RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Saygıdeğer bayanlar, baylar, Ortak
Strateji Planlama Grubunun 8’inci Toplantısı yaptık değerli dostum ve
mevkidaşım Mevlüt Çavuşoğlu’yla Türkiye Dışişleri Bakanıyla ve bu toplantı
çerçevesinde birçok önemli konu görüşüldü. Bakanlıklar arası diyalogumuzun
ve özellikle de siyasi alandaki üst düzeydeki diyalogumuzun önemine, daha
doğrusu diyaloga büyük önem atfetmekteyiz. İki ülke lideri ikili
ilişkilerimizi genel anlamda yönlendiren lokomotif rolünü oynayan
taraflardır. Tüm alanlardaki işbirliğimizi daha geniş yelpazeye doğru
götürüyorlar, siyasi, ekonomi, beşeri, kültürel alandaki işbirliği alanları
dahil olmak üzere bütün alanlarda yoğun işbirliğimiz var.
Korona salgını yüzünden ticaretimizde ve ekonomimizde, ticaret hacmimizde
bir düşüş yaşanıyor ne yazık ki. Bu olumlu dinamiğin yeniden yakalanması
gerekiyor, ticaret hacmimizin arttırılması lazım ve bu hedefe ulaşabilmemiz
için Karma Ekonomik Komisyonumuzu daha da fazla çalıştırmalıyız, buradaki
kilit rol onlara aittir. Seneye geniş bir toplantısı yapılacak Karma
Ekonomik Komisyonunun.
Stratejik yatırım projelerinin hayata geçirilmesini görüştük, bunların
arasında TürkAkımı gaz boru hattı projesi, Akkuyu nükleer güç santrali
projesi gibi projeler vardı. Ne yazık ki pandemiden dolay birtakım süreç
yine de erteletmek zorundayız bazı aşamaları, fakat yine de vaktinde
tamamlayacağımızı ümit ediyoruz bu projeleri.
Askeri teknik, savunma sanayi alanındaki işbirliğimize de fevkalade önem
atfetmekteyiz. Defalarca Devlet Başkanımız Putin Türk mevkidaşlarımızın bu
alandaki işbirliğine önem vermelerini takdir ediyoruz. Washington
Türkiye’ye ciddi baskılar uyguluyor, açık açık Amerikan üreticilerinin
çıkarlarının lobiciliğini yapıyor, piyasa dışı gayrimeşru yollarla yapıyor
bunu, bun rağmen Türk tarafı yılmıyor, bu da takdire şayandır.
Ayrıca, Rus-Türk Toplumsal Forumu, kültürel ve beşeri ilişkilerimizden
sorumlu kilit bir mekanizma, toplam 5 toplantısı yapıldı, seneye 6’ncı
toplantısı yapılacak.
Türkiye hala Rus turistlerimizin arasında çok popüler turizm istikameti
olmaya devam ediyor. Türk tatil beldelerinde güvenlikleri konusunda neler
yapılabilir, bu konuda ve Türk mevkidaşlarımız bu konuyla ilgili ne gibi
adımlar atıyor, bunlar yatırıldı masaya.
Kovid-19’la mücadele konusunda şu konuda, Türkiye’de şu anlamda
müteşekkiriz, Vatandaşlarımız bu senenin ilkbahar aylarından bu yana
Rusya’ya dönebilmekteydiler ve Türk makamları burada kendilerine her türlü
kolaylığı, her türlü yardımı sağlıyorlardı.
Ayrıca, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’yi ziyaret eden Rus
vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirebilmeleri meseleleri de
görüşüldü. Türk arkadaşlarımız İstanbul’daki Ayasofya mabetlerini korumaya
niyetliler. UNESCO’nun kültürel miras listesine giriyor biliyorsunuz. Bu
simgesel mabetlere tüm vatandaşların erişimini sağlamak çok önemli, Türk
partnerlerimiz de bu konuda elinden geleni yapıyor.
