Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Azerbaycan Dışişleri Bakanı Jeyhun Bayramov ile Ortak Basın Toplantısı, 31 Temmuz 2023

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Hepiniz hoş geldiniz.

Bugün can Azerbaycan’ın Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov kardeşimi ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Kendisine hoş geldiniz diyorum. Kendisiyle tanışıklığımız çok uzun yıllar öncesine dayanır. Her zaman iyi ikili ilişkiler içerisinde olduk. Kendisi çok saygın ve çalışkan, iyi bir devlet adamı. Kendisiyle bu pozisyonda da beraber çalışmaktan büyük bir memnuniyet duymaktayım.

İnanıyorum önümüzdeki dönem içerisinde gerçekten iki ülke için, iki ülke dostluğu ve kardeşliği için çok iyi işler yapacağız.

Biliyorsunuz Azerbaycan’la ilişkimiz bizim için tek millet-iki devlet, bir slogan olarak değil, zamandan ve şartlardan bağımsız bir tutumdur. Tek millet ve iki devlet şiarı ilişkilerimizi büyük bir stratejik çerçeveye alan bir duruştur, bir kader birliğidir. 2021 yılında Türk dünyasının işgalden kurtulan kültür beşiği Şuşa’mızda Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Cenap Prezident’in imzaladıkları Şuşa Beyannamesi tüm dünyaya şunu ilan etmiştir ki; güçlü Türkiye güçlü Azerbaycan’dır, güçlü Azerbaycan güçlü Türkiye’dir.

Bugünkü görüşmemizde işte bu istisnai ilişkilerimizi ve bölgesel konuları etraflıca ele alma imkânı bulduk. Ekonomik ilişkilerimizin geldiği nokta memnuniyet verici. Karşılıklı yatırımlarımız 30 milyar Doların üzerinde. Enerji alanında işbirliğimizi ilerletirken ortak çıkarlar temelinde ve bütüncül bir stratejiyle çalışmaktayız.

TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar’dan daha fazla doğal gazın Türkiye ve Avrupa’ya aktarılması, bu ortak stratejimizin unsurları.

Jeyhun kardeşimle bölgemizdeki bağlantısallık ve çok taraflı ulaştırma koridorlarının geliştirilmesi konularını da görüştük. Ukrayna Savaşı, bu yönde atılacak adımların önemini bir kez daha göstermiş durumda. Güçlü altyapımızla Orta Koridorun önemli ve ayrılmaz bir parçasıyız.

Görüşmemizde Güney Kafkasya’daki gelişmeleri de ele alma imkânımız oldu. İşgalden kurtarılan Azerbaycan topraklarının yeniden imarına ve kalkınmasına desteğimiz devam edecek.

Öte yandan normalleşme süreçleri bölgenin barış, istikrar ve refaha kavuşması için önemli. Ermenistan’la normalleşme sürecini Azerbaycan’la yakın eşgüdüm içerisinde sürdürmekteyiz. Azerbaycan-Ermenistan sürecindeki uluslararası çabaları da destekliyoruz.

Öte yandan uluslararası topluma bir çağrıda bulunmaktayız: Taraflar arasında ayrımcılık yapmayın; barışı destekleyin; destek yerine köstek olmayın. Bölgesel huzur ve istikrara giden yol, kapsamlı bir barış anlaşması imzalanmasından geçiyor. Bunun için de Zengezur bağlantısının açılması büyük öneme sahip. Bu, tüm bölge ülkelerinin yararına bir gelişme olacaktır.

Bugün aile meclisimiz olan Türk Devletleri Teşkilatı’yla ilgili konuları da ele alma imkânımız oldu. Sayın Cumhurbaşkanlarımızın talimatlarıyla Teşkilatın güçlendirilmesi için değerli kardeşimle birlikte çalışıyoruz.

Biliyorsunuz, Cuma günü Budapeşte’deydim. Macaristan, Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci üyesi. Budapeşte’deki Türk Devletleri Teşkilatı Temsilciliği binasında genç Macar diplomatlara seslendik. Gerçekten de yeni jeopolitik denklemde Orta Asya’ya ve Teşkilatımıza yönelik çok büyük bir ilgi var.

