Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Sergey Lavrov ile Ortak Basın Toplantısı, 29 Aralık 2020, Rusya

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Saygıdeğer bayanlar, baylar, Ortak Strateji Planlama Grubunun 8’inci Toplantısı yaptık değerli dostum ve mevkidaşım Mevlüt Çavuşoğlu’yla Türkiye Dışişleri Bakanıyla ve bu toplantı çerçevesinde birçok önemli konu görüşüldü. Bakanlıklar arası diyalogumuzun ve özellikle de siyasi alandaki üst düzeydeki diyalogumuzun önemine, daha doğrusu diyaloga büyük önem atfetmekteyiz. İki ülke lideri ikili ilişkilerimizi genel anlamda yönlendiren lokomotif rolünü oynayan taraflardır. Tüm alanlardaki işbirliğimizi daha geniş yelpazeye doğru götürüyorlar, siyasi, ekonomi, beşeri, kültürel alandaki işbirliği alanları dahil olmak üzere bütün alanlarda yoğun işbirliğimiz var.

Korona salgını yüzünden ticaretimizde ve ekonomimizde, ticaret hacmimizde bir düşüş yaşanıyor ne yazık ki. Bu olumlu dinamiğin yeniden yakalanması gerekiyor, ticaret hacmimizin arttırılması lazım ve bu hedefe ulaşabilmemiz için Karma Ekonomik Komisyonumuzu daha da fazla çalıştırmalıyız, buradaki kilit rol onlara aittir. Seneye geniş bir toplantısı yapılacak Karma Ekonomik Komisyonunun.

Stratejik yatırım projelerinin hayata geçirilmesini görüştük, bunların arasında TürkAkımı gaz boru hattı projesi, Akkuyu nükleer güç santrali projesi gibi projeler vardı. Ne yazık ki pandemiden dolay birtakım süreç yine de erteletmek zorundayız bazı aşamaları, fakat yine de vaktinde tamamlayacağımızı ümit ediyoruz bu projeleri.

Askeri teknik, savunma sanayi alanındaki işbirliğimize de fevkalade önem atfetmekteyiz. Defalarca Devlet Başkanımız Putin Türk mevkidaşlarımızın bu alandaki işbirliğine önem vermelerini takdir ediyoruz. Washington Türkiye’ye ciddi baskılar uyguluyor, açık açık Amerikan üreticilerinin çıkarlarının lobiciliğini yapıyor, piyasa dışı gayrimeşru yollarla yapıyor bunu, bun rağmen Türk tarafı yılmıyor, bu da takdire şayandır.

Ayrıca, Rus-Türk Toplumsal Forumu, kültürel ve beşeri ilişkilerimizden sorumlu kilit bir mekanizma, toplam 5 toplantısı yapıldı, seneye 6’ncı toplantısı yapılacak.

Türkiye hala Rus turistlerimizin arasında çok popüler turizm istikameti olmaya devam ediyor. Türk tatil beldelerinde güvenlikleri konusunda neler yapılabilir, bu konuda ve Türk mevkidaşlarımız bu konuyla ilgili ne gibi adımlar atıyor, bunlar yatırıldı masaya.

Kovid-19’la mücadele konusunda şu konuda, Türkiye’de şu anlamda müteşekkiriz, Vatandaşlarımız bu senenin ilkbahar aylarından bu yana Rusya’ya dönebilmekteydiler ve Türk makamları burada kendilerine her türlü kolaylığı, her türlü yardımı sağlıyorlardı.

Ayrıca, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’yi ziyaret eden Rus vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirebilmeleri meseleleri de görüşüldü. Türk arkadaşlarımız İstanbul’daki Ayasofya mabetlerini korumaya niyetliler. UNESCO’nun kültürel miras listesine giriyor biliyorsunuz. Bu simgesel mabetlere tüm vatandaşların erişimini sağlamak çok önemli, Türk partnerlerimiz de bu konuda elinden geleni yapıyor.

