DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli basın mensupları, bugün
kardeş Azerbaycan’ın Harici İşler Nazırı Ceyhun Bayramov kardeşimi
Türkiye’de, Ankara’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
Türkiye ve Azerbaycan arasında biliyorsunuz bir gelenek var; ilk defa
göreve gelen Cumhurbaşkanları, Meclis Başkanları, Dışişleri Bakanları ve
diğer Bakanlar ilk ziyaretlerini karşılıklı olarak Azerbaycan’a ya da
Türkiye’ye yaparlar. Dolayısıyla aziz kardeşim Ceyhun Bayramov’a da ilk
ziyaretini geleneksel olarak Türkiye’ye yaptığı için, bu geleneği devam
ettirdiği için çok teşekkür ediyorum.
Azerbaycan’la “bir millet iki devlet” anlayışıyla çalışıyoruz ve bugünkü
toplantılarımızı da aynı anlayışla gerçekleştirdik. Bundan sonraki süreçte
de kardeşim Ceyhun Bayramov’la çalışmalarımızı “bir millet iki devlet
anlayışıyla” sürdüreceğiz. Yani hem Türkiye için, hem kardeş Azerbaycan
için birlikte çalışacağız. Ve bu çalışmalarımızı nasıl sürdürebileceğimizi
bugün heyetlerimizle birlikte değerlendirdik. İkili ticaret hacmimizi
Cumhurbaşkanlarımızın hedef koyduğu gibi 15 milyar Dolara çıkarmamız
gerektiğini, bunun için tüm mekanizmaları kullanmamız gerekiyor etkili bir
şekilde. Sadece Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Toplantıları
değil diğer toplantılarımızı da düzenli olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Bu zirvelerde alınan kararlar, imzalanan anlaşmaların uygulamasını da
birlikte takip edeceğiz.
Diğer taraftan karşılıklı yatırımlar artıyor, özellikle enerji alanında en
büyük projeleri Azerbaycan Türkiye’de hayata geçiriyor. Enerji dışı
sektörlerde ise Azerbaycan’da en büyük yatırımcı Türkiye’dir. Çok sayıda
firmamız kardeş Azerbaycan’da yatırım yapıyor ve firmalarımıza verdikleri
destek için ve güvenleri için çok teşekkür ediyoruz.
Eğitim alanında, kültür alanında, Konsolosluk alanlarında işbirliğimizi
geliştireceğiz.
Diğer taraftan, Türkiye ve Azerbaycan Kafkaslarda sadece Kafkaslar için
değil Asya’dan, Uzak Doğu Asya’dan Londra’ya kadar çok önemli projelerin
merkezi olan önemli stratejik projeleri hayata geçirdi. Bakü-Tiflis-Kars
bunlardan bir tanesi, TANAP projesi şimdi TAP olarak Avrupa ülkelerine
uzanıyor. Bu stratejik projeleri daha da geliştirmek için, kapasitelerini
ve kalitesini arttırmak için yine bu güzergâhta işbirliği yaptığımız
Gürcistan’la birlikte çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Kardeş
Türkmenistan, kardeş Kazakistan, Özbekistan gibi ülkelerin de bu projelere
dahil olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve buralardaki üçlü
mekanizmalarımızı dörtlü toplantılarımızı önümüzdeki süreçte de
gerçekleştirmek için bugün birlikte karar aldık.
Değerli basın mensupları, 12 Temmuz’da Ermenistan kardeş Azerbaycan’ın
Tovuz Bölgesine bir saldırıda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti olarak o gün ne
söylediysek bugün aynı şeyi söylüyoruz, kardeş Azerbaycan yalnız değildir,
tüm gücümüzle tüm imkanlarımızla kardeş Azerbaycan’ın yanındayız, yanında
olmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle kahraman şehitlerimize bir kere daha
Allah’tan rahmet diliyoruz. Yine bu saldırılarda yaralanan kardeşlerimize
de acil şifalar diliyoruz.
