İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN-…
(Farsça Konuşma ve Simultane Tercüme)
(https://youtu.be/6mQFFkFOZaM)
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim.
Değerli basın mensupları, bugün Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanı sıfatıyla ilk kez İran’ı ziyaret ediyorum. Daha önce
çeşitli vesilelerle, malumunuz çok kez ziyaretim sözkonusu olmuştu. Bugün
başka bir sıfatla buradayız. Bu vesileyle Dışişleri Bakanı değerli dostum,
kardeşim Hüseyin Emir Abdullahiyan’a ve arkadaşlarına göstermiş oldukları
misafirperverlikten, evsahipliğinden ve profesyonelliklerinden dolayı çok
teşekkür etmek istiyorum.
Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi Türkiye’yle İran arasında
yüzyıllara dayanan derin, tarihi ve kültürel bağlar bulunmakta. İki ülke
uzun yıllardır barış içerisinde yan yana yaşamakta. Özellikle son günlerde
ve son aylarda ortaya koyduğumuz dayanışma, deprem vesilesiyle bir kez daha
kendisini gösterdi. İran Hükümetinin ve halkının ülkemizde yaşanan depremde
ve sonrasında ortaya koyduğu güçlü dayanışmadan dolayı kendilerine tekrar
teşekkür etmek istiyoruz. Bu ortaya koydukları tavır güçlü dayanışmamızın
ve dostluğumuzun önemli bir nişanesidir.
Bulunduğumuz coğrafyadaki gelişmeler ve krizler İran’la işbirliğimizin
önemini her gün bir kez daha göstermektedir. İkili ilişkilerimizi Yüksek
Düzeyli İşbirliği Konseyi gibi kurumsallaşmış diyalog mekanizmalarıyla daha
da ileri taşımak arzusundayız. Biliyorsunuz, Sayın Reisi’yi 8. Yüksek
Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı için ülkemizde ağırlamayı bekliyoruz,
inşallah kendileri Türkiye’ye gelecekler, Sayın Cumhurbaşkanımızla
buluşacaklar. Bugün de bu toplantının hazırlıkları kapsamında kardeşim
Hüseyin’le verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Kendisi de ifade ettiler,
ikili ve bölgesel işbirliğimizi karşılıklı yarar anlayışıyla daha da
geliştirme arzusunda olduğumuzu teyit ettik. Ortak sınır güvenliği,
terörizmle mücadele, ticaret, ulaştırma, yükseköğretim gibi pek çok konuda
müzakere ettik, görüşlerimizi paylaştık. Terörle mücadele konusunda da
beklentilerimizi birbirimize aktardık. Özellikle PKK-PJAK tehdidinin
ortadan kaldırılmasıyla ilgili hassasiyetlerimizi gündeme getirdik.
İkili ticaret hacmimiz pandemi sonrasında artış eğiliminde. Bu ivmenin
sürdürülebilmesi için atılacak adımları görüştük. 30 milyar Dolar hedefine
ulaşmak için gerçekten somut konular neler olabilir? İlgili
arkadaşlarımızla beraber bunları çok detaylı ve uzun görüştük. Sınır
ticareti, tarım, hayvancılık, enerji, lojistik yollar gibi çok değişik
konularda ülkelerimizin pozisyonlarını, yaptığımız hazırlıkları ve
fikirlerimizi paylaştık.
Ayrıca firmalarımızın ve vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunların ne
şekilde aşılabileceğini de çok olgun bir şekilde masada tartıştık. Tüm
bunları yakın zamanda düzenleyeceğimiz Karma Ekonomik Komisyon
Toplantısında ayrıca etraflıca ele alacağız.
Görüşmelerimizde enerji alanındaki işbirliğimize ve bölgesel kalkınma
projelerine de değindik. Her iki tarafta da muhtelif ikili meseleleri
karşılıklı anlayış, iyi komşuluk ve işbirliği temelinde diyalog yoluyla
çözümleme konusunda güçlü bir arzu var, bütün arkadaşlarımız bu şekilde
çalışıyorlar. Ayrıca ikili ilişkilere ilaveten bölgesel konularda da görüş
alışverişinde bulunduk. Biliyorsunuz Türkiye ve İran bu bölgenin iki büyük
ülkesi. Bu büyüklük beraberinde de sorumluluk getiriyor. Bu sorumluluk,
bölgemizdeki barışın ve istikrarın sağlanmasını bize mecbur kılan bir
sorumluluk. Bu çerçevede konularımızı ele aldık.
