
terörizm veya kötü terörizm diye bir şey yoktur, terörizm çok kötü bir
mefhumdur. Hangi biçim veya şekilde ve çerçevede olursa olsun, Türkiye’nin
güvenliğini İran’ın güvenliği olarak görüyoruz.
Sınır ticaretiyle ilgili ve iller arasında işbirliğiyle ilgili de Sayın
Mevlüt Beyle görüşmeler yaptık. Şunu söylemem gerekiyor ki, sınır
pazarlarıyla ilgili daha fazla açılım ve ilerleme beklentimiz var.
Özellikle … sınır pazarlarının acilen açılması ve gelişmesiyle ilgili
konuştuk ve umarız bu sınırın iki tarafındaki halk en yakın zamanda bu
imkânlardan en iyi şekilde yararlanabilir.
Aynı şekilde kardeşimle çeşitli konulara değindik. Biz şuna inanıyoruz ki,
bölgedeki güvenlik konusu çok önemli ve esaslı bir konu, buna dikkat etmek
gerekiyor.
Afganistan konusunda, Afganistan’da kapsayıcı bir hükümetin kurulmasına
ihtiyaç var. Toplumdaki grupların hükümette bulunması gerekiyor ve bunu
önemsiyoruz. İran, Afganistan’daki Geçici Hükümetle işbirliğine devam
ediyor, resmi olarak tanımadık ama görüşmelere devam ediyoruz. Umarız
yaptığımız müzakereler doğrultusunda çok kısa zamanda bu ülkede kapsayıcı
bir hükümetin kurulmasına şahit oluruz.
Kafkasya’daki krizin nedenlerinden birisi Siyonist rejimin ayağının buraya
açılmasıdır. Biz Siyonist rejimin bölgede bulunmasını, bölgenin barış ve
istikrarına ciddi bir tehlike olarak, tehdit olarak görüyoruz. Siyonistler
nereye ayaklarını bastıysa orada sadece güvensizlik ve kriz yaratmışlardır,
bundan başka bir sonuç olmamıştır. İran, herkesi, İsrail Siyonist rejiminin
davranışlarına dikkat etmeleri için uyarıyor. Siyonist rejimin ayağının o
bölgeye açılmasına izin vermesinler.
Filistin konusu yine aynı şekilde dünyanın en önemli konusudur ve Kudüs
yine bütün insanlar ve Müslümanlar için önemli bir konudur. Siyonist rejim
şu an bölgede en büyük tehdittir ve hayat Filistinlilere zorlaşmıştır.
Umarız dünya özellikle Filistin konusuna dikkat çeker. Özellikle gelecek
hafta Moritanya’da yapılacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında
Filistin konusuna büyük önem verilmelidir.
Ve son olarak da, şimdiden Sayın Çavuşoğlu’na yakın zamanda yapacağı Tahran
ziyareti için hoş geldiniz diyorum. Aynı şekilde Sayın İran İslam
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Türkiye’ye yapacağı ziyaret -ki Türkiye’deki
depremden dolayı gecikme olmuştu- çok yakında zamanda gerçekleşir ve iki
ülke Cumhurbaşkanının Ankara’da görüşmelerine şahit oluruz.
Çok teşekkür ederim.
SORU-
(Simultane Tercüme)
Bismillahirrahmanhirrahim.
Merhaba, Sayın Bakanlara ve arkadaşlara iyi günler diliyorum ve bu
toplantıyı canlı olarak takip eden haberci arkadaşlarımıza merhaba diyorum.
Depremden dolayı biz de Türkiye Hükümeti ve halkına başsağlığı diliyoruz.
Sayın Çavuşoğlu, Suriye’yle sınırlarınızı insani yardım göndermek için açık
bulunduracağınızı söylemiştiniz ve bu konuda her türlü yardıma da hazır
olduğunu beyan etmiştiniz. Suriye’deki depremzedeler büyük sorunlarla karşı
karşıyalar ve bazı ülkeler yardım götürmeye hazır olduklarını beyan
ettiler. Suriye halkına bu yardımları aktarmak için hangi imkanlar
sağlanmıştır? Hangi çalışmalar yapılmıştır?
Sayın Abdullahiyan’a da bir sorum var, Saygıdeğer Türkiye Dışişleri Bakanı
beyan ettiler Türkiye ABD’nin ve diğerlerinin İran’a tek taraflı
yaptırımlarını desteklemiyor. Ancak bunu da çoktaraflılık doğrultusunda
beyan ettiler. Acaba tek taraflılıkla mücadele konusunda bir görüşme
yaptınız mı mevkidaşınızla?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-
Çok teşekkür ediyorum.
