Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soydaşlarımızla İftar Programında Yaptığı Konuşma, 12 Nisan 2023, Şumnu/Bulgaristan Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Keçiören İftar Programında Yaptığı Konuşma, 10 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afyonkarahisar İftar Programında Yaptığı Konuşma, 9 Nisan 2023, Afyonkarahisar Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya İftar Programında Yaptığı Konuşma, 8 Nisan 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Eskişehir İftar Programında Yaptığı Konuşma, 7 Nisan 2023, Eskişehir Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Altındağ İftar Programında Yaptığı Konuşma, 5 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Nisan 2023 tarihinde Uluslararası Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen iftar programında yaptığı konuşma, 4 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kahramanmaraş Çadır Kenti Ziyaretinde yaptığı konuşma, 26 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basını Bilgilendirme Toplantısında Yaptığı Konuşma, 26 Şubat 2023, Adıyaman Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı ile ilgili yaptığı konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Dendias ile basına yaptıkları konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov ile basına yaptıkları konuşma, 11 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7. Tematik Kış Kampları etkinliğinde yaptığı konuşma, 2 Şubat 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu ve IFAT İşbirliğiyle Budapeşte’de düzenlenen panelde yaptığı konuşma, 31 Ocak 2023, Budapeşte Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı hakkındaki Açıklaması, 27 Ocak 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Stokholm Büyükelçiliğimiz Önünde Gerçekleştirilen Çirkin Eyleme Dair Açıklaması, 21 Ocak 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Houston’da Vatandaşlarla Buluşma Sırasında Yaptığı Açıklama, 19 Ocak 2023, Houston Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Gerçekleştirdiği Görüşme Öncesinde Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cape Town Başkonsolosluğu Resmi Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 9 Ocak 2023, Cape Town / Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM Bütçe Görüşmelerinde Yaptığı Konuşma, 12 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İTÜ'de yaptığı konuşma, 9 Aralık 2022, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 5 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lodz Fahri Başkonsolosluğumuzun Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 30 Kasım 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları İkinci Toplantısı Sonrası Basını Bilgilendirme Toplantısı, 25 Kasım 2022, Aktau Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 25 Kasım 2022, Van Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı Hitabı, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu Açılış Konuşması, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türk Devletleri Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısında Yaptığı Konuşma, 10 Kasım 2022, Semerkant
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mersin Üniversitesi “Girişimci ve İnsani Türk Dış Politikası” Buluşmasında Yaptığı Konuşma, 21 Ekim 2022, Mersin

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli Rektörümüz, çok değerli hocalarımız ve sevgili öğrenci kardeşlerim; bugün Mersin’de güzel bir gün geçirdik, değişik programlar yaptık. Önce basınla sohbet ettik, sonra sivil toplum örgütü iş insanlarıyla beraber olduk, iş yerlerinde insanlarımızı ziyaret ettik, kahvede oturduk büyüklerimizle sohbet ettik, çaylarını içtik. Ve şehidimizin ailesini biraz önce, biliyorsunuz Mersin’de bir terör saldırısı oldu Allah rahmet eylesin, Mersin’imize de, ülkemize, milletimize başsağlığı diliyoruz, ailesini ziyaret ettik. Gazimizi ziyaret ettik, hastaneden çıkmış. Şimdi de Mersin Üniversitesi’nde siz gençlerimizle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. Çok kıymetli Rektörümüze böylesine bir toplantıyı düzenlediği için de çok çok teşekkür ediyorum.

Gerçekten Sayın Rektörüm, sizin de söylediğiniz gibi artık gençlerimiz diplomasiye çok ilgi gösteriyor. Sadece sosyal bilimlerde okuyan öğrencilerimiz, gençlerimiz değil tıptan birçok mühendisliğe kadar her bölümde öğretim gören, yine yabancı dillerde de eğitim alan kardeşlerimizin, gençlerimizin diplomasiye ilgi göstermesinde biz Dışişleri Bakanlığı olarak ve Dışişleri Bakanı ağabeyiniz olarak son derece memnunuz.

Üniversitemizin 30. yılı, 30. yılınız kutlu olsun. Nice başarılı 30 yıllar diliyorum.

Gerçekten Türkiye’de örnek gösterilecek bir yerleşkeniz var, çok güzel bir yerleşke. Öğrenci sayısı da 57 bini aşmış, bu da övünç duyulacak bir rakam. Uluslararası ilişkiler bölümünün olması ayrıca beni mutlu etti, onu da söylemek isterim.

