23 Ağustos 2006, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı


TAN:  Değerli arkadaşlar, bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz. Hepinizi her zaman olduğu gibi içten sevgiyle selamlıyorum. Benim herhangi bir açıklamam olmayacak. Sorularınız varsa, cevaplandırmaya gayret edeyim.


…………….

SORU: Namık Bey, bugünkü Vatan gazetesinde bir haber yer alıyor. Dışişleri Bakanının dün Suriye’ye yaptığı ziyaret sırasında heyetinde yeralan Ahmet Davutoğlu’nun Hamas yetkilileriyle görüştüğüne dair. Bu görüşme gerçekleşmiş midir?

CEVAP: Değerli arkadaşlarım, bu yöndeki sorularınıza dün cevap verdik. En üst düzeyde Sayın Bakanımız da bu soruyu cevaplandırdılar. Bütün görüşmelerimizi, neler yaptığımızı anlattık. Onun dışında sizlere verebileceğim herhangi bir bilgi yoktur.

SORU: Namık Bey, Sayın Bakanın Ortadoğu’daki son gelişmeler çerçevesinde İran’a da bir gezi yapma ihtimali olduğu söyleniyor. Böyle bir gezi sözkonusu mudur?

CEVAP: İran’a herhangi bir ziyaret planlanmış değildir. Böyle birşey şu sırada gündemimizde yoktur.

SORU: İran’ın P5+1’e verdiği yanıt çerçevesinde, Bakanın herhangi bir teması oldu mu ya da planlanan herhangi bir görüşmesi var mı?

CEVAP: Sayın Bakanımızın bu konuda bir teması olmamıştır. Ancak müsaade ederseniz bu konuya kısaca değinebiliriz. İran’ın P5 ve Almanya tarafından kendisine sunulan teşvik paketine ilişkin yanıtı, daha önce açıkladığı 22 Ağustos tarihinde Tahran’daki altı Büyükelçiye 20 sayfalık bir mektupla verdiği öğrenilmiştir. Yanıtın içeriği hakkında henüz bilgimiz bulunmamaktadır. Yanıtın tüm veçheleriyle ayrıntılı bir şekilde değerlendirilerek İran’ın nükleer programından kaynaklanan soruna diplomatik yoldan bir çözüm bulunmasını temenni ediyoruz.

SORU: Namık Bey, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Ankara ziyaretiyle ilgili verebileceğiniz bilgi var mı? Kıbrıs gündeme gelecek mi? Görüşmeler sadece Lübnan’a gönderilecek Barış Gücüyle ilgili mi olacak?

CEVAP: Genel Sekretere bu tarihin teklif edildiği doğrudur. Geldiği takdirde elbette BM Genel Sekreteriyle ilgilendiği konuların, özellikle bizimle ilgili bütün meselelerin ele alınması gayet doğaldır. Bunun içerisinde Kıbrıs da olacaktır, Lübnan da olacaktır, diğer konular da olacaktır.

SORU: Namık Bey, bu ziyaret bir tur çerçevesinde mi olacak; yoksa Annan sadece Türkiye’ye mi gelecek? Bu yönde sizde bir bilgi var mı ?

CEVAP: Benim şahsen bir bilgim yok. Ancak duyumlarım Genel Sekreter’in bir tur çerçevesinde buraya da geleceği yolunda.

SORU: Namık Bey, Sayın Bakanın İsrail ziyareti çerçevesinde, kaçırılan 3 İsrailli askerin ailesiyle görüştüğünü biliyoruz. Bu görüşmeye dair biraz bilgi verebilir misiniz?