Deprem Türkiye’de 11 ilimizi etkiledi, 14 milyon vatandaşımızı etkiledi.
Elbette Suriye’de de ciddi bir hasara yol açtı. Suriyeli kardeşlerimizden
de bu depremde vefat edenler var. Dolayısıyla, bir taraftan kendi
yaralarımızı sararken, Suriye’deki depremden etkilenen kişilere karşı
duyarsız kalmamız mümkün değildi. Özellikle uluslararası yardımların
Suriye’de depremden etkilenen kişilere ulaştırılması için üzerimize düşeni
yaptık.
Biliyorsunuz BM’nin Kuzeybatı Suriye’deki insani yardımlar için
yetkilendirdiği Cilvegözü Sınır Kapımız var, Bab el-Hava Suriye tarafındaki
adı. Maalesef bu kapıya ulaşan yollar da deprem sebebiyle zarar görmüştü.
Bunların kısa bir süre içinde tamir edilmesi için gerekli adımları attık.
Bugüne kadar bu kapıdan 475 yardım tırı geçti, BM’nin yardımları kesintisiz
bir şekilde devam ediyor. İlk günlerde az sayıdaydı bu hasarlardan dolayı,
devam ediyor.
Diğer taraftan, Suriye’ye insani yardım götürmek isteyen tüm uçaklara hava
sahamızı da açtık. Doğrudan Halep bölgesine veya Şam’a uçaklar indi. Ve bu
yardımlara ilaveten bir de çizgi ötesi, “crossline” dediğimiz, yani Şam
tarafından gelip ya da Halep tarafından rejimin kontrol ettiği yerlerden
gelip de diğer yerlere ulaştırılması için ulaştırılan yardımlar var. Bu
konuda da Türkiye gerekli desteği vermiştir sahada, bu işleri
kolaylaştırmıştır.
Ayrıca Kilis’te açık olan iki sınır kapımızın da insani yardımlar için
kullanılabileceğini söyledik. Birleşmiş Milletler de bu sınır kapılarını
kullanarak Kilis tarafından da Suriyelilere yardım ulaştırdı.
Diğer taraftan, başta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi olmak üzere yine bu
kapıdan yardım ulaştırmak isteyen ülkelere ve yönetimlere de kim olursa
olsun, sivil toplum örgütleri, insani yardım kuruluşlarına da aynı şekilde
yardımcı olduk. 494 insani yardım tırı bu bölgeye sevk edildi. Yani sonuçta
Türkiye olarak biz kendi yaralarımızı sararken Suriyeli kardeşlerimize de
duyarsız kalmadık, onlara ulaştırılacak yardımlar konusunda elimizden gelen
desteği verdik. Bu bazen yanlış yorumlandı, kapılar açılıyor, tüm
Suriyeliler Türkiye’ye geliyor gibi biliyorsunuz böyle durumlarda komplo
teorileri her zaman atılır ya da insani konular bile bazen siyasete alet
edilir. Bu konuda Türkiye’de de bazı siyasetçilerin yanlış yorumlarını
gördük. Ama biz ne olursa olsun gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. İnsani
konuları siyasete alet etmeden bu tür desteklere devam ettireceğiz.
Depremden bağımsız olarak da zaten BM’nin Suriye’ye insani yardımlarının
Cilvegözü Kapısından aktarılması, iletilmesi eskiden beri devam ediyor. Bu
Güvenlik Konseyi kararının uzatılması konusunda da her zaman -özellikle
Rusların rezervleri olmuştu- biz üzerimize düşeni yapıp Rusya’yı da tekrar
uzatılması konusunda ikna etmişizdir.
SİRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-
(Simultane Tercüme)
Türkiye ve İran arasındaki bağlar iyi ilişkilere, komşuluğa dayalıdır ve
doğal olarak tek taraflı ambargolardan etkilenmez, etkilenmeyecektir. Biz
uluslararası çerçevede Tahran ve Ankara arasında çok güçlü işbirliğine, iki
halkın menfaatleri doğrultusunda bir işbirliğine şahidiz. Bugün de bu
ilişkilerin ekonomi, ticaret, enerji, ulaşım, kültür ve turizm alanlarında
daha da ilerletilme imkanlarını görüştük.
