26 Haziran 2008, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sayın Burak Özügergin’in Haftalık Olağan Basın Toplantısı
ÖZÜGERGİN: Değerli arkadaşlar, haftalık basın brifingimize hoşgeldiniz. Biliyorsunuz, bir süredir basın toplantılarımıza ara vermiştik, muhtelif sebeplerden dolayı. Bu güzel Ankara sabahında, sizlerle yeniden birlikte olmaktan bendeniz ve çalışma arkadaşlarım hepimiz çok mutluyuz. Benim özel bir gündemim yok. Bir iki duyuru yapmak isterim. Ondan sonra sizden sorularınızı alıp elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.

Birincisi tabii milli takım, bize bugünleri gösterdikleri için takdir, şükran, hayranlık duygularımızı ifade etmek isterim. Onlarla gurur duyduk.

İkincisi, bir duyuru yapmak isterim. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler, biliyorsunuz, Ağustos 1999’dan bu yana gelişen bir yakınlaşma ve diyalog ortamı çerçevesinde daha da gelişmiştir. Bildiğiniz gibi, 2002 Mart ayından itibaren başlatılan istikşafi görüşmelerin içeriği konusunda bir beyanatta bulunmuyoruz. Bu görüşmelerin 39. turu geçtiğimiz 8 Mayıs’ta İstanbul’da yapılmıştı. Şimdi bu temasların 40.sı 1 Temmuz tarihinde Atina’da gerçekleştirilecektir. Bu amaçla Müsteşarımız Büyükelçi Ertuğrul Apakan bir heyetle birlikte Atina’ya gidecektir. Benim yapmak istediğim duyuru buydu. Sizlerden gelen, sizin ilgilendiğiniz konular varsa bunlara cevap vermeye çalışayım.

SORU: Burak Bey, ilk toplantınız hayırlı olsun ilk olarak. Biliyorsunuz, Başbakan Erdoğan’ın bir Irak gezisi planlanıyor. Acaba bu gezinin tarihi, ziyaretin tarihi netleşti mi ve bu ziyaret sırasında Kürdistan ve Irak-Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile bir araya gelecek mi? Başbaşa ya da başka birilerinin bulunduğu bir yer olabilir.

CEVAP: Biliyorsunuz, komşumuz Irak’la ilişkilerimiz bir normalleşme sürecine girmiş bulunmakta. Bu çerçevede, iki ülke arasında hem teknik düzeyde, hem siyasi düzeyde, üst düzeyde bazı temasların olacağı ve bunun da doğal karşılanması gerektiği Sayın Bakanımız tarafından bizzat ifade edilmişti. Fazla ayrıntı veremiyorum. Fakat bazı ziyaretlerin önümüzdeki kısa vadede gerçekleşeceğini söyleyebilirim. Aynı şekilde biliyorsunuz gerek merkezi hükümet, gerek yerel yöneticilerle temaslarımız sürmektedir.

SORU: Efendim, Fransa Senatosu’nda süredir tartışılan bir yasa tasarısı vardı. Meclis ile birlikte farklı bir yöne doğru kaydı. Öncelikle bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye için ayrı bir referandum yapılmasına, hala Fransa’da gün geldiğinde AB üyeliği günü geldiğinde bekliyor musunuz? Bir ikincisi de, 13 Temmuz’daki toplantıya Türkiye’nin ne düzeyde katılacağını kararlaştırdı mı?

