Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 24 Aralık 2014, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Herkese tekrar merhaba.

Geçtiğimiz Perşembe günü bir araya gelmiştik. İsterseniz ben genel olarak önümüzdeki döneme ilişkin Dışişleri Bakanlığı faaliyetleri hakkında çok kısaca bir bilgi vereyim, önümüzdeki ziyaretler hakkında da Sayın Bakanın programı hakkında bir bilgi vereyim, ondan sonra da sorularınızı alayım.

Malumunuz Büyükelçiler Konferansı her sene Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenleniyor, 2008 yılından bu yana düzenli olarak Büyükelçiler Konferansını düzenliyoruz, farklı farklı temalarda Büyükelçiler Konferansı düzenleniyor. Bu sene de Ocak ayının ilk günlerinde Büyükelçiler Konferansı düzenlenecek, teması yeni Türkiye, dış politikada süreklilik ve değişim olacak.

Tabi Büyükelçiler Konferansı yurt dışındaki tüm büyükelçilerimizin Ankara’yla gelmesiyle yapılıyor, her konuda Türk dış politikasının aşağı yukarı her konusu masaya yatırılıyor. Bakanlarımız, kabine üyelerimiz, ilgili kurumların temsilcileri bir araya gelerek büyükelçilerimize hem kendi faaliyetleri hakkında bilgi veriyorlar, hem de dış politikaya ilişkin önemli konular hakkında bir görüş alış verişi oluyor. Yani temel olarak genel bir değerlendirmede bulunmak, önceliklerimizi ve hedeflerimizi tespit etmek ve eşgüdüm sağlamak açısından bu Büyükelçiler Konferansı önemli.

Biraz önce de söyledim, 7’ncisi düzenlenecek Büyükelçiler Konferansının, 5-8 Ocak 2015 tarihlerinde Ankara’da düzenlenecek, 9 Ocak tarihinde de Çanakkale’ye gidilecek Büyükelçiler Konferansı çerçevesinde. Daha önce de Büyükelçiler Konferansının ikinci kısmı farklı farklı şehirlerde olmuştu, ben İzmir, Mardin, Adana, Erzurum’u hatırlıyorum bu çerçevede.

Konferansa katılacak yabancı konuklar hakkında size çok kısaca bir bilgi vereyim; Arjantin Dışişleri Bakanı, Hollanda Dışişleri Bakanı, UNESCO Genel Direktörü, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Ankara’da olacak, ayrıca Nijerya Dışişleri Bakanının da konferansa katılması öngörülüyor.

Tabi ülkemiz her geçen gün çok farklı alanlarda dış politika etkinlikleri yürütüyor, özellikle bu konferans sırasında uluslararası kuruluş temsilcileri daha ağırlıklı yer alıyor, özellikle çok taraflı diplomasimiz çerçevesinde bunu dikkatinize getirmek istedim.

Özellikle yine ilgi çekici bir boyut da Türkiye’nin dış yardımlarının koordine edilmesi çerçevesinde AFAD ve TİKA temsilcileri de yine Büyükelçiler Konferansına katılacak ve özellikle dış yardımlar konusunda bir oturum düzenlenecek. Detaylı olarak size programı isterseniz toplantı sonrasında paylaşırım ama, 5 Ocak Pazartesi günü Ankara’da Anıtkabir’i ziyaretle başlıyor programımız, 6 Ocak Salı günü devam ediyor ve pek çok farklı konu var, eşzamanlı paralel olarak da farklı etkinlikler düzenlenecek. 6-7 ve 8’i yine Ankara’da devam edecek, 9 Ocak Cuma günü sabah Çanakkale’ye intikal edilecek ve Çanakkale’deki etkinliklerden sonra da 7’nci Büyükelçiler Konferansı sona ermiş olacak. Çanakkale’deki program çerçevesinde Şehitler Abidesine çelenk koyma, 57. Piyade Alayı Şehitliğini ziyaret gibi unsurlar da var.

Dediğim gibi arkadaşlar programa ilişkin olarak çalışıyorlar, ama genel çerçevesi bu söylediğim şekilde olacak.

Önümüzdeki dönemde arkadaşlar, Türk dış politikasının önemli önceliklerinden bir tanesi de G-20 Dönem Başkanlığımız olacak. Tabi G-20 çok önemli bir platform, hem küresel ekonomik konuların ele alındığı, hem de bunun marjında bazı siyasi konuların da gündeme geldiği, siyasi konularla ilintili ekonomik konuların diyeyim gündeme geldiği önemli bir platform. Dünya ekonomisinin yüzde 85’ini G-20 ülkeleri oluşturuyor, dünya ticaretinin yüzde 80’ini G-20 ekonomileri yapıyor, dünya nüfusunun yaklaşık neredeyse 3’te 2’si. Son olarak 2013 yılında Saint Petersburg’da olmuştu, ondan sonra Brisbane’de Avusturalya Dönem Başkanlığında G-20 Zirvesi oldu, bizim de 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da G-20 zirvesi yapmamız öngörülüyor.