Sayın Erdoğan’ın Tahran’a yaptığı ziyaret iki ülke ilişkilerinde gerçekten
önemli bir noktayı oluşturuyor ve Sayın Doktor Reisi’nin yakın zamanda
Ankara’ya yapacağı ziyaret de ilişkilerin yeni bir aşamasını başlatacaktır.
Biz şuna inanıyoruz: Ambargolar bugün kesmeyen bir bıçağa veya paslanmış
bir silaha, yıpranmış bir silaha benziyor. İki ülke ilişkileri, menfaatleri
bizim gözümüzde hep ön plandadır.
SORU- Buse Gençtürk, Ulusal Kanal. Benim sorum Sayın Çavuşoğlu’na olacak.
Efendim, daha önce Türkiye-Rusya-Suriye Savunma Bakanları toplantısı
düzenlenmişti, sonraki bir adım olarak Dışişleri Bakanları Toplantısının
düzenleneceği de açıklanmıştı. Aslında bu toplantıya İran’ın da katılacağı
yönünde haberler çıktı. İran’ın dahil olması da planlanıyor mu, bir görüşme
takvimi oluşturuldu mu? Toplantının ne zaman olması tahmin ediliyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU-
Çok teşekkür ediyorum.
Bahsettiğiniz toplantı Savunma Bakanlarımızın ve İstihbarat Başkanlarının
katıldığı toplantı. Söylediğiniz gibi 3’lü formatta gerçekleştirilmişti.
Yaklaşık 1,5 ay, 2 ay önce kardeşim Hüseyin Ankara ziyaretinde,
kendilerinin de bu formata -Astana’da olduğu gibi- katılmak istediklerini
söyledi. Ve biz Türkiye olarak, bunda hiçbir beis yok, İran’ın katılmasının
hiçbir mahsuru yok dedik. Amaç bellidir, dolayısıyla hangi ülke katılmak ve
katkı sağlamak isterse biz buna evet deriz. Zaten şu anda Suriye için
ayakta kalan tek mekanizma da Astana formatı aslında. Dolayısıyla Ruslara
da İran’ın katılmasında bir mahsur yok dedik. Şimdi Dışişleri Bakanları
Toplantısı için çalışmalar devam ediyor ve bunu da 4’lü bir şekilde yapmayı
planlıyoruz. Ve Ruslardan bu olası Dışişleri Bakanları Toplantısının
hazırlığı için teknik düzeyde bir toplantı yapma teklifi geldi gelecek
hafta için, Bakan Yardımcımızı da Moskova’ya göndereceğiz. Bu toplantıya
İran tarafı da katılacak ve daha sonra, yani bu toplantıda Dışişleri
Bakanları Toplantısının hazırlıkları yapılacak. Sonraki aşamada yine
hepimizin uygun gördüğü bir zamanda Dışişleri Bakanları düzeyinde de
toplantı gerçekleştirilebilir. Ama gelecek hafta Moskova’da teknik düzeyde
4’lü bir toplantı için Rusya’dan bir davet aldık, biz de bu toplantıya
katılacağız.
Teşekkürler.
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-
(Simultane Tercüme)
… yaşamın doğal seyrine dönmesini çok güçlü bir şekilde destekliyoruz ve
şuna inanıyoruz ki, Suriye ve Türkiye bölgenin iki önemli ülkesidir. Geçen
seferki ziyaretimde Sayın Mevlüt Beye söylediğim gibi, İran İslam
Cumhuriyeti bölgesel işbirliği çerçevesinde, Tahran ve Ankara arasında
devam eden işbirliği çerçevesinde, Suriye ile Ankara arasındaki farklı
bakış açılarını gidermek için rol üstlenmeye hazırdır. Daha önceki
görüşmede vardığımız uzlaşı sonucunda, İran İslam Cumhuriyeti her türlü
4’lü formata, Tahran-Moskova-Ankara-Şam arasındaki 4’lü formata katılmaya
hazır olduğunu beyan ediyor. Bugün de aynı şekilde 3’lü format, İran İslam
Cumhuriyeti-Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti’yle ilgili de
yine görüştük ve aynı bakış açısına vardık.
Aynı şekilde 3+3 Kafkasya konusu da yine ortak gündemimizdedir, Tahran ve
Ankara’nın ortak gündemindedir.
Çok teşekkür ederim.
* Interpress deşifresidir.