Sayın Cumhurbaşkanımızın sizlere selamını getirdim, dün Azerbaycan’dan birlikte döndük. Sizlerle de buluşacağımı söyleyince Cumhurbaşkanımız sizlere selamlarını ve sevgilerini gönderdi. Kendileri de her şehre gittiği zaman gençlerle, öğrencilerle bir araya gelmeye özen gösteriyorlar.

Efendim, bugün sizlere dış politikamızın şöyle genel bir çerçevesini çizeceğim. Eminim sizlerin soruları olacaktır, önerileri de olacaktır, çünkü sizlerin vizyonundan da faydalanmak isteriz. Eleştirileriniz de olabilir, daha sonra sizlerden gelecek yorumlarla birlikte, sorularla birlikte hem somut konuları konuşuruz, hem de interaktif bir şekilde sohbetimize devam ederiz. Rektörümüz gayet güzel bir şekilde dedi ki, serbest olun, her soruyu sorun. Gerçekten de demokratik bir rektörümüz var, tabii bir de soruları ben cevaplayacağım kendisi değil, o yüzden bunu söylediler. Ama rektörümüze teşekkür ediyoruz, sonra istediğiniz soruyu soracaksınız, ben de elimden geldiği kadar soruları samimiyetle cevaplamaya çalışacağım.

Bugün dış politikaya baktığınız zaman öncelikle biraz önce gençlerin ilgisini söyledik, çok katmanlı bir dış politika var dünyada. Dolayısıyla çok katmanlı olunca da çok aktörlü olması gerekiyor. Tek başına Dışişleri Bakanının ilgili diğer bakanlarımızın ve bakanlıkların, kariyer diplomatlarımızın üstesinden geleceği bir alan olmaktan çıktı. O yüzden toplumun her kesiminin dış politikaya katkısına biz çok önem veriyoruz. Örneğin sizler, yurt dışına Erasmus’la gidenler var mı aranızda, gidip gelenler var mı? El kaldıran gençlerimiz var. Yurt dışına eğitim için giden gençlerimizin dış politikaya katkısını ve Türkiye’nin imajına olan katkısı biz o ülkelerde çok gördük, duyduk ve gerçekten gençlerimizle gurur duyuyoruz. Aslında bu bir diplomasi, zaten Erasmus’u da biliyorsunuz, Bakanlığımıza bağlı ulusal ajans koordine ediyor.

Yine yurt dışından giden bu sabah iş insanlarımızla bir araya geldik. Firmalarımızın yurt dışında ticaret yapması, fuarlara gitmesi, orada projeleri üstlenmesi, beraberinde mühendisleri götürmesi, dolayısıyla iş insanlarımızın yurt dışındaki faaliyetleri, yaptıkları ihracat ve güvene dayalı yaptıkları ticaret de ekonomi diplomasimizin önemli bir parçasıdır.

Yine aynı şekilde sivil toplum örgütlerimizin de muhataplarıyla iş birliği yapması kendi alanlarıyla ilgili ve insani yardımlar konusunda da hassas olması, dünyanın her yerinde faaliyet göstermesi bize güç veriyor. Özellikle Türkiye’nin yumuşak gücünün pekişmesinde çok önemli rolü var. Bugün kendinizi hiçbir zaman küçümsemeyin, internette bile Türkiye’yle ilgili tartışmalarda sosyal medyada yorum yapan, Türkiye’yi güzel bir şekilde anlatan herkesin diplomasimize aslında bir faydası var. Yani Yunanistan’la ilgili olsun, diğer konularda olsun, bizim tweetlerimiz olsun, başkalarının Türkiye’yle ilgili tweetlerinin altında bazen güldüğümüz, bazen de biraz abartmışız dediğimiz yorumlar da oluyor. Yani esprili Türk insanının zekâsını da yansıtan, ama genel anlamda çok güzel cevaplar da veriyorlar, bu da bize göre önemli bir katkı, küçümsenmeyecek bir katkı.

Dolayısıyla modern diplomasi anlayışında herkes bir aktördür, herkesin dış politikaya katkısı vardır, ama özellikle gençlerin rolünü biz önemsiyoruz. Çünkü bir ülkenin en önemli güç çarpanı nitelikli, bilinçli, üretken ve özgüvenli bir nesildir. Yenilikleri takip etmek, onlara adapte olmak, uluslararası rekabette en önemli unsurlardan. Gerçekten dünya çok hızlı değişiyor, yakalamak çok güç. Bırakın adapte olmayı, yani izleyip analizini yapmak bile çok güç. Yapay zekâdan faydalanıyoruz biz dış politika analizlerini yapabilmek için ve politika üretmek için. Şimdi konsolosluk hizmetlerinde de faydalanmaya başladık, çünkü onları da çok hızlı yapmamız lazım. Dolayısıyla bu konularda da gerçekten gençler bir ülkenin itici gücüdür, o yüzden kendinizi küçümsemeyin, kendimizi küçümsemeyelim.

