TAN: Yeni yılın ilk basın brifingine hoşgeldiniz. Hepinizi içten sevgiyle selamlıyorum. Bu vesileyle geçmiş bayramınızı da bir kez daha kutluyorum. Hepinize yeni yılda sağlık, başarı ve mutluluk diliyorum.
Benim sorularınızı almadan önce kısa bir-iki açıklamam olacak.
İlki kuş gribi çerçevesinde yapılan zorunlu itlaflara ilişkin bir açıklama. Ülkemizde bazı bölgelerde görülen kuş gribi hastalığı ile ilgili mücadele kapsamında kuş gribinin yayılmasının önlenmesi amacıyla hastalığın görüldüğü bölgelerin çevresindeki üç kilometre yarıçaplı alan içerisindeki kanatlı hayvanlar riskli görülen diğer bazı alanlardaki kanatlılar da dahil olmak üzere yerel hastalık kontrol merkezi otoritelerince zorunlu olarak itlaf edilmektedir. Kanatlı hayvan itlaf işlemlerinin devam etmesi öngörülmektedir.
İtlaf işlemlerinde dünya hayvan sağlığı teşkilatının “hastalık kontrolünde insancıl yolla hayvan öldürme” kılavuzuna bağlı kalınmaktadır. Nitekim Tarım ve Köy işleri Bakanlığımızın tavuk vebası acil işlem planında bu konuda ilgili açıklamalar mevcuttur.
Ancak kuş gribi ile mücadelede yapılan itlaf işlemlerinde yeterli hassasiyetin gösterilmediği uygulamalar olmuş, bu konuda gerek Türk kamuoyunda gerek uluslararası kamuoyunda çeşitli tepkiler dile getirilmiştir. Sözkonusu hassasiyet ve tepkileri anlayışla karşılamaktayız. Bu türden usulüne uygun olmayan şekilde itlaf işlemleri yapılan yerler belirlenmiş ve ilgililer Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız yetkililerince derhal uyarılmış ve bu tür olayların bir daha tekrarlanmaması husuSUnda gerekli tertipler yetkililerimizce alınmış ve alınmaya devam edilmektedir.
İkinci husus ise, bugün Cumhuriyet gazetesinde yeralan bir haberle ilgili. 17 Ocak 2006 tarihli Cumhuriyet gazetesinde İskenderun’da konuşlanacak radara ilişkin bir haber yer almaktadır. Sözkonusu gazetenin 22 Aralık 2005 tarihli baskısında yer alan aynı konudaki habere istinaden Bakanlığımızca yapılan basın açıklamasında da vurgulandığı üzere, Keseciktepe mevkiindeki radar Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından işletilmek ve Türkiye’nin güvenliği için kullanılmak üzere NATO ortak fonlarından yararlanılarak kurulacaktır. Mezkur radarın inşaat ve muhabere işleri tamamlanmış, ancak radarın kendisi henüz teslim alınıp kurulmamıştır. Bu nedenle de tesis faaliyete geçmemiştir. Sözkonusu tesiste bu nedenle halihazırda personel bulunmamakta olup haberde dile getirilen güvenlik önlemleri de benzer diğer askeri tesislerle farklılık arzetmemektedir. Öte yandan, 22 Aralık 2005 tarihli basın açıklamamızda da açıkça belirtildiği üzere, tesisin ABD ile herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır.
Bu hususları dile getirdikten sonra şimdi sizlerin soruları olacaksa bunları cevaplandırmaya gayret edeyim.
SORU: Namık Bey, İran’da kaçırılan 3 Türk vatandaşıyla ilgili yeni bir gelişme var mı acaba?
CEVAP: Hayır, yeni bir gelişme yoktur. Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili makamlarımızca, konuyla ilgili ülkelerin yetkili makamlarıyla işbirliği halinde, vatandaşlarımızın kurtarılması konusunda elden gelen bütün gayret gösterilmektedir. Ancak, hepinizin takdir edeceği üzere bu tür vakalarda sonuca ulaşmak bazen zaman almaktadır.