Bu sorunun sebebi nedir? Ermenistan yıllardır kardeş Azerbaycan
topraklarının yüzde 20’sini işgal ediyor ve Karabağ’ı işgal ediyor. Ve
bugüne kadar tüm kararlara rağmen, yani Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi
ve AGİT gibi kurumların kararlarına rağmen Ermenistan bu sorunun çözümüne
yanaşmamıştır. Ve bu saldırılarla da müzakere için güvenilir bir ortak
olmadığını da tüm dünyaya göstermiştir. Ortada çok net kararlar var. Peki,
bu kararlara rağmen bu sorun bu güne kadar niye çözülmedi? Bunun da sebebi;
uluslararası toplumun, başta Minsk Üçlüsü olmak üzere samimi bir şekilde
gayret sarf etmemesidir. Evet, biz yine biraz önce bahsettiğim kararlar
çerçevesinde ve uluslararası hukuk çerçevesinde ve en önemlisi de kardeş
Azerbaycan’ın sınır ve toprak bütünlüğü çerçevesinde bu sorunu
diplomasiyle, diyalogla çözülmesini arzu ediyoruz, bu süreçlere de katkı
sağladık. Ama AGİT üçlüsünün de, Eş Başkanlarının da kendisine bir
çekidüzen vermesi gerekiyor. Rutin açıklamaların ötesinde bu sorunun çözümü
için gayret sarf etmeleri gerekiyor ve bu yıl içinde bu saldırıdan kısa bir
süre önce bize yaptıkları bir ziyarette de kendilerine bunları net bir
şekilde hatırlattık. Dolayısıyla bu sorunun barışçıl yolla halledilmesi
için uluslararası toplumun ve özellikle de Minsk Üçlüsünün samimi gayret
sarf etmesi gerekiyor. Biz bu süreçte düşüncelerimizi net ortaya koyduk.
Ama şunu da söyledik, Evet, diplomasiyle ve barışçıl yoldan uluslararası
hukuk çerçevesinde bu işler çözülmesi gerekiyor. Ama kardeş Azerbaycan da
hangi çözüm yöntemini tercih ederse, biz o konuda da kardeş Azerbaycan’ın
yanında olacağız. Tüm bu konuları da bugün birlikte ele aldık.
Biraz sonra çalışma yemeğinde Türk Konseyi dahil bölgesel konuları ele
alacağız, değerlendireceğiz. Uluslararası alanda yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız arasındaki dayanışma dahil nasıl işbirliğimizi
güçlendireceğiz, bunları da daha detaylı bir şekilde ele alacağız. Daha
sonra Sayın Cumhurbaşkanımız kardeşim Ceyhun’u kabul edecek ve
toplantılarımızı bu şekilde sürdüreceğiz. Ve en son yine
Türkiye-Azerbaycan, yani TurAz kartalı Tatbikatımız da 2014’ten bu yana
devam ediyor, bu alandaki işbirliğimizin en güzel göstergesidir.
Yapacağımız çok iş var, ulaşacağımız çok menzil var. O nedenle birlikte
daha gayretli bir şekilde çalışacağız.
Ben tekrar bu duygularla kardeşime hoş geldin diyerek sözü ona bırakmak
istiyorum.
AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI CEYHUN BAYRAMOV- (Azerbaycan Türkçesi)
SORU- Efendim, sorum size; Almanya yaklaşık 100’ün üzerinde ülkeyi Kovid-19
açısından riskli ilan etti ve bu ülkelerden gelecek insanlar için test
zorunluluğu ortaya koydu. Ancak Türkiye’den gelen insanlar bunu Türkiye’de
yapması gerekirken diğer ülkeler bunu Almanya’da yapabiliyor. Bizim oradaki
vatandaşlarımız, gurbetçiler bunu bir çifte standart olarak görüyorlar. Bu
konuda sizin düşüncelerinizi merak ediyoruz.
Ayrıca, Doğu Akdeniz’de sıcak gelişmeler var, bunlarla ilgili de
değerlendirmelerinizi almak istiyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Öncelikle
kardeşim Ceyhun Beyin davetine şu cevabı vermek isterim, Biz Azerbaycan’da
kendimizi evimizde hissediyoruz, dolayısıyla en kısa zamanda size de uygun
olan bir zamanda kardeş Azerbaycan’ı tekrar ziyaret etmekten büyük bir onur
duyacağım. Davetiniz için çok teşekkür ediyorum.