En kısa sürede ayrıca hukuki altyapımızı güçlendirecek, destek verecek birtakım ikili anlaşmanın yapılması öngörülüyor. Dağlık Karabağ görüştüğümüz başlıca konulardan bir tanesiydi. Ankara ihtilaf taraflarının üstlendikleri taahhütlerin hayata geçirilmesi konusunda yardımda bulunmak istiyor, bu da kanaatimizce çok doğru. İşte 9 Kasım tarihinde biliyorsunuz ilgili 3’lü açıklama yapıldı, bir de Türkiye’yle biz ortak bir ateşkesi denetleme merkezi kurmaktayız. İki devlet liderinin girişimiyle kuruluyor bu merkez, şimdi çalışmalarına, faaliyetlerine birazdan başlayacak.

Kanaatimizce, Dağlık Karabağ’daki durumun istismar edilmemesi gerekiyor kimse tarafından, özellikle de yabancı militanların bölgeye gelmesi konusunun altını çizmek istiyorum. Burada Türk mevkidaşlarımızla hemfikiriz, yani yabancı militanlar bu bölgede olmamalı, bölgeden çıkmalılar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki durum, Suriye’yle ilgili Suriye’deki son vaziyet, bunlar da görüşme masasındaydı.

Astana formatı Suriye’de sahadaki durumun çözümü açısından en verimli formatlardan, verimliliğini kanıtlayan bir format haline geldi Astana formatı. Devlet liderlerimizin İdlib çatışmazlık, silahsızlanmış bölgesiyle ilgili de birtakım talimatı var, bu talimatın nasıl hayata geçirildiği konusunu da değerlendirdik.

Siyasi anlamda da Anayasa Komitesine desteklerimize devam edeceğiz. Ocak ayının sonunda 5’inci toplantısı yapılıyor Anayasa Komitesinin Yazı Komisyonunun ve nihayet Suriye anayasası üzerine çalışma yapacaklar.

Bir de Suriye’ye insani yardım sağlama konusu önemli. Şam’da 20’den fazla ülkenin katıldığı bir mülteci konferansını düzenledik, düzenlenmesini destekledik daha doğrusu, Suriye mültecilerinin Suriye’ye dönüşünü irdeleyen bir etkinlikti. Libya’daki durumun normalleşmesi de çok önemli, Libyalılar arası diyalogun tesis edilmesi gerekiyor. Libya’daki tüm kilit siyasi oyuncuların katılımıyla ve Libya’nın 3 tarih bölgenin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmelidir bu.

Balkanlar’daki durum, Karadeniz Bölgesi, Doğu Akdeniz Bölgesindeki cari gelişmeler yine ilgi odaklarımızın arasındaydı. Kıbrıs sorununun çözümüne katkılar sağlamaya devam edeceğiz. Çok taraflı platformlarda da işbirliğimize devam edeceğiz.

Ukrayna krizini görüştük. Bizim ortak görüşümüz, tarafların Minsk anlaşmalarına göre üstlendikleri taahhütlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Ve biz Ukrayna’nın saldırgan tutumunun desteklenmesinin kabul edilmez olduğunu düşünüyoruz. Özellikle kısa bir süre önce Ukrayna yönetimi bile gerçekten agresif açıklamalarda bulundular, bunu hatırlatmak istiyorum.