Bu arada, sizlerin ve ailelerinin bu konuyu takip konusunda gösterdiğiniz ilgi gayet doğal olmakla birlikte, bunun çok abartılı boyutlara vardırılması aslında vatandaşlarımızın güvenli bir şekilde, sağsalim kurtarılmalarını kolaylaştırmamaktadır. Bunu da sizlerin bilmenizin önem taşıdığını düşünüyorum.
SORU: Namık Bey, kuş gribiyle ilgili yaptığınız açıklamaya istinaden, yabancı kamuoylarında da bazı rahatsızlıklar olduğunu söylediniz. Acaba Ankara’ya, Dışişleri Bakanlığı’na, hangi ülkeler ya da kurumlar bu konuda rahatsızlık iletti. Onu söyleyebilir misiniz? Yine kuş gribiyle ilgili olarak dün Yunanistan’da çıkan bir haber vardı. Yunanistan’ın Türkiye’ye seyahat etmemeleri yönünde vatandaşlarına bir tavsiyede bulunduğuna ilişkin. Acaba bu konuda değerlendirmeniz nedir, komşu ülkelerden bu yönde seyahat uyarıları var mı?
CEVAP: Sorunuzun ilk bölümü ile ilgili olarak, Türkiye’den yansıtılan görüntüler, yurtdışında ve özellikle çeşitli Avrupa ülkelerinde kamuoyunun ve bazı sivil toplum örgütlerinin tepkilerine yol açmıştır. Bu tepkiler ilgili temsilciliklerimize ve Bakanlığımıza ulaşmıştır. Biraz önce açıklamada da vurgulamaya çalıştığım gibi biz bu duyarlılığı anlayışla karşılamaktayız. Bu türlü yanlış itlaf çalışmalarının bir daha tekerrür etmemesi için gerekli önlemler alınmış ve alınmaya devam etmektedir. Bunların hangi ülkeler veya hangi kuruluşlar olduğunu önümüzdeki günlerde öğrenir, size bunları açıklarız.
Sorunuzun ikinci bölümü komşu ülkelerde seyahat yasağı gibi bir uygulama olup olmadığıydı yanılmıyorsam. Böyle bir bilgi Bakanlığımıza intikal etmemiştir. Ancak, şunu söylemem mümkündür. Elbette bazı ülkelerin buradaki gelişmeleri yakından izlemesi ve buna göre uygun gördükleri tertipleri almaları doğaldır. Bunları bizi bilgilendirerek yapmaktadırlar. Şimdiye kadar bana ulaşan bilgiler çerçevesinde hiçbir ülkede Türkiye’ye gidilmemesi gibi bir uyarı ortaya çıkmamıştır.
SORU: Namık Bey, birkaç gündür İsrail’in Kuzey Irak üzerinden İran’ı bombalayacağı yönünde gerek İngiliz basınında, gerek Türk basınında haberler çıkıyor. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’na belli bir bilgi geldi mi?
CEVAP: Gelmedi
SORU: Ciddiyeti konusunda düşünceleriniz nedir?
CEVAP: Ciddi olduğunu sanmıyorum.
SORU: Namık Bey, Mehmet Ali Ağca tahliye oldu ve Türk basınında da geniş ilgi uyandırıyor. Tahliyesinin ardından acaba Vatikan’la herhangi bir temasınız oldu mu? 2000 yılına geri dönüp iade koşullarını düşündüğümüzde bağlayacak herhangi bir hüküm var mı uluslararası arenada? Vatikan’a tahliye süreci öncesinde veya sonrasında bilgi verildi mi?
CEVAP: Tabii bütün bu olayın Vatikan’la ne gibi bir ilişkisi var anlayamadım. Bu tamamen Türk hukukunun içerisinde cereyan eden bir olaydır. Bunu Adalet Bakanlığımızla ve diğer ilgili kurumlarımızla görüşmek uygun olur. Onların düşünceleri, kararları, görüşleri esastır.
SORU: Namık Bey geçtiğimiz günlerde bir Rum gazetesindeki Kuzey Kıbrıs Türk gazetelerine de yansıdı, Türkiye’nin AB’ne ilettiği 11 Ocak tarihli bir belgeyi ele geçirdikleri ve burada Türkiye’nin tüzükler geçmediği müddetçe Ek Protokol yasasını onaylamayacağı yönünde bir ifadenin bulunduğu iddiaları yer aldı. Bu konuda herhangi bir yorumunuz olacak mı?