En kısa sürede ayrıca hukuki altyapımızı güçlendirecek, destek verecek
birtakım ikili anlaşmanın yapılması öngörülüyor. Dağlık Karabağ
görüştüğümüz başlıca konulardan bir tanesiydi. Ankara ihtilaf taraflarının
üstlendikleri taahhütlerin hayata geçirilmesi konusunda yardımda bulunmak
istiyor, bu da kanaatimizce çok doğru. İşte 9 Kasım tarihinde biliyorsunuz
ilgili 3’lü açıklama yapıldı, bir de Türkiye’yle biz ortak bir ateşkesi
denetleme merkezi kurmaktayız. İki devlet liderinin girişimiyle kuruluyor
bu merkez, şimdi çalışmalarına, faaliyetlerine birazdan başlayacak.
Kanaatimizce, Dağlık Karabağ’daki durumun istismar edilmemesi gerekiyor
kimse tarafından, özellikle de yabancı militanların bölgeye gelmesi
konusunun altını çizmek istiyorum. Burada Türk mevkidaşlarımızla
hemfikiriz, yani yabancı militanlar bu bölgede olmamalı, bölgeden
çıkmalılar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki durum, Suriye’yle ilgili
Suriye’deki son vaziyet, bunlar da görüşme masasındaydı.
Astana formatı Suriye’de sahadaki durumun çözümü açısından en verimli
formatlardan, verimliliğini kanıtlayan bir format haline geldi Astana
formatı. Devlet liderlerimizin İdlib çatışmazlık, silahsızlanmış bölgesiyle
ilgili de birtakım talimatı var, bu talimatın nasıl hayata geçirildiği
konusunu da değerlendirdik.
Siyasi anlamda da Anayasa Komitesine desteklerimize devam edeceğiz. Ocak
ayının sonunda 5’inci toplantısı yapılıyor Anayasa Komitesinin Yazı
Komisyonunun ve nihayet Suriye anayasası üzerine çalışma yapacaklar.
Bir de Suriye’ye insani yardım sağlama konusu önemli. Şam’da 20’den fazla
ülkenin katıldığı bir mülteci konferansını düzenledik, düzenlenmesini
destekledik daha doğrusu, Suriye mültecilerinin Suriye’ye dönüşünü
irdeleyen bir etkinlikti. Libya’daki durumun normalleşmesi de çok önemli,
Libyalılar arası diyalogun tesis edilmesi gerekiyor. Libya’daki tüm kilit
siyasi oyuncuların katılımıyla ve Libya’nın 3 tarih bölgenin
temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmelidir bu.
Balkanlar’daki durum, Karadeniz Bölgesi, Doğu Akdeniz Bölgesindeki cari
gelişmeler yine ilgi odaklarımızın arasındaydı. Kıbrıs sorununun çözümüne
katkılar sağlamaya devam edeceğiz. Çok taraflı platformlarda da
işbirliğimize devam edeceğiz.
Ukrayna krizini görüştük. Bizim ortak görüşümüz, tarafların Minsk
anlaşmalarına göre üstlendikleri taahhütlerini yerine getirmeleri
gerekiyor. Ve biz Ukrayna’nın saldırgan tutumunun desteklenmesinin kabul
edilmez olduğunu düşünüyoruz. Özellikle kısa bir süre önce Ukrayna yönetimi
bile gerçekten agresif açıklamalarda bulundular, bunu hatırlatmak
istiyorum.
