SC-5, 24 Ocak 2020, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sayın Hami Aksoy’un Ege Adalarının Silahsızlandırılmış Statüsü Hakkındaki Soruya Cevabı

Ege Adalarının silahsızlandırılmış statüsünün 1960’lı yıllardan itibaren Yunanistan tarafından ihlali, Ege Denizi’nde birbirleriyle bağlantılı sorunlardan yalnızca biridir. Bu mesele, Yunanistan’ın 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Andlaşmalarındaki yükümlülüklerini ve dolayısıyla uluslararası hukuku ihlal etmesinden kaynaklanmaktadır. Yunanistan bu meselenin uluslararası yargıya götürülmesinin önünü de Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisine 1993 yılında bu konuda koyduğu bir rezervle tıkamıştır.

Türkiye gerek Yunanistan’ın gerek üçüncü ülkelerin silahsızlandırılmış statüyü ihlal eden eylemlerini başlangıcından itibaren düzenli ve sürekli olarak protesto etmiş ve gerekli girişimlerde bulunmuştur.

Biz, Ege Adalarının silahsızlandırılmış statüsünün ihlali meselesinin, diğer Ege sorunlarıyla birlikte ele alınmasını ve görüşmeler yoluyla çözülmesini arzu ediyoruz. Bunu yaparken de Uluslararası Adalet Divanı dahil, karşılıklı olarak mutabık kalınacak hiçbir barışçı çözüm yöntemini dışlamadığımızı da söylüyoruz.

Nitekim 2002-2016 yılları arasında Yunanistan ile yapılan istikşafi görüşmelerde de izlediğimiz tutum bu yönde olmuş, ancak bu görüşmelere Yunanistan’ın arzusu üzerine ara verilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile New York ve Londra’da yaptığı görüşmelerde teklif ettiği üzere, ülkemiz Yunanistan ile istikşafi görüşmeler dahil, tüm diyalog kanallarını yeniden canlandırmaya, hatta Doğu Akdeniz için de yeni bir diyalog kanalı açmaya hazırdır.

Ancak Yunanistan bu önerimize olumlu yanıt vermek, bizimle oturup konuşmak yerine, her zamanki alışkanlığıyla Türkiye’yi AB’ye şikayet etmekte, başkalarından medet ummaktadır. Bu tavır tabiatıyla ciddiyetle ve iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmamaktadır. Yunanistan her başı sıkıştığında üçüncü ülkeleri kullanarak sonuç alacağını sanıyorsa çok yanılmaktadır.