CEVAP: Ben bu haberi görmedim, ancak 11 Ocak yanılmıyorsam bizde tatil zamanına rastladı. Böyle bir gelişmenin vuku bulduğuna dair bende bir bilgi yok. Onu arkadaşlarım sorarlar ve size bilgi verirler.
SORU: Namık Bey, Suudi Arabistan’da yaşanan Hac rezaletiyle ilgili olarak acaba Türkiye’nin Suudi Arabistan makamları veya İslam Konferansı Örgütü nezdinde bir girişimi olacak mı? Orada vefat eden vatandaşlarımızın en azından cenazelerinin Türkiye’ye getirilmesi için, yani bunlar için vahabi yönteminin kullanılmaması için bir girişim sözkonusu mu?
CEVAP: Biliyorsunuz, Hac ile ilgili düzenlemeler bütünüyle Diyanet İşleri Başkanlığımızın uhdesinde cereyan etmektedir. Dolayısıyla bu tür sorularınızın da muhatabı Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Elbette Bakanlığımız da Hac çerçevesindeki çeşitli sorunlar veya alınması gerekli önlemler gibi konuların ilgili makamlarla görüşülmesi, danışılması alanında yardım görevini yerine getirmektedir. İlgili temsilciliklerimiz de aynı şekilde bu çalışmalar içinde yer almaktadırlar. Ancak, sorunuzun asıl muhatabı Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
SORU: Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in Irak’ın borcunu ödememesi durumunda Türkiye’den petrol ürünleri sevkiyatının 21 Ocak itibariyle durdurulacağına ilişkin bir demeci oldu geçenlerde. Acaba bu geçen sürede Irak’tan borçların ödeneceğine ilişkin bir açıklama geldi mi? Veya gelmediyse bu karar nasıl uygulanacak, bununla ilgili bir düşünceniz var mı?
CEVAP: Evet, bugün bu konuda da basında bazı haberler yer almaktaydı. Irak’ın ülkemize olan bir milyar dolar tutarındaki borcuyla ilgili olarak Iraklı ve ABD’li yetkililerle görüş alışverişimiz ve ilgili makamlar nezdinde girişimlerimiz sürmektedir. Bunlardan netice aldığımızda size daha kapsamlı bilgi iletme imkanımız olacaktır.
SORU: Namık Bey, dün Ürdün Başbakanı Ankara’daydı ve yine dün gazetelere yansıyan bir bilgi vardı. Uzanlar’ın Ürdün’de şirketlerinin faaliyette bulunduğu yönünde. Bu bilgiyi teyit edebiliyor musunuz? Sizde de bu yönde bilgiler var mı?
CEVAP: Bu konudaki sorularınız dün en yüksek makamlar tarafından yanıtlanmıştır. Bugün basına da yansımış. Bunların ötesinde benim söyleyecek bir sözüm yok.
SORU: Namık Bey, yine bugün basına yansıyan bir haber vardı. Norveç’in AB terör listesini tanımaması nedeniyle PKK ile de ilişkilerini sürdürme niyetinde olduğu yönünde. Acaba bu konudaki değerlendirmenizi alabilir miyiz?
CEVAP: Norveç Dışişleri Bakanlığı tarafından 4 Ocak 2005 tarihinde yapılan bir basın açıklamasında Norveç'in daha önce AB'nin terör örgütleri listesini desteklediği, hükümetin ahiren yaptığı bir değerlendirme neticesinde bundan sonra sadece BM'nin terör örgütleri listesini esas almaya karar verdiği açıklanmıştır.
Sözkonusu açıklamada, bu kararın gerekçesi olarak, AB'nin terör örgütleri listesinin desteklenmesine devam edilmesinin Norveç'in (Kolombiya ve Orta-Doğu gibi) çeşitli barış süreçlerinde oynadığı tarafsız rolü zorlaştıracağı, bu tür bir çatışmanın taraflarından birinin böyle bir listede yer almasının temas imkanlarını kısıtlayacağı, ayrıca, AB üyesi olmayan Norveç'in AB'nin terör örgütleri listesinde yaptığı gözden geçirmelerde söz hakkına da sahip olmadığı bildirilmiştir.
