BM Çevre Programı (UNEP) ile Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 1988’de
ortaklaşa ihdas ettiği Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC)
ortaya koyduğu insan kaynaklı faaliyetlerin neden olduğu küresel ısınmanın
iklim üzerindeki etkilerine karşı, 1992 yılında Rio de Janeiro’da
düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya
açılan BMİDÇS, uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adımdır. 21 Mart
1994 tarihinde yürürlüğe giren Sözleşme’ye, aralarında ülkemizin de
bulunduğu 196 ülkenin yanısıra, Avrupa Birliği (AB) de taraftır. Ülkemiz
Sözleşme’ye 24 Mayıs 2004 tarihinde katılmıştır.
BMİDÇS; taraf ülkeleri, sera gazı emisyonlarını azaltmaya, araştırma ve
teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını (örneğin
ormanlar, okyanuslar, göller) korumaya teşvik etmektedir. Sözleşme, sera
gazı emisyonlarının azaltılması için, ülkelerin kalkınma önceliklerini ve
özel koşullarını göz önüne alarak “ortak fakat farklılaştırılmış
sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesine dayanmaktadır.
Sözleşme, bazı ülkelerin sanayi devriminden sonra iklim değişikliğine sebep
olan sera gazlarını atmosfere diğer ülkelerden daha çok salmalarından ötürü
daha fazla sorumluluk almaları gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. “Ortak
fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi
ülkelerin bu küresel çabaya sosyo-ekonomik koşulları dâhilinde katkısını
öngörmektedir. Bu bağlamda, Sözleşme, farklı yükümlülüklere göre ülkeleri
üç gruba ayırmıştır.
Ek–I Ülkeleri: Bu grupta yer alan ülkeler, sera gazı emisyonlarını
sınırlandırmak, sera gazı yutaklarını korumak ve geliştirmek, ayrıca, iklim
değişikliğini önlemek için aldıkları önlemleri ve izledikleri politikaları
bildirmek ve mevcut sera gazı emisyonlarını ve emisyonlarla ilgili verileri
iletmekle yükümlüdürler. Bu grup iki ülke kümesinden oluşmaktadır. Birinci
grupta 1992 yılı itibarıyla OECD üyesi olan ülkeler (bunların içinde
Türkiye de vardır) ve AB, ikinci grupta ise Pazar Ekonomisine geçiş
sürecindeki ülkeler yer almaktadır. Ek-I’de toplam 42 ülke ve AB
bulunmaktadır.
Ek–II Ülkeleri: Bu gruptaki ülkeler, birinci grupta üstlendikleri
yükümlülüklere ilaveten çevreye uyumlu teknolojilerin özellikle gelişme
yolundaki taraf ülkelere aktarılması veya bu teknolojilere erişimin teşvik
edilmesi, kolaylaştırılması ve finanse edilmesi hususlarında her türlü
adımı atmakla sorumlu kılınmışlardır. Ek-II’de 23 ülke ve AB yer
almaktadır.
Ek Dışı Ülkeler: Bu ülkeler, sera gazı emisyonlarını azaltmaya, araştırma
ve teknoloji transferine ilişkin işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını
korumaya teşvik edilmekte, ancak belirli bir yükümlülük altına
alınmamaktadırlar. Bu grupta 154 ülke bulunmaktadır.
Ülkemiz, BMİDÇS müzakereleri altında kendine özgü bir konuma sahiptir. Bu
kapsamda Türkiye, Ek-I kapsamında olup da geçiş ekonomisi olmayan ve “özel
şartları” Taraflar Konferansı kararlarıyla kabul edilmiş olan tek ülkedir.
Tarihsel sorumluluk, ekonomik gelişmişlik seviyesi, teknolojik birikim,
insani kalkınma indeksi, hassas ülke konumu ve benzeri göstergeler dikkate
alındığında, ülkemizin Ek-I ülkesi olmakla birlikte özel koşulları
nedeniyle diğer Ek-I ülkelerinden farklı bir konumda olduğuna işaret eden
26/CP.7 sayılı Marakeş Kararı önem arzetmektedir. 2001 yılında Marakeş’te
düzenlenen 7. Taraflar Konferansı (COP 7) çerçevesinde, ülkemizin BMİDÇS
Ek-II listesinden çıkarılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca, Ek-I’de kalması;
ancak, Ek-I listesinde yer alan ülkelerden farklı bir konumda olduğuna
vurguyla ülkemizin özel şartlarının dikkate alınması yönünde çağrıda
bulunulmuştur.