Şimdi bu Kovid dünyada her şeyi değiştirdi, tabii insanların seyahat
özgürlüğünü de kısıtladı. Ve bu konularda siyasi kararlar alındı, teknik
kriterlere göre kararlar alındı, ama ortada kararlar var. Avrupa Birliği
maalesef Türkiye’yi güvenli ülkeler listesine almadı. İki defa gözden
geçirme yaptılar ve daha önce listede olan bazı ülkeleri de, Balkan
ülkelerini, yine Fas, Cezayir gibi ülkeleri de listeden çıkardılar.
Almanya’daki vatandaşlarımız ve alman turistler Türkiye’ye gelmek için çok
ses çıkardılar, daha doğrusu taleplerini bize de, Alman yetkililerine de
ilettiler. Almanya’ya yönelik de Kültür ve Turizm Bakanımızla birlikte
Sağlık Bakanlığımızdan aldığımız verilerle birlikte çaba sarf ettik, yani
Türkiye’ye yönelik bu seyahat kısıtlamasının kaldırılması için çabalar sarf
ettik. Avrupa içinde Malta gibi, Polonya gibi bazı ülkeler, İngiltere
Avrupa Birliği’nden çıktı ama, Avrupa’dan bazı ülkeler, esasen İsviçre,
-iki gün sonra da İsviçre’de olacağız Cuma günü, bu konuları da tekrar ele
alacağız resmi davet üzerine resmi ziyaretimi gerçekleştireceğim- bu
ülkeler bu kısıtlamaları kaldırdı. Ama Avrupa Birliği’nin kararı ortadayken
Almanya bazı turizm bölgelerine seyahat kısıtlamasını kaldırdı. Tabii ki
kara yoluyla gelen vatandaşlarımız da var ve bu vatandaşlarımızın da yine
Almanya’ya döndükten sonra 14 günlük karantinaya tabi tutulamaması için,
Almanlar eğer Türkiye’de test yapabilecekseniz biz bu kısıtlamayı
kaldıracağız dediler. Şimdi dönüşte 14 günlük karantina yerine test
yapmanın vatandaşlarımız için daha uygun olduğunu düşündük. Fakat bu
uygulama sadece bizim vatandaşlarımız için değil, Türkiye’ye turist olarak
veya herhangi bir sebeple gelen Almanlar için de geçerli, yani burada
Türk-Alman ayrımı yapılmıyor. Esasen biz vatandaşlarımızın Türkiye’ye
rahatça gelebilmeleri için Almanların bu talebine evet dedik. Yani dönüşte
14 günlük karantina demek, işe gidememesi, para kaybı demektir veya bu
sebepten dolayı gelememesi demektir.
Uygulamada başlangıçta birden başladığı için havaalanlarında ve bazı
yerlerde sıkıntılar olmuş olabilir, ama bir taraftan Sağlık Bakanlığı, bir
taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve
havaalanı yönetimleriyle beraber işbirliği içinde her yerde test
kapasitemizi artırdık ve devreye soktuk ve uygulamadaki sorunlar da ortadan
kalkıyor. Dolayısıyla burada bir çifte standart Almanya’nın kendi
politikası, onlara ben girmek istemiyorum. Ama biz Türkiye’ye
vatandaşlarımızın gelebilmesi için, yine turizm bölgelerine turistlerin
gelebilmesi için Almanların bu talebine olumlu cevap verdik, olumlu cevap
vermeseydik dönüşte 14 günlük karantina olacaktı. Tabii Almanya’nın kendi
iç kararlarına, daha doğrusu iç politikasına biz doğrudan müdahale
edemeyiz, onların kendi içişleri. Ama burada bir işbirliğine gitmemiz
gerekiyordu ve bu işbirliğine de gittik, yani geçici aksaklıklar olabilir,
ama burada niyetimiz bizim halis ve sorunları da gideriyoruz.
Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de sizler de takip ediyorsunuz, biz burada
iyi niyet göstergesi olarak bazı ülkelerin, Avrupa Birliği’nin ve özellikle
Merkel’in ricasıyla, Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bunları zaten
kamuoyuyla paylaştı. Dün basın toplantısında da vurguladı, bir taviz değil,
geçici bazı jestler yaptık ve bu süreçte de Almanya ve Avrupa Birliği
diyalog için çaba sarf ediyordu. Biz onlara şunu söylemiştik, Biz bu jesti
yaparız, ama siz göreceksiniz Yunanistan’dan ve Rum Kesiminden herhangi bir
olumlu adım yerine tam tersine olumsuz adım göreceksiniz ve bizim
söylediğimiz ortaya çıktı. Böyle bir durumda da biz ne yapıyoruz? Şimdi
gemilerimizi tekrar hareketlendirdik, Oruç Reis bölgeye gitti ve Ağustos
sonu itibarıyla yeni bölgelerde de, kıta sahanlığımızın batı sınırlarını da
belirlemiştik, yine o alanlara da ruhsat vererek her türlü sismik
araştırma, sondaj çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Burada kararlılığımız
tamdır ve Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs
Türklerinin haklarını sonuna kadar savunacağız ve bu konuda da hiçbir
şekilde taviz veremeyiz. Türkiye’ye yönelik dün bazı açıklamalar oldu,
bazıları dengeleri, bazıları taraflı. Ama geldiğimiz noktada kimse
Türkiye’ye yönelik siz iyi niyet göstermediniz diyemez, biz gösterdik, ama
karşı tarafta kötü niyetli bir ülke var, dolayısıyla suçlayacaklarsa
Yunanistan’ı suçlasınlar.
SORU – (Azerbaycan Türkçesi)
AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI CEYHUN BAYRAMOV- (Azerbaycan Türkçesi)
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ceyhun kardeşim zaten çok güzel izah
etti. Elbette ticaretimizi, yatırımlarımızı artıracağız, doğal gaz
tedarikimizde Azerbaycan birinci sıraya yükseldi ve Azerbaycan’dan
alacağımız gaz miktarını ileride daha da artıracağız. Bu lojistikle ilgili,
aynı şekilde ulaşımla ilgili projelerin yanında, yani Kafkasya’da, şimdi
öncelik verdiğimiz iki proje daha var, Kars-Nahçıvan demir yolu projesi,
yine Türkiye-Nahçıvan doğal gaz boru hattı ve dolayısıyla Nahçıvan’a da
Türkiye üzerinden gazın ulaştırılması da stratejik bir projedir.
Diğer taraftan, tabii kültür alanında, eğitim alanında üniversitelerimiz
arasındaki işbirliğini nasıl güçlendireceğiz, bizim oradaki Türk okulları
var, Maarif Vakfı var, daha önce Eğitim Bakanı olarak görev yaptığı için
Ceyhun kardeşim bunları çok daha iyi biliyor, bunları konuştuk.
Ayrıca, Konsolosluk alanında da işbirliğimizi güçlendiriyoruz, vizeleri
kaldırdık, Türkiye daha önce kaldırmıştı, 2019’da Azerbaycan Türk
vatandaşlarına vizeyi kaldırmıştı, şimdi kalış süresi 30 gün, bunun 90 güne
çıkarılmasıyla ilgili çalışmamız devam ediyor. Ama bu da yetmez, Türkiye ve
Azerbaycan vatandaşları karşılıklı ziyaretlerde pasaporta ihtiyaç duymaması
lazım. Şimdi biz bu işbirliğini Gürcistan’la gerçekleştirdik, Ukrayna’yla
da hayata geçirdik, dolayısıyla zaten artık yeni kimliklerde tüm bilgiler
olduğu için artık kimlikle seyahatin önünü açabilmek için de önerilerimizi
sunduk, bunları da hayata geçireceğiz. Yani ekonomi, ticaret, yatırımlar
önemli, ama her alanda bağlarımızı güçlendirmek için anlaşmalar, alınan
kararlar ve ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda çalışmaya devam
edeceğiz.