Bakanlıklarımız arasında 2021-2022 senelerini kapsayan bir istişareler planını imzaladık. Genel olarak kanaatimizce bugünkü ortak stratejik grubumuzun toplantısı net bir şekilde gündemimizin ana temalarını belirlememize katkı sağladı. Devlet liderlerimizin başında bulunduğu üst düzeyli işbirliği konseyinin sıradaki toplantısının gündemini de çalıştık bugün. Seneye yapılacak, ama yapılacak tarihi daha belirleyemedik yani salgından ötürü. Yılbaşınızı kutlamak istiyoruz son olarak ilginize teşekkür ediyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Bakan Lavrov, sevgili dostum Sergey, öncelikle nazik davetiniz için ve sıcak ev sahipliği için, misafirperverlik için çok teşekkür ediyorum. İlişkilerimiz bakımından 2020 önemli bir yıl. Birçok açıdan tüm dünyayı etkileyen olumsuz etkileyen bir yıl oldu, diplomatik ilişkilerimizin 100.yılına 2020’de kutladık. Pandemi sebebiyle istediğimiz düzeyde etkinlikleri yapamadık, ama seneye de milli mücadele hükümeti tarafından imzalanan ilk anlaşmalardan 1921 Moskova Anlaşmasının 100.yıl dönümü. Pandemiye rağmen temaslarımız hız kesmedi ve verimli bir şekilde devam etti. Liderlerimiz arasında samimi bir diyalog var. Bugün şöyle rakamlara bir baktık liderlerimiz bu yıl 20 telefon görüşmesi gerçekleşmiş. Biz de Sergey Lavrov’la altısı yüz yüze, on dördü telefon, ikisi VTC olmak üzere 22 kere görüşmüşüz. Bu yılın son dış temasını ve toplantısını da yine dostum Sergey’le burada yapmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum. Kendisinin de söylediği gibi yüksek düzeyli işbirliği konsey toplantısının hazırlıklarını bugün gözden geçirdik. İkili ilişkilerimizi, bölgesel konulardaki işbirliğimizi de ele alma fırsatımız oldu. Yine Sergey Lavrov’un da vurguladığı gibi yüksek düzeyli işbirliği konseyinin 9’ncu toplantısını gelecek sene liderlerimizin karar vereceği bir tarihte Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Bugün geçmiş toplantılardaki imzaladığımız anlaşmaları gözden geçirdik ve gelecek zirvede hangi anlaşmaları imzalayabiliriz? Liste paylaşımını yaptık ekiplerimiz müzakere etmeye, çalışmaya devam edecekler. Ve müzakeresini tamamladığımız anlaşmaları gelecek zirvede imzalamak istiyoruz. Yine bugün sizlerin de şahit olduğu gibi Dışişleri Bakanlıkları 2021-2022 istişareler planını imzaladık. Bu planın içinde iki düzeyde istişarelerimiz var, bölgesel konularda yine bugüne kadar sürdürdüğümüz istişareleri gelecek yıllarda da daha da derinleştirerek sürdürmek istiyoruz.

Birçok alanda güçlü bağlarımız var, işbirliğimiz var, ikili düzeyde ticaretten enerjiye ve turizme kadar çok yoğun bir işbirliğimiz var. Ticarette 100 milyar Dolar hedefini ortaya koyduk, fakat bunun gerisindeyiz. Bu sene pandemi sebebiyle ve bazı ürünlerdeki özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle ticaret hacmimizde yüzde 20 düşüş var. Bu trendi tersine çevirebiliriz, ticaretimizi arttırmamız lazım. Ve ticaretin önündeki tarifeleri ve tarife dışı engelleri kaldırmamızda fayda var. Bugün domates ve bazı ürünlerle ilgili kota artırımına mevcut kota bittikten sonra gidileceğini duymaktan memnuniyet duydum. Aynı şekilde tır şoförlerine yönelik ya da yine ulaşımla ilgili bana göre kotaları tamamen kaldırmamız lazım, serbestleştirmemiz lazım. Domates başta olmak üzere tarım ürünlerinde ve diğer ürünlerde Rusya’nın da Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerde de engelleri, tarifeleri kaldırıp, ticaretimizi kolaylaştırmamız gerekiyor. Önümüzdeki süreçte de yine hedeflerimize ulaşmak için Karma Ekonomik Komisyon Toplantısını etkili bir şekilde gerçekleştireceğiz. Yine gelecek zirve marjında geçen sene olduğu gibi Moskova’da olduğu gibi iş forumunu düzenlemeyi planlıyoruz ki, çok faydalı bir toplantı olmuştu Moskova’da. Diplomatik pasaportları ya da resmi pasaportlara vizeyi kaldırdık, yani Türk vatandaşlarına yönelik söylüyorum. Zaten Rusya vatandaşları ülkemize vizesiz gelebiliyorlar, biz bundan memnuniyet duyuyoruz, ama Türk vatandaşlarına yönelik de vizelerin tamamen kaldırılması gerektiğini bugün bir kere daha vurguladık. Özellikle güvenlikle ilgili ekiplerimiz bu konuyla ilgili çalışmaya devam edecek, işbirliğimizi bu konuda güçlendirmek istiyoruz.