Bakanlıklarımız arasında 2021-2022 senelerini kapsayan bir istişareler
planını imzaladık. Genel olarak kanaatimizce bugünkü ortak stratejik
grubumuzun toplantısı net bir şekilde gündemimizin ana temalarını
belirlememize katkı sağladı. Devlet liderlerimizin başında bulunduğu üst
düzeyli işbirliği konseyinin sıradaki toplantısının gündemini de çalıştık
bugün. Seneye yapılacak, ama yapılacak tarihi daha belirleyemedik yani
salgından ötürü. Yılbaşınızı kutlamak istiyoruz son olarak ilginize
teşekkür ediyoruz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Bakan Lavrov, sevgili dostum
Sergey, öncelikle nazik davetiniz için ve sıcak ev sahipliği için,
misafirperverlik için çok teşekkür ediyorum. İlişkilerimiz bakımından 2020
önemli bir yıl. Birçok açıdan tüm dünyayı etkileyen olumsuz etkileyen bir
yıl oldu, diplomatik ilişkilerimizin 100.yılına 2020’de kutladık. Pandemi
sebebiyle istediğimiz düzeyde etkinlikleri yapamadık, ama seneye de milli
mücadele hükümeti tarafından imzalanan ilk anlaşmalardan 1921 Moskova
Anlaşmasının 100.yıl dönümü. Pandemiye rağmen temaslarımız hız kesmedi ve
verimli bir şekilde devam etti. Liderlerimiz arasında samimi bir diyalog
var. Bugün şöyle rakamlara bir baktık liderlerimiz bu yıl 20 telefon
görüşmesi gerçekleşmiş. Biz de Sergey Lavrov’la altısı yüz yüze, on dördü
telefon, ikisi VTC olmak üzere 22 kere görüşmüşüz. Bu yılın son dış
temasını ve toplantısını da yine dostum Sergey’le burada yapmaktan ayrıca
mutluluk duyuyorum. Kendisinin de söylediği gibi yüksek düzeyli işbirliği
konsey toplantısının hazırlıklarını bugün gözden geçirdik. İkili
ilişkilerimizi, bölgesel konulardaki işbirliğimizi de ele alma fırsatımız
oldu. Yine Sergey Lavrov’un da vurguladığı gibi yüksek düzeyli işbirliği
konseyinin 9’ncu toplantısını gelecek sene liderlerimizin karar vereceği
bir tarihte Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Bugün geçmiş toplantılardaki
imzaladığımız anlaşmaları gözden geçirdik ve gelecek zirvede hangi
anlaşmaları imzalayabiliriz? Liste paylaşımını yaptık ekiplerimiz müzakere
etmeye, çalışmaya devam edecekler. Ve müzakeresini tamamladığımız
anlaşmaları gelecek zirvede imzalamak istiyoruz. Yine bugün sizlerin de
şahit olduğu gibi Dışişleri Bakanlıkları 2021-2022 istişareler planını
imzaladık. Bu planın içinde iki düzeyde istişarelerimiz var, bölgesel
konularda yine bugüne kadar sürdürdüğümüz istişareleri gelecek yıllarda da
daha da derinleştirerek sürdürmek istiyoruz.
Birçok alanda güçlü bağlarımız var, işbirliğimiz var, ikili düzeyde
ticaretten enerjiye ve turizme kadar çok yoğun bir işbirliğimiz var.