Tabii diplomasiyi muhataplarımızın sayısı bakımından da son zamanlarda özellik biz ikili ve çok taraflı diplomasi diye ikiye ayırıyoruz. Ama son dönem temaslarımıza şöyle baktığımız zaman çok taraflı diplomasi yoğunlukta zaten. Aslında bunun bir sebebi de şu: Bugün çok taraflılığa, ama etkin çok taraflılığa -multılateralizm dediğimiz, efektif multılateralizm- inanıyoruz ve buna da ihtiyacımız var. Çünkü o kadar çok sorun, o kadar çok kriz var ki bir ülkenin ne kadar aktif olursa olsun, bir lider, Cumhurbaşkanımız örneğin bugün dünyada, dünyanın gözünde en güçlü, en etkili liderlerin başında Cumhurbaşkanımız geliyor. Ne kadar çaba sarf ederse sarf etsin, bu sorunların üstesinden gelebilmek için çok taraflı platformlarda iş birliği gerekiyor, samimi bir sonuç odaklı iş birliği gerekiyor.

Dolayısıyla şöyle baktığımız zaman son faaliyetlerimize, Eylül ayında Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesine katıldık. Aslında biz orada üye değiliz, bizim diyalog ortaklığı statümüz var. Ama Türkiye’nin o toplantıya, zirveye davet edilmesi anlamlıdır ve ilk defa davet ediliyor. Çünkü Türkiye’nin diplomaside bu görünür bir şekilde oynadığı rol sebebiyle.

Ardından Birleşmiş Milletler üst düzeyli, yılda bir defa yapılan işte BM Genel Kurulu dediğimiz üst düzeyli toplantısına New York’ta katıldık ve dünyanın sorunlarıyla ilgili ve çözümleriyle ilgili vizyonumuzu en üst düzeyde Cumhurbaşkanımız aracılığıyla ve diğer toplantılarda da bizler diğer arkadaşlarımızla birlikte dünyayla paylaşma imkânımız oldu. Biz dünyadaki sistemi eleştiriyoruz, dünya beşten büyüktür diyoruz, ama çözüm de üretiyoruz. Nasıl olması gerektiğini de gayet bilimsel bir şekilde de herkesin yararına olacak şekilde anlatıyoruz.

Yine Ekim başında Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi için Cumhurbaşkanımızla beraber Prag’dayız. Şimdi yeni bir inisiyatif, Avrupa Birliği’ne alternatif olmasın dedik, NATO’ya alternatif olmaz. Belki Avrupa Konseyi, İnsan Hakları Mahkemesini de bünyesinde bulunduran, benim de 2 yıllık Meclis Başkanlığını yaptığım Avrupa Konseyi’ne alternatif olabilir. Biraz yapısını ona benzettim, toplantılardaki tartışmalara baktık, ama yine ihtiyaç olan bir girişim. Ama biz şunu diyoruz: Yani ihtiyaç olan bir girişim, ama bazılarına göre ihtiyaç olan bir girişim. Şimdi krizler bitmez, ama her kriz olduğu zaman ya da her kriz yönetilemediği zaman yeni bir inisiyatif, yeni bir bölgesel ya da uluslararası örgüt kurmaya gerek yok. Var olanları reforme edebilirsek, var olanları daha kapsayıcı bir hale getirebilirsek, onları daha efektif bir şekilde kullanabilirsek, sorunların da, krizlerin çözümüne daha iyi katkı sağlayabiliriz. Aksi takdirde her kriz oldu yeni bir örgüt, her bir yeni bir girişim, bizim Fransa bu tür şeyleri çok seviyor, çoğu da yarıda kalıyor bu arada. Neticede o toplantıya da kaldık, görüşlerimizi söyledik.

Geçen hafta da Asya’da İş Birliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı, bu aslında 30 yıllık bir platform ve ilk defa kurumsal, yani uluslararası örgüte dönüştürme çabaları var, yine aynı amaçla. Yani Asya Bölgesinde de, Avrasya Bölgesinde de sorunlar arttığı için bunları örgüt aracılığıyla nasıl çözebiliriz, orada da Türkiye olarak katkılarımızı yaptık.

