2 Kasım 2004, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan’ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

TAN: Değerli arkadaşlarım, bugünkü basın brifingimize hoş geldiniz diyorum ve hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Bugünkü basın brifingimizde bana yönelteceğiniz sorulara geçmeden önce bir hususu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Son günlerde basınımızda AB Anayasal Anlaşması ve diğer AB belgeleri hakkında birtakım haberler çıktı. Bunların Türkçe’sinin olmadığı, Bakanlığımızın web sayfasında yer almadığı,  ilgililere ve diğer devlet birimlerine, kamu kurumlarına, parlamentomuza ve sivil toplum örgütlerine gerekli ölçüde, Türkçe’si itibariyle bilgi verilmediği şeklinde bazı haberler yayınlandı. Ben bunların doğru olmadığını sizlere söylemek istiyorum. Öncelikle Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı ve 6 Ekim günü açıklanan İlerleme Raporu, Etki Belgesi ve Tavsiye Raporu web sitemizde Türkçe olarak yer almaktadır. Bu üç belge geçen hafta Pazartesi günü Bakanlar Kurulu Toplantısı sırasında Bakanlar Kurulu Üyeleri’ne dağıtılmıştır. Dün yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda da Avrupa Anayasasının Türkçe tercümesi yine Bakanlar Kurulumuzun üyelerine dağıtılmıştır. Belki hatırlayacaksınız, Komisyon bu anayasa anlaşma taslağını kitap halinde bastırmış ve bu yine tarafımızdan üniversitelere, Milli Kütüphane’ye, bazı sivil toplum örgütlerine, Bakanlıklara, Parlamentoya dağıtılmıştır. Nitekim Avrupa Anayasası da Türkçe metni itibariyle uzun bir süredir Bakanlığımızın web sayfasında yer almaktadır.

Biliyorsunuz AB Anayasal Anlaşma Metni  İrlanda dönem başkanlığının yoğun çabaları sonucunda 17-18 Haziran 2004 tarihlerinde gerçekleştirilen Devlet Hükümet Başkanları Zirvesi’nde kabul edilmiştir. Üye devletlerin anlaşmayı imza tarihinden itibaren iki yıl içinde onaylamaları öngörülmektedir. Anayasal Anlaşma esas itibariyle 1 Kasım 2006’da, bazı kamusal düzenlemeler bakımından ise 2009 ve 2014’de yürürlüğe girecektir. Anayasal Anlaşma’nın temelini oluşturan ve 28 Şubat 2002 tarihinde çalışmalarına başlayan Avrupa’nın geleceğine ilişkin Kurultay ve bilahare Ekim-Aralık 2003 tarihinde toplanan Hükümetlerarası konferans çalışmalarına ülkemiz diğer aday ülkelerle eşit statüde katılmak suretiyle bu süreç içerisinde yer almış ve böylelikle Avrupa’nın gelecekteki mimarisini şekillendirecek anayasal anlaşmaya ilişkin değerlendirme ve görüşlerini kayda geçirerek, bu sürece yapıcı katkılarda bulunmuştur.

Nitekim yine 2002 yılında başlayan bu süreç boyunca, gerek Sayın Bakanımız, gerek Sayın Başbakanımız bu anayasal anlaşmanın hazırlığını teşkil eden toplantıların tümüne iştirak etmişlerdir. Bunları sizlere saymak istiyorum. 4-5 Ekim 2003 tarihlerinde Hükümetlerarası Konferans Açılış Zirvesi Roma’da yapılmıştır. Buna hem Sayın Başbakanımız, hem Sayın Bakanımız katılmışlardır. 28-29 Kasım 2003 tarihinde Napoli’de Dışişleri Bakanları Toplantısı yapılmıştır. Buna Sayın Bakanımız katılmışlardır. 12-13 Aralık 2003 tarihinde Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, Hükümetlerarası Konferans marjında Brüksel’de yapılmıştır. Buna da Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımız katılmışlardır. 2004 yılında 18 Mayıs 2004 tarihinde, Brüksel’de, Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlenmiştir. Buraya Sayın Bakanımız katılmışlardır. Bilahare 17-18 Haziran’da İrlanda Dönem Başkanlığındaki Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Dublin’de düzenlenmiştir. Buna da Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımız katılmışlardır. Tabiatıyla bu toplantılarda, biraz önce de belirttiğim üzere, anayasal anlaşmanın tartışılması, görüşülmesi mümkün olmuş ve katılımcıların anayasaya ilişkin katkıları ele alınmış, değerlendirilmiştir. Türkiye bu sürecin içinde bütünüyle yer almıştır. Yapılan bütün değişiklikleri, hazırlanan bütün belgeleri izlemiş ve buna yapabileceği katkıları da yapmıştır. Birinci söyleyeceğim husus buydu.