Ticarette 100 milyar Dolar hedefini ortaya koyduk, fakat bunun
gerisindeyiz. Bu sene pandemi sebebiyle ve bazı ürünlerdeki özellikle
petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle ticaret hacmimizde yüzde 20 düşüş
var. Bu trendi tersine çevirebiliriz, ticaretimizi arttırmamız lazım. Ve
ticaretin önündeki tarifeleri ve tarife dışı engelleri kaldırmamızda fayda
var. Bugün domates ve bazı ürünlerle ilgili kota artırımına mevcut kota
bittikten sonra gidileceğini duymaktan memnuniyet duydum. Aynı şekilde tır
şoförlerine yönelik ya da yine ulaşımla ilgili bana göre kotaları tamamen
kaldırmamız lazım, serbestleştirmemiz lazım. Domates başta olmak üzere
tarım ürünlerinde ve diğer ürünlerde Rusya’nın da Türkiye’ye ihraç ettiği
ürünlerde de engelleri, tarifeleri kaldırıp, ticaretimizi kolaylaştırmamız
gerekiyor. Önümüzdeki süreçte de yine hedeflerimize ulaşmak için Karma
Ekonomik Komisyon Toplantısını etkili bir şekilde gerçekleştireceğiz. Yine
gelecek zirve marjında geçen sene olduğu gibi Moskova’da olduğu gibi iş
forumunu düzenlemeyi planlıyoruz ki, çok faydalı bir toplantı olmuştu
Moskova’da. Diplomatik pasaportları ya da resmi pasaportlara vizeyi
kaldırdık, yani Türk vatandaşlarına yönelik söylüyorum. Zaten Rusya
vatandaşları ülkemize vizesiz gelebiliyorlar, biz bundan memnuniyet
duyuyoruz, ama Türk vatandaşlarına yönelik de vizelerin tamamen
kaldırılması gerektiğini bugün bir kere daha vurguladık. Özellikle
güvenlikle ilgili ekiplerimiz bu konuyla ilgili çalışmaya devam edecek,
işbirliğimizi bu konuda güçlendirmek istiyoruz.
Bu yıl pandemiye rağmen tüm dünyaya örnek olan güvenli turizm önlemleriyle
Türkiye’de aldığımız önlemlerle iki milyondan fazla Rus turisti ülkemizde
ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduk. Aşıyla beraber Kovid döneminden
sonra yine eski rakamlara geçen sene 7 milyona yaklaşmıştık, ulaşmak için
birlikte çalışacağız, işbirliğimizi sürdüreceğiz.
Pandemiyle mücadelede de yine özellikle ortak aşı geliştirilmesi konusunda
ilgili bakanlıklarımız, Sağlık Bakanlıklarımız mutabakat zaptı imzaladı, bu
konuda işbirliğimizi önümüzdeki süreçte daha da güçlendireceğiz.
Yine Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı, yine Akkuyu Nükleer Santral Projeleri
gibi stratejik enerji projelerinde de mesafe kat ettik, yani enerji
alanında büyük mesafeler kat ettik. Bugün ikili ilişkilerimizi ilgilendiren
konuları değerlendirdik, ama bölgesel konuları da ele aldık. Ve bölgesel
konularda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz işbirliği, attığımız adımlar
somut sonuçlar doğurdu. Başta Yukarı Karabağ, Suriye, Libya, Ortadoğu, Doğu
Akdeniz olmak üzere tüm bölgesel konuları ele aldık. Ve bölgenin iki büyük
ülkesi olarak işbirliğimiz biraz önce de söyledim somut sonuçlar doğuruyor.
Karabağ konusunda bir ateşkes tesis edildi, Rusya Barış Gücü Misyonu sahada
ortak gözlem merkezimiz de kuruluyor, bir an önce hayata geçecek ve
faaliyetlerini sürdürecek. Burada amacımız kalıcı bir barış ve istikrar. Ve
bunun için altı format dahil tüm imkanlarımızı seferber etmemiz lazım.
Güven arttırıcı adımların atılması lazım. Ve ben inanıyorum ki, bu adımlar
atılınca kalıcı bir barışı tesis edeceğiz ve bu şekilde bölgedeki
ilişkileri, ülkeler arasındaki ilişkileri de normalleştireceğiz. Sayın
Aliyev barış elini Ermenistan’a tüm zorluklara rağmen uzattı, iyi niyetini
gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanımız ve bizler de defalarca eğer bu süreç
seyrinde devam ederse, kalıcı bir barış olursa Türkiye-Ermenistan olarak,
Ermenistan-Azerbaycan olarak ilişkilerimizi normalleştirebiliriz bu olması
gereken bir şey. Bu konudaki tabii çalışmalarımızı Azerbaycan’la biz
koordine edeceğiz, Rusya’yla burada işbirliğimizde önem arz ediyor. Biz
gerçekten öyle bir sonuç görmek istiyoruz ki, kalıcı bir barış, istikrar ve
ekonomik kalkınma. Ve şu anda orada barışı tesis etmek için ve gözlemlemek
için oluşturduğumuz misyonlara da önümüzdeki süreçte ihtiyaç kalmasın, onun
yerine ekonomik ve bölgesel işbirliğini ön plana çıkarmaya devam edelim. Ve
bu konularda işbirliğimizi özellikle Güney Kafkasya’da sürdürürken
Suriye’de yine kalıcı bir barış ve çözüm için çabalarımızı sürdüreceğiz.