Bu yıl pandemiye rağmen tüm dünyaya örnek olan güvenli turizm önlemleriyle Türkiye’de aldığımız önlemlerle iki milyondan fazla Rus turisti ülkemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduk. Aşıyla beraber Kovid döneminden sonra yine eski rakamlara geçen sene 7 milyona yaklaşmıştık, ulaşmak için birlikte çalışacağız, işbirliğimizi sürdüreceğiz.

Pandemiyle mücadelede de yine özellikle ortak aşı geliştirilmesi konusunda ilgili bakanlıklarımız, Sağlık Bakanlıklarımız mutabakat zaptı imzaladı, bu konuda işbirliğimizi önümüzdeki süreçte daha da güçlendireceğiz.

Yine Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı, yine Akkuyu Nükleer Santral Projeleri gibi stratejik enerji projelerinde de mesafe kat ettik, yani enerji alanında büyük mesafeler kat ettik. Bugün ikili ilişkilerimizi ilgilendiren konuları değerlendirdik, ama bölgesel konuları da ele aldık. Ve bölgesel konularda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz işbirliği, attığımız adımlar somut sonuçlar doğurdu. Başta Yukarı Karabağ, Suriye, Libya, Ortadoğu, Doğu Akdeniz olmak üzere tüm bölgesel konuları ele aldık. Ve bölgenin iki büyük ülkesi olarak işbirliğimiz biraz önce de söyledim somut sonuçlar doğuruyor.

Karabağ konusunda bir ateşkes tesis edildi, Rusya Barış Gücü Misyonu sahada ortak gözlem merkezimiz de kuruluyor, bir an önce hayata geçecek ve faaliyetlerini sürdürecek. Burada amacımız kalıcı bir barış ve istikrar. Ve bunun için altı format dahil tüm imkanlarımızı seferber etmemiz lazım. Güven arttırıcı adımların atılması lazım. Ve ben inanıyorum ki, bu adımlar atılınca kalıcı bir barışı tesis edeceğiz ve bu şekilde bölgedeki ilişkileri, ülkeler arasındaki ilişkileri de normalleştireceğiz. Sayın Aliyev barış elini Ermenistan’a tüm zorluklara rağmen uzattı, iyi niyetini gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanımız ve bizler de defalarca eğer bu süreç seyrinde devam ederse, kalıcı bir barış olursa Türkiye-Ermenistan olarak, Ermenistan-Azerbaycan olarak ilişkilerimizi normalleştirebiliriz bu olması gereken bir şey. Bu konudaki tabii çalışmalarımızı Azerbaycan’la biz koordine edeceğiz, Rusya’yla burada işbirliğimizde önem arz ediyor. Biz gerçekten öyle bir sonuç görmek istiyoruz ki, kalıcı bir barış, istikrar ve ekonomik kalkınma. Ve şu anda orada barışı tesis etmek için ve gözlemlemek için oluşturduğumuz misyonlara da önümüzdeki süreçte ihtiyaç kalmasın, onun yerine ekonomik ve bölgesel işbirliğini ön plana çıkarmaya devam edelim. Ve bu konularda işbirliğimizi özellikle Güney Kafkasya’da sürdürürken Suriye’de yine kalıcı bir barış ve çözüm için çabalarımızı sürdüreceğiz. Astana Format Toplantısını burada Soçi’de yine gerçekleştirebiliriz. Anayasa Komisyonu Toplantılarını destekliyoruz. Rusya’nın özellikle rejime yönelik telkinleri ve olumlu katkısı fark ediliyor, kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Yine Libya’da şu anda devam eden siyasi süreci destekliyoruz, kalıcı bir çözüm herkesin yararınadır. Doğu Akdeniz’de son gelişmeler hakkında yine bilgilendirmede bulunduk, görüş alışverişinde bulunduk. Ortadoğu konusunda Rusya ile görüş birliği içinde olmaktan mutluluk duydum bugün bir kere daha bu konuları ele aldık. Ve bundan sonra ikili ilişkilerimizi geliştirmeye devam ederken bölgesel konularda işbirliğimizi de güçlendirmeye devam edeceğiz. Bugünkü çok verimli toplantılar için Sayın Bakan Lavrov’a, dostum Sergey’e bir kere daha çok teşekkür ediyorum. Ve ben de dostum Sergey’in ve tüm Rus dostlarımızın yeni yılını bu vesileyle tebrik etmek istiyorum.