Başta Suriye, Irak, Filistin, Güney Kafkasya, Yemen ve Afganistan olmak
üzere, ayrıca Ukrayna ve Libya konularını da masaya yatırdık. Suriye
konusunda, kendileri de ifade ettiler, daha derinlikli neler yapılabilir o
konuyu ele aldık. Bizim, Türkiye olarak, Suriye konusundaki pozisyonumuzun
ne kadar net olduğunu biliyorsunuz değerli arkadaşlar. Suriye Hükümetinden
ve onlarla yapacağımız işbirliğinden beklentilerimiz net. Bunlar özellikle,
Suriye Hükümetinin ülkemizdeki mültecilerin sağ salim gönüllü ve onurlu bir
şekilde ülkelerine geri dönmesini temin edici adımlar atması. Ülkede, ilave
mültecilerin ülkemize gelmesini önleyecek tedbirler alınması.
Üçüncü ve son olarak da terörle mücadelede, özellikle PKK terörünü yok
etmede ülkemizle işbirliğine önem vermesi ve PKK terörünü Suriye
gündeminden çıkarma yolunda bizimle beraber çalışması. Bunlar bizim için
olmazsa olmaz konular, kendilerinin de olmazsa olmazları var, biz bunları
anlıyoruz. Özellikle İran ve Rusya katılımıyla da dörtlü formatta
konularımızı tartışıyoruz.
Diğer taraftan, Irak konusunda da yoğun görüşmelerimiz oldu, özellikle
Irak’ın istikrarı ve kalkınması ve terörle mücadele konuları. İslamofobiyle
ilgili konuları değerli dostumla görüştük. Biliyorsunuz son zamanlarda
özellikle Avrupa’da, kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerim’e yönelik, İslami
değerlere yönelik saldırılar artmış durumda, bunu biraz da kasıtlı bir
şekilde yapıyorlar. Buna yönelik İslam İşbirliği Teşkilatı çatısında neler
yapabiliriz? Ne türden tavırlar alabiliriz? İki Müslüman ülke olarak bunun
da görüş alışverişinde bulunduk.
Ayrıca biz, Türkiye olarak, İran ve Suudi Arabistan arasında varılan
mutabakatı da destekliyoruz, bunu ilk yapıldığı zaman da söylemiştik, şimdi
de söylüyoruz. Özellikle kendileri de söylediler, Suudi Arabistan, İran ve
Türkiye bölgenin güçlü ve büyük, sorumlu ülkeleri. Bu ülkelerin barış ve
istikrar içerisinde olmaları bölge halkları için de fevkalade önem
taşımakta. Ayrıca nükleer anlaşma müzakerelerinin devam etmesini de önemli
buluyoruz, bu konuda da kendilerinden bilgi aldık, onun için de ayrıca
teşekkür ediyorum, son gelişmeleri bizlerle paylaştılar.
Ben tekrar kardeşim Emir Abdullahiyan’a şahsıma ve heyetime gösterdiği
misafirperverlik için teşekkür ediyorum.
SORU- [SİMULTANE TERCÜME] İlk önce Sayın Emir Abdullahiyan’a soru
soruyorum. Bölgemizin kuzeybatısında su sıkıntısı vardır. Bu mesele, bu
alanda çevresel sorunlar oluşturmuştur. Bu müzakerelerde, Türkiye
Cumhuriyeti Dışişleri Bakanıyla yapmış olduğunuz bu görüşmelerde neler
üzerinde durdunuz? Özellikle bu alanda bilgi almak istiyorum.