Astana Format Toplantısını burada Soçi’de yine gerçekleştirebiliriz.
Anayasa Komisyonu Toplantılarını destekliyoruz. Rusya’nın özellikle rejime
yönelik telkinleri ve olumlu katkısı fark ediliyor, kendilerine çok
teşekkür ediyoruz. Yine Libya’da şu anda devam eden siyasi süreci
destekliyoruz, kalıcı bir çözüm herkesin yararınadır. Doğu Akdeniz’de son
gelişmeler hakkında yine bilgilendirmede bulunduk, görüş alışverişinde
bulunduk. Ortadoğu konusunda Rusya ile görüş birliği içinde olmaktan
mutluluk duydum bugün bir kere daha bu konuları ele aldık. Ve bundan sonra
ikili ilişkilerimizi geliştirmeye devam ederken bölgesel konularda
işbirliğimizi de güçlendirmeye devam edeceğiz. Bugünkü çok verimli
toplantılar için Sayın Bakan Lavrov’a, dostum Sergey’e bir kere daha çok
teşekkür ediyorum. Ve ben de dostum Sergey’in ve tüm Rus dostlarımızın yeni
yılını bu vesileyle tebrik etmek istiyorum.
SORU- İyi günler, Rusya Gazetesini temsil ediyorum. Her iki Bakana da
olacak benim sorum. Bu sene hem Rusya hem Türkiye yaptırımlara maruz kaldı
Amerika ve Avrupa Birliği uyguladı bu yaptırımları çeşitli sebeplerden
dolayı uygulanıyor ülkelerimize karşı. Benim sorum işe şu, Batılı ülkeler
acaba Moskova ile Ankara arasındaki diyalogda ne gibi bir rol oynayabilir?
İkinci sorum Sayın Çavuşoğlu’na olacak. Korona salgını alanındaki
işbirliğimizden bahsettiniz Rusya ve Türkiye arasında, neden bahsettiniz
acaba? Yani Ankara-Rusya’nın Sputnik V aşısını satın alacak mı? Ortak
üretimiyle ilgileniyor mu bu aşının?
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Batı’nın uyguladığı yaptırımlara
gelince ve genel anlamda ikili ilişkilerimizdeki rolüne, oynadıkları role
gelince, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler son
derece kıymetli, kendimize yetiyoruz diyebiliriz, yani kimsenin agresif
dostane olmayan ve kimsenin kaprislerine bağlı değiller. Yani ülkelerimizin
milli çıkarları var, bu milli çıkarları savunuyoruz ve karşılıklı yarar
temelinde işbirliği yapmaya hazırız ve niyetliyiz, yani çıkar dengesi
konusunda uzlaşma sağlamaya çalışmaktayız. Bu zaten sürdürülebilir ve
istikrarlı ilişkilerin kurulabileceği en sağlam temeldir iki ülke ve iki
halk arasında. Ve Batı’nın uyguladığı yaptırımlar Rus-Türk ilişkilerini
etkileyebilecekse eğer, yani etkileyebildiği bir şöyle etkileyebilir daha
doğrusu, Hem Türkiye hem de Rusya birer bağımsız ülke, bağımsız bir siyaset
güdüyor. Kendi milli çıkarlarını savunuyor, bunu da koordinasyon içerisinde
savunuyor. Dediğim gibi çıkar dengesini sağlamakla meşgul. Ve Batı’daki
bazı güçler ekonomide, enerji alanında, savunma sanayi alanında adil
olmayan rekabetin birtakım yoluna başvuruyorlar, gayrimeşru yollarla
etkilemeye çalışıyor buradaki işbirliğimizi. Ama Batı bu yatırımlarla bizi
tehdit etmeye başladıktan çok önce ilişkilerimiz vardı ve bu şekilde
gelişiyordu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum sorunuz için. Biz
Türkiye olarak yaptırımlara karşıyız kime yönelik olursa olsun ve kimin
tarafından olursa olsun. Geçmişte Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik
yaptırım kararları oldu. Müzakere eden ülke olarak ya da aday ülkelerden de
bu beklenir bu yaptırım kararlarına katılmamız istendi. Biz kesinlikle
katılmadığımız gibi bu yaptırımların doğru olmadığını da açıkça söyledik.
