(Gayrı-Resmi Tercüme)


ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali Babacan bugün Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki güçlü müttefiklik bağları, dayanışma ve stratejik ortaklık ile iki ülke tarafından 2006 yılı Temmuz ayında kabul edilen “Ortak Vizyon ve Yapılandırılmış Diyalog Belgesi”nde ifadesini bulan barış, demokrasi, özgürlük ve refah ilkelerine bağlılıklarını teyit etmişlerdir.

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri, iki ülkeyi müştereken ilgilendiren bütün konularda yakın işbirliği ve danışmalara devam etme kararlılıklarını vurgulamışlardır. İki ülke;

Orta Doğu’da barış ve istikrara katkıda bulunulmasını ve bu çerçevede, Gazze’de yaşanan insani krizin hafifletilmesi ve İsrail-Filistin sorununun iki devlete dayalı bir çerçevede çözümlenmesi de dahil, Arap-İsrail ihtilafının kalıcı çözümüne destek olunmasını; enerji arzı güvenliğinin güçlendirilmesini ve Hazar Havzası ve Irak enerji üreticilerinin Avrupa ve dünya pazarlarına ulaşabilmelerini sağlamak üzere güney koridoru doğalgaz ve petrol altyapılarının geliştirilmesini; Türkiye ve Ermenistan’ın ilişkilerin normalizasyonu çabalarına ABD’nin de destek olması ve Yukarı-Karabağ sorununun çözümü için Minsk Grubu’nun çabalarına ortak destek verilmesi suretiyle Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refahın yayılmasının teşvik edilmesini; Balkanlarda işbirliğinin devam ettirilmesini; Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler’in himayesinde, kapsamlı ve iki tarafın kabul edebileceği şekilde çözüme kavuşturulmasının güçlü bir şekilde desteklenmesini ve bu çerçevede Kıbrıs Türklerine uygulanmakta olan tecridin sona erdirilmesini; iki ülkenin ortak düşmanı olan PKK ve El-Kaide başta olmak üzere terörizme karşı mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesini taahhüt etmişlerdir. Bu çerçevede, ABD Türkiye’nin PKK’ya karşı gerçekleştirdiği operasyonlar çerçevesinde istihbarat desteğini sürdürecek olup, sözkonusu desteğin artırılması yolları üzerinde çalışmaktadır. G-20 üyesi olarak ABD ve Türkiye; küresel ekonomik krizle mücadelede yakın işbirliğini sürdürmeyi ve ticaret, yatırım, bilimsel ve teknolojik işbirliği başta olmak üzere ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesine yönelik çabaları artırmayı taahhüt etmişlerdir.

ABD Dışişleri Bakanı Clinton ve Türkiye Dışişleri Bakanı Babacan, ABD’nin kuvvetle desteklemeyi sürdürdüğü bir hedef teşkil eden, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olarak katılımını ve ayrıca Türk Hükümeti’nin reform sürecine vermekte olduğu önemi ele almışlardır. Türkiye ve ABD Dışişleri Bakanları, Transatlantik ilişkilere bağlı ve güçlü bir NATO bünyesinde müttefik ülkeler olarak, Türkiye’nin Afganistan’a katkılarının sürdürülmesi de dahil, Afganistan’da işbirliğinin devamını taahhüt etmişlerdir. İki Bakan, Irak’ın egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğüne yönelik taahhütleri ile demokratik, çoğulcu, birleşik, federal bir Irak için desteklerini yinelemişlerdir. İki ülke Dışişleri Bakanları ayrıca, üst düzey ziyaretler ve PKK’ya karşı işbirliğinin ele alındığı Üçlü Toplantılarla da ortaya konduğu şekilde, Türkiye’nin Irak Hükümeti ile derinleşen ilişkilerinden duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir. Türkiye ve ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin küresel barış ve istikrarı muhafaza etmek ve uluslararası topluma yönelik tehditleri ortadan kaldırmak amacıyla yapmakta olduğu çalışmalara güçlü destek verecekler, bu çerçevede, örgütlü suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm ve kitle imha silahları ile bunların fırlatma vasıtalarının bölgede ve ötesinde yayılması tehdidi de dahil bu gibi meselelerde işbirliği yapacaklardır

Son olarak, iki Bakan, Türk ve Amerikan toplumları arasındaki temaslar başta olmak üzere, geniş bir zeminde yürüyen iki ülke arasındaki ilişkilerin çeşitlendirilmesi yönündeki kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Bu bağlamda, ABD ve Türkiye Dışişleri Bakanları, ‘‘Genç Türkiye/Genç Amerika: Yeni Bir Çağ İçin Yeni Bir İlişki’’ adlı girişimi ilan etmişlerdir. Sözkonusu girişim, yeni yetişen Türk ve Amerikalı genç liderlerin, insanların yaşamlarını olumlu etkileyecek açılımlar yapmalarını mümkün kılacak ve iki ülkede geleceğin liderleri arasındaki bağlar açısından bir yatırım teşkil edecektir.