Hafta başında Türk Devletleri Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısına İstanbul’da ev sahipliği yaptım ve gelecek ay 11 Kasım’da yine bizim ata yurdumuz Semerkant’ta düzenlenecek olan zirvenin hazırlıklarını yaptık.

Gelecek hafta Senegal’de Dakar Forumu’na katılacağız ve Dakar Forumu ile Antalya Diplomasi Forumu arasında bir iş birliği, mutabakat zaptı imzalayacağız. Ve bundan sonraki süreçte de Afrika’yla özellikle bu ortaklığımızı güçlendirmek için, fikir ve düşünce bazında da iş birliğimizi güçlendirmek için bu iş birliği anlaşmasını da imzalayacağız. Ama Forumda tabii düşüncelerimizi de inşallah paylaşacağız, Antalya Diplomasi Forumu da bu forumun, Senegal Dakar Forumu’nun ortaklarından bir tanesi.

Türkiye’nin çok taraflı platformlardaki bu etkinliği, dış politikamızın çeşitliliği hakkında sanırım sizlere de ipuçları veriyor, daha fazla platform sayabilirim, ama sizinle biraz sonra sohbet edeceğiz. O nedenle burada noktalayayım, başka konuya girelim, ama bir ülkenin, şunu söylemek istiyorum: Prestijinin ve sorun çözme kapasitesinin en önemli göstergelerinden birisi, bu teşkilatlardaki temsilidir, yani sadece üyelik, gözlemcilik, ortaklık statüsünden bahsetmiyorum. Ne kadar örgüte üyeysek, karar mekanizmalarında da o kadar yer alabiliriz, masada yer alırız. Ama bunun için sadece üye olmak yetmez, oralarda da aktif olmak lazım, ön alıcı olmak lazım, girişimlerde bulunmak lazım, sorunların çözümüne de aktif katkı sağlamak lazım. Çok şükür, uluslararası teşkilatlarda etkinliği ve liderliği artan bir Türkiye olduk, ülke olduk. Türk Devletleri Teşkilatı’ndan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına, NATO’dan Avrupa Birliği’ne, Avrupa Konseyi’nden biraz önce bahsettim, Avrupa Konseyi, Güneydoğu Avrupa iş birliği süreci. Burada Güneydoğu Avrupa ülkelerini iş birliği amacıyla bir araya getiren, hatta Kosova’yı da dahil eden bir sistem, ama Kosova’nın dahil olması için orada ülkelerin ismi anılmıyor, başkentleri anılıyor, işte Ankara, Priştine, Belgrad gibi diğer ülkeler. Dönem Başkanlığını da geçen sene biz Yunanistan’a devrettik, şimdi Yunanistan’da Dönem Başkanlığını başka bir ülkeye devretti.

Yine İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na ve OECD’ye kadar birçok uluslararası örgütte gerçekten çok aktif olan bir ülkeyiz. Afrika Birliği, biraz önce Şanghay İşbirliği Teşkilatından bahsettim. ASEAN, Güneydoğu Asya’da 10 ülkenin kurduğu bir örgüttür ve orada da sektörel diyalog ortaklığı statümüz var. Amerika Devletleri Örgütü Teşkilatında da tüm Amerika’daki ülkeler, Kuzey, Orta Amerika, Karayipler ve Latin Amerika bölgesindeki tüm ülkelerin üyesi olduğu Orta Amerika Örgütünde de yine gözlemcilik statümüz var. Yani tüm bunları, daha sayabileceğim birçok bölgesel ve uluslararası örgütte, CARICOM var, eğer 28’inde Türkiye’de etkinlik olmasaydı Arjantin’de CELAC Teşkilatı’nın toplantısına da katılacaktık. Yani birçoğunu ben burada saymadım bile, say-say bitmez. Ama bunların hepsinde olmamız Türkiye’nin önemli küresel bir aktörü olması bakımından da son derece kritik, son derece faydalı.

Bu kadar farklı coğrafyalarda, bu kadar çeşitli uzmanlık alanlarında ve uluslararası kuruluşlarda etkin varlık gösteren ülke sayısı azdır.

Bugün Türkiye-Afrika Birliği Zirvesi’nde 100 tane bakan katıldı, 38 tane ülke temsil edildi, 16 ya da 17 tane lider geldi, yani böyle bir toplantıyı yapabilen dünyada birkaç ülkeden bir tanesiyiz ve tabii tüm Afrika ülkelerini de dahil etmedik. Bazılarında darbe var, geçiş dönemleri vesaire, bazı kriterler var, … kriterleri gibi, şimdi onlarla sizi teknik şeylerle boğmayayım.