SORU- İyi günler, Rusya Gazetesini temsil ediyorum. Her iki Bakana da olacak benim sorum. Bu sene hem Rusya hem Türkiye yaptırımlara maruz kaldı Amerika ve Avrupa Birliği uyguladı bu yaptırımları çeşitli sebeplerden dolayı uygulanıyor ülkelerimize karşı. Benim sorum işe şu, Batılı ülkeler acaba Moskova ile Ankara arasındaki diyalogda ne gibi bir rol oynayabilir?

İkinci sorum Sayın Çavuşoğlu’na olacak. Korona salgını alanındaki işbirliğimizden bahsettiniz Rusya ve Türkiye arasında, neden bahsettiniz acaba? Yani Ankara-Rusya’nın Sputnik V aşısını satın alacak mı? Ortak üretimiyle ilgileniyor mu bu aşının?

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Batı’nın uyguladığı yaptırımlara gelince ve genel anlamda ikili ilişkilerimizdeki rolüne, oynadıkları role gelince, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler son derece kıymetli, kendimize yetiyoruz diyebiliriz, yani kimsenin agresif dostane olmayan ve kimsenin kaprislerine bağlı değiller. Yani ülkelerimizin milli çıkarları var, bu milli çıkarları savunuyoruz ve karşılıklı yarar temelinde işbirliği yapmaya hazırız ve niyetliyiz, yani çıkar dengesi konusunda uzlaşma sağlamaya çalışmaktayız. Bu zaten sürdürülebilir ve istikrarlı ilişkilerin kurulabileceği en sağlam temeldir iki ülke ve iki halk arasında. Ve Batı’nın uyguladığı yaptırımlar Rus-Türk ilişkilerini etkileyebilecekse eğer, yani etkileyebildiği bir şöyle etkileyebilir daha doğrusu, Hem Türkiye hem de Rusya birer bağımsız ülke, bağımsız bir siyaset güdüyor. Kendi milli çıkarlarını savunuyor, bunu da koordinasyon içerisinde savunuyor. Dediğim gibi çıkar dengesini sağlamakla meşgul. Ve Batı’daki bazı güçler ekonomide, enerji alanında, savunma sanayi alanında adil olmayan rekabetin birtakım yoluna başvuruyorlar, gayrimeşru yollarla etkilemeye çalışıyor buradaki işbirliğimizi. Ama Batı bu yatırımlarla bizi tehdit etmeye başladıktan çok önce ilişkilerimiz vardı ve bu şekilde gelişiyordu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum sorunuz için. Biz Türkiye olarak yaptırımlara karşıyız kime yönelik olursa olsun ve kimin tarafından olursa olsun. Geçmişte Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik yaptırım kararları oldu. Müzakere eden ülke olarak ya da aday ülkelerden de bu beklenir bu yaptırım kararlarına katılmamız istendi. Biz kesinlikle katılmadığımız gibi bu yaptırımların doğru olmadığını da açıkça söyledik. İran’a yönelik yaptırımlara da karşıyız, kime yönelik olursa olsun yaptırımlarla sorunlar çözülemez. Aynı şekilde son Amerika’nın CAATSA yaptırım kararı da hem hukuken hem de siyasi olarak yanlış bir karardır. Bu bizim savunma sanayimizi ve ülkemizi çok etkiledi ya da etkilemedi diye bir değerlendirme yapmak istemiyorum, yani kararın kendisi yanlış. Az ya da güçlü ya da zayıf önemli değil. Ve yaptırım bu yaptırım bizim egemenlik haklarımıza da bir saldırıdır. Yaptırımlarla geri adım atmayacağımızı da herkes iyi bilir.

