11 Eylül 2006, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı


 

TAN:  Değerli arkadaşlar, bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz. Hepinizi her zaman olduğu gibi içten sevgiyle selamlıyorum.

Atina Büyükelçiliği Ataşesi Feyzullah Baran’ın otomobilinin yakılması konusunda yapacağım bir açıklama var. Ondan sonra sorularınızı cevaplandırmaya gayret edeceğim.

Atina Büyükelçiliğimiz Ataşesi Feyzullah Baran’ın otomobilinin 10 Ekim 2006 günü sabahı 04:30 civarında Pangrati semtinde park halindeyken camının kırılarak içine yanıcı madde atılması suretiyle yakılmış olduğunu üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

Hatırlanacağı üzere, 23 Haziran 2006’da Atina Büyükelçiliğimiz Müsteşarı Ergin Soner’in arabası da benzer bir terörist saldırıya hedef olmuş, Yunan makamları nezdinde gerekli girişimler yapılmıştır. Son dört ay içinde Büyükelçilik mensuplarımız araçlarına yönelik iki saldırı gerçekleştirilmiş olmasından endişe duymaktayız.

Atina Büyükelçiliğimiz tarafından olayın hemen ardından Yunanistan Dışişleri Bakanlığına iletilen notada, son dönemde meydana gelen her iki olaya da dikkat çekilerek, Yunan makamlarından saldırıların faillerinin bulunabilmesi için derinlemesine bir soruşturma başlatmaları, Büyükelçiliğimiz ve mensuplarına yönelik güvenlik tedbirlerini artırmaları talep edilmiştir.

Bilindiği gibi, 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi uyarınca kabul eden devlet, ülkesinde mukim diplomatik temsilcilerin güvenliklerini sağlamakla yükümlüdür.

Benim açıklamam bundan ibaret. Sorularınız varsa  yanıtlamaya gayret edeyim.


SORU: Namık Bey, Fransa’da yapılacak oylamaya çok az bir süre kaldı. Umutların azaldığını söylemiştiniz. Şimdi son durum hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir de Jan Michael Thibaux Türk vatandaşlığına geçme konusundaki isteğini nasıl karşılıyorsunuz?

CEVAP:  Hatırladığım kadarıyla size bu konuda olabildiğince ayrıntılı bilgi verdim. Bunlara ilave edilecek bir husus bulunmamaktadır. Siz de değerlendirmelerinizi kapsamlı şekilde yaptınız. Son olarak bunların ötesinde bir gelişme de olmamıştır. Olduğunda elbette sizleri en geniş şekilde bilgilendireceğiz. Diğer konudaki sorunuza gelince tabii kendilerinin kararıdır; birşey söylemek mümkün değil.

SORU: Namık Bey, bugün Amerika Birleşik Devletleri’nin terör örgütüyle mücadele koordinatörü geliyor. Irak’ın da aynı konuyla ilgili atanan koordinatörünün gelmesi bekleniyor. Gelirse ilk üçlü toplantı olacak. Neler ele alınacak? Nasıl bir yol haritası belirlenecek.?

CEVAP: Bu konuda da daha önce açıklamalarda bulunmuştuk. Üçlü bir toplantı öngörülmemektedir. Bu her nasılsa basınımızda bu şekilde takdim edilmiştir. Üçlü bir toplantı bizim bilgimiz dahilinde değildir. General Raston’ın Türkiye’de temasları olacağı doğrudur. Öncelikle tabiatıyla muhatabı olan Sayın Başer’le görüşmeleri öngörülmektedir. Bu görüşmeler bugün Bakanlığımızda yapılacaktır. General Raston’un Sayın Bakanımız tarafından yarın sabah kabul edilmesi sözkonusudur. Bu konularda toplantılar bittikten sonra sizlere gerekli bilgileri vereceğiz. Görüşmelerin hedefi malumdur. Onu da açıklamaya gerek görmüyorum. Ancak bir cümleyle özetlemek gerekirse; PKK ile etkili bir şekilde mücadele edilmesi ve bu terör örgütünün özellikle Kuzey Irak’tan atılması ve buradaki faaliyetlerine tamamen son verilmesi.

SORU: Namık Bey,  Sayın Bakan bugün Cumhurbaşkanı Sezer tarafından kabul edilecek. Bu görüşmeye ilişkin bilgi verebilir misiniz? Gündemde hangi konular yer alıyor? Yine bir gazetede Sayın Bakanın önümüzdeki hafta Atina’yı ziyaret edeceğine ilişkin bir haber vardı. Böyle bir ziyaret öngörülüyor mu?

CEVAP: Sayın Bakanımızın Sayın Cumhurbaşkanımızla yapacağı görüşmenin gündemi benim bilgim dahilinde değildir. Bu konuda bilgi edinirsem sizle paylaşırım. Aynı şekilde önümüzdeki hafta Atina’ya bir ziyaret yapılmasının sözkonusu olduğuna dair bilgi de bende bulunmamaktadır. Ancak Atina ziyareti gündemdedir. Bunun tarihinin netleşmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların sonuçlandığına dair bende bir bilgi bulunmamaktadır.