1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla zaten G-20 Dönem Başkanlığını Avustralya’dan 1 yıl süreyle devraldık. Geçtiğimiz hafta ilk sherpa toplantıları gerçekleştirildi, Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan katıldı, İstanbul’da oldu bu toplantı.

Web sitemizde G-20 web sitesini incelerseniz orada aslında önceliklerimiz yer alıyor, G-20 önceliklerimiz yer alıyor, ama kapsayıcılık, uygulama ve yatırım şeklinde önceliklerimiz özetlenebilir.

Bunun dışında, Dönem Başkanlığı gündemimiz ise küresel toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin arttırılması, dayanaklılığın arttırılması ve sürdürülebilirliğin desteklenmesi şeklinde özetlenebilir. Dediğim gibi ayrıntılı bilgiler G-20 web sitemizde var.
Tabi G-20’nin dış paydaşlara açılması da bizim için önemli. Bu çerçevede İspanya, Singapur ve Azerbaycan da G-20 toplantılarına davet edilecek önümüzdeki dönemde.

G-20’nin, İş-20, Düşünce-20, Sivil-20, Emek-20, Gençlik-20 gibi grupları da var, bunların toplantıları da 2015 yılında yine Türkiye’de olacak.

Ocak ayı itibarıyla toplam 31 toplantı düzenlenecek G-20 çerçevesinde.

Son olarak Sayın Bakanımız da Antalya’ya bir ziyarette bulundu hafta sonu Antalya Temsilciliğimizin açılışı vesilesiyle, o ziyaret sırasında da G-20 Zirvesinin nerede yapılacağı hususunda bazı incelemelerde bulundu. Dediğim gibi, tabi G-20 Dönem Başkanlığı sadece Dışişleri Bakanlığı’nı değil diğer bakanlıkları da ilgilendiriyor, bir koordinasyon halinde gerekli hazırlıklar yapılıyor.

Detaylı programlar da tabi bizim web sitemizde, G-20 web sitesinde aynı zamanda mevcut.

2015 yılı tabi bir üçüncü konu açısından da önemli, Çanakkale Savaşlarının 100. Yıldönümü Anma Törenleri. Peyderpey arkadaşlar bu konuya ilişkin olarak sorular yöneltiyordu bize. Tabi Çanakkale Savaşı seyri ve sonuçları açısından çok önemli. Tarihte centilmenler savaşı olarak bilinen bir savaş. Bu çerçevede, Çanakkale Savaşının 100. Yıldönümünün dünyada en geniş şekilde duyurulması bizim açımızdan öncelikli bir konu. Bu çerçevede 24 ve 25 Nisan tarihlerinde bazı etkinlikler düzenleyeceğiz, buna da hazırlıklar tabi ilgili kurumlarla beraber devam ettiriliyor. Bazı devlet başkanları törene davet edilecek, henüz tam olarak liste belli değil, ama kısa zamanda davetiyelerin ileteceğini biliyorum.

Bu çerçevede yine Çanakkale Savaşları konulu barış temalı belki bir toplantı yapılması gündemde.

Önümüzdeki dönemde bu programa ilişkin olarak da sizle daha detaylı bilgi paylaşabilirim, ama 25 Nisan tarihinde zaten Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiliz devlet topluluğu üyesi ülkelerin devlet başkanlarının katılımıyla bir etkinlik öngörülüyor, bu zaten Anzak Günü olarak kutlanıyor, 24 Nisan tarihinde ise diğer tüm katılımcıların mevcudiyetiyle bir etkinlik düzenlenecek.

Bunun dışında, Sayın Bakanımızın önümüzdeki döneme ilişkin olarak programı hakkında kısaca bir bilgi vereyim.

Pazartesi günü 28’i yanılmıyorsam, 29 Aralık günü Kazakistan Dışişleri Bakanı Erlan İdrissov Türkiye’ye bir ziyarette bulunacak, bu resmi bir ziyaret olacak. 2015 yılında düzenlenecek yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyinin hazırlık toplantıları burada yapılacak, ortak stratejik planlama grubu. Bunun duyurusunu da biraz sonra yapacağız bugün içinde. 28 Aralık akşamı resmi bir yemek olacak, 29 Aralık akşamı da toplantılar yapılacak.

