DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları; bugün
Cezayir Dışişleri Bakanı değerli kardeşim Sabri Bukadum’u ülkemizde
ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Kendisinin ilk defa Türkiye’de
olduğunu öğrendim. İnşallah bu ilk ziyareti olmayacak, bundan sonra
karşılıklı ziyaretlerimizi devam ettireceğiz. Bugün ikili ilişkilerimizi
enine boyuna ele aldık.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Ocak ayında Cezayir ziyareti marjında
ilişkilerimizi stratejik düzeye çıkarma kararı almıştık ve Yüksek Düzeyli
Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizmasını imzaladığımız anlaşmayla
oluşturmuştuk. Ve Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’u ülkemizde ağırlamaktan
büyük bir mutluluk duyacağız ve o ziyaret kapsamında da Yüksek Düzeyli
İşbirliği Konseyi Toplantımızın birincisini gerçekleştirmiş olacağız.
İlişkilerimiz her alanda mükemmel bir şekilde seyrediyor. Ama daha da
geliştirmemiz gereken alanlar var, bunları da bugün birlikte
değerlendirdik. Siyasi ilişkilerimiz mükemmel, ekonomik ilişkilerimiz
dengeli bir şekilde devam ediyor. Ticaret hacmimiz 4 milyar Doların üstünde
ve dengeli, sağlıklı, iki tarafın da yararına. Bu hacmi artırmamız
gerekiyor. Pandemiye rağmen bu yıl ticaret hacmimizde bir düşüşün olmaması,
geleceğe yönelik umutlarımızı daha da artırdı. Ama serbest ticaret
anlaşmasını imzalarsak her iki tarafın da yararına olacak, ticaret
hacmimizi 5 milyar Dolar, daha sonra da 10 milyar Dolara çıkarmamız mümkün
olacak.
Aynı şekilde askeri alanda, savunma sanayi alanındaki ilişkilerimiz de
gelişiyor, bunları daha da geliştirmek istiyoruz. Kültür işbirliği
anlaşmasının imzalanması konusunda müzakerelerimiz devam ediyordu ve
Cezayir’den gelen taslağa cevabımızı bugün takdim ettik ve en kısa zamanda
bunu da müzakere edip imzalamak istiyoruz. Ayrıca, Yunus Emre Kültür
Merkezi de Cezayir’de de açmak istiyoruz. Maarif Vakfı Cezayir’de de
okullar açmak istiyor, bunu da kendisiyle görüştük.
Diğer taraftan, kovid-19 sürecinde karşılıklı dayanışma içinde olduk, tıbbi
malzeme konusunda gerekli üzerimize düşen görevi yaptık, yardımları
ulaştırdık.
Evet, Kovid-19 salgını döneminde de dayanışmamızı gösterdiğimizi
söylemiştim. Tıbbi malzeme yardımı konusunda üzerimize düşeni yaptık.
Ayrıca, Türkiye’deki Cezayirlilerin Cezayir’e tahliyesi, Cezayir’deki
Türklerin de Türkiye’ye tahliyesi konusunda örnek bir işbirliği sergiledik
ve verdikleri destek için kardeşim Sabri’ye ve kardeş Cezayir’e
huzurlarınızda bir kere daha teşekkür etmek istiyorum.
Cezayir’de Türk firmalarının yatırımları her geçen gün artıyor ve dış
yatırımlar bakımından Türkiye birinci sırada. Yaklaşık 3,5 milyar Dolarlık
yatırımımız var Cezayir’de. Bugün bu firmalarımızın karşı karşıya kaldığı
konuları da kendilerine aktardık ki son zamanlarda ekonominin
liberalleşmesi konusunda attıkları adımları takdirle karşılıyoruz ve Türk
firmalarına verdikleri destek için çok teşekkür ediyoruz. Türk firmaları da
Cezayir’de yatırım yapmaktan ya da projeleri üstlenmekten son derece
memnun.
Ayrıca bugün bölgesel konuları da ele aldık. Özellikle Libya, Libya’daki
gelişmeler tabiatıyla sınır komşusu olduğu için Cezayir’i de doğrudan
etkilemekte. Dolayısıyla Libya’nın huzuru, barışı, istikrarı hepimiz için
önemli ve Libya’da tek çözüm siyasi çözüm; bunu başından beri söylüyoruz.
