15 Eylül 2011 tarihli basın açıklamamızda, ülkemize davet edilen KKTC heyetiyle yapılan görüşmeler neticesinde, GKRY’nin Adanın güneyinde sondaj faaliyetlerine başlaması halinde Türkiye ile KKTC arasında bir Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması yapılması hususunda mutabakata varıldığı duyurulmuştu.
Sözkonusu Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması, Rum tarafının sondaj faaliyetlerine 19 Eylül 2011 tarihinde başlandığının açıklanması üzerine, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu arasında bugün (21 Eylül) BM Genel Kurulu çalışmaları vesilesiyle bulundukları New York’ta imzalanmıştır.
Sözkonusu anlaşma, Türkiye ile KKTC’nin Akdeniz’deki kıta sahanlıklarının bir bölümünü, uluslararası hukuka uygun olarak ve hakça ilkeler dikkate alınarak belirlenen 27 coğrafi koordinatın birleştirilmesiyle elde edilen bir çizgi ile sınırlandırmaktadır.
Anlaşma Kıbrıs Türklerinin, aynen Kıbrıslı Rumlar gibi Ada’nın kıta sahanlığının tümü üzerindeki meşru, eşit ve ayrılmaz haklarını da dikkate almaktadır.
Anlaşmada ayrıca ülkemizin ve KKTC’nin Kıbrıs meselesine kapsamlı çözüm bulunması çabalarını sürdüreceği de açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Daha önce kamuoyuyla çeşitli vesilelerle paylaşıldığı üzere, müteakip adım, KKTC tarafından Adanın çevresindeki deniz alanlarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma ruhsatları verilmesi olacaktır. Esasen bu konuda iki ülkenin ilgili kurumları arasında gerekli danışma ve eşgüdümde bulunulmaktadır.
Türkiye, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’ta yıl sonuna kadar bir kapsamlı çözüm anlaşmasına varılması beklentisi doğrultusunda, Kıbrıs Türk tarafının kararlılıkla sürdürdüğü yoğun ve samimi çabalara tam destek vermeye devam edecektir.
Rum tarafının da enerjisini çözüm sürecine zarar verecek şekilde gerginlik yaratmak yönünde sarfetmektense, barış ve uzlaşma yönünde benzer bir irade ortaya koyarak sondaj faaliyetlerini durdurması beklenmektedir. Doğu Akdeniz’in bir barış, istikrar ve işbirliği sahasına dönüşmesini de sağlayacak kalıcı bir uzlaşıya varılması ve Kıbrıs’ın doğal zenginliklerinin Ada’nın ortak sahibi olan iki halk tarafından hakça paylaşılması böylece mümkün olabilecektir.