SORU: Namık Bey, PKK’yla mücadele özel temsilcileri konusuna geri döneceğim. Acaba Irak tarafının PKK’yla mücadele temsilcisiyle atanmasının ardından Türkiye arasında herhangi bir temas olmuş mudur? Bir de mekanizmanın üçlü olduğunu biliyoruz, neden üçlü toplantı öngörülmüyor şu aşamada?

CEVAP: Mekanizma üçlü değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Irak’ın atadığı temsilciyle bugüne kadar bir toplantı yapıldığına dair bende bir bilgi yok. Ancak bu kişiyle şayet arzusu olduğu takdirde görüşmemek diye bir konu da yok. Elbette görüşülebilir. Ancak böyle bir planlama yapılmamıştır. Benim bahsettiğim buydu. Esas itibariyle konu ABD’nin atadığı özel temsilciyle ele alınmaktadır. Üçlü bir düzenleme öngörülmemiştir. Bunu söylemeye çalıştım.

SORU: Namık Bey, geçenlerde Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün  Türkiye’ye hatırlatmaları oldu. Şunları şunları yapmazsanız AB’ye giremezsiniz diye. Bakan’ın ziyaretinin programlandığı bir dönemde bu tür açıklamaları nasıl karşılıyorsunuz?

CEVAP: Hangi açıklamalarından bahsettiğinizi bilemiyorum. Ancak Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yanılmıyorsam geçen hafta içerisinde AB’de tren kazası yaşanacağına dair birtakım ifadeleri olmuş. Hatta tren istasyonunun dışında bir tren yolunun bulunmadığı ve demiryolu hattını takip etmemiz halinde trenlerin raydan çıkmayacağı  gibi birtakım uzmanlık içeren sözler ifade ettiğini biliyorum. Ben bunları hayretle karşılıyorum. Çünkü Yunanistan’ın uzmanlığı, hepinizin bildiği üzere, tren kazaları değil uçak kazalarıdır. Onlarla ilgilenmelerini tavsiye ederim kendilerine.

SORU: Efendim yarın Fransa’daki kritik oylama öncesi Türkiye’nin beklentileri tabii ki biliniyor; ama bu süreçte gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Başbakan birebir temaslarda bulunmuşlardı; genellikle oylama öncesinde oradaki havaya dönük size gelen bir bilgi var mı?

CEVAP: Çok kısaca değinmek gerekirse, Fransız hükümetinin de bu konuya karşı çıkan girişimleri olmuştur ki tabiatıyla bunu olumlu bir görüşle izliyoruz. Fransız Hükümeti parlamentodaki bu girişimlerin karşısındadır. Ancak tabiatıyla daha etkin bir çalışmayla bu yasa tasarısının tamamen gündemden düşürülmesinin esas olması gerekir. Daha doğrusu böyle bir tasarının hiç gündeme gelmemesi gerekirdi. Özgür düşüncenin zeminini teşkil eden bir ülkede bu tür konuların akla dahi gelmemesi beklenir. Biz bu açıdan Fransızların sağduyuyla bu işi defedeceklerini ümit ediyoruz.

SORU:  Namık Bey, AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn Ankara’da iken, Kıbrıs sorunu kaynaklı bir tren kazası yaşanmaması için AB müzakere sürecinde Ankara’nın Gümrük Birliği’ni Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde genişletecek Ek Protokolü gecikmeksizin uygulamasını beklediklerini söyledi. Acaba bu protokolün Meclis’e gönderilmesi aşamasından önce protokole ilişkin bir girişim başlatılmış mıdır? Türkiye pozisyonunu bu noktada korumakta mıdır?

CEVAP: Türkiye’nin pozisyonunda bir değişiklik yoktur. Ancak ben Sayın Olli Rehn’e de, AB yetkililerine de çok ciddi sorumlulukları bulunduğunu hatırlatmak isterim. Bu iş tek taraflı sorumlulukla yürüyecek bir iş değildir. AB tarafının da sorumlulukları vardır. Öncelikle o sorumlulukları yerine getirmeleri beklenir. Bu sorumlulukları kendileri üstlenmişlerdir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki izolasyonların kaldırılması esastır. Bu yöndeki çalışmaları başlatan AB’dir. Sonuç alınamamıştır. Bu sorumluluklar yerine gelmeden bir tutum almamız veya onların beklentilerini karşılamamız sözkonusu değildir.

SORU : Namık Bey, Türk ile Ermeni diplomatlar arasında Viyana’da zaman zaman görüşmeler oluyor. Acaba gelinen noktada, sınır kapısının açılmasına ilişkin Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’dan çekilmesi koşulumuzda herhangi bir değişikliğe gidecek gelişmeler olmuş mudur?

CEVAP: Bu gelişmelerin içeriği hakkında sizlere bundan bir süre önce sınırlı da olsa bilgi iletmiştik. Daha sonra meydana gelen gelişmeler benim bilgim dahilinde değil. Ama  öğrenmeye çalışır, size bilgi sunarım.

Başkaca sorunuz olmadığını anlıyorum. Hepinize teşekkür ediyor, toplantımızı kapatıyorum.