Ateşkes için çok çaba sarf ettik. Bu konuları Cezayir’le de her zaman
görüştük, bundan sonra da yine Libya konusunda işbirliğimizi devam
ettireceğiz ve Libya’daki siyasi süreci ve bir ateşkesin tesis edilmesini
birlikte destekleyeceğiz. Son zamanlarda bazı girişimler oldu, fakat yine
Hafter tarafının siyasi çözüme ve ateşkese inanmadığını, sadece askeri
çözüm istediğini bir kere daha gördük tıpkı Moskova’da, Berlin’de ve
Trablus’ta gördüğümüz gibi. Ama biz çabalarımızı birlikte sürdüreceğiz.
Bugün Mali’deki durumu görüştük. Kardeşim Sabri Mali’yi ziyaret etmişti ve
oradaki gelişmeler hakkında bilgiler verdi ve Mali’nin de biraz önce
istikrara kavuşması Cezayir için de önemli, ama Afrika için, bizler için de
önemli. Bu konularda da gerekli desteği vereceğiz. Ve bölgesel diğer
konuları da yine aynı anlayışla devam ettirdik ve terörle mücadele
konusunda da işbirliğimizi artırma konusunda teyit ettirdik.
Biz kardeş ülkelerde özellikle FETÖ gibi terör networkünün bulunmasını
istemeyiz, bu konudaki beklentilerimizi de değerli kardeşim Sabri’ye de bir
kere daha ilettik. Bu konularda hep iki kardeş gibi, iki dost ülke gibi
birbirimizi destekleyerek çalışmaya devam edeceğiz. Ben bu duygularla
kardeşim Sabri’ye hoş geldin diyerek sözü kendisine vermek istiyorum.
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI SABRİ BUKADUM- Teşekkür ettim. Sevgili kardeşim
Mevlüt, Ankara’da sizin de belirttiğiniz gibi ilk defa bulunmaktan büyük
bir memnuniyet duyuyorum. Sevgili dostum Sayın Çavuşoğlu bu sabahki
yaptığımız bütün görüşmeleri özetledi, ama birkaç hususa da ben işaret
etmek istiyorum.
Biz tabii ki Türkiye ile en iyi ilişkilere sahip olmak istiyoruz. Çünkü
Türkiye’nin gerçekten son derece önemli bir ortak olduğuna inanıyoruz hem
ikili olarak Türkiye’nin Cezayir’de yapmış olduğu yatırım bizi çok memnun
ediyor. Tabii ki Türkiye’nin yatırımlarının artmasına, aynı zamanda
Cezayirli firmaların da yatırımlarını artırmasını istiyoruz. Sevgili
dostumun da belirttiği gibi tüm hususlarla ilgili olarak hepsiyle aynı
fikirde olduğumu belirtmek istiyorum.
Gerçekten ilişkilerin varmış olduğu seviye, ekonomik ilişkilerin varmış
olduğu seviye bizi çok memnun ediyor ve bu anlamda yapabileceğimiz çok daha
fazla şeyin olduğuna inanıyorum. Çok daha güçlü adımlar atılabilir, yeni
bir Cezayir’in dünyaya açılması fikri son derece önemli bizim için ve bu
anlamda bütün bürokratik ya da mali tüm engellerin kaldırılması fikri son
derece bizim için önemli. Bu sebeple Türk firmalarının Cezayir’e gelecekte
de gelmeye devam etmesi, yatırım yapmaya devam etmesi için son derece
önemli olanaklar olacak.
