30 Mart 2005, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

Değerli arkadaşlarım, bugünkü basın brifingimize hoş geldiniz. Hepinizi her zaman olduğu gibi içten sevgiyle selamlıyorum. Bugün bildiğiniz üzere Sayın Bakanımız, Kırgızistan’a gitmiş olan heyetimizi sabah saatlerinde  kabul etmişlerdir. Kendilerinden Kırgızistan’daki son gelişmeler ve oradaki temasları hakkında bilgi almışlardır. Heyetimiz Kırgızistan’da yararlı temaslarda bulunmuşlardır. Kırgızistan’daki durumu yerinde görmüşler ve orada şu anda yönetimde bulunan yetkililer, vatandaşlarımız ve işadamlarımızla temas etmişler, onların ihtiyaçlarını dinlemişler ve özellikle işadamlarımız ve öğrencilerimizle toplantılar yapmışlardır.

Heyetimiz ülkede durumun giderek istikrara kavuştuğunu gözlemlemiştir. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine bir tehdit  bulunmadığı tespitinde bulunmuşlardır. Sırf Türk işadamlarına yönelik bir hareketin mevcut olmadığını da görmüşlerdir. Burada örneğin Çinlilere ait olup yağmalanan depo ve mağazaların zararlarının yüz milyon doları aştığı heyetimizce gözlemlenmiştir. Talepleri üzerine öğrencileri tahliye edilen Celalabad’daki Türk Dünyası İşletme Fakültesi dışındaki bütün eğitim kurumlarımız oradaki eğitimlerine devam etmektedirler. Bizim için önemli olan husus, Kırgızistan’da huzur, istikrar ve kamu düzeninin devam etmesidir. Kırgızistan’ın bizden insani yardım talebi olmamıştır. Şayet böyle bir talep vuku bulursa bunu da değerlendirmek imkanına sahibiz. Burada AGİT’in ön planda rol oynadığını gördük. AGİT’in çabalarını destekliyoruz ve bu çabalara katkıda bulunacağız.

Bunun dışında değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımızın önümüzdeki günlerde Körfez ülkelerine ve Mağrip ülkelerine bazı ziyaretlerde bulunacağını size bildirmek isterim.  İKÖ Dönem Başkanı olmamız sıfatıyla önümüzdeki yakın dönemde Sayın Bakanımız İKÖ’yü ziyaret edeceklerdir. Ardından da yine bazı Körfez ülkelerine gitmeleri söz konusudur. Bu ziyaretler tabiatıyla bu bölge ile ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek bakımından da önem taşımaktadır. Bu ziyaretlerin tarihleri yakında yapacağımız açıklamalarla sizlere duyurulacaktır. Benim söyleyeceklerim bundan ibaret. Sorularınız olacaksa, bunları cevaplamaya gayret edeyim.

..................

SORU: Kırgızistan’da Türk işadamlarına ait malların ne kadar zarar gördüğü yönünde herhangi bir tespitte bulundu mu heyet? Eğer böyle bir tespit varsa bunların karşılanması yönünde hükümetin atacağı bir adım olabilir mi acaba?

CEVAP: Biraz önce de söylediğim gibi, heyetimizin, gerek oradaki vatandaşlarımızın, gerek işadamlarımızın, gerek öğrencilerimizin içinde bulunduğu durum bakımından birtakım tespitleri olmuştur. Bunlar yetkili makamlarımızca gereği gibi değerlendirilecektir. 

SORU: Uyum protokolü Brüksel’e gönderildi, fakat dün Olli Rehn’in  Sözcüsü Kristina Nagy tarafından bir açıklama yapıldı ve denildi ki, “Limanların ve havaalanlarının Rum tarafına kapalı olması Gümrük Birliği’ne uygun değildir.” Öncelikle bize gelen metin zaten komisyonla müzakere sonucunda üzerinde uzlaşılan metin değil mi? Bunun üzerine Nagy’nin açıklamasıyla ilgili siz neler söyleyeceksiniz?