Diğer taraftan S-400 anlaşması Rusya’yla imzaladığımız anlaşma CAATSA kararından ya da yasasından çok önce imzalandı. O bakımdan da hukuken de yanlış bir karardır.

Diğer taraftan, S-400 konusu dahil biz tüm sorunların Amerika’yla olsun, diğer ülkelerle olsun sorunları diyalog yoluyla çözmeyi tercih ettik. Şimdi Amerika yaptırım kararından sonra yani diyalog ve işbirliği içinde olmak istediğini söyledi, biz hiçbir zaman karşı değiliz. Aynı şekilde Avrupa ülkeleri de yani bizim Rusya’yla veya başka bir ülkeyle ilişkilerimizi sorgulamak yerine, görüş ayrılığımız olabilir Rusya’yla, başka ülkelerle de olabilir, her konuda hemfikir olmak zorunda değiliz. Görüş ayrılığımız olduğu yerlerde bile yani Batılı ülkeler için söylüyorum diyalogu tercih etmelerini tercih ediyoruz, biz bunu her platformda söylüyoruz. İki ülke arasındaki ilişkileri sorgulamak yerine, bu ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam etmesinin faydalarına odaklanmaları gerekiyor. Bizim Rusya’yla olan ilişkilerimiz NATO’yla olan ilişkilerimize alternatif değildir veya Avrupa’yla olan ilişkilerimizi de alternatif değil. Netice itibariyle Avrupa Konseyi başta olmak üzere AGIT ve diğer örgütlerin içinde Rusya da var, orada da işbirliği yapıyoruz, diğer ülkeler de işbirliği yapıyor, aynı fikirde olup olmadığı önemli değil. O nedenle Batılı ülkelerin yaptırım ve bu şekilde sorgulama yerine işbirliğine önem vermesi gerektiğini bir kere daha vurgulamak isterim.

İkinci sorunuza gelecek olursak, Kovid döneminde gerçekten vatandaşların tahliyesi dahil, turizm konusu dahil Rusya Federasyonuyla iyi bir işbirliğimiz oldu. Ve Sayın Putin Rus aşısı Sputnik V aşısı konusunda telefonda Cumhurbaşkanımıza bir teklifte bulununca hemen Cumhurbaşkanımız Sağlık Bakanımıza talimat verdiler ve onun neticesinde iki kurum arasında yani kurumlarımız arasında bir mutabakat zaptı imzalandı. Sputnik V aşısıyla ilgili bazı ilave bilgiler talep edildi. Dün Kabine Toplantısında Sağlık Bakanımız bu bilgilerin de Rusya’dan gelmeye başladığını ve her şeyin yolunda gittiğini söylediler. Bu işbirliğinin amacı ise, sadece aşı tedariki değil ortak aşı üretimi, yani Türkiye’de de bu aşının üretilmesidir ve bu hedefe doğru ilerliyoruz olumlu bir şekilde. Teşekkür ediyorum.

SORU- Merhabalar Sayın Bakanlar, müsaadenizle Sayın Çavuşoğlu’na soracağım ilk sorumu. Türkiye’nin Libya’dan gitmesi konusunda çağrılarda bulunanlar var, yani Libya’ya kapsayıcı bir anlaşma sağlanırsa eğer Türkiye güya Libya’yı bırakmalıdır. Bu tarz çağrıları nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl bakıyorsunuz bunlara?