Azerbaycan’la Türk dünyasının ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın parlak geleceği için yapacak çok işimiz var.

Rabbim, milletimize, devletimize, birliğimize ve beraberliğimize zeval vermesin.

Tekrar kardeşime geldiği için hoş geldin diyorum.

Sağ olun.

AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI JEYHUN BAYRAMOV’UN KONUŞMASI - https://www.youtube.com/live/yjC6jxtSyAE?feature=share

SORU- Betül Usta, Sabah Gazetesi.

Sorum Sayın Bakan Hakan Fidan’a olacak.

Azerbaycan’ın Laçın Yolu üzerinde sınır geçiş noktası kurmasıyla alakalı olarak Ermeni tarafının ve bazı dış güçlerin insani kriz şeklinde iddiaları oldu, bu konudaki değerlendirmeleriniz nelerdir efendim?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar; Laçın Yolu, biliyorsunuz, Azerbaycan toprağıdır. Dolayısıyla Azerbaycan hangi tedbiri gerekli görüyorsa onu alır, almak da en büyük egemenlik haklarından biridir.

Yine aynı şekilde insani mülahazalarla orada her türlü çabayı da Azerbaycan’ın gösterdiğini görmekteyiz. Zaten tıbbi geçişler de mümkün. Kapsamlı malzeme nakline uygun diğer güzergahlar da tahsis edilmiş durumda. Bütün bu değerlendirmelere baktığımızda Azerbaycan’ın bu konuda eleştirilmesinin haklı bir zemini olmadığını düşünüyoruz.

SORU- Merhaba, Azerbaycan İçtimai Televizyonu. Sayın Bakanım, Sayın Hakan Fidan. Son günlerde Ermenistan medyasında, Türkiye-Ermenistan arasında normalleşme sürecinin yeniden devam ettirilmesi ve bu kapsamda sınırların açılması konularında haberler yer almaktadır. Bu bağlamda Ermenistan-Türkiye normalleşme sürecini değerlendirmenizi isterim. Sayın Jeyhun Bayramov da bu soruya cevap vermek isterse memnun olurum. Sorum her ikinize.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ediyorum, yine önemli bir soru.

Biliyorsunuz değerli arkadaşlar, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin dondurulmasının sebebi, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi idi. Çok şükür işgal sona erdi, artık bölgede özellikle Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan normalleşmesiyle çok büyük bir siyasi istikrar ve ekonomik kalkınma potansiyeli bulunmakta.

Ancak işgal fiilen sona ermiş olmakla beraber, esas itibariyle sonlandırılması gereken bazı konular var. Bunların başında biliyorsunuz Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki ateşkes anlaşması ve sınır anlaşmaları var. Bunlarla ilgili çalışmalar yoğun şekilde sürmekte. Hem Avrupa başkentlerinde, hem Amerika’da, hem Moskova’da, Ermenistan ve Azerbaycan bir araya gelmekte. Biz bunları yakından takip ediyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizi bu konuda yakından bilgilendirmekte.

Türkiye olarak bizim pozisyonumuz; Türkiye-Azerbaycan ilişkileri çerçevesinde Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki anlaşmalar sağlandıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız bu noktada Ermenistan’la olan ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda iradesi bulunmakta. Dolayısıyla, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki barış görüşmelerinin sonuca ulaşması fevkalade önemli, bu anlaşmanın imzalanması. Ama diğer taraftan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde hangi adımların atılması gerekiyor, hangi istikamette gidilmesi gerekiyor, ne türden tedbirler hayata geçirilebilir konusunda diyaloglar da devam ediyor, bu konuda kurulmuş mekanizmalar var, özel temsilcimiz var, başka kanallar var. Ve en önemlisi biliyorsunuz; Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan Cumhurbaşkanımızın yemin töreni vesilesiyle Ankara’ya geldi ve karşılıklı görüşmeler de bu meyanda devam etmekte. Bizim inancımız; bir an önce Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki anlaşmaların imzalanması, Türkiye’nin de böylece Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirerek Kafkasya’da Azerbaycan, Türkiye ve Ermenistan’ın merkezinde bulunduğu ekonomik kalkınma ve istikrar sürecinin bir an önce başlaması. Tabii bu bölgedeki diğer ülkeler için de esas itibariyle büyük bir fırsat teşkil etmekte.