CEVAP: Bunu gündeme getirdiğiniz iyi oldu. Ben Kristina Nagy’nin açıklamalarının gerçekten de önem taşıdığına inanıyorum ve bunları size yazılı olarak hatırlatma babında toplantı bitiminde dağıtmayı öngörüyoruz. Burada  Kristina Nagy’nin çok açık tespitleri vardır. Ancak ondan önce Komiser Olli Rehn’in sözlerine de dikkat çekmek isterim . Bunlar dün akşam medyada aslında yer aldı bir ölçüde. Ancak bazı hususların altını çizmek yararlı olur diye düşünüyorum. Dün biliyorsunuz Olli Rehn, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun gerçekleştirdiği bir toplantıda, Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ne katılım süreci konusunda sunuş yapmak üzere söz aldı ve burada Türkiye ve Kıbrıs’la ilgili gelişmelere de değindi. Sunuşuna genişlemeyle ilgili bir haberle başlamak istediğini belirtti. Önceki gün ülkemizin Ankara Antlaşmasının yeni üyelere teşmilini sağlayacak olan ek protokol metnine mutabakatını bir mektupla bildirdiğini,  bunun önemli bir gelişme olduğunu, esasen kendisinin Sayın Bakanımızla 22-23 Mart 2005 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Zirvesi sırasında bir araya geldiğinde bu protokolün vakitlice sonuçlandırılmasına ihtiyaç bulunduğunu vurguladığını, Türkiye’den önceki akşam alınan olumlu cevap neticesinde Konsey’e sunulacak olan öneri metninin hazırlıklarına başlanabileceğini, bu gelişmenin iki açıdan önemli bir işaret olduğunu, bunun öncelikle Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirmek hususundaki kararlılığını gösterdiğini belirtti ve ayrıca Türkiye’nin reform sürecini kararlılıkla sürdürme azminde olduğunun da altını çizdi.

Bunlara ilaveten Sözcü  Kristina Nagy de gayet açık ifadelerde bulundu. Aralık ayındaki Avrupa Konseyi Toplantısı’nın ardından Dönem Başkanlığı ve diğer birkaç üye ülke tarafından yapılan açıklamalara atıfla, “Türkiye’nin uyarlama protokolünü imzalaması, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni” resmen ve hukuken tanıdığı anlamını taşımamaktadır” dedi. “Türkiye’nin imzasının yeterli olup olmadığı, yürürlük ve uygulamanın beklenmesinin gerekip gerekmediği şeklindeki soruların cevaplanabilmesi için 17 Aralık kararının metninin okunmasını tavsiye ederim, kararda Türkiye’nin müzakerelere başlaması için uyarlama protokolünü imzalaması gerektiğinden sözedilmektedir, başka da bir ibare yer almamaktadır” şeklinde konuştu.  Türkiye’nin imza sırasında yapacağı deklarasyonun tek taraflı bir tasarruf olduğunu, uluslararası hukukta birçok örneği bulunduğunu, uyarlama protokolünün Türk hükümetinin imzasının ardından TBMM tarafından ne zaman onaylanacağının müzakerelerin açılması bakımından bir sorun teşkil etmediğini belirtti. Dolayısıyla gerek Olli Rehn’in gerek Kristina Nagy’nin bu açıklamalarının esasen sizlere birçok vesileyle daha önce söylediğimiz hususlarla uyum halinde olduğunu görüyoruz.

Sizin sorunuza gelince, sizlere evvelce gayet açıklıkla belirttiğimiz üzere, bu mesele bir hizmet olarak görüldüğü cihetle, bu protokolde yer almayacaktır ve almamıştır. Bunu da Avrupa Birliği gayet iyi bilmektedir. Buna da kendileriyle yapılan müzakereler neticesinde oluşturulan metinde yer verilmemiştir.