Uluslararası konularla ilgili olarak, her zamanki gibi son derece doğrudan
bir iletişim gerçekleştiriyoruz Sayın Çavuşoğlu’yla ve her ikimizi, her iki
tarafı da ilgilendiren konular özellikle Akdeniz’le ilgili ve bölgemizdeki
konularla ilgili sürekli temas halindeyiz gerek Libya olsun, gerek Mali
olsun bu konularla ilgili istişarelerde de bulunduk. Libya’da biliyorsunuz
Libya halkıyla paylaştığımız değerler var ve çok güçlü bir biçimde barışçıl
bir çözümün destekçisiyiz, bunun gerçekleştirilmesini istiyoruz. Sayın
Çavuşoğlu’nun Türkiye’nin bu konudaki pozisyonunu net bir şekilde ortaya
koyduğunu ve birlikte çalışarak en kısa süre içerisinde Libya konusunun
çözümlenmesi, Libya krizin aşılması gerektiğine inanıyoruz. Bütün Libya
halkının barışçıl bir çözüm bulmasını destekliyoruz. Öncelikle Libya halkı
ve tabii ki çevre ve komşu ülkelerin de bu vesileyle barışa ve refaha
kavuşmasını istiyoruz. Libya’da çıkarları olan tüm paydaşları tatmin edecek
ve onları mutlu edecek bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Tabii ki Cezayir’in
bu konuda da çalışmaları sürüyor. Bu anlamda sevgili kardeşimin bu konudaki
onayı benim için son derece önemliydi. Ortak olarak bu konuda çalışmaya
devam edeceğiz ve tabii ki Libya halkına en iyi çözümü bulabilmek için, en
kısa sürede bu çözümü bulabilmek için. Kuzey Afrika için bu son derece
önemli olacaktır, bölge için önemli olacaktır. Temel olarak konuştuğumuz
konular bunlardı, sanırım Cumhurbaşkanını ziyaret etmeden önce bazı sorular
olacak.
SORU- Behlül Çetinkaya, Anadolu Ajansı. Efendim, konuk Bakana sorumu
soracağım; Cezayir’in Libya konusundaki tutumuna açıklık getirmelerini ve
Libya’daki ateşkesi değerlendirmelerini istiyoruz.
Diğer sorum da Sayın Çavuşoğlu, sizin için; Venezuela’da Maduro ve Capriles
arasında mutabık kalınan konular vardı, bu konuda adımlar atılıyor. Bu
bağlamda bugün 100 üzerinde siyasetçi için af çıkarıldı. Venezuela’da
AB’nin de girişimleri var, siz de Venezuela’da geçtiğimiz haftalarda
ziyaretlerde bulundunuz ve Maduro ile bir araya geldiniz. Bu bağlamda AB
ile Türkiye’nin çalışmaları ne ölçüde örtüşüyor? Aralık ayında seçimler
var, bunun öncesinde girişimler hangi noktaya ulaşabilir, bu konuda
değerlendirmelerinizi isteyebilir miyiz?
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI SABRİ BUKADUM- Özellikle Libya’daki ateşkesle
ilgili bir soru sordunuz. Biz ateşkesi destekledik ve ateşkesin duyurulması
ve meslektaşlarım bütün silahların durması gerektiğini ve bir ateşkes
çağrısını zaten yapmaya devam ediyorduk. Güçlü bir biçimde her gün
ateşkesin bir adım olduğunu ifade etmeye devam ettik ve Libya’da taraflar
arasında siyasi diyaloğun en kısa sürede başlaması gerektiğini ilan ettik.
Bir masa etrafında oturup kendileri hususları görüşmeliler. Tabii ki
Libya’daki sorunları uluslararası toplumun da desteğiyle, özellikle
Libya’da çıkarları olan ortakların desteğiyle de çözebileceğimize
inanıyoruz. Ve biz verebileceğimiz her türlü desteği veririz. Bir şekilde,
bir zaman içerisinde bu çözülmesi gereken bir konu. Ama Libyalıların yapmış
olduğu çalışmalarla çözümlenecek olan bir sorun. Biz tabii ki bu kurumları
kabul ediyoruz, tanıyoruz ve Libya halkının bunu bir çözüm olarak kabul
etmesini istiyoruz. Biz Cezayirliler olarak Libya’da herkesle temas
halindeyiz, kimse bizim fikirlerimize hiçbir zaman hayır demedi.
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum sorunuz için.
Maalesef Venezuela son zamanlarda çok ciddi krizler yaşadı. İç siyasette
karmaşa yaşadı, dışarıdan doğrudan müdahaleler maalesef görüldü. Hatta tek
taraflı yaptırımlardan da Venezuela çok etkilendi.