Bilindiği üzere, AB terör örgütleri listesinde PKK/KONGRA-GEL, DHKP-C (DEV-SOL) ve İBDA-C de yer almaktadır.
Norveç’in sözkonusu kararının, anılan terör örgütleriyle mücadeledeki kararlılığında herhangi bir değişime sebep olmayacağını umuyoruz. Esasen, BM Güvenlik Konseyi’nin başta 1373 sayılı kararı olmak üzere terörle mücadele alanındaki ilgili tüm kararları, teröre hiçbir şekilde destek olunmaması ve terörist faaliyetlerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması yönünde uluslararası yükümlülük doğuran en önemli düzenlemelerin başında gelmektedir.
SORU: Bu dilekleriniz ötesinde, Norveç ile bu konuda temaslarınız oldu mu?
CEVAP: Bu konuda bizi bilgilendirdiler. Bunun PKK ve diğer örgütlerle mücadeleleri veya onlarla ilgili görüşleri konusunda herhangi bir değişiklik getirmediği konusunda bize bilgi verdiler.
SORU: Namık Bey, İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un bu ayın sonuna doğru Türkiye ve Kıbrıs’a bir ziyareti sözkonusuydu. Yalnız bazı haberlerde KKTC’ye gitmek istediğinden dolayı bu gezinin ertelenebileceği veya iptal edilebileceği söyleniyor. Acaba bu geziler yapılacak mı? Yapılacaksa tarihlerini verebilir misiniz?
CEVAP: Henüz bu ziyaretin hazırlıkları devam ettiği için nerelere gideceği, neler yapacağı veya programın ne olduğu hususunda bilgi veremiyorum. Ancak önümüzdeki günlerde bu konuda sizi bilgilendireceğim.
SORU: Şubat ayında olması beklenen Condoleezza Rice’ın ziyaretiyle ilgili bir gelişme var mı? Çünkü Sharon’un rahatsızlığından dolayı, bölgeye yapacağı ziyareti erteleyeceğine ilişkin birtakım duyumlar geliyor.
CEVAP: Bunlar yine takdir edersiniz ki cevabı kolay verilmesi mümkün olmayan sorular. Zira bölgedeki gelişmeleri de, Sharon’un sağlığını da şu anda kimsenin bilebilecek durumda olmadığı ortada. Bu ziyaret, daha önceden söylediğimiz gibi gündemdedir. Ancak, ne zaman yapılacağını, programının ne olduğunu bu aşamada söylemek mümkün görünmemektedir.
SORU: Condoleezza Rice’ın ziyaretinin tarihi belli olmadığına göre, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat için bir tarih verilebilir mi?
CEVAP: Bu konuda da size çok kapsamlı bilgiler vermiştik. Bu tür ziyaretler hepinizin bildiği gibi belli bir hazırlığı gerektirir. İlgili ülkelerin yöneticilerinin, devlet ricalinin programları vardır. Bu ziyaretlerde ele alınacak konular bir gündeme bağlanır. İmzalanacak anlaşmalar veya belgeler hazırlanır. Bu da bir süreci gerektirir. Böyle bir süreç henüz İran’la yaşanmamıştır. Elbette böyle bir süreç geçirilir, bir tarih üzerinde mutabakat sağlanırsa ziyaret gerçekleşir. Ama şu anda böyle bir süreç ortada yoktur. Bu hususta İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de bir açıklama yapmıştı. Soru üzerine ziyaretin ertelenmesinin sözkonusu olmadığını, zira ziyaret için tarih bile belirlenmemiş olduğunu açıklıkla ifade etmiştir.
Son hususa gelince, İran’a veya İran’dan Türkiye’ye yapılacak ziyaretin, ne Amerika’yla ne de herhangi bir ülkeyle uzaktan yakından en ufak bir ilgisi olamaz.