CEVAP: Fransız Anayasa’sının AB Genişlemelerinin referanduma sunulmasını zorunlu kılan 88/5 maddesi vardı. Ondan söz ediyorsunuz. Şimdi bu Ulusal Meclis’te yapılan değişiklikle, tasarıya nüfusu, AB nüfusunun en az yüzde 5’ine tekabül eden ülkeler için referanduma gidilir tarzı bir hüküm eklenmesi sözkonusuydu. Yapılan bu değişiklik Senatoya sunuldu. Fakat burada yapılan oylamada biliyorsunuz, 297 lehte ve 7 aleyhte oyla bu değişiklik reddedildi. Önümüzdeki dönemde, tasarının, yeniden ulusal meclise dönmesi, ardından ulusal mecliste Senato’yu bir araya getiren Kongrede görüşülerek karara bağlanması sözkonusudur.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Türkiye’yi dolaylı olarak da olsa zikreden bu değişikliğin Senato tarafından kabul edilmemiş olması memnuniyet vericidir. Bu kararın, değişmeksizin Ulusal Meclis tarafından kabul edileceğini ve tasarının bu şekilde yasalaşacağını umuyoruz. Akdeniz İçin Birlik konusuna gelince, bildiğiniz gibi proje AB Zirvesi’nde alınan bir kararla Komisyona havale edildi. Komisyon üzerinde çalışmalarda bulunuyor. Daha projenin tüm veçheleri açıklığa kavuşmuş değil. Dolayısıyla bizim değerlendirme sürecimiz de henüz tamamlanmadı. Gerek Akdeniz için Birlik Projesi konusundaki tutumumuz, gerek bununla ilintili olarak tabiatıyla zirveye katılım konusu hala değerlendirme aşamasındadır. Önümüzdeki dönemde tarafımızdan bir karar alınacaktır.

SORU: Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönme kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ankara, buna sıcak bakıyor mu?

CEVAP: Fransa NATO bünyesinde yer alan müttefik bir ülke. Kendi arzusuyla, 1966 yılında NATO’nun entegre askeri yapısından çıktı. Fakat diğer taraftan, NATO’nun tüm faaliyetlerine de etkin bir şekilde katılmakta. Son dönemde Fransa’nın bu NATO’nun entegre askeri yapısına geri döneceği yönünde kamuoyunda bazı haberler dolaşmaktadır. Fakat bu konu NATO’nun resmi forumlarına henüz intikal etmediği için, bizim bu konuda herhangi bir öngörüde bulunmamız şu aşamada doğru olmaz.

SORU: Efendim, bugün Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi ile ilgili bir karar oylanacak ve onaylandığı takdirde de Türkiye’ye yönelik izleme mekanizmasının yeniden gündeme gelebileceği söyleniyor. Bildiğimiz kadarıyla, bu daha çok insan hakları konusunda geçmişi iyi olmayan ülkelere uygulanan bir sistem ve Türkiye’nin de 2004 yılında bu mekanizmadan çıktığını hatırlıyorum ben. Bu konuda herhangi bir girişiminiz var mı? İzleme mekanizmasının yeniden hayata geçirilmesi, Türkiye gibi hem Avrupa Konseyi’nin kurucu ülkesi olan, hem de müzakere sürecinde olan bir ülkenin itibarı açısından problem olacağına dair bir şüpheniz var mı? Bir tereddütünüz var mı? Bir girişim var mı Dışişleri Bakanlığı bünyesinde?

CEVAP: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, işaret ettiğiniz gibi, Yaz 2008 Genel Kurul oturumunun ilk günü olan 23 Haziran’da bir gündem onayladı. Bu gündemin içerisinde şu başlıkta bir rapor da var: “Türkiye’deki Demokratik Kurumların İşleyişi; Son Gelişmeler”. Bu rapor, bugün, halen Genel Kurulda görüşülmekte. Sayın Bakan da bu görüşmeye davetliydi bu arada biliyorsunuz. Fakat Milli Güvenlik Kurulu bugün toplanacağı için davete icabet edemedi. Raporun kabul edilip edilmeyeceği ve ayrıntılı içeriği hakkında sanırım oturum sonunda ancak bir fikre sahip olacağız. Bununla birlikte, raporda Türkiye’deki son dönemde yaşanan siyasi gelişmelere yer verildiğini biliyoruz. Bu toplantıda, yani AKPM Toplantısı’nda, başkanlığını Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun üstlendiği 12 milletvekilimizden oluşan bir heyet Türkiye’yi temsil etmektedir. Herhangi bir değerlendirme yapmak için oturumun sonunu beklememiz gerekecek.