İran’a yönelik yaptırımlara da karşıyız, kime yönelik olursa olsun
yaptırımlarla sorunlar çözülemez. Aynı şekilde son Amerika’nın CAATSA
yaptırım kararı da hem hukuken hem de siyasi olarak yanlış bir karardır. Bu
bizim savunma sanayimizi ve ülkemizi çok etkiledi ya da etkilemedi diye bir
değerlendirme yapmak istemiyorum, yani kararın kendisi yanlış. Az ya da
güçlü ya da zayıf önemli değil. Ve yaptırım bu yaptırım bizim egemenlik
haklarımıza da bir saldırıdır. Yaptırımlarla geri adım atmayacağımızı da
herkes iyi bilir.
Diğer taraftan S-400 anlaşması Rusya’yla imzaladığımız anlaşma CAATSA
kararından ya da yasasından çok önce imzalandı. O bakımdan da hukuken de
yanlış bir karardır.
Diğer taraftan, S-400 konusu dahil biz tüm sorunların Amerika’yla olsun,
diğer ülkelerle olsun sorunları diyalog yoluyla çözmeyi tercih ettik. Şimdi
Amerika yaptırım kararından sonra yani diyalog ve işbirliği içinde olmak
istediğini söyledi, biz hiçbir zaman karşı değiliz. Aynı şekilde Avrupa
ülkeleri de yani bizim Rusya’yla veya başka bir ülkeyle ilişkilerimizi
sorgulamak yerine, görüş ayrılığımız olabilir Rusya’yla, başka ülkelerle de
olabilir, her konuda hemfikir olmak zorunda değiliz. Görüş ayrılığımız
olduğu yerlerde bile yani Batılı ülkeler için söylüyorum diyalogu tercih
etmelerini tercih ediyoruz, biz bunu her platformda söylüyoruz. İki ülke
arasındaki ilişkileri sorgulamak yerine, bu ilişkilerin sağlıklı bir
şekilde devam etmesinin faydalarına odaklanmaları gerekiyor. Bizim
Rusya’yla olan ilişkilerimiz NATO’yla olan ilişkilerimize alternatif
değildir veya Avrupa’yla olan ilişkilerimizi de alternatif değil. Netice
itibariyle Avrupa Konseyi başta olmak üzere AGIT ve diğer örgütlerin içinde
Rusya da var, orada da işbirliği yapıyoruz, diğer ülkeler de işbirliği
yapıyor, aynı fikirde olup olmadığı önemli değil. O nedenle Batılı
ülkelerin yaptırım ve bu şekilde sorgulama yerine işbirliğine önem vermesi
gerektiğini bir kere daha vurgulamak isterim.