Diğer taraftan pandemi tabii mevcut durumu daha da kötüleştirdi. Birçok
insan Venezuela’yı terk etmek durumunda kalmıştı, ama pandemi döneminde
bazıları geri döndü. Muhalefetle şu andaki yönetim arasında ciddi
anlaşmazlıklar vardı ve bu kargaşadan dolayı işte bazı siyasetçiler
üzerinde seçime girme yasağı vardı, bazıları da hapse atılmıştı. Sonuç
olarak önümüzde 6 Kasım’da bir seçim gerçekleştirilecek. Eğer pandemi el
vermezse her iki taraf birlikte karar vererek belki bu seçimi
erteleyecekler, ama şu an da yapılacakmış gibi hazırlıklar yapılıyor.
Bu konuda Avrupa Birliği geçmişte bazı hatalar yapmıştı, yine sorunu çözmek
için angajman yerine tehdit dilini kullanmıştı ki, tehdit dilini kullanmayı
çok seviyorlar. Fakat Avrupa Birliği de şimdi Venezuela konusunda geçmişte
hata yaptığını kabul etti. Ve şu an da muhalefetle yönetim arasında
seçimlere birlikte katılma konusunda bir görüşme süreci başladı. Ve tabii
muhalefetin bu konuda bazı ön şartları vardı. Bu şartlar konusunda Avrupa
Birliğinin girişimleri oldu. Daha sonra Avrupa Birliği bizden de ricada
bulundu gerek Sayın Borrell, gerekse İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Laya
bu konuda kendilerine destek vermemizi rica ettiler. Ve Venezuela’ya
gitmeden önce Borrell’le bir kere daha görüştük. Arancha Laya Dominik
Cumhuriyetindeydi kendisiyle de bu konuları görüştük. Daha sonra Caracas’a
gittikten sonra yönetimle Maduro’yla, yine Maduro’nun Yardımcısı Delcy
Rodríguez’le ki onun ağabeyi İletişim Başkanı muhalefetle müzakereleri
yürütüyor. Ve Dışişleri Bakanı Arreaza’yla, kardeşim Jorge’yle bu konuları
görüştük. Ve muhalefetle birlikte seçime gitmelerinin ülkenin istikrarı
için faydalı olduğunu anlattık. Daha sonra muhalefetten Henrique Capriles,
Stalin Gonzales gibi liderlerle de bizzat telefonla görüştük. Ve biz
Türkiye olarak Venezuela’nın dostuyuz ve Venezuela’nın istikrarı, huzuru
bizim için de önemlidir dedik. Ve bu şartlarda muhalefetle, rejimin, şu an
da yönetimin, hükümetin anlaşmaya yanaştığını ve yaklaştığını görüyoruz.
Bundan da mutluluk duyuyoruz ve bu sürece katkı sağlamaktan da mutluluk
duyuyoruz. Tüm partilerin veya işte dışarıdan halen desteklenen bazı
kişilerin seçime her şartta katılmayacağını biliyoruz. Ama ne kadar çok
siyasi parti bu seçime katılırsa parlamentodaki çok taraflılık, yani çok
demokrasi için önemli bu çoğulculuk bakımından. Ve de ülkenin geleceği
için, iktidarla muhalefetin birlikte çalışması bakımından önemli. Ve süreci
Avrupa Birliği’yle birlikte takip ediyoruz. İki gün önce yine Borrell’le de
bu konuyu tekrar görüştük, oradan edindiğimiz bilgileri kendilerine
aktardık ve birlikte çalışma konusunda teyitleştik. İnşallah demokratik bir
seçimin gerçekleşmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz ki,
dışarıdan gözlemcilerin katılması, seçimi gözlemlemesi de yine şartlardan
bir tanesi. Bu şartları zaten Maduro yönetimi de kabul etmiş durumda. Ve
dün Parlamentolar Arası Birlik Başkanını da kabul ettik ve kendilerine de
bu konuda Venezuela’yı desteklemeleri konusunda ricada bulunduk. Avrupa
Konseyi, Avrupa Parlamentosu, yine AGİT Parlamenterler Asamblesi gibi
uluslararası parlamenterler asamblelerinin ve de yine örgütlerin seçimi
gözlemlemesi seçimin demokratik ve şeffaf olması bakımından önemli. Süreci
destekliyoruz, takip ediyoruz, çalışıyoruz. Teşekkür ederim.