SORU: Ermenistan Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Gül’ü bir maça davet etti. Bu daveti bir açılım işareti olarak değerlendiriyor musunuz? Görüşünüz nedir?

CEVAP: Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın resmi bir ziyaret çerçevesinde Moskova’da bulunduğu sırada, bu ülkedeki kendi toplumuyla, Ermeni toplumu temsilcileriyle yaptığı görüşmede, 6 Eylül’de yapılacak Türkiye-Ermenistan futbol maçını izlemek üzere Sayın Cumhurbaşkanımızı Erivan’a davet edeceğine dair bazı haberler, Ermenistan Cumhurbaşkanlığının sitesinde yer aldı. Fakat bize henüz bu şekilde bir davet ulaşmadı. Böyle bir davetin iletilmesi halinde ayrıca bakılır.

SORU: Burak Bey, az önce NATO’da Fransa’nın dost ve müttefik bir ülke olduğunu ve Türkiye’nin de durumu değerlendireceğini söylediniz. Ancak, 2–6 Haziran tarihlerinde Fransa Türkiye’nin tüm çabalarına karşın Kıbrıs Rum Kesimi’yle birlikte Doğu Akdeniz’de bir arama kurtarma tatbikatı yaptı. Bu konuyu değerlendirebilir misiniz acaba?

CEVAP: Bizim Fransa ile ikili ilişkilerimiz konusunda muhtelif açıklamalarımız oldu. Biliyorsunuz Fransa ile ilişkilerimizde iki büyük ülke arasında olabilecek bazı gelişmeler yaşanabilir. Fakat ilişkilerimiz köklüdür ve bu ilişkilerin ileriye götürülmesi için ortak bir irade bulunduğunu da gerek bizler, gerek Fransa tarafı en yüksek ağızlardan ifade etmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla bunun dışında bir yere oturtmak sanırım doğru olmaz bu konuyu.

SORU: Burak Bey, Akdeniz İçin Birlik projesinde katılım konusunda bazı veçhelerin netleşmesinin beklendiğini söylediniz. Bunu biraz açar mısınız? Türkiye hangi konuların netleşmesini bekliyor? Bir de yine basında, bu projenin Türkiye’nin AB üyeliğine alternatif olmadığına dair yazılı teminat istediği ve bu teminat aldığı yönünde haberler vardı. Acaba Fransa, İspanya ve İtalya gibi bazı ülkelerden böyle bir yazılı teminat istendi mi, alındı mı?

CEVAP: Şimdi bazı veçheleri derken sadece hepimizin bildiği ve merak ettiği konular değil, ayrıca teknik mekanizma hakkında bilgiler de bekliyoruz. Hatırlarsanız, projenin ortaya çıkmasından sonra, Akdeniz İçin Birlik konusu muhtelif aşamalardan geçti. Şu konuda haklısınız, ilk orijinal şekliyle, proje bizi rahatsız edecek unsurlar içeriyordu. Çünkü AB üyeliğimize bir alternatif olarak bir ara kamuoyunda lanse edildi. Daha sonra, geçtiğimiz Aralık’tı sanırım, Fransa, İtalya ve İspanya hükümetlerinin temsilcileri bir araya gelerek Roma’da yaptıkları bir deklarasyonla, projenin, müzakere katılım süreçleri devam eden ülkelerin, bu süreçlerini ilgilendirmediğini, buna halel getirmeyeceğini söylemişlerdi.