Sonuçta Türkiye olarak bizim bu mecralarda daha da aktif olmamız gerekiyor, bunun için çaba sarf ediyoruz değerli arkadaşlar. Biz 360 derece dış politika izliyoruz, yani tek yöne bakamıyoruz, böyle bir lüksümüz yok. Yani ikisi arasında ya da üçü arasında bir tanesini seçme lüksümüz yok, pekâlâ herkesle ilişkilerimizi biz sürdürebiliriz, herkesle iyi geçinebiliriz. NATO üyesiyken Rusya’yla da diyalogumuz iyi olabilir, biz bunları bir diğerine alternatif göstermeden başarılı bir şekilde yürütüyoruz. İlk iktidara geldiğimizde Türkiye’nin dış politika ekseninde kayma mı var diye bizde de de böyle alaylı bir şekilde söyleniyordu, Avrupalılar da soruyordu ne oluyoruz diye. Ama şimdi şu Ukrayna Savaşında herkes şunu söylüyor: İyi ki Rusya’yla ve Ukrayna’yla, ikisiyle de görüşebilen bir ülke var, Türkiye var. Dolayısıyla bu 360 derece herkesle sürdürdüğümüz ilişkilerimizin sadece bizim çıkarlarımız bakımından önemi yok, istikrar ve barış için de son derece faydalı. Çok yönlü bir dış politika izlemek hem coğrafyamızın, hem tarihimizin, hem de aklın gereğidir değerli arkadaşlar. Biraz önce söylediğim gibi, bir tarafı seçme lüksümüz yok, son derece hatalı olur.

Asya’da mesela oradaki teşkilatlarla şimdi ilişkilerimizi daha da güçlendirdik. Neden? Çünkü Asya ekonominin güç merkezi olmaya başladı. Ekonominin gücü yılda 140 kilometre hızla Asya’ya doğru kayıyor, bugün dünya ekonomisinin yüzde 50’si, üretim, ihracat vesaire Asya’da. Dolayısıyla Asya’ya bütüncül bir yaklaşımla tekrar gitmek gerektiğini gördük ve yeniden Asya girişiminde bulunduk. Neden yeniden Asya diyoruz? Biz ilk defa buraya gitmiyoruz çünkü, bizim köklerimiz burada, Asya’da, şimdi tekrar burası potansiyel olarak önümüze fırsatlar sunuyorsa burayla iş birliğini ikili düzeyde ve çok farklı örgütler düzeyinde, ASEAN başta olmak üzere daha da güçlendirmemiz lazım. İşte bu anlayışla mesela tüm ülkelerle ve bu örgütlerle arkadaşlar, binden fazla eylem alanında somut adımlar atıyoruz, abartmıyorum, binden fazla eylem alanında somut adımlar atıyoruz, içinde üniversitelerimiz var, iş insanlarımız var, akademisyenlerimiz var, sivil toplum örgütlerimiz var, öğrencilerimiz var, gençlerimiz var, bütüncül bir yaklaşımla somut adımlar atıyoruz, daha da güçlendirmemiz lazım bağlarımızı.

Türkiye’nin çok taraflı diplomasideki bu aktif varlığı üst düzey temsilimize de yansıyor, yani uluslararası örgütlerde üst düzey görevler alıyoruz. Mesela 75. BM Genel Kurul Başkanlığını bir emekli Büyükelçimiz Volkan Bozkır üstlendi, ilk defa oluyor tarihimizde. Yine Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörlüğü, UNESCO 40. Genel Kurul Başkanlığı gibi önemli görevleri arkadaşlarımız üstlendiler. Malumunuz biraz önce söyledim, 2010-2012 yılları arasında da Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi 47 ülkenin örgütü, şimdi Rusya ayrıldığı için 46, bu Parlamenter Meclisi Başkanlığına ilk defa bir Türk, ilk defa bir Müslüman olarak bendeniz kardeşiniz seçilmişti, son derece de başarılı bir şekilde yaptık. Halen orada … devam ediyor, çünkü çok adaletli yaptık, herkese eşit yaklaştık ve örgütün İnsan Hakları Mahkemesi dahil reformunda çok önemli katkılarımız oldu. Yine Birleşmiş Milletler, AGİT, NATO İslam İş Birliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İş Birliği gibi birçok teşkilatta çok sayıda kardeşimiz önemli görevleri halen üstleniyorlar, devam ettiriyorlar. Aslında bunlar girişimci diplomasimize küresel güveni gösteriyor, yani Türkiye’ye ve Türk diplomatlarına ya da Türkiye’den gelen siyasetçi ve uzmanlara olan güvenin bir parçası. Bu da durup dururken olmaz, işte olaylara, konulara yaklaşımımızdan dolayı bu güven artıyor.