Bir de, Ulusal Mutabakat Hükümetiyle birtakım anlaşma yaptınız askeri alanda, bu mutabakat zaptlarının kaderi ne olacak acaba? Bir sorum daha olacak, son zamanlarda şu tarzdan söylentiler duyuyoruz, Ulusal Libya Ordusuna, Libya taraflarına bir garantör veya dengeleyici bir güç bulmaları gerektiğine dair çağrılarda bulunuluyor. Yani ateşkes rejimini güçlendirmek adına bir garantör veya dengeleyici güç bulmalar, Rusya ve Türkiye bu tarz çağrıları nasıl değerlendiriyor? Türkiye Moskova ve Ankara’nın koordinasyon ve işbirliği mekanizmalarıyla ilgili birtakım görüşe sahip mi? Yani ateşkesin güçlenmesi, barışın pekişmesi için bir çalışma yapıyorlar mı? Tekrar yılbaşınızı kutlamak istiyorum ben de. Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Biz Rusya Federasyonu’yla Libya’da kalıcı bir ateşkes için çok çaba sarf ettik ve Moskova’da tam bir günümüzü dostum Sergey’le ayırdık, sonuçta tam başarı elde edemedik. Onun öncesi var, ama daha sonra bu çabalarımızı birlikte sürdürdük ve bugünkü geldiğimiz noktada bu ortak çabaların da katkısı çoktur.

Türkiye Libya’da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna inanıyor. Fakta Hafter tarafı tersine inanınca ve Trablus’a saldırınca, Ulusal Mutabakat Hükümetiyle, meşru Hükümetle imzaladığımız anlaşma gereği verdiğimiz danışmanlık ve diğer desteklerle sahada durum dengelendi ve bu savaşı hiç kimsenin kazanamayacağı ortaya çıktı, o nedenle tekrar masaya dönüldü. Şu anda siyasi süreç devam ediyor, bazen olumlu sonuçlanıyor bazı toplantılar, bazılarından bir netice çıkmıyor. Kolay değil, bir ülke ayrılınca bu şekilde, kamplara bölününce tekrar biraraya getirmek, bütünlüğü sağlamak siyaseten de, askeri olarak da çok kolay olmuyor, ama biz bu süreci desteklemeye devam edeceğiz.

Türkiye meşru Hükümetle ve daha önceki hükümetlerle anlaşmalar imzaladı ve oradaki mevcudiyetimiz, örneğin askeri danışmanların ve eğitim çalışmalarının temelinde de bu anlaşmalar var, yani hukuki ve meşru. Dolayısıyla başka bir ülkenin ya da herhangi bir kişinin, buna Hafter dahil, Türkiye ayrılsın deme hakkı yoktur. Yönetimler değişir, ama devlette devamlılık vardır, imzalanan anlaşmalar devam ettiği sürece bu böyledir.

Ayrıca, bizim Libya’yla tarihi bağlarımız var. Hele hele Batılı ülkelerin Libya’ya yaklaşımı farklıdır, bizim yaklaşımımız farklıdır. Biz oraya hiçbir zaman sadece Türkiye’nin çıkarı için gitmedik, Libya’nın barış ve istikrarı ve kazan-kazan anlayışıyla ilişkilerimizi daha da geliştirmek için gittik, Libya’nın yeniden inşasında da çok önemli katkılarımız oldu.