Dolayısıyla proje orijinal şeklinden bir başka yöne sapmış oldu. Ardından, demin de söylediğim gibi, Komisyona intikal ettiğinde, hatta Komisyona intikal etmeden önce AB Zirvesinde, Komisyon’dan Barselona Süreciyle Akdeniz İçin Birlik projesini ilintilendirmesi istendi. Dolayısıyla bu ilintinin mekanizmalarını bilmiyoruz. Örneğin sekreterliği mi olacak, eşbaşkanlığı mı olacak, bu konularda temaslarımız sürmekte. Dolayısıyla hem siyasi konular var, hem de teknik konular var. Fakat bu bir iki hafta içinde sanırım bir olgunluğa ulaşacak.

SORU: Efendim, bu Akdeniz İçin Birlik’te, Kıbrıs konusunda, Komisyondan ya da Fransa’dan size gelinen önem nedir? Kıbrıs’taki bölünmüşlük konusunda en azından böyle bir birlik olacaksa, Fransa nasıl bir adım atıyor?

CEVAP: Şu ana kadar, gördüğümüz kadarıyla en azından projeye ilişkin verilmiş bulunan beyanatlar çerçevesinde, Akdeniz İçin Birlik projesinin bir siyasi birlik olmayacağı, yani siyasi konulara pek fazla girmeyeceği bize söylendi. Dolayısıyla Kıbrıs konusunun, projenin içine girmesi, yani siyasi bağlamda girmesi beklenmiyor. Dolayısıyla, sözünü ettiğim mekanizmaların ortaya çıkması aşamasında, bu konuda da bilgi sahibi olacağız ama, sorunuzun kısa cevabı, Kıbrıs konusu şu ana kadar gündeme gelmedi.

SORU: Sayın Özügergin, İslam Konferansı Örgütü Gençlik Forumu’nun Türkiye’deki yapısına ilişkin birtakım bağışıklıklar ciddi tartışma konusu oldu. Dışişleri Bakanlığı’nın bu konudaki görüşü nedir? Bu tür bağışıklıklar, basında yer aldığı şekliyle normal midir? Bu tür bağışıklıkların sağlandığı diğer başka örgüt sekretaryaları, örgüt temsilcilikleri var mıdır?

CEVAP: Dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar konusunu biz inceledik, Vardığımız sonuç şu: Sözkonusu kuruluş anlaşmasında, 1981 yılı itibariyle Türkiye ile İKÖ arasında imzalanan ve halen yürürlükte olan benzer anlaşmalarda yer alan bağışıklık ve dokunulmazlıklar konusu aynen yer almakta. Örnek vermek gerekirse, Ankara’da bir İslam Ülkeleri arasında İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi var. Bunun 1981 yılında ülkemizle İKÖ arasında imzalanmış bir anlaşması var. 1982 tarihinde onaylanmış. Bu anlaşmayla neredeyse aynı ifadeleri içermekte. Bir de, Türkiye’de bir başka kuruluş var yine aynı çerçeveye oturtulabilecek. Bu da İstanbul’da yerleşik İslam Sanat Tarih ve Kültürünü Araştırma Merkezi. Bunun da ilgili anlaşması 1981 tarihinde imzalanmış, Bakanlar Kurulumuzca 1982 tarihinde onaylanmıştı. Şimdi bir de KEİPA var ki bunun anlaşması da benzer ifadeler içeriyor.

SORU: KEİPA ile örtüşüyor mu?

CEVAP: Bir örtüşme var. Hukuki dilde “mutatis mutatis” çerçevesinde. İlgili değişikliklerin yapılması koşuluyla manasında. Dış politikamız açısından bu kuruluşun Türkiye’ye getirisi olacağını düşündük. Farklı kültürler arasında karşılıklı anlayış, saygı, hoşgörüyü geliştirme yönde çaba gösterecek bir kuruluş bu. BM bünyesinde biliyorsunuz Medeniyetler İttifakı projesi var. Türkiye bunun içerisinde lider ülkelerden biri. Bu yöndeki politikalarımızla da uyum içerisinde olacağını düşündük ve İKÖ içerisinde, teşkilat içerisindeki konumumuzla da uyumlu olacağı sonucuna vardığımız için, böyle bir forumun Türkiye’de kurulmasının yararlı olacağı sonucuna varıldı.