Çok kıymetli hocalarımız, sevgili öğrenci kardeşlerim; küresel sorunlar da anacak iş birliğiyle çözümlenebilir demiştik biraz önce, ama maalesef bugün çıkarlar ortakken bile bir uzlaşma yok. Bunun sebebi nedir diye sorabilirsiniz, biz de soruyoruz. Bu akademik ortamda yaşananları sosyal bilimlerde çok kullanılan oyun teorisi, game teori dediğimiz bu oyun teorisiyle açıklayabiliriz. İş birliğine dayanmayan durumlarda herkes için en yüksek çıkarı sağlayacak … dengesi bile sağlanamıyor bugün dünyada. Rakibin göreceli kazancının daha fazla olma ihtimali iş birliğinin önüne geçiyor. Yani ben kazanıyorum, ama rakip daha fazla kazanacak, o zaman olmasın bu iş, oysa benim de yararıma, herkes eşit bir şekilde her zaman kazanmaz.

Tutsak ikilemini de mutlaka biliyorsunuzdur sosyal bilimler okuyan arkadaşlarımız. Burada olduğu gibi, yani tutsak ikileminde olduğu gibi, -her zaman telaffuzda zorlandığım kelimelerden bir tanesi- herkes sadece kendi çıkarını düşündüğü için sonuç maalesef herkesi için daha kötü olmaya başladı. Maalesef şu anda uluslararası siyasette durumun bu şekilde olmasının en önemli nedeni de, başta da söyledim, güven eksikliği, birbirimize de güvenmiyoruz, uluslararası sisteme de güvenmiyoruz. Ve bunun için başta BM olmak üzere küresel sistemdeki reform ihtiyacına dikkat çeken en aktif ülke biziz, başlangıçta da bunu söyledim. İşte Cumhurbaşkanımızın dünya 5’ten büyüktür vurgusu artık uluslararası bir çağrı haline geldi; Amerika da bunu söylemeye başladı kendisi de o 5’ten bir tanesi olmasına rağmen. Çünkü Ukrayna krizinde gördü ki, yani 5 ülkeden bir tanesi hayır dediği zaman BM Güvenlik Konseyi karar alamıyor, savaşı sonlandıramıyor. Herhangi bir basit konuda bile karar alamıyor ki pandemi gibi herkesin ortak derdi olan bir konuda bile 3 ay sonra BM bir karar alabildi, 3 ay, herkesin sonuçta faydasına olacak.

Tabi bu durumda çatışmaların da sonlandırılması mümkün olmuyor. BM Güvenlik Konseyi’nin işte 5 daimi üyeliği sistemi yapısı en büyük sorun, veto hakkının olması bir sorun, kapsayıcı değil, Çünkü BM kurulduğunda kaç tane üye devlet vardı? 51, bugün ise bu sayı 93, hatta Kıbrıs gibi, Tayvan gibi, henüz daha Filistin gibi tam üye olmayan ülkeler de var, bunları da sayacak olursak 200’e yaklaşıyor, yani 4 katı yaklaşık artı BM’ye üye dünyadaki ülke sayısı.

Yine aradan geçen zamanda uluslararası ticaret hacmi 43 kat arttı sevgili kardeşlerim. Yani Dünya Ticaret Örgütü’nün rakamlarından bu bilgileri size veriyorum.

Yine BM kurulduğunda uydu teknolojisi diye bir şey yoktu, yörüngeye ilk uydu BM’nin kuruluşundan tam 12 sene sonra gönderildi. Hangi uydu olduğunu biliyor musunuz fen bilimleri okuyan? Sputnik, 1957 yılında uzaya gönderildi. Bugün ise 5 bine yakın uydu var. Ama işte Starlink Elon Musk’ın şirketi avuç içine sığabilecek büyüklükteki uydularla uydu sayısını 2030’de 100 bine çıkarmayı ve tüm dünyaya internet sağlamayı hedefliyor. Artık şimdi bir avuç içine sığan bir uydu olur mu ya da bu kadar bilgiyi verebilir mi diye sorabilirsiniz. O zaman ben de size şunu söylerim: Biraz önce uydudan bahsettik, uzaya giden araçlardan bahsettik. Sizin herhangi birinizin şu anda akıllı telefon hangi marka olursa olsun bundan 3-4-5 sene önceki modelinden de bahsediyorum, o günkü bir uydu aracındaki teknolojilerden daha fazlası bugün cebinizdeki telefonda var, yani bunlar olmayacak şeyler değil ve gerçekleştiğini de görüyoruz. Dolayısıyla, yani dünyanın ne kadar değiştiğini ve değişeceğini sizlere anlatmaya çalışıyorum. Yani bu teknolojik, ekonomik, sosyal değişime rağmen hiç değişmeyen BM yeni sorunlara da maalesef cevap veremiyor.