İkinci sorunuza gelecek olursak, Kovid döneminde gerçekten vatandaşların
tahliyesi dahil, turizm konusu dahil Rusya Federasyonuyla iyi bir
işbirliğimiz oldu. Ve Sayın Putin Rus aşısı Sputnik V aşısı konusunda
telefonda Cumhurbaşkanımıza bir teklifte bulununca hemen Cumhurbaşkanımız
Sağlık Bakanımıza talimat verdiler ve onun neticesinde iki kurum arasında
yani kurumlarımız arasında bir mutabakat zaptı imzalandı. Sputnik V
aşısıyla ilgili bazı ilave bilgiler talep edildi. Dün Kabine Toplantısında
Sağlık Bakanımız bu bilgilerin de Rusya’dan gelmeye başladığını ve her
şeyin yolunda gittiğini söylediler. Bu işbirliğinin amacı ise, sadece aşı
tedariki değil ortak aşı üretimi, yani Türkiye’de de bu aşının
üretilmesidir ve bu hedefe doğru ilerliyoruz olumlu bir şekilde. Teşekkür
ediyorum.
SORU- Merhabalar Sayın Bakanlar, müsaadenizle Sayın Çavuşoğlu’na soracağım
ilk sorumu. Türkiye’nin Libya’dan gitmesi konusunda çağrılarda bulunanlar
var, yani Libya’ya kapsayıcı bir anlaşma sağlanırsa eğer Türkiye güya
Libya’yı bırakmalıdır. Bu tarz çağrıları nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl
bakıyorsunuz bunlara?
Bir de, Ulusal Mutabakat Hükümetiyle birtakım anlaşma yaptınız askeri
alanda, bu mutabakat zaptlarının kaderi ne olacak acaba? Bir sorum daha
olacak, son zamanlarda şu tarzdan söylentiler duyuyoruz, Ulusal Libya
Ordusuna, Libya taraflarına bir garantör veya dengeleyici bir güç bulmaları
gerektiğine dair çağrılarda bulunuluyor. Yani ateşkes rejimini güçlendirmek
adına bir garantör veya dengeleyici güç bulmalar, Rusya ve Türkiye bu tarz
çağrıları nasıl değerlendiriyor? Türkiye Moskova ve Ankara’nın koordinasyon
ve işbirliği mekanizmalarıyla ilgili birtakım görüşe sahip mi? Yani
ateşkesin güçlenmesi, barışın pekişmesi için bir çalışma yapıyorlar mı?
Tekrar yılbaşınızı kutlamak istiyorum ben de. Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Biz Rusya
Federasyonu’yla Libya’da kalıcı bir ateşkes için çok çaba sarf ettik ve
Moskova’da tam bir günümüzü dostum Sergey’le ayırdık, sonuçta tam başarı
elde edemedik. Onun öncesi var, ama daha sonra bu çabalarımızı birlikte
sürdürdük ve bugünkü geldiğimiz noktada bu ortak çabaların da katkısı
çoktur.
Türkiye Libya’da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna inanıyor. Fakta Hafter
tarafı tersine inanınca ve Trablus’a saldırınca, Ulusal Mutabakat
Hükümetiyle, meşru Hükümetle imzaladığımız anlaşma gereği verdiğimiz
danışmanlık ve diğer desteklerle sahada durum dengelendi ve bu savaşı hiç
kimsenin kazanamayacağı ortaya çıktı, o nedenle tekrar masaya dönüldü. Şu
anda siyasi süreç devam ediyor, bazen olumlu sonuçlanıyor bazı toplantılar,
bazılarından bir netice çıkmıyor. Kolay değil, bir ülke ayrılınca bu
şekilde, kamplara bölününce tekrar biraraya getirmek, bütünlüğü sağlamak
siyaseten de, askeri olarak da çok kolay olmuyor, ama biz bu süreci
desteklemeye devam edeceğiz.
Türkiye meşru Hükümetle ve daha önceki hükümetlerle anlaşmalar imzaladı ve
oradaki mevcudiyetimiz, örneğin askeri danışmanların ve eğitim
çalışmalarının temelinde de bu anlaşmalar var, yani hukuki ve meşru.
Dolayısıyla başka bir ülkenin ya da herhangi bir kişinin, buna Hafter
dahil, Türkiye ayrılsın deme hakkı yoktur. Yönetimler değişir, ama devlette
devamlılık vardır, imzalanan anlaşmalar devam ettiği sürece bu böyledir.