SORU: Burak Bey, iki gün önce Almanya Roj TV’yi kapattığını duyurdu. Türkiye ile Danimarka arasında da Roj TV konusunda bir sorun var ve en son biliyorsunuz, Danimarka Dışişleri Bakanı buraya geldiği zaman bu konuda bir anlayış farklılığının olduğunu, yasal anlamda da biraz uyuşmazlıkların olduğunu, Türkiye’den savcılar talep ettiklerini, ortak çalışmalar yapılacağını söylemişti. Gelinen süreç nedir acaba? Danimarka’da da bir kapatma yönünde bir hareketlilik var mı? Size ulaşan bilgiler nedir?

CEVAP: Bu konunun Danimarka bacağı hakkında alınmış somut bir sonuç yok. Görebildiğim kadarıyla ilgili birimlerimiz arasındaki temaslar devam ediyor, fakat bu en son karar tabii ki sürece önemli ve olumlu bir katkıda bulunabilecektir.

SORU: Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanlığı’nın binasıyla ilgili bir haber yayınladı. Yan taraftaki ANAP Genel Merkezi’nin alışveriş merkezine dönüştürülmesi veyahut ta en azından satışa açık olduğu yönünde. Dışişleri Bakanı Ali Babacan acaba bu arsayı almak için, istimlâk için Maliye Bakanıyla bir görüşme yapmayı düşünüyor mu? Bakanlıkta böyle bir değerlendirme var mı? Bir de Sayın Sözcüm, gündemdeki ana konulardan biri bu, malum AK Parti hakkında açılan bir kapatma davası var ve bu davanın unsurlarından biri de Fethullah Gülen okullarıyla ilgili dönemin Dışişleri Bakanı’nın yayınladığı genelgeydi. Bu genelge hala yürürlükte midir? Fethullah Gülen kararıyla ilgili, çıkan son kararın ardından sizin adli makamlarla bir temasınız oldu mu?

CEVAP: Cevabımı, sorularınızın sırasının tersine göre vereyim. İkinci sorunuza cevap vermem mümkün değil şu aşamada benim, bu konu sanırım benim görev sahamın dışında. Fakat sorunuzu not ettim. İkincisi, Anavatan Partisi’nin yandaki binası konusunda, bildiğim kadarıyla, herhangi bir girişimimiz şu ana kadar olmadı. Hani satın almak ve istimlak etmek vs. konusunda. Dolayısıyla bu konuyu da Makama arzeder, Basın mensuplarımızın bu konuya ilgi gösterdiklerini iletiriz.

SORU: Önümüzdeki dönemde Bakan Beyin ziyaretleri ve Türkiye’ye gelecek konuklar hakkında belirlenmiş olanlarından bilgi verebilir misiniz? “Off the record” olabilir.

CEVAP: Şunu yapabilirim, “On the record” söyleyeyim.

Sayın Bakanımız, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı’nın daveti üzerine, bu akşam Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenecek Afrika Birliği Zirvesi’ne katılacak. Burada Afrika Birliği’nin İcra Konseyi toplantısının açılış oturumunda yer alacak ve bir konuşma da yapacak. Bu toplantı, bazı temasların gerçekleşmesi için iyi bir vesile olacak. Bazı ikili temaslar şu anda öngörülüyor. Bazı ülke Dışişleri Bakanları, şu anda isim vermem doğru olmaz, çünkü toplantı trafiğinin içerisinde belirlenen, sizin de bildiğiniz gibi temaslar oluyor bunlar. İlgili arkadaşlarımız, toplantı süresince yapılacak ve yapılan temaslar hakkında sizlere bilgi verecektir.

Evet, çok teşekkürler, bu toplantıları arada bir yapmaya çalışacağız ve adıyla uyumlu bir şekilde olağan hale getirmeye çalışacağız. Hepinize ilginiz için teşekkür ederim.