Ardından Sayın Bakanımız Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in yemin törenine katılmak üzere Brezilya’ya hareket edecek, büyük bir ihtimalle 31’inde ayrılacak Türkiye’den, 1 Ocak tarihinde yemin töreni olacak. Tabi bu ziyaret 4 yıl aradan sonra dışişleri bakanları seviyesinde ülkemizden yapılan ilk ziyareti teşkil edecek. Tabi Brezilya’yla da çok önemli ilişkilerimiz var, yani stratejik ortaklık seviyesinde Brezilya’yla ilişkilerimiz ve 2,5 milyar dolarla en yüksek ticaret hacmine Brezilya’ya sahibiz. Tabi bu ziyareti aynı zamanda son dönemde Latin Amerika ve Karayip’lere yönelik açılımımız çerçevesinde de değerlendirmek mümkün.

Bir önemli ziyaret de aslında yarın gerçekleşecek, Irak Başbakanı Adabi ülkemizi ziyaret edecek. Tabi bu konuya ilişkin olarak Başbakanlıktan detaylı programı alabilirsiniz. Ama Abadi yarın, Perşembe sabahı gelecek, Sayın Başbakanımızla görüşecek, YDSK, yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi toplantısına katılacak, bazı anlaşmalar imzalanacak, anlaşmaların sayısı şu aşamada belli değil.

Abadi’ye 6 Iraklı bakan eşlik edecek ve ondan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşecek, iş forumu olacak ve ondan sonra da ertesi sabah Abadi Türkiye’den ayrılacak.

Bunun dışında bir hususu daha gündeminize getirmek istiyorum arkadaşlar. Sayın Bakan bizim Antalya’daki Temsilciliğimizin resmi açılışına katıldı hafta sonu, basından belki takip etmişinizdir, basına da yansıdı. Bu, İstanbul, İzmir ve Edirne’den sonra Antalya’da 4’üncü temsilciliğimiz oluyor. Tabi kurumsal iletişim, özellikle o bölgede bulunan diğer diplomatik temsilciliklerle iletişimin sağlanması, eşgüdümün sağlanması açısından önemli. Antalya da tabi gün geçtikte önemli bir şehir haline gelmeye başladı. Bir tane muvazzaf Başkonsolosluk var Rusya Federasyonu’nun, 3 konsolosluk Almanya, İngiltere, Kazakistan ve 34 fahri konsolosluk var Antalya’da. Sadece bu yıl 7 devlet ve hükümet başkanı ile 2 özerk bölge başkanı Antalya’yı ziyaret etti. Antalya’da tabi, biraz önce de söyledim, 2015 yılı içinde G-20 Zirvesi yapılacak 15-16 Kasım, 2016 yılında Antalya’da EXPO Botanik Fuarı yapılacak, aynı zamanda Türkiye’de yapılması planlanan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısının da önümüzdeki dönemde Antalya’da yapılması gündemde.
Ben isterseniz, arzu ederseniz burada durayım, sizin sorularınızı alayım, sorularınız çerçevesinde devam edelim.

Sevil Hanım, buyurun.

SORU- Tanju Bey, geçtiğimiz günlerde Katar’dan Mısır’a bir temsilci gönderilmesiyle birlikte Sisi’nin iktidara gelmesinin ardından bu ülkeye tepki gösteren, darbeye tepki gösteren Türkiye-Katar bloğundan farklı bir yaklaşım sergilenmiş oldu. Katar’ın bu girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir ikincisi; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın iki gün önceki açıklamasında, Mısır’la Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi yönünde beklentisini dile getirdi. Türkiye’nin Mısır’a ilişkin yakın dönemde bir pozisyon değişikliği olacak mı?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İlk önce birinci sorunuzdan başlayayım.

Bir üçüncü ülkeyle ilişkiler hakkında benim yorum yapmam doğru olmaz. Yani bu Katar yetkililerinin tabi inisiyatifinde olan bir şey.

Bunun dışında Mısır’a ilişkin olarak şunları söyleyebilirim: Türkiye, Mısır dahil diğer bütün Ortadoğu ülkelerindeki gelişmeleri ve dönüşüm sürecini yakından takip ediyor. Bizim Mısır’a ve bölgeye yaklaşımımız çok ilkesel yaklaşımımız, biz halkın meşru taleplerinin iktidarlar tarafından kabul edilmesi gerektiğini, demokrasiyi, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün temel prensipler olması gerektiğini hep savunduk bugüne kadar, bundan sonra da böyle savunacağız.