CEVAP: Evet, verebilirim. Bugün bunun gizlendiği saklandığı, gizli görüşme olduğu yolunda birçok haber mevcut. Bu haberlerin tam anlamıyla durumu yansıtmadığını sizlere söyleyebilirim. Bu hususta bir gizlilik olmasını isteyen taraf İsrail’dir. Buna mukabil bunu duyuran da İsrail’dir. Bu hususa dikkatinizi çekmek isterim. Bu önceden kararlaştırılmış bir görüşme değildi. Sayın Bakanımız, bu aileleri ve yakınlarını otelde kabul etmiştir. Sayın Bakanımızın veya Bakanlığımızın bunun bilinmesinden çekinmesi veya sakınması gibi birşey sözkonusu olamaz. Aileler, Sayın Bakanımıza savaşa karşı olduklarını, olup bitenlerden çok üzüldüklerini, Lübnan halkının çektiği sıkıntıya da çok üzüldüklerini, olanları asla tasvip etmediklerini, zaten çocuklarının asker bile olmadıklarını, birer ihtiyat görevlisi olduklarını, savaşa hazır bulunmadıklarını belirtmişlerdir ve insani çerçevede Sayın Bakanımızdan yardım istemişlerdir. Sayın Bakanımız kendilerine kaçırılan askerlerin ve İsrail hapishanelerindeki mahkûmların serbest bırakılması için elimizden gelen her türlü yardımı yapacağımızı söylemiştir. Bu hususu, hatırlayacaksınız, Sayın Bakanımız İsrail’de basın önünde de söylemiştir. Bunun gizli saklı bir tarafı yoktur. İnsani çerçevede bu ailelere yardım edilmesi yönünde elimizden gelenin yapılacağını da belirtmişlerdir.

SORU: Namık Bey,  görüşme talebini İsrail tarafından kim gündeme getirdi? Siz üç isimle görüştünüz orada. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı ile. Hangi görüşmeden sonra bu gündeme geldi; İsrail tarafı bunun programa nasıl dahil edilmesini istedi?

CEVAP: Orada İsrail yetkilileri, bizim muhatabımız olan Dışişleri Bakanlığıdır. Onların kanalıyla bize ulaştı.

SORU: Meşal görüşmesiyle ilgili olarak bir sorum daha olacaktı. Siz demin yapmış olduğunuz açıklamada, anladığım kadarıyla Sayın Bakanın Suriye’de üç isimle görüştüğünü zikrettiniz. Ama Ahmet Davutoğlu’nun Halit Meşal ile görüşmediğini burada onaylıyor musunuz? Yoksa o konuda bir şey demiyor musunuz?

CEVAP: Ben bu soruya cevabımı verdim. Onun ötesinde bir şey söylemem şu aşamada mümkün değil.

SORU : Ailelerle görüşme olayının basına yansımasının ardından İsrail ile herhangi bir düzeyde herhangi bir temasınız oldu mu?

CEVAP: Olmadı.

SORU: Bir şekilde burada bir çelişki olmuyor mu o zaman? Bu çelişki nasıl çözümleniyor? Sizin yorumunuz, değerlendirmeniz nedir?

CEVAP Çelişki nasıl?

SORU : Çelişki, İsrail tarafının bu görüşmenin basına yansımasını istememesi, ama yine onlar tarafından duyurulması. Bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Nasıl değerlendirdiğimi söyledim. Madem bilinmesini istiyorlar, o zaman bütün unsurlarıyla bilinmesi gerekir. Biz de neler bilinmesi gerekiyorsa onları  söyledik.

SORU : Namık Bey, Hizbullah  Lübnan’ın bir parçası olarak kabul ediliyor. Barış Gücü için tüm taraflarla görüşülüyor. Hizbullahla bir temas kurulması gündeme gelebilir mi?

CEVAP: Lübnan’da bütün gruplarla temaslarımız çerçevesinde, onları temsil eden Lübnan hükümetiyle temaslarımız çerçevesinde, elbette Hizbullah’ın yetkilileriyle de görüşülmüştür.

SORU: Namık Bey, Amerikan Başkanı Bush’un bir açıklaması oldu. Lübnan’daki BM Gücünün Hizbullahı silahsızlandırmayı da kapsayacak şekilde yeni bir BM kararıyla oluşturulabileceği yönünde. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Türkiye hala “silahsızlandırma olursa biz katılmayız” görüşünde mi?

CEVAP :Evet, bu gayet açıktır. Herhangi bir grubun veya isim vererek söylemek gerekirse Hizbullah’ın silahsızlandırılması gibi bir misyonu Türkiye kabul etmemektedir. Böyle bir misyon verilirse Türkiye’nin bu çerçevedeki bir göreve katkıda bulunması sözkonusu olamaz. Aynı şekilde herhangi bir çatışmayı gerektirecek bir misyon içinde de Türkiye olmayacaktır. Türkiye’nin oraya hangi amaçla gideceği çok çeşitli vesilelerle ve gayet açık bir şekilde ifade edilmiştir. Şayet bu yönde bir karar çıkarsa, insani özellikli, insani yardım faaliyetleri yürütecek  ve oranın altyapısını yeniden imar edebilecek yapıda bir güç gönderilmesi sözkonusu olabilecektir.

