Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Suriye Türkmenleri Meclis Kuruluş Toplantısında Yaptıkları Konuşma, 30 Mart 2013, Ankara

Her milletin tarihinde dönüm noktaları vardır. Suriye de şu anda böylesine bir tarihi dönemeçten geçmektedir Bu tarihi dönüm noktasında Suriye Türkmenleri imtihanlarını en iyi şekilde verdiler. Diğer Suriyeli Arap, Kürt, Sünni, Nusayri, Dürzi, Çerkez, bütün kardeşleriyle birlikte imtihanlarını en güzel şekilde verdiler. Çünkü onlar zulme karşı boyun eğmediler. Kimliklerini, dillerini unutmadılar. Ananelerini, geleneklerini korudular, gelecek nesillere aktardılar. Bunun için şehitler verdiler. Allah o şehitlere rahmet eylesin ve bu uğurda mücadele edenlere güç versin. O yiğitleri selamla, muhabbetle buradan saygıyla anıyorum, Allah onlara rahmet eylesin.

 

Biraz önce Muhammed Reşit kardeşim o güzel beyitleri okuduğunda, bizim Toros Türkmenlerinin beyitleri kulaklarımda yankılandı. O beyitlerin benzerini ben Halep’te, …da, Süleymanşah’ın dibindeki köylerde hep duydum, dinledim. Bu beyitleri, bu ağıtları duyduğumda hep şu hisse kapıldım. Aramıza hangi sınırı çekerlerse çeksinler, hangi duvarı örerlerse örsünler, hangi zulmü yaparlarsa yapsınlar, Anadolu’yu Suriye’den, Türkiye’yi Suriye’den, Halep’i Antep’ten, Toros Türkmenlerini, Suriye Türkmenlerinden ayırmak mümkün değildir… Ebediyen bir olacaklardır.

 

Değerli dostum George Sabra Suriye tarihinden derin manalar yükleyen güzel bir konuşma yaptı. Ayrıca Türkiye’ye teşekkür etti. Teşekkürlerine minnet duyuyoruz. Kendilerinin de bulunduğu bir başka uluslararası toplantıda yine bir Suriyeli kardeşim, “Türkiye’nin yaptıklarını bir asır teşekkürle ansak yetmez” dediğinde söylediğim şeyi ona da söylüyorum. Sizin bize teşekkür borcunuz yok. Bu teşekkür, geçmişte Haçlı seferlerine karşı omuz omuza verdiğimizde, her zulme karşı birarada durduğumuzda Müslümanıyla Hristiyanıyla, Nusayrisiyle Sünnisiyle, Kürdüyle Türküyle, Arabıyla omuz omuza verdiğimizde atalarımız tarafından ödendi. Hiçbir şey bizim kardeşimizden daha değerli değildir.

 

Suriye halkı, bir bütün olarak bu sınavı geçti. Suriye Türkmenleri bir bütün olarak bu sınavı geçti. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı olarak şunu ifade etmek isterim ki; bu zulme karşı duruşunuzda yanınızda olmakla aslında biz de kendi sınavımızı veriyoruz. Herkes kendi sınavını veriyor, zulümle adalet arasında yapılan tercihle kendi sınavını veriyor. İnsan onuruyla zillet arasında yaptığı tercihle kendi sınavını veriyor. Sizler bu sınavı, bu imtihanı geçtiniz, Allah sizlerden razı olsun. Biraz önce Sayın Başbakanımın da ifade ettiği gibi, her ne olursa olsun biliniz ki; Türkiye’deki kardeşleriniz ebediyen sizin yanınızda olmaya devam edecektir.