SORU- Benim sorum her iki sayın bakana da olacak. Sayın konuk Bakan
Mali’den geldiğini söylemişti. Mali’deki o askeri darbenin ardından son
durum nasıldır, bize bir değerlendirmede bulunabilir mi? Sayın Çavuşoğlu’na
ise; Yunanistan Meis Adasına asker çıkardığı görüntüleri geçtiğimiz
günlerde basına da yansıdı. Lozan’ın da açıkça ihlali olan bu görüntüleri
nasıl değerlendiriyorsunuz? Teşekkür ederim.
CEZAYİR DIŞİŞLERİ BAKANI SABRİ BUKADUM- Evet, bu Yunan adalarıyla ilgili
Sayın Dostumun söyleyecekleri tabii ki beni çok mutlu edecektir. Mali ile
ilgili olarak tabii ki normal bir durum söz konusu değil. Yapılan
değişiklikler Anayasaya uygun biçimde yapılmadı. Ama elimizde bir sorun var
ve bu sorunla baş etmemiz gerekiyor. Tabii ki Mali halkıyla ilgili yeni bir
durum şu anda söz konusu. Aslında yapabileceğim herhangi bir değerlendirme
yok, ancak bizim beklentilerimizle ya da ümitlerimizle ilgili bir paylaşım
yapabilirim. Bu geçiş döneminin mümkün olduğunca kısa sürmesi ve anayasal
düzene geri dönülmesini tabii ki bekliyoruz. Dolayısıyla bu Mali halkının
üzerindeki şu andaki zorlukları ortadan kaldıracaktır, çünkü hâlihazırda
zaten bu siyasi bölünme, özellikle kuzey ve güney arasındaki bölünmeden ve
terörist grupların tehditlerinden mustaripler. Özellikle Burkina, Nijer ve
Mali sınırında biliyorsunuz ki çok önemli sorunlar var. Orada 40 bin
kişinin olduğunu biliyoruz ve tabii ki şimdi bu Cezayir için de bir sınır
tehdidi mahiyetinde.
Libya’da olduğu gibi yine tabii ki uzun tarihi ilişkilerimiz var Mali’yle.
Hem o dönem tarihi ilişkiler, hem oradaki kabilelerle ilişkilerimiz var. Bu
geçiş döneminin çok kısa sürmesini, barış içerisinde olmasını ümit ediyoruz
ve bu konuda çaba sarf ediyoruz. Ve Mali’ye barışın ve refahın geri
gelmesini ümit ediyoruz. Burada çok yatırım yapmak lazım Mali halkına
yardımcı olabilmek için. Çünkü gerçekten bu Mali halkı için, hem Sahra
Bölgesi için, hem de bölge için son derece önemli. Tabii ki Libya’daki
durum da Mali’yi aslında kötü bir biçimde, negatif bir biçimde etkiledi ve
bunun etkileri de hissediliyor. Dolayısıyla bizim şu anda içinde
bulunduğumuz durumu bir nevi tetikledi diyebilirim. Mali halkı kesinlikle
böyle bir şeyi hak etmiyor. Şu anda karşılaştıkları ekonomik sorunlar son
derece zor ve çok önemli engellerle karşı karşıya kaldılar. Kovid gerçekten
bu bölgeyi çok etkiledi ve Cezayir halkı hiçbir zaman Mali halkını bu
durumda yalnız bırakmayacaktır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de aynı görüşteyiz, Mali özellikle
Sahra Altı ve ECOWAS bölgesi için önemli bir ülke, kardeş bir ülke,
istikrarı ve güvenliği önemli ve bir an önce huzura kavuşması için biz de
Türkiye olarak elimizden geleni yapacağız.