SORU: Namık Bey, geçtiğimiz günlerde BM’den Türkiye’ye  başta angajman belgesi olmak üzere bazı belgelerin geldiğini biliyoruz. Bu belgeler az önce verdiğiniz yanıt niteliğinde Türkiye’nin  istemlerini karşılıyor mu?

CEVAP: O belge ve onunla ilgili bir çok belge incelenmektedir. Teknik bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu ziyaretlerin sonuçları da bu teknik değerlendirmelerin içinde yer alacaktır. Bunun ne kadar devam edeceğini bilmiyorum; ama uzun süreceğini de sanmıyorum. Kararımız,o zaman sizlere açıklanacaktır.

SORU: BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Türkiye’ye geliş tarihi için 6 Eylül’ün öngörüldüğü biliyoruz. Lübnan’a asker gönderme konusunun bu tarihten önce çözülmesi planlanıyor mu? Yoksa Annan’la görüşmelerde daha sonra karar alma gibi bir ihtimal sözkonusu mu?

CEVAP: Böyle kesin bir takım takvimleri yoktur bu işin. Gelişmeleri takip ediyoruz. Ne zaman uygun görülürse, o zaman karar alınacaktır.

SORU: Namık Bey, BM yetkilileri bu sunulan belgelerle ilgili olarak taraflardan hiçbirinin kendilerine itiraz metni niteliğinde bir metin iletmediğini söylediler. Buradan bu belgenin değişime açık olduğu mesajı da anlaşılıyor. Acaba Türkiye BM’e herhangi bir belge ya da itiraz noktası oluşturup iletmeyi düşünüyor mu?

CEVAP: Bu süreç zaten devam etmektedir. BM’de bizim bir temsilciliğimiz var. Temsilciliğimiz bu tür çalışmaların içindedir. İlgili BM kuruluşlarıyla ve aynı zamanda oradaki diğer temsilcilerle bütün temasları yapmaktadır. Bunların hepsi bize gelmekte ve burada biraz önce sözünü ettiğim teknik değerlendirmenin parçası olmaktadır. Bütün sorularınızın cevabı, karar alındığında verilmiş olacaktır. Teknik değerlendirme henüz devam etmektedir, kararımız alınmış değildir.

SORU : Namık Bey, BM Lübnan’daki askeri gücüne katkı sağlamak için Türkiye’den şu anda ne talep ediyor?
 
CEVAP: BM’in ne talep ettiği ortadadır. BM orada Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin  onbeşbin kişi olarak yirmibeş kilometrelik bir banda girmesi, bu meyanda İsrail’den buraları teslim alması, ardından da onbeşbin kişilik bir uluslararası güç oluşturması ve bu uluslararası gücün de Lübnan ordusuyla birlikte orada barış ve huzuru koruması gerektiğini söylemekte ve bu yönde talepte bulunulmaktadır. Ancak bunun çok çeşitli unsurları vardır. Sadece bu karara istinad etmesi mümkün değildir. Zira kararda bazı açıklıklar vardır. Herkes bu hususlara cevaplar aramaktadır. Bu yönde temaslar yapmaktadır. Zaman içerisinde bunların cevabı bir şekilde ortaya çıkacaktır. Herkes kararını verecektir.

SORU: Namık Bey, yine az önce sorduğum belgelerle ilgili bir soru sormak istiyorum. Bu belgelerde Lübnan’a gönderilecek BM Gücü’yle ilgili net bir tarih geçiyor mu?

CEVAP: Geçmiyor.

SORU: Namık Bey, Murat Karayılan’ın Erbil’de bulunduğu ve Almanya’ya geçeceği yönünde bir istihbarat var mı elinizde? Almanya’dan iadesinin isteneceği yönünde de bir iddia var; böyle bir hazırlık var mı; yapılıyor mu?

CEVAP: Benim bilgim dahilinde öyle bir gelişme yok.

SORU: Bir ABD’li danışmanın “Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulmasına Türkiye’nin bir itirazı olamaz” gibi bir açıklaması vardı. Buna birşey der misiniz?

CEVAP: Sizin de gayet doğru şekilde belirttiniz gibi, ABD’li bir uzmandır. Bizim muhatabımız ABD yönetimi ve onun yetkilileridir. Bu tür uzmanlar kendi görüşlerini ortaya koymakta serbesttir. Onlar sadece kendilerini bağlar.

Hepinize çok teşekkür ediyorum ve toplantımızı kapatıyorum.