Teşekkür ederim.

AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI JEYHUN BAYRAMOV’UN KONUŞMASI - https://www.youtube.com/live/yjC6jxtSyAE?feature=share

SORU- Teşekkürler. Emre Karaca, Habel Global’den.

Benim sorum Hakan Fidan’a olacak, Sayın Bayramov da dilerse yanıtlamasını isterim.

Sorum; Kur’an-ı Kerim’e yönelik olarak yapılan saldırılara ilişkin olacak. Siz hafta sonunda Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Rasmussen ile İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Bu görüşmelerde bu eylemlerin sona ermesi için size bir söz ya da bir garanti verildi mi muhataplarınız tarafından?

Yine aynı şekilde bugün İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü bir toplantı yapıyor bu konuyla ilişkin olarak. Bugün bu konuya ilişkin olarak somut bir sonuç beklentisi mevcut mudur?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar; biliyorsunuz Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar ve hakaretlerle ilgili gelişmeleri çeşitli vesilelerle kamuoyumuzla düzenli şekilde paylaşmaktayız. Yaptığımız görüşmeler, ortaya koyduğumuz tavır nedir, bunu sizlerle düzenli şekilde çeşitli vesilelerle paylaşıyoruz. Bugün de aslında sorulan soruda da belirtildiği gibi, hafta sonu bazı gelişmeler oldu. Biliyorsunuz İslam ülkeleriyle bu konudaki koordinasyonumuz, telefon görüşmelerimiz, yüz yüze görüşmelerimiz devam etmekte. Özellikle geçtiğimiz haftalarda bu konuyla ilgili ortaklaşa ne yapılabilir sorusunu merkeze alan bir dizi diplomasi trafiği gerçekleştirildi. Bu konuda hem Birleşmiş Milletler’in organlarında, hem İslam İşbirliği Teşkilatı platformunda ciddi bir farkındalık oluştuğunu görmekten memnuniyet duymaktayız. Esas itibariyle Türkiye’nin yürüttüğü diplomasinin bu türden bir insanlık sorununun ciddi bir farkındalık oluşturarak hem küresel düzeyde, hem bizim kendi medeniyet dünyamız içerisinde nasıl bir çözüme kavuşturulur arayışına iyi bir örnek teşkil ettiğini düşünüyoruz. Bu noktada değerli arkadaşlar, geldiğimiz noktada bugün İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerinin Dışişleri Bakanları çevrimiçi bir toplantı yapacak, ben de öğleden sonra o toplantıya katılacağım. Daha önceden arkadaşlarımızın yaptığı hazırlık çalışmaları var, bu çalışmalara bakarak birtakım belki ortak kararların alınması mümkün olacak. Daha farklı alternatifleri de gündeme getirme imkanımız olacak. Önemli olan, İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerinin bu konudaki ortak çalışmalarını devam ettirmesi ve ortak tavırlarını sistemik bir şekilde ortaya koyması.

Hafta sonu Danimarka ve İsveç’le yaptığımız telefon görüşmeleri kendi açısından önemliydi. Talep her iki ülkeden geldi. Çünkü İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerinin sırf bu konu merkezli toplanıyor olması esas itibariyle büyük bir tabii diplomatik mesajdı. Burada şunu görüyoruz arkadaşlar: Bu telefon görüşmelerinin arkasından biliyorsunuz her iki ülke de bakanlık düzeyinde değil hükümet düzeyinde açıklama yaptılar yazılı olarak. Onlara baktığımız zaman, farklı farklı açıklamalar, ama ortak noktaları da var, esas itibariyle bu sorunun ortaya çıkardığı potansiyel zararları ve tehditleri görmeye başladıklarını anlıyoruz. Esas itibariyle özellikle mesela İsveç Başbakanının yazılı açıklamasında şu ibare var: “İkinci Dünya Savaşından sonra en güçlü güvenlik durumunu yaşıyoruz” ifadesini kullanıyor. Bu önemli, yani kendi ülkenizde bu kadar hassas konular ve provokasyon yapılmasına izin vermeniz ve kendi kurduğunuz sistemin ve organlarının bunu engelleyememesi, aslında bir devletin kurumlarıyla beraber var oluşuyla ilgili birtakım soru işaretlerini de beraber getiriyor. Biz bu soru işaretlerini açıkçası muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde sürekli gündeme getirdik, burada olan eylemler esas itibariyle öncelikli olarak size zarar veriyor ve daha büyük zarar potansiyelini de beraberinde taşımakta, neden bunu engelleyecek bir tavır içerisine giremiyorsunuz? Tabii şu anda bizim izlenimimiz, bu konunun vahameti karşı taraflarca anlaşılıyor. Buna yönelik adım atabilirler mi? Kendi sistemleri içerisinde bu dönüşümü yapabilirler mi? Bu bizim yine bekleyeceğimiz, izleyeceğimiz bir süreç. Ama bu süreç içinde de biz gerekli çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim.

AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI JEYHUN BAYRAMOV’UN KONUŞMASI - https://www.youtube.com/live/yjC6jxtSyAE?feature=share

SORU- Rovshan Ilyasov, Azerbaycan Televizyonu. Benim sorum her iki Bakana. Avrupa’nın enerji tehlikesi çerçevesinde, Avrupa pazarlarında enerji talebinin artması konusunda, Azerbaycan ve Türkiye arasında hayata geçirilen yeni projeler ve bu işbirliğinin perspektifleri nelerdir?

AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ BAKANI JEYHUN BAYRAMOV’UN KONUŞMASI - https://www.youtube.com/live/yjC6jxtSyAE?feature=share

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar; bildiğiniz gibi Türkiye-Azerbaycan enerji işbirliği sadece iki ülkenin çıkarlarına hizmet eden bir konu olmaktan çıkmış, daha stratejik düzeyde aslında bölgesel ve küresel enerji güvenliğine katkıda bulunan önemli bir alana dönüşmüştür. Bu çerçevede biz Avrupa’nın enerji güvenliğine de aslında katkıda bulunmaktayız. Türkiye, kendi enerjisini tedarik ederken, Azerbaycan’la bu işbirliğini yürütürken ortaya koyulan perspektif iki ülke tarafından Avrupa’nın enerji güvenliğine de katkıda bulunmakta. Bu çerçevede Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve TANAP başta olmak üzere bunun önemli bir kısmını da zaten Azerbaycan’la yapıyoruz. Güney Gaz Koridoru’nun belkemiği TANAP, Avrupa’nın önemli bir gaz tedarik arteri durumunda. Yılda 16 milyar metreküp gaz akmakta buradan. Bunun da en az yarısı bildiğiniz gibi Avrupa’ya gitmekte. Ukrayna Savaşı’yla gördük ki ilk kez küresel düzlemde bir enerji krizi yaşanmakta, bunun merkezinde de Avrupa var ve tamamen atlatılmış da değil. Ne zaman atlatılacağı da açıkçası şu anda öngörülemiyor. Bu meyanda gelecek kış Avrupa’da yeni bir kriz olabilir. Enerji piyasalarındaki belirsizlikler de bu nedenden dolayı devam ediyor. Sadece tedarik miktarlarında değil fiyat istikrarı tesisinde de sıkıntılar var.

Azerbaycan’la önümüzdeki yıllar için bu konulara yönelik stratejik diyaloğumuz ve hazırlıklarımız devam etmekte. İlave kapasite yaratılması ve bunun taşınması için TANAP’ın kapasitesinin artırılması söz konusu. Hazar havzasında diğer kaynakların ülkemize getirilmesi konusunda da çalışmaktayız. Türkmen gazı, bu çerçevede giderek daha önemli hale gelmekte.

Sıvılaştırılmış gaz terminallerimiz ve dağıtım şebekemizle Avrupa’daki en kapsamlı sistemlerden birine sahibiz. İmkan ve kabiliyetlerimizi de kullanarak Azerbaycan’la ortak çalışma hedefimiz devam ediyor. Bu alanda irade göstermeye iki ülke de hazır. Bir yandan kendi enerji güvenliğimizi güçlendirirken, diğer taraftan da Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunma çabalarımız devam edecek.

Teşekkür ediyorum.

* Interpress deşifresidir.