 

Biz Türkiye olarak ilkeli bir tutum sergiledik başından itibaren. Önce zulmetmesinden korktuğumuz için zalimin - Esad’ın ve çevresindekilerin - ikna edilmesi için çok çaba sarf ettik. 10 ay saatlerce toplandık, günlerce üzerinde beraberce konuştuk. “Aman” dedik, “Aman Suriye ordusunu Suriye halkının karşısına dikmeyin. Aman bu güzel mozaiği, Suriye mozaiğini parçalamayın.” Bir Ramazan günü oruçlu bir şekilde 7 saat kendisini ikna etmeye çalıştım, 7 saat. Tek bir talebimiz vardı, mübarek Ramazan ayında tanklarınızla, toplarınızla Hama’yı vurmayın. Mübarek Ramazan ayında halkı kurşuna dizmeyin. Dinlemedi. 10 ay uğraştığımız halde dinlemeyince, her onurlu insan gibi, her sorumlu devlet adamı gibi, her sorumlu devlet gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bir tercih yapmak zorunda kaldık ve hiç tereddüt etmedik.

 

O zaman kendisine söylediğim gibi, geçmişte 10 yıllık iktidarımızda ne zaman dışarıdan bir müdahale olmuşsa hep Suriye’nin yanında yer aldık; ister Lübnan Savaşında olsun, ister izolasyonlarda. Ama bizi halkınızla sizin aranızda tercihe zorlamayın, eğer zorlarsanız biliniz ki biz Suriye halkının yanında tereddütsüz yer alırız. Tereddüt göstermeyiz, göstermeyeceğiz. Çünkü bizim borcumuz, bizim dostluk ve kardeşlik borcumuz bir kişiye değildir, bir aileye değildir, bir zümreye değildir, Baas Partisine, bir partiye değildir. Bizim dostluk borcumuz, kardeşlik borcumuz Halep’ten Doha’ya, Lazkiye’den Rakka’ya, Deyrizor’a kadar, Haseki’ye kadar bütün Suriyeli kardeşlerimizedir. Bu borcu gerektiğinde ödemekten çekinmedik, çekinmeyeceğiz.

 

Eleştirildik, niçin mültecileri alıyorsunuz dediler. Neden zulüm gören bu insanlara kapınızı açıyorsunuz dediler. Bu sebeple geçen sene hakkımda iki gensoru verildi. Onurla, şerefle taşıyacağım bunu. Çünkü, biliyorum ki sizlerin kalbindeki yerimiz, bizlere …lerin öfkesindeki, nefretindeki yerinden daha derindir, daha kalıcıdır.

 

Bütün Türkmen kardeşlerim, ki ben de bir Yörük’üm, Toros Türkmeniyim, onun için beyitlerinizi yüreğimde hissederim. Onun için benim babaannemin ağıtları ile geçen toplantıda, 11 Aralık’ta dinlediğimiz o güzel Bayır Bucak ağıtları aynı ağıtlardır. Ve onun için Baba Amr’da, o güzel Türkmen mahallesinde, beldesinde, Humus’ta o büyük katliam yaşandığında o gece uyumadım. Sayın Başbakanımızla yaptığımız değerlendirmede; işte an bu andır, bundan sonra kim zulme yönelirse ellerini tutacağız, onu engelleyeceğiz diye kesin bir kararlılıkla üzerine yürüdük. Baba Amr şehitlerine selam olsun. O şehitlerin çoğunun da Türkmen olduğunu biliyoruz. Baba Amr Mahallesinde şehit düşen o kahramanlar Suriye tarihine ve Türkmenlerin tarihine ebediyen yazılmışlardır.

 

Şimdi bu tarihi dönemeçte hepimizin üzerine görevler düşüyor. Zulme direndiniz, başınızı dik tuttunuz, ama zulme direnmek yetmez. Hisle, kahramanlıkla, yürekle direnilir, ama akılla yeni bir devlet, yeni bir toplum inşa edilir. Bütün o geçmişi unutarak yeni bir Suriye’yi nasıl inşa edeceğinizin planlarını yapmak zorundasınız. Türkiye her ne olursa olsun yanınızdadır. Burada Sayın George Sabra bizim tutumumuzu bilir. Bütün muhalefet toplantılarında, hangi sebeple yapılırsa yapılsın bütün uluslararası kongrelerde, toplantılarda hep şunu söyledik: Biz yardım ederiz, bize borç olan şey yardım etmektir. Ama Suriye’nin kaderini belirleyecek olan Suriye halkıdır. Suriye halkına hiçbir şey empoze etmeyiz, hiçbir şey dayatmayız, hiçbir şekilde onların kararlarına müdahale etmeyiz. Ama bir karar aldıklarında bilsinler ki biz her zaman onların yanında olacağız.