2010 yılında Cancun’da düzenlenen COP 16’nın 1/CP.16 sayılı kararı
çerçevesinde, ülkemizin diğer Ek-I ülkelerinden farklı bir konumda olduğu
tanınmış olup, finansman, kapasite geliştirme ve teknoloji transferi
imkanlarından yararlanmaya elverişli olduğuna işaret edilmiş ve Uzun
Dönemli İşbirliği Faaliyeti Geçici Çalışma Grubu’nun belirtilen konuyu
değerlendirmeye devam etmesi talep edilmiştir.
2011 yılında Durban’da düzenlenen COP 17’de yapılan müzakereler
neticesinde; 2/CP.17 nolu karar metninde ülkemizin özel şartları ile ilgili
olarak 170. maddede belirtilen karar ile emisyon azaltımı, iklim
değişikliğine uyum, teknoloji geliştirilmesi ve transferi, kapasite
geliştirme ve finansman alanlarında ülkemize sağlanacak desteğin
modalitelerinin belirlenmesine ilişkin görüşmelerin sürdürülmesi karara
bağlanmıştır.
2012 yılında Doha’da gerçekleştirilen COP 18’in 1/CP.18 nolu karar
metninde, özel koşulları Taraflar Konferansı tarafından tanınan ülkemize
finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği sağlanmasının önemi
vurgulanmış; ulusal iklim değişikliği stratejileri, eylem planları ve düşük
emisyonlu kalkınma stratejilerinin veya 1/CP.16 Kararı uyarınca hazırlanan
planların geliştirilmesi amacıyla finansman, teknolojik, teknik ve kapasite
geliştirmeye yönelik destek sağlanması çağrısı yapılmıştır.
2014 yılında Lima’da tertiplenen COP 20’nin 21/CP.20 nolu karar metninde,
ülkemizin özel durumundan söz edilen 26/CP.7, 1/CP.16, 2/CP.17 ve 1/CP.18
numaralı kararlara atıfta bulunulmuş; durumunun Ek-I ülkelerinden farklı
olduğu teyit edilmiş ve finansman, teknoloji ve kapasite geliştirme
desteğinin önemi tekrar vurgulanmıştır. Metinde devamla, gelişmiş
ülkelerin, en az 2020 yılına kadar özel koşulları tanınmış olan taraflara
ulusal stratejilerini uygulamalar, sera gazı emisyon azaltmaları, iklim
değişikliğine uyum ve düşük karbonlu kalkınma stratejilerini geliştirmeleri
amacıyla Küresel Çevre Fonu (GEF) dahil olmak üzere çok taraflı kurumlar,
uluslararası kuruluşlar ve ikili fonlar gibi yollarla finans, teknoloji,
teknik ve kapasite geliştirme desteği sağlamaları gerektiğinin altı
çizilmiştir.
2015 yılında Paris’te yapılan COP 21’de, 2020 sonrası için ilk kez küresel
ölçekte bütün ülkeler sera gazı emisyon azaltımı taahhüdünde
bulunmuşlardır. Bu kapsamda, 2020 sonrası iklim rejimini belirleyen Paris
Anlaşması COP 21’te kabul edilmiştir. Paris Anlaşmasının farklılaştırmaya
imkan vermeyen şekilde oluşturulması ve Sözleşmesi’nin Ek listelerine
atıfta bulunmaması sebepleriyle, Paris Anlaşması’nın müzakerelerinde
ülkemizin “özel koşulları”nın Paris Anlaşması’na veya COP 21 kararlarına
dercedilmesi mümkün olmamıştır.
Konunun çözümü için 2017, 2018 ve 2019 yıllarında düzenlenen Taraflar
Konferanslarında, Türkiye’nin özel koşullarının Paris Anlaşması için de
geçerli olması yönünde girişimler sürdürülmüştür.
9 Ocak 2018 tarihinde Ankara’da düzenlenen İklim Değişikliği ve Hava
Yönetimi Koordinasyon Kurulu (İDHYKK) toplantısında ülkemizin BMİDÇS
müzakerelerinde atacağı adımların belirlenmesini teminen, ilgili İDHYKK
üyesi kurumların katkısıyla benimsenebilecek seçenekleri içerecek bir
çalışma yapılması kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda, meseleye en makul çözümün Ek-I listesinden çıkmak olduğu
yönünde İDHYKK üyesi kurumlar arasında mutabakat sağlanmıştır.