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN EMİR ABDULLAHİYAN- [SİMULTANE TERCÜME] Bu
önemli konu bugünkü toplantımızda önemli bir yer alıyordu. Daha önce de
açıklık getirmiştim, geçen seneden itibaren ortak bir teknik komitenin
oluşturulması üzerinde mutabık kalmıştık. Bu komite de, İran’dan teknik bir
grup Türkiye’ye seferde bulunacak olmuştu. Bugün çok önemli anlaşmalara
vardık. Kardeşim Sayın Hakan Fidan ile görüşmemde bu görüşmelerin devamını
istedik. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Aras Nehri üzerine dikkat
çekmesini, aynı zamanda örf olarak ve çok uzun yıllardır bu nehrin o
bölgede akmasıyla ilgili olarak teveccüh etmelerini istedik. Bu mesele
üzerinde de mutabıkız. Çok yakın bir gelecekte teknik alanda da görüşmeler
gerçekleştirilecektir. Türkiye’de, İran’ın kuzeybatısında bulunan
eyaletlerimizin suya ulaşmasını engelleme veya azaltma gibi bir niyetin
olmadığını da biliyoruz. Çok teşekkür ediyorum Türkiye Cumhuriyeti’nin bu
meseleyle ilgili özel teveccühlerinden dolayı. Çok teşekkür ediyorum.
SORU- [SİMULTANE TERCÜME] … Kerkük’te bir karargah binasının KDP’ye teslim
edilmesinin ardından, buradaki Türkmen ve Arap gruplar bu konuya karşı
çıkmaktalar. Hatta çıkan gelişmeler dolayısıyla geçtiğimiz gün bu kentte
sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkiye olarak bu gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz ve Türkiye’nin bu konuya yaklaşımı nedir?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi Kerkük etnik ve mezhepsel kompozisyon
olarak Irak’ın küçük bir modelini teşkil etmektedir. Bu bakımdan Kerkük’ün
huzuru ve istikrarı Irak’ın bütününün huzur ve istikrarına doğrudan etki
etmektedir. Kerkük’ü barış içinde bir arada yaşama kültürünün sembolü
olarak görüyoruz. Irak’ta Başbakan Sayın Sudani liderliğinde kurulan
Hükümet ülkeye bir istikrar getirmiş durumda. Özellikle kendisinin ve
Hükümetinin uzun vadeli altyapı ve üstyapı yatırımları konusunda verdiği
çabaları destekliyoruz. Bunun Irak’ın bugünü ve geleceği için ne kadar
önemli olduğunun farkındayız. Böyle bir dönemde Irak’ın asli ve kurucu
unsurları arasında yer alan Türkmen soydaşlarımızın ana yurdu konumundaki
Kerkük’te can kaybıyla sonuçlanan gerginliklerin ortaya çıkmasını üzüntü ve
büyük kaygıyla karşılamaktayız. Bu tür gerginliklere mahal verilmemesi
gerektiği yönündeki görüş ve telkinlerimizi, sorumlu konumda bulunan Irak
makamlarıyla zamanında paylaştık. Bu konuyla ilgili, gerek Sayın
Başbakanla, gerek Erbil yönetimiyle kriz esnasında temaslarım oldu.
Bu çerçevede, şehirde son dönemde artış gösteren PKK mevcudiyetine de
süratle son verilmesini Irak makamlarından talep ediyoruz. Kerkük yakın
zamanda büyük acılar ve katliamlar yaşamış kadim bir şehirdir. Bu şehirdeki
hassas toplumsal dengelerin korunması, temsil ve idarede tüm toplumsal
kesimlere eşit söz hakkı verilmesi gerektiğini değerlendirmekteyiz.
Biliyorsunuz bu çerçevede, şehirde tüm kesimlerin eşit bir şekilde
temsilinin sağlanması ve idareye katılımı formülünü uzun zamandır
destekliyoruz. Bildiğiniz gibi, Türkmen soydaşlarımızın hak ve
menfaatlerinin korunması Irak’a yönelik politikamızın ana unsurları
arasında yer almaktadır. Türkmen halklarının siyasi pazarlıklara konu
edilmesine karşı durmaya ve Türkmenleri her alanda desteklemeye devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
* Interpress deşifresidir.