Çok kıymetli öğrenci kardeşlerim, bu teknolojik değişim sayesinde insanoğlu kendi türünü ve diğer canlıları yok edebilecek gücü sahip maalesef tek varlık. Ama medeniyetimizin tanımladığı basiret ve hikmet gibi konularda bir ilerleme yok, hatta gerileme olduğunu görüyoruz, bu değerlerin kaybolduğunu görüyoruz. Bu kadar büyük bir gücü kontrol edebilecek sorumluluğa sahip miyiz sorusuna cevap da ürkütücü gerçekten. Bu süreçte atalarımızın vicdani pusulasına uygun olarak izlediğimiz insani dış politika bu yüzden çok önemli. Ve bu nedenle biz hem girişimci hem insani bir dış politikayı öne çıkarıyoruz. Türkiye’nin yurtta sulh, cihanda sulh Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurduğu zaman dış politika için bir hedef belirlemiş. Girişimci ve insani dış politikamız aslında yurtta sulh, cihanda sulh ilkesine uygun bir güncellenmiş bir ilkedir Türk dış politikasının bugün herkes tarafından bilinen özelliği de girişimci ve insani olması.

İşte Ukrayna savaşında oynadığımız rol aslında bunu çok güzel özetliyor. Rusya-Ukrayna savaşında arabuluculuk faaliyetlerimiz İstanbul Tahıl Anlaşmasının sağlanması, aynı şekilde esir değişimindeki rolümüz ve diğer alanlarda yaptığımız çabalar girişimci dış politikamıza en güzel örnek. Yine savaşın başından bu yana vatandaşlarımızın tahliye edilmesi, soydaş ve diğer ülke vatandaşlarına yaptığımız yardımlar, Ukraynalı göçmelere yaptığımız Ukrayna’da yerinde edilmiş insanlara ve komşu ülkelere geçen Ukraynalılara yaptığımız yardımlar ve tahıl anlaşmasıyla tahıl ürünlerinin en az gelişmiş ülkelere gönderilmesini sağlamamız da bizim insani dış politikamıza en güzel sadece Ukrayna temelinde örnekler. Yine bu politikamızın izlerini farklı bölgelerde, coğrafyalarda görebilirsiniz. Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Balkanlar, Kafkaslar, terörle mücadele, enerji güvenliği gibi birçok konuda bunu görebilirsiniz.

Enerji güvenliği diyoruz sevgili öğrenci kardeşlerim, bugün dünyanın en büyük yaşadığı krizlerden bir tanesi ve nasıl çözebileceğimize dair henüz farklı arayışlar var, geçici önlemler var, ama nasıl buna kalıcı çözüm bulacağımız konusunda henüz bir neticeye ulaşamadığımız bir alan. Peki, Türkiye olarak yükselen enerji fiyatlarından etkileniyor muyuz? Evet, etkileniyoruz. Sizler de etkileniyorsunuz, ailelerimiz de, iş yerlerinde hepimiz etkileniyoruz doğru mu? Doğru. Üniversitemiz de etkileniyor. Ama şu kışın elektrik ya da gaz sıkıntısı çekeceğiz diye veya çeker miyiz diye bir endişemiz var mı? Siyaset dışı soruyorum ama. İşte bu yıllardır izlediğimiz o girişimci ve stratejik politikaların arkadaşlar sonucudur bu. Evet, biz gaz üretmiyoruz, seneye başlayacak bulduğumuz gazın sisteme bağlanması. Biz dışa bağımlıyız, petrolde de öyle yeni yeni kuyularda bulmaya başladık, ama henüz daha yetersiz. Buna rağmen bu sıkıntı çekmiyorsak bu izlenen akıllı ve girişimci stratejik politikaların ürünüdür.