Mısır’da ise spesifik olarak halkın mücadelesini başından beri destekledik, Tahrir devriminin başından bu yana desteğimizi sürdürdük, devrimin ardından da kardeş Mısır halkının yanında yer aldık. Tabi demokratik seçimler sonucu iktidara gelen bir yönetimin askeri müdahaleyle devrilmesi sonrasında Mısır’da demokrasi kendi mecrasından, kendi akışından saptırıldı, barışçıl gösteriler düzenleyen sivillere yönelik zalimane bir yaklaşım oldu, idam cezaları oldu, Mısır halkına orantısız güç kullanıldı. Biz bunları yüksek sesle söyledik, hem Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi, Sayın Başbakanımız, Sayın Bakanımız söyledi, bunların hepsi aslında bizim bir ilkesel tutumumuzun bir gereğiydi. Bu endişeleri tabi biz ifade ettik ama, bizim tarihi bağlarımızın bulunduğu Mısır halkıyla hiçbir zaman bir meselemiz bulunmaz, yani Mısır halkı bizim Türk halkının bir kardeşidir. Ve bizim yaptığımız çağrılarda demokrasiye tam anlamıyla geri dönülmesi, kardeş Mısır halkının özgür iradesinin siyasi ve toplumsal hayata yansıtılması gerektiğini söyledik. Yani bu hususlar olursa tabi Mısır’la ilişkilerimiz normalleşebilir. Bizim birtakım ilkesel tutumlarımız var, bu ilkesel tutumlar çerçevesinde yeni hareket ediyoruz. Yani Mısır yönetimi ancak kapsayıcı, eşitlikçi, insan haklarına saygın bir politika izlerse ikili ilişkilerimizin değerlendirilmesine zemin hazırlanacaktır diye düşünüyorum.

Buyurun.

SORU- Tanju Bey, hepimizin hemen hemen kafası karışabiliyor bu konuda ama, benim sorum özellikle Fethullah Gülen’in iadesi noktasında. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da dün yaptığı açıklamayla birlikte mahkeme yazısının henüz Bakanlığa ulaşmadığı yönünde bilgilendirildik. İki ülke arasında suçluların iadesi anlaşması olduğunu biliyoruz, bu çerçevede Adalet Bakanlığı doğrudan mı bir başvuru yapacak, yoksa Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı aracılığıyla iki koldan mı bir başvuru olacak, bu netleşti mi? Hani kafalarımızdaki karışıklığı gidermek için soruyorum.

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Aslında bu soru çok teknik bir soru ve tamamıyla aslında bugün Sayın Adalet Bakanımızın bir açıklaması var, Adalet Bakanımız konuya biraz açıklama getirmiş, Adalet Bakanlığı’nı ilgilendiriyor.

Tabi yurt dışında bulunan sanık ve hükümlülerinin iadesi ve hükümlü nakilleri iki ülke arasındaki anlaşmalara, bunların bulunmaması halinde ise uluslararası teamül hukuk kurulları ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yürütülüyor. Ülkemizle ABD arasında da suçluların geri verilmesi ve ceza işlerinde karşılıklı yardımlaşma anlaşması mevcut. Şimdi bu anlaşmanın hükümlerine bakmak gerekir, ama bu anlaşmanın hükümleri çerçevesinde mahkeme tarafından Adalet Bakanlığımıza iletilecek evraklar bir dosya haline getirilir, gerekli belgeler eklenir ve bu çerçevede duruma göre ya Adalet Bakanlığı tarafından doğrudan ya da Dışişleri Bakanlığı tarafından iletilebilir. Ama Sayın Adalet Bakanımızın bu konuya ilişkin açıklamasında bu şekilde bir evrakın henüz kendilerine ulaşmadığını dün söylemiş, ben de bugün basında okudum. O çerçevede bu konuya ilişkin olarak yapacağım herhangi bir yorum yok. Yani evrakların gelmesinden sonra konu incelenecek ve anlaşma hükümlerine göre gerekli neyse o yapılacak, iletilecek evraklar.

Duygu Hanım.
SORU- İngiltere’nin Avrupa Bakanı bir açıklama yaptı, daha doğrusu soru önergesine verdiği yanıt olduğunu anlıyorum ve Rum Kesimi’nin Kıbrıs Cumhuriyeti diyerek münhasır ekonomik bölgelerini ve buradaki madeni kaynaklarını, rezervlerini tanıdığını, bunları kullanma hakkını tanıdığını, egemenlik haklarının parçası olarak gördüğünü söylemiş. Akdeniz’de Kıbrıs özelinde, birincisi, garantör ülkeden gelen böyle bir değerlendirmeyi nasıl görüyorsunuz.