Şimdi Sabri Ege Adalarıyla ilgili söyleyeceklerimi merakla bekliyor, çünkü
Cezayir’in de buna benzer konuları olmuştu, Cezayir’e yakın bazı Avrupa
ülkelerinin adaları olmuştu. Esasen sıkıntının sebebi, Yunanistan gibi
ülkelerin maksimalist taleplerde bulunması. Yani buradaki bahsettikleri ada
Meis Adası Sabri kardeşim, Yunanistan’ın ana karasına 580 kilometre
uzaklıkta, Antalya’ya ise 2 kilometre uzaklıkta bizim Kaş ilçemize. Ve 10
kilometrekarelik bir ada Yunanistan bu 10 kilometrekarelik bir ada için 40
bin kilometrekarelik kıta sahanlığı istiyor, yani sorunun zaten Doğu
Akdeniz’deki sorunun sebebi bu. Yani uluslararası hukuka aykırı bir şekilde
maksimalist taleplerde bulunması ve Türkiye’yi de Ege’ye ve Doğu Akdeniz’e
dar bir alana hapsedilmeye çalışılması. Tabii bizim bunları kabul etmemiz
mümkün değil. Ve son zamanlarda özellikle Yunanistan’ın tek taraflı attığı
adımlar, işte Mısır’la imzaladığı anlaşma vesaire esasen Türkiye’yi
dışlamaya yönelik adımlardır. Biz her zaman şunu söylüyoruz: Doğu
Akdeniz’de herkesle masaya oturup müzakereyi herkes için adaletli bir
şekilde Doğu Akdeniz’den istifade edebilmesi için ya da hakça paylaşım için
ortak bir çözümden yanayız. Maalesef bu çağrılarımız dinlenmediği için tek
taraflı adımlar atılmaya devam edildiği için biz de gerekli adımlarımızı
sahada ve masada attık. Ama bahsedilen bu ada Meis Adası ve Ege’deki adalar
1947 Paris Anlaşmasıyla silahlandırılmış daha doğrusu silahsızlandırılmış
adalardır, yani silahtan arındırılmış. Ve silahlandırma konusunda ise net
yani ifadeler var 1947 Paris Anlaşmasında bu adalar silahlandırılamaz
ifadenin özeti bu. Şimdi Yunanistan bu basına yansıyan haberlerden sonra
bir nöbet değişimi olduğunu söyledi. Elbette iç güvenlik için polis ya da
jandarma gibi, bizde de kırsalda jandarma var, polis var, ağır silahlar
olmadan bu tür güçler bulundurulabilir iç güvenlik için, ama bunun da
limiti var. Fakat bunu aşan silahlandırma olursa, o zaman kaybeden
Yunanistan olur.
Esasen Yunanistan sadece Meis’te değil Ege’de ve Doğu Akdeniz’de son
zamanlarda Avrupa Birliği’nin de koşulsuz desteğiyle maalesef uluslararası
hukuka aykırı bir şekilde kışkırtıcı adımlar atmaktadır. Biz daha önce de
söyledik, açıklamamızda da, Bakanlık açıklamasında da vurguladık; biz
kimsenin hakkını yemeyiz, ama hakkımızı da kimseye yedirmeyiz. Dolayısıyla
bu tür adımlar Yunanistan’a zarar verir ve bundan Yunanistan zararlı çıkar.
Biz uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı ve menfaatlerimizi sonuna
kadar koruyacağız, bunda da kararlıyız. Dolayısıyla Yunanistan’a çağrımızı
bir kere daha yenilemek istiyoruz; başkalarının kışkırtmasıyla ya da
kullanmasıyla Türkiye’ye yönelik olumsuz adımlar atmayın. Uluslararası
anlaşmaları, aramızdaki anlaşmaları ve uluslararası hukuku yok saymayın,
bundan zararlı çıkarsınız. Ama bizimle diyaloğa varsanız, bizimle var olan
sorunları diyalog yoluyla çözmeye varsanız biz her zaman vardık. Sayın
Cumhurbaşkanımız Miçotakis’e iki defa doğrudan teklif etti hem Londra’da,
hem de New York’ta, telefonda da aynı teklifini yineledi. Ama Yunanistan
maalesef sorunu çözmekten yana değil hasmane tutumla bizi kışkırtmaya
çalışıyor, bu kışkırtmanın sonu son derece tehlikedir ve bundan da
Yunanistan zarar görür. Teşekkür ediyorum.