Değerli arkadaşlar, Bakanlık olarak gençlere, sizlere büyük önem verdiğimi başta da söyledim. Bunu samimi olarak söylüyorum. Genç arkadaşlarımızla çalışmak gerçekten bize enerji veriyor, motivasyon veriyor. Yurt dışı seyahatlerime de Bakanlığımıza yeni giren gençlerden mutlaka almaya çalışıyorum uçak kapasitesine göre. Ve o gençlerimiz hem görüyor, öğreniyor, çok önemli toplantılara katılıyor, tecrübe ediyor, biz de onların enerjisinden, vizyonundan faydalanıyoruz.

Hariciyeye girmek isteyen kardeşlerim varsa sınavlarımıza iyi hazırlansınlar. Nasıl hazırlanacağız Sayın Bakan kürsüden söylemek kolay diyorsanız, o zaman ben de şunu söylüyorum: Hazırlanmak isteyen arkadaşlarımıza, kardeşlerimize nasıl hazırlanacakları konusunda Bakanlık olarak bilgi vermeye hazırız. Ve Bakanlığımızda her gelen öğrenci kardeşimizi ya da mezun kardeşimizi ağırlayarak nasıl hazırlanacağı konusunda bilgiler veriyoruz. Şu anda ikinci sınıf, üçüncü sınıf, hatta birinci sınıf öğrencilere tavsiyem şudur: Şimdiden hazırlanmaya başlayın. Ben mezun olayım da oturur çalışırım ondan sonra girerim derseniz herkes hazırlanıyor, rekabette zorlanabilirsiniz, bu bir abi tavsiyesidir. Tabi bizim staj programlarımız da var ve çok ilgi gösteriyor öğrenci kardeşlerimiz. Kapasitemizin üstüne çıkarak bu sene çok sayıda stajyer aldık. Ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin yaptığı ankette stajyer bizim Bakanlığımızda yapılan ve tüm bakanlıklara katılan stajyerler arasında anket yapıldı Bakanlığımız en memnun kalınan kurum seçtiler ve ödülü Cumhurbaşkanımızdan geçen hafta aldım, bundan gurur duydum gerçekten hem çalışma arkadaşlarımız hem de Bakanlığımızın öğrenci, stajyerlere yani küçük görmeyip onlara her şeyi anlatması, öğretmesi. Büyükelçiler Konferansının açılışına davet ettik, kendileriyle ilk grupla yemek yedik, sonraki gruplarla salonda biraraya geldik, tek tek sorularını cevapladık. Ve Azerbaycan’ın Şuşa’ya bir diplomat seferi vardı. Türkiye’den Azerbaycan’a akredite olan yani Ankara’da mukim, ama Azerbaycan’a da akredite her ülkede misyonu o yok bir yerdeki büyükelçi birkaç ülkeye de bakabiliyor. Bir Türkiye’den de sefer vardı genç diplomatlarımız, tecrübeli diplomatlarımızla beraber stajyer arkadaşlarımızı da gönderdik ki tarihe tanıklık etsinler. İlk defa Şuşa’ya uçan uçakla Ankara’dan gittiler.

Biraz önce Antalya Diplomasi Forumundan da bahsetmiştim. Genç öğrenci kardeşlerimizi de iki senedir Antalya Diplomasi Forumunda ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu arada genç kardeşlerimiz hem gönüllü olarak gelen dışişleri bakanlarıyla, uluslararası örgütler temsilcileriyle onlara mihmandar olarak veriyoruz. Birkaç gün beraber oluyorlar, sohbet ediyorlar, aynı şekilde tecrübe kazanıyorlar. Birde forumlara katılan genç kardeşlerimiz var. Üniversiteler uluslararası ilişkiler bölümünden işte lisans, lisansüstü, doktora dahil öğrencilerimiz geliyor, hocalarımız geliyor. Mersin Üniversitesinden Antalya Diplomasi Forumuna katılan var mı aranızda? Demek ki son sınıftan aldık geçen sene mezun olan arkadaşlarımız. Ve gelecek sene 28-30 Nisan tarihlerinde Nisan ayının son hafta sonu Cuma, Cumartesi, pazar yine Antalya Diplomasi Forumunun üçüncüsünü düzenleyeceğiz. Genç kardeşlerimizi, sizleri de bekliyoruz. Hem gönüllü olarak çalışmak isteyenleri hem de foruma katılmak isteyen kardeşlerimizi bekliyoruz.

Bu sözlerle de daha dış politikada söylenecek çok şey var, ama sizin de sorularınız var. Ben sözlerimi burada sonlandırıyorum, hepinize çok çok teşekkür ediyorum. Buyurun şimdi sizleri dinleyelim.

* Interpress deşifresidir.