Bundan sonraki süreçte tabii herkesin Libya’da birliğin tesis edilmesi yönünde adım atması gerekiyor, yani Hafter’in halen bu anlayışta olmadığını üzülerek görüyoruz. Son zamanlarda bize yönelik de bazı tehdit dilini kullandığını gördük, ama biz bu konularda hiçbir zaman taviz vermeyiz, Milli Savunma Bakanımız da zaten Trablus’tan cevabını verdi. Eğer bize yönelik bir tehdit oluşursa biz gereğini yapmakta tereddüt etmeyiz, ama bu noktaya gelinmesini istemeyiz, çünkü şimdi bir siyasi süreç var, devam ediyor. Ve uluslararası camianın da aynı anlayışla Libya’daki sürece katkı sağlaması gerekiyor. Sanırım tüm sorularınıza cevap verme imkanım oldu, eğer eksik kaldıysa lütfen hatırlatın. Çok teşekkür ediyorum.

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Çok teşekkürler. Sorunuzda şöyle bir ibare işlettiniz, Dış garantör bulması gerekiyormuş mesela Libya Ulusal Ordusu. Ben tam olarak neden bahsettiğinizi anlamadım, çünkü Libya ihtilafında her bir tarafın o kadar çok garantörü var ki, yani garantörün sayısı aslında en aza indirilmeli bence.

Ama genel anlamda oradaki durum oldukça ciddi. Birtakım olaylara tanık olduk, birtakım işlevlerle tanık olduk, ateşkes rejimi ihlal edildi ülkenin güneyinde, ama genel anlamda durum istikrara kavuşmuş bulunuyor şu an. Ve genel anlamda yazda sağlanan mutabakatlar geçerliliğini koruyor, bunları da desteklememiz gerekiyor el ele hep beraber taraflarca kurulan 5+5 askeri komitesinin faaliyetlerini desteklemek yoluyla.

Bir de, uzlaşma sağlanması anlamında Libya’da petrol ihracatının yeniden başlatılması ve gelirlerinin adil bir şekilde dağıtılması konusu öne çıkıyor, yani tüm Libya taraflarının bu ihracatta elde edilen gelirlerde payı olmalı, çünkü sonuçta bu Libya halkının ortak zenginliğidir. Ve genel anlamda siyasi süreci desteklemek ve ilerletmek lazım.

NATO’nun gayrimeşru saldırısı 2011 senesinde Libya’nın devlet yapısını yerle bir etti, çöktürdü, birçok çözüm yoluna başvuruldu daha sonra, birçok çözüm mekanizması ortaya atıldı, ama eninde sonunda dış oyuncular Birleşmiş Milletler’in koordinasyonu nezdinde çözüme katkı sağlamakta yarar olduğu kanaatine vardı. Biz Libya’daki tüm taraflarla temas içerisindeyiz, ancak hepsini görüşme masasına oturtabileceksek, ancak bir çıkar dengesi sağlamayı başarırsak hem Tobruk’ta, hem de rejim temsilcileri, hem de Libya Ulusal Ordusu çabalarını birleştirecekse eğer, oradaki süreç gerçekten kapsayıcı bir nitelik alacak.

Değerli dostum ve mevkidaşımın dediği gibi, Rusya ve Türkiye bu sürece her türlü desteği sağlıyor. Bu zor yolda ülkelerimiz bir defa değil birçok defa yapıcı rol oynadılar. Ocak tarihide örneğin Moskova’da birtakım önemli toplantı yapıldı, ihtilaf tarafları görüşme masasına oturtuldu. Örneğin Berlin Konferansı gibi önemli bir toplantıyı bu sayede yapabildik. Oraya hem Trablus, hem Tobruk, hem de Bengazi temsilcileri katıldılar ve bu konferansın neticeleri eninde sonunda BMGK tarafından ilgili kararın alınması için esas teşkil etti. Biz bu yolda yürümekte kararlıyız, bu çalışmaları da faal getirmeliyiz. Ama Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi geçen senenin Mart ayından bu yana hala boş, kabul edilmez bir durum bu. Genel Sektere çağrıda bulunduk doğrudan bu boşluğun doldurulması gerektiği konusunda, en kısa sürede bu makama birinin tayin edilmesi gerekiyor, Antıonio Guterres’in bu konudaki tekliflerini bekliyoruz. Teşekkür ediyorum ilginize.