Ayrıca, bizim Libya’yla tarihi bağlarımız var. Hele hele Batılı ülkelerin
Libya’ya yaklaşımı farklıdır, bizim yaklaşımımız farklıdır. Biz oraya
hiçbir zaman sadece Türkiye’nin çıkarı için gitmedik, Libya’nın barış ve
istikrarı ve kazan-kazan anlayışıyla ilişkilerimizi daha da geliştirmek
için gittik, Libya’nın yeniden inşasında da çok önemli katkılarımız oldu.
Bundan sonraki süreçte tabii herkesin Libya’da birliğin tesis edilmesi
yönünde adım atması gerekiyor, yani Hafter’in halen bu anlayışta olmadığını
üzülerek görüyoruz. Son zamanlarda bize yönelik de bazı tehdit dilini
kullandığını gördük, ama biz bu konularda hiçbir zaman taviz vermeyiz,
Milli Savunma Bakanımız da zaten Trablus’tan cevabını verdi. Eğer bize
yönelik bir tehdit oluşursa biz gereğini yapmakta tereddüt etmeyiz, ama bu
noktaya gelinmesini istemeyiz, çünkü şimdi bir siyasi süreç var, devam
ediyor. Ve uluslararası camianın da aynı anlayışla Libya’daki sürece katkı
sağlaması gerekiyor. Sanırım tüm sorularınıza cevap verme imkanım oldu,
eğer eksik kaldıysa lütfen hatırlatın. Çok teşekkür ediyorum.
RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV- Çok teşekkürler. Sorunuzda şöyle bir
ibare işlettiniz, Dış garantör bulması gerekiyormuş mesela Libya Ulusal
Ordusu. Ben tam olarak neden bahsettiğinizi anlamadım, çünkü Libya
ihtilafında her bir tarafın o kadar çok garantörü var ki, yani garantörün
sayısı aslında en aza indirilmeli bence.
Ama genel anlamda oradaki durum oldukça ciddi. Birtakım olaylara tanık
olduk, birtakım işlevlerle tanık olduk, ateşkes rejimi ihlal edildi ülkenin
güneyinde, ama genel anlamda durum istikrara kavuşmuş bulunuyor şu an. Ve
genel anlamda yazda sağlanan mutabakatlar geçerliliğini koruyor, bunları da
desteklememiz gerekiyor el ele hep beraber taraflarca kurulan 5+5 askeri
komitesinin faaliyetlerini desteklemek yoluyla.
Bir de, uzlaşma sağlanması anlamında Libya’da petrol ihracatının yeniden
başlatılması ve gelirlerinin adil bir şekilde dağıtılması konusu öne
çıkıyor, yani tüm Libya taraflarının bu ihracatta elde edilen gelirlerde
payı olmalı, çünkü sonuçta bu Libya halkının ortak zenginliğidir. Ve genel
anlamda siyasi süreci desteklemek ve ilerletmek lazım.
NATO’nun gayrimeşru saldırısı 2011 senesinde Libya’nın devlet yapısını
yerle bir etti, çöktürdü, birçok çözüm yoluna başvuruldu daha sonra, birçok
çözüm mekanizması ortaya atıldı, ama eninde sonunda dış oyuncular Birleşmiş
Milletler’in koordinasyonu nezdinde çözüme katkı sağlamakta yarar olduğu
kanaatine vardı. Biz Libya’daki tüm taraflarla temas içerisindeyiz, ancak
hepsini görüşme masasına oturtabileceksek, ancak bir çıkar dengesi
sağlamayı başarırsak hem Tobruk’ta, hem de rejim temsilcileri, hem de Libya
Ulusal Ordusu çabalarını birleştirecekse eğer, oradaki süreç gerçekten
kapsayıcı bir nitelik alacak.
Değerli dostum ve mevkidaşımın dediği gibi, Rusya