SORU: Basında yapılan değerlendirmelerde İncirlik Üssü ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın bir noktada anlaştığına dair haberler var. Bununla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

CEVAP: Bu konuda Hükümet Sözcümüz Sayın Cemil Çiçek, son Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gerekli açıklamaları yapmışlardır. Benim bunlara ilave edecek bir sözüm yoktur.

SORU: İncirlik konusunda, Başbakan’a bu konuda verilecek brifingin tarihi belli oldu mu ve Dışişleri ve Genelkurmay beraber mi yani ortak bir brifing mi verecek? O konuda bir bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Biraz önce söylediğim gibi burada daha fazla üzerinde söz söylenecek bir husus bulunmamaktadır.

SORU: Bazı basın yayın organlarında, Türk Dışişlerinin Kırgızistan’daki gelişmelerle ilgilenmek konusunda biraz ağır davrandığı yönünde eleştiriler çıktı. Bu eleştirileri nasıl değerlendireceksiniz?

CEVAP: Ben böyle bir eleştiri görmedim. Tam tersini gözlemlediğimi size belirtmek isterim. Gayet yoğun bir şekilde ve büyük bir ilgiyle Türk basını oradaki gelişmeleri takip etmiştir ve bu  çerçevede heyetimizin temaslarını da gayet kapsamlı bir şekilde yansıtmıştır. Nitekim şöyle geriye dönüp bakacak olursak Türkiye oraya ilgisini hem ülkeyle ilişkileri bakımından hem de vatandaşları, işadamları, öğrencileriyle ilgisi ve onların hak ve hukukunun korunması bakımından gayet zamanlıca göstermiştir.

SORU: Namık Bey, Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonun kaldırılmasını öngören, en azından öyle bir beklenti yaratan AB  tüzükleri konusunda olumsuz gelişmeler yaşandığı belirtiliyor. Bu tüzüklerden doğrudan ticareti öngören tüzüğün içeriğinin değiştiği ve Türkiye’nin beklentilerinin karşılamaktan çok uzak olduğu belirtiliyor. Bu konuda herhangi bir görüşünüz var mı?

CEVAP: Bu hususta söyleyebileceğim yegane husus, bu tüzüklerin, komisyon tarafından hazırlanan orijinal metniyle, orijinal haliyle bir an önce onaylanmasıdır ve bu yönde hepinizin bildiği gibi temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürmekteyiz. Bundan sonra da bu konuda daima talepkar olacağız.

SORU Efendim Endonezya’daki son depremle ilgili olarak oradaki Türk vatandaşlarına yönelik Bakanlığımızın bir çalışması var mı?

CEVAP: Endonezya’daki deprem her yerde olduğu gibi, Türkiye’de de çok büyük üzüntü yaratmıştır. Hepiniz belki takip ettiniz, Hükümet yetkililerimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız deprem sebebiyle muhataplarına gerekli mesajları göndermişlerdir. Ayrıca, oradaki temsilciliklerimiz ve orada bulunan yardım kuruluşlarımız vasıtasıyla vatandaşlarımızın durumunu ve ülkedeki gelişmeleri izlemekteyiz. Oradaki yetkililerin deprem çerçevesinde verdikleri bilgileri de burada değerlendirmekteyiz.

SORU: Washington’dan gelen bir takım haberler var. 90 milletvekilinin Başkan Bush’a mektup yazarak Ermeni soykırımının tanınmasını istediği biliyoruz. 24 Nisan’a da az bir süre kaldı. Bu yönde Amerikan yönetimine gönderilmesi planlanan bir mesaj var mı? Veya bu konuda diplomatik olarak Amerika’yla nasıl bir temas sağlanıyor?

CEVAP: Bu hususa ilişkin sorularınıza cevaben daha önce de söyledim. Biz bu sözde soykırım konusunda daima müteyakkızız.

Arkadaşlar hepinize teşekkür ediyor, bugünkü basın brifingimizi kapatıyoruz.