İkinci husus da,  biliyorsunuz bugün Sayın Bakanımız Portekiz Dışişleri Bakanı Antonio Monteiro’nun davetine icabetle Portekiz’e bir resmi ziyaret gerçekleştirmek üzere, akşam üzeri Lizbon’a hareket edeceklerdir. Bu ziyaret sırasında Sayın Bakanımızın, Portekiz Dışişleri Bakanı Monteiro’yla görüşmesi,  ayrıca Cumhurbaşkanı Sampaio, Başbakan Santana Lopes, Meclis Başkanı Mota Amaral tarafından kabul edilmesi ve eski Başbakan ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Antonio Guterres ve Ana Muhalefet Partisi  Genel Sekreteri Socrates’le de görüşmesi öngörülmektedir. Portekiz tarafıyla yapılacak görüşmelerin gündeminde ikili ilişkiler, Türkiye ve AB ilişkileri, Kıbrıs konusu, Irak, Ortadoğu Barış Süreci, transatlantik ilişkiler ve terörizme karşı işbirliği gibi uluslararası sorunlar yer alacaktır. 

Benim açıklamalarım bundan ibaret. Sorularınız varsa onları cevaplandırayım.

SORU: Namık Bey, KKTC Başbakanı Talat’ın bir Rum gazetesine demeci oldu, Annan Planı’nın yeniden ele alınabileceği yönünde kendi görüşünü kaydetti. Türkiye bu görüşe katılıyor mu?

CEVAP: Sayın  Talat’ın Rum basınında çıkan beyanlarının yorumlarını yapmak bize düşmez. Ayrıca, elimizde Sayın Talat’ın yapmış olduğu açıklamanın tam metni olmadan bir değerlendirme yapmak isabetli de olmaz. Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm arayışı içinde bulunması doğal olan Sayın Talat’ın muhtelif alternatifler üzerinde durması kendileri açısından tabiidir.

SORU: Namık Bey, bu açıklamalara dahil değil ama, Ankara’nın Annan Planı konusundaki pozisyonu hala aynı mı? Atılabilecek yapıcı bir adım sonrası tekrar görüşülebileceğini düşünüyordu Ankara. Şu anda bu konuda bir değişiklik var mı?

CEVAP: Bu konuda da fazla bir şey söylemek istemiyorum. Annan Planı’na ilişkin görüşlerimiz yine çeşitli seviyelerde açıklıkla dile getirilmiş vaziyettedir. Bunun ötesinde bir yorum yapmayı ben uygun bulmuyorum.

SORU: Efendim, gazetelerde Türkiye’nin Kerkük’e girişiyle ilgili bir takım haberler var. Kimisine göre 20 bin asker, kimisine göre 40 bin asker. Böylesine bir plan sözkonusu mu?

CEVAP: Bu konudaki açıklamamızı da biliyorsunuz, geçen Cumartesi günü yaptık. Bu açıklama son derece sarihtir. Bunun ötesinde bir yorumda bulunmam.

SORU: Namık Bey, o haber de, açıklamanız da basında yer aldı. Ancak açıklamanızda yer almayan ama haberde bulunan başka bir unsur var. Bu da ABD’nin böyle bir plana yeşil ışık yaktığı, bu yönde görüşmelerin yapıldığı ve ABD’nin yeşil ışık yaktığını okuduk. Resmi görüşmeleri Bakanlığınız yaptığına göre Amerikalılarla Kerkük’e müdahale ve buna benzer konularda böyle bir temas oldu mu? Ayrıca Amerikalılardan bununla ilgili bir yeşil ışık alındı  mı?

CEVAP: Bunlar sadece o gazetelerin yorumlarıdır. Bunun ötesinde bu konuda bir şey söylemem mümkün değil.

SORU: Tartışma yaratan insan hakları ve azınlıklar raporu ile ilgili bir sorum var. Rapor görüşülürken -Haziran ayına tekabül ediyor sanırım- Dışişleri Bakanlığı tarafından belirtilen görüş neydi?

CEVAP: Bilgim yok ama bakarım.

SORU: Irak uluslararası konferansıyla ilgili bir bilginiz var mı? Daha önce Kahire’de yapılacağı söyleniyordu.

CEVAP: Evet var. 22-23 Kasım tarihlerinde Şarm El Şeyh’de düzenlenmesi planlanmıştır. Buraya Sayın Bakanımız katılacaklardır.

Başka sorunuz olmadığını anlıyorum. Bugünkü basın brifingimizi böylece bitiriyorum. Çok teşekkür ederim.