 

Bugün 200 bine yakın Suriyeli kardeşimizi kamplarda ağırlıyoruz, bir 100 bine aşkını da şehirlerde. Hangi şehre gidersem gideyim – son olarak Bursa’da karşıma çıktılar – her kökenden Suriyeliler gelir ve teşekkür ederler. Ümit ederim onlar bir an önce evlerine dönerler, her biriniz evlerinize, o sıcak yuvalarınıza dönersiniz. Ama bilin ki eğer burada kalmak durumunda kalırsanız; evimiz evinizdir, aşımız aşınızdır, kaderimiz kaderinizdir. Çünkü, biz size kapılarımızı, evlerimizi açmadık, yüreklerimizi açtık. Yüreği olanlar bundan anlar. Çok acılar çektiniz. İlk Suriyeli mülteciler geldiğinde, bir kampta bir teyze gördük 70 yaşlarında. O zaman zulmün derecesini anladım. Sen niye kaçtın teyze dedim. Dedi ki, şebbihalar bastılar, iki oğlumu öldürdüler, çevre evlerdeki kızları kaçırıp tecavüz ettiler, namusumu kurtarmak için kaçtım. Namusunu korumak isteyen herkese bu onurlu devletin toprakları açıktır, ama zalimlere asla.

 

İşte bu zorlu mücadelenin sonunda şimdi inşa dönemi başlıyor değerli kardeşlerim. Aslında Suriye Türkmenleri Platformu böyle bir inşa döneminin temel taşlarından birini koyuyor. Başta Sayın Mehmet Şandır, Türkiye’de bulunan Suriye Türkmenleri kardeşlerime, eskiden beri olan, ama en çok da Suriye’nin her bir köşesinden buraya gelip bu platformun oluşmasına katkıda bulunan kardeşlerime teşekkür ediyorum. Onlara her türlü yardımı yapmaya devam edeceğiz. Çünkü Suriye bütün Ortadoğu’nun küçük hülasası gibi değişik etnik kökenden, mezhepten, dinden kardeşlerimizin birarada yaşadığı bir coğrafyadır. Biz Müslümanı Hristiyandan, Sünniyi Nusayriden, Aleviden, Dürziden, Arabı Kürtten, Kürdü Türkmenden, Türkmeni Araptan ayır etmedik, etmeyeceğiz. Her bir grup kendi içinde yapılanabilir, kendi içinde geleceğinin çalışmalarını yürütebilir. Ama sizden, siz Suriyeli Türkmen kardeşlerimizden 4 temel ricamız var. Ricamızdır, karar sizindir. Bu söyleyeceğim hususlar sadece sizin geleceğiniz bakımından değil, Suriye’nin geleceği bakımından da, Suriye ve Türkiye’nin geleceği bakımından da önemlidir, Ortadoğu’nun geleceği bakımından da önemlidir.

 

Birincisi, birliğinizi muhafaza edin. Bir olun, iri olun, diri olun. Bölgecilik yapmayın, bununla ne kastettiğimi çok iyi biliyorsunuz. Halep Türkmeni ile Bayır Bucak Türkmeni arasında bizim için bir fark yok. Humus Türkmeni ile Baba Amr Türkmeni ile Golan Türkmeni, … Türkmeni arasında da yok. Sizin aranızda da olmasın. Gün birlik günüdür, küçük asabiyetler günü değildir. Demokratik şekilde aranızda tartışın, 14 Aralık’ta ilk çalışma yapıldı, o günden bugüne de bir heyet Muhammet Ali Bey başkanlığında çok güzel çalışmalar yürüttüler. İnşallah bugün bu Meclisle birlikte yeni bir döneme geçilecek. Ama aranızdaki ihtilaf ne olursa olsun birbirinizi koruyun. Birbirinizi koruyamazsanız hakkınızı alamazsınız, bu zulme karşı mücadele edemezsiniz. Bizim Anadolu’da da vardır, Konya’da da vardır, iki ilçe birbiriyle rekabet halindedir. İki köy bazen birbiriyle rekabet halindedir. Hadi barış döneminde rekabeti anlarım kısmen, ama ne olur bu şartlarda, bu mücadele şartlarında birliğinizin bozulmasına izin vermeyin; kim ne gerekçe olursa olsun ihtilaf çıkartmak isterse tek bir sesle hayır deyip, gün birlik günüdür deyip omuz omuza verin.