İkincisi de, arkadaşımın soruna ek olarak, geçtiğimiz hafta Katar Emiri buradaydı, size acaba Mısır’la girdikleri bu süreç hakkında bilgi verdiler mi? Çünkü biz hafta son da yine Müslüman Kardeşlerin eski milletvekillerinin İstanbul’da bir sürgün parlamentosu topladığını gördük, bu toplantı da sizin bilginiz dahilinde midir?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Duygu Hanım, isterseniz sondan başlayayım.

Yani Katar Emiri Türkiye’deyken tabi bölgesel konular dahil her konu gündeme gelmiştir, her konu görüşülmüştür, bu konuya Mısır konusu da dahil olabilir, ama spesifik olarak bugün gazetelerde yansıdığı gibi bir arabuluculuk, böyle bir hususun doğru olmadığını biliyorum.

Bu sürgün parlamentosuna ilişkin olarak bir bilgim yok, onu araştırıp size dönerim daha sonra.

İlk sorunuza ilişkin olarak bu yorumu yapan İngiltere’nin bir Bakanı mı?

SORU- Avrupa Bakanı.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Avrupa Bakanı. Yani yorumu görmedim, yorumu bir incelemem lazım, yani ona bir bakarım toplantıdan sonra.

Sonuç itibarıyla bizim Kıbrıs konusundaki politikalarımız belli, özellikle Kıbrıs Adası çevresindeki hidrokarbon kaynaklarının kullanılmasına ilişkin yaklaşımımız da belli. Bunların sadece GKRY’nin değil, Ada’da kurucu statüye sahip Kıbrıslı Türklerin de hak sahibi olduğunu söylüyoruz ve bu çerçevede biz politikalarımızı şekillendiriyoruz.

Dediğim gibi, spesifik olarak bu açıklamaya bir bakıp size tekrar daha sonra dönebilirim.

El Cezire…
SORU- Bugün El Arap Gazetesi’nde gördük, bir Amerikalı diplomat Ocak ayı başında Moskova’da Esad rejimi ve muhalifleri bir araya getireceğini söylüyor, bu bilgiyi vermiş, takvimlendirme ve organizasyon üzerinde de Türkiye ve Rusya’nın ortak çalıştığını söylemiş. Bunun bir doğruluk payı var mıdır diye soracağım.

Bir de, yine Bülent Arınç açıklamasında Dışişleri Bakanının Kuveyt’e gideceğini söyledi, bu ziyaretin takvimi belli mi?
Son olarak da, Suudi Arabistan gazetelerinde, medyasında gördük, Dışişleri Bakanı sağlık sorunlarından dolayı gelemezse Dışişleri Bakanı Yardımcısının Türkiye’ye bir ziyaret planlandığı yazıyordu, böyle bir ziyaret de gündemde mi?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Sondan başlayayım sorunuza.

Kuveyt konusunda önümüzdeki dönem bir ziyaret olabilir, yani Sayın Bakanımızın Kuveyt’i ziyaret etme ihtimali var, ama tam olarak program netleşmiş değil, onun için ben size yakın programı verirken Kuveyt’i söylemedim.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanının gelip gelmeyeceği konusunda bir malumatım yok.

İlk sorunuza ilişkin olarak da, Moskova’da yapılacak toplantı konusunda da bu aşamada bu bir bilgim yok. Yani bunlara, özellikle bu Moskova’daki toplantı konusunu bir araştırıp ben size daha sonra detaylı bilgi verebilirim.
SORU- Musul’da rehinelerin gelmesi sonrasında Başkonsolosluğun durumu nedir? Yani oradaki güvenlik sorunu giderildi mi ya da zafiyeti? Konsolosluğun tekrar açılması ya da bundan sonraki süreç nasıl işleyecek? Elinizde bilgi varsa bizimle paylaşır mısınız?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Benim bildiğim kadarıyla hala DEAŞ güçleri Musul’da etkin ve Irak Hükümetinin herhangi bir gücünün Musul’da bulunmadığını biliyorum, bu çerçevede Başkonsolosluğun açılması gibi bir durum bu aşamada tabi ki söz konusu olamaz.

Spesifik olarak bizim Başkonsolosluk kimin tarafından kullanıyor derseniz, basında da birtakım spekülatif haberler çıktı, ama onu teyit etmek lazım tabi, orada bulunan birilerinin teyit etmesi lazım. Ama söylediğiniz gibi herhangi bir açılma, Başkonsolosluğun açılması bu aşamada söz konusu değil.

Teşekkürler arkadaşlar.