SORU: Namık Bey, siz İran demişken, İran’ın son aldığı karar çerçevesinde, dün bir araya gelen diplomatların bir konsensusa varamadığı yönünde haberler var. Acaba, Türkiye, burada …………..(duyulamamıştır)
CEVAP: ……….(duyulamamıştır) Geniş bir çerçevede sizlere görüşlerimizi ilettik ve bunun ötesinde şu anda söyleyecek bir husus bulunmamaktadır.
Son bir hususa değineyim. Belki biraz bu konuda bilgilenmek istersiniz diye düşündüm. Yarın, biliyorsunuz Sayın Bakanımız Brezilya Dışişleri Bakanı Celsor Amore’nin davetine icabetle Brezilya’ya resmi bir ziyarette bulunacak. Bu ziyaret önem atfettiğimiz bir ziyarettir. Zira hepinizin bildiği üzere Bakanlığımızca 1998 yılında Latin Amerika’ya açılım stratejisi belirlenmiş ve bu çerçevede yürürlüğe konulan bir eylem planı dahilinde Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla bölgeye üst düzey ziyaretler yapılmış ve bir dizi etkinlik düzenlenmiştir. Bu strateji 2005 yılında da yoğun bir şekilde sürdürülmüş olup, 2006 yılında da devam etmesi karara bağlanmıştır. Öte yandan, Sayın Bakanımız her sene ülkemize mesafesi olan önem taşıyan büyük bir ülkeyle Türkiye arasındaki ticaretin, siyasi ilişkilerin, ikili ve uluslararası konuların geliştirilip güçlendirilmesini sağlamak üzere bir ziyaret gerçekleştirmektedir. Bu sene de bu ülke Brezilya olarak tespit edilmiştir.
Bunun yanı sıra Brezilya Güvenlik Konseyi’nin tam üyeliğine aday olan bir ülkedir. Sık sık Güvenlik Konseyi’nde yer almış bir ülke olarak şansı da yüksek görülmektedir. Bizim de 2009-2010 yıllarında BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine adaylığımız mevcuttur. Bu konuda gerek Brezilya’nın ve onun BM’deki desteğinin sağlanabilmesi amacıyla ziyaret ve temaslarımız olacaktır. Öte yandan Brezilya BM içerisinde ticaretten çevre sorunlarına, nükleer enerji konularından Orta Doğu’daki sorunların halline kadar birçok konuda çok etkin çalışmalara imzasını atmıştır. Orta Doğu.bölgesiyle özel ilişkileri vardır . Zira ülkede Orta Doğu bölgesinden göç etmiş insanlar yaşamaktadır. Bu çerçevede Orta Doğu’ya yakın ilgisi vardır. Bölgede ağırlık taşıyan bir ülke olarak bizim ülkemizle de Orta Doğu konularında yakın çalışmalar sürdürmek istemektedir. Brezilya’nın bu çalışmalarının çok etkili olduğunu söylemek gerekmektedir. Özellikle şimdiki Dışişleri Bakanı Amore’nin Orta Doğu konusundaki ilgisi BM’de çalıştığı dönemlere dayanmaktadır. Hatta o zamanlar hazırlanan bir Amore Planı bile mevcuttu. Dolayısıyla bu bölgeyle ilişkileri kapsamında, Türkiye’nin ağırlıklı rolü çerçevesinde, bizimle işbirliğine önem veren bir ülkedir Brezilya.
Diğer taraftan, Sayın Bakanımıza geniş bir işadamları heyeti eşlik edeceklerdir. Sayın Bakanımız ticaretimizin, ekonomik ilişkilerimizin ve karşılıklı yatırımların arttırılması, bu arada işbirliği yapılacak çeşitli ticari, ekonomik ve teknolojik projelerin tespiti konusunda çeşitli temaslarda bulunacaktır.
En başında da söylediğim gibi Türkiye ile Brezilya arasındaki ilişkilerin ve işbirliğimizin daha da güçlendirilmesi bakımından bu ziyaretin çok büyük bir önem taşıdığına inanıyoruz ve bu bölgeye yönelik Eylem Planımızın daha ileriye götürülmesi açısından da bu ziyaretin önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Başka sorunuzun olmadığını anlıyorum, hepinize teşekkür ediyor ve toplantımızı kapatıyorum.