 

İkinci ricam; Suriye Türkmenleri olarak - tabii akrabalık bağları diğer Suriye’deki gruplar için bizim için önemli - büyük bir şemsiye altında toplanın. Bu şemsiyenin adı “Suriye Ulusal Koalisyonu”dur. Orada etkin rol alın. Arap kardeşlerinizle, Kürt kardeşlerinizle her konuda oturup konuşun. Hristiyanlarla kucaklaşın. Nusayrilerin, Alevi kardeşlerinizin gönlünü alın. Hiçbir şekilde ne gerekçeyle olursa olsun kardeşinize, zulmetmiş bile olsa kimseye kin ve nefret gütmeyin. Çünkü biz böyle dönemlerde öfkeyle değil akılla, nefretle değil muhabbetle hareket etmek zorundayız. Suriye Ulusal Koalisyonu çok zor şartlarda Suriye’nin bütün etkin yapılarını, dini mezhep yapılarını birarada tutarak oluşur. Daha önce Suriye Ulusal Konseyi oluştu. Sayın George Sabra - ki gerçekten bunu şahsen kendisine de, gıyabında da ifade ettim - değil Suriye’nin bölgenin en önemli entelektüellerinden, en önemli fikir adamlarındandır. Tarihe ne kadar vakıf olduğunu biraz önceki konuşmasında da gördünüz, ne kadar içselleştirici davrandığını. Burada yapılması gereken budur. Müslümanıyla, Hristiyanıyla, Sünnisiyle, Nusayrisiyle, Dürzisiyle hep beraber bir yol yürünecek. Geçen hafta son derece önemli bir eşik aşıldı - aslında bu hafta başında - ve Suriye Ulusal Koalisyonu’nun bu mücadeleden güç alan bu bayrağı Arap Liginde dalgalandı. Arap Ligi, Suriye Ulusal Koalisyonunu Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıdı. Benim de katıldığım, şeref konuğu olarak Arap liderlerine hitap ettiğim toplantıda bu bayrak orada dalgalandı. Muaz el Hatib hepimizin adına konuştu ve hepimizin adına yaşadığımız çileleri dünya gündemine taşıdı. Bilinsin ki kim unutursa unutsun, kim unutturmak isterse istesin, biz de sizin meselelerinizin dünya gündemine taşınması ve unutulmaması konusunda elimizden gelen her türlü katkıyı yapacağız. Sayın George Sabra da burada, Suriye Ulusal Koalisyonu içinde Türkmenler hak ettiği yeri almalılar, onlar da bu çatı içinde etkin bir konuma sahip olmalılar, zaten varlar ve etkinler. Şimdi Suriye Geçici Hükümeti de kuruldu. Ben Sayın Gassan Hito ile de konuştum, bu hükümetin kurulma aşamasında. Bu hükümetin bütün unsurlardan muhtevi olması lazım. Suriye’de Suriye halkının içinde çalışması lazım.

 

Üçüncü ricam; şimdiden halkıyla barışık yeni ve meşru Suriye Yönetiminin içinde nasıl bir rol alacağınızın planlamasını yapın. Türkmenler on yıllarca Suriye sisteminden dışlandılar. 2003 yılında ilk olarak Halep’e gittiğimde nasıl çekingen bir şekilde benimle konuşmaya çalıştıklarını hatırlarım, nasıl kimliklerini gizlemeye çalıştıklarını. Yeni Suriye’de hiç kimse kimliğini gizlemesin. Hiç kimse kimliği, mezhebi dolayısıyla tahkir edilmesin. Hiçbir mezhep veya etnik grup öne çıkmasın, herkes kardeşçe yaşasın. İşte burada siz de o yeni Suriye’nin en asli unsurusunuz. Asırlardır oradasınız, bundan sonra kıyamete kadar orada kalacaksınız. Hiçbir güç Suriye Türkmenlerini Suriye’den koparamaz.

 

Nihayet bu sefer Suriye’yle ilgili değil Türkiye’yle ilgili olarak da sizden bir ricamız var. Bütün diğer Suriyeli kardeşlerimiz gibi bu yeni dönemde, yeni bir Suriye doğarken -  George Sabra kardeşimin dediği gibi - yeni bir Ortadoğu doğarken buradaki yerinizi alın. Çünkü Ortadoğu’da değişik ülkelere yayılmış şekilde bulunan gruplardan biri Türkmen gruplardır. Lübnan’dadırlar, Suriye’dedirler, Irak’tadırlar. Dışişleri Bakanı olarak Lübnan’a ilk resmi ziyaretimi yaptığımda kuzeydeki Ahrar Bölgesine gittim. Orada Türkmen boylarının atlarla beni nasıl karşıladıklarını hatırlarım. Kente indiğimde de aynı şeyi hissettim. Suriye, Irak, Lübnan hattında Araplar, Kürtler, Türkmenler birarada, iç içe yaşıyorlar. Hiçbir etnik mücadelenin çıkmasına izin vermeyin ve ebediyen parçası olduğunuz Suriye ile Anadolu arasında köprü olun, kardeşlik köprüsü olun. Bu köprünün dini, örfünü, geleneğini yaşatın. Bilin ki Anadolu’daki her ev de sizin için dua ediyor, ben bunu biliyorum. Gittiğim her şehirde önce teşekkür ediyor sizin kardeşleriniz sizlere sahip çıktığımız için, sonra da sizler için dua ediyor. Hiçbir zaman unutulmadınız, unutulmayacaksınız.

 

Yine yurtdışına Dışişleri Bakanı olarak yaptığım ziyaretlerde artık hiç değişmeyen bir tablo görülmeye başlandı. İki grup hemen bizi buluyor, nerede olursak olalım. Suriyeliler ve Somaliler. Dün Belarus’taydım, Minsk’te. Cuma namazını Minsk Camiinde kıldığımda Suriyeliler etrafımı sardı. Bizim vatandaşlarımız gibi, onlarla birlikte etrafımı sardı.  Halep’ten, Rakka’dan gelenler vardı. Hepsi Türkiye’nin yaptıkları dolayısıyla teşekkür ifade ettiler, boynuma sarıldılar. Bugün sizlerle buluşacağımı söyleyince de, bizden selam edin onlara dediler, onların da selamını size arz edeyim.  

 

Son olarak değerli kardeşlerim, tekrar ediyorum: Bir, birliğinizi muhafaza edin. İki, Suriye Ulusal Koalisyonunda hak ettiğiniz yeri alın. Üç, Suriye yönetiminin geleceğinde etkin rol alabilmek için şimdiden hazırlanın. Dört, Suriye ile Türkiye arasında ebedi dostluk köprüsü olun, Ortadoğu’nun çimentosu olarak yeni Ortadoğu’da, yani halkların, ülkelerin, mezheplerin, dinlerin, ırkların, barış içinde yaşadığı yeni Ortadoğu’da üstünüze düşen görevi alın. Ben size güveniyorum. Baba Amr’da, Halep’te şehit düşenler, dün scud füzesiyle rahmetli olan 20 şehit kardeşimin hatırası sizlerin yüreklerindedir, gönüllerindedir. Sizin bütün bu mücadeleden başarıyla çıkacağınıza ve kardeş Suriye’nin şanlı bayrağını özgürce dalgalandıracağınıza inanıyorum.


Ve sizi, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Allah sizlere yardım eylesin, nusretinizi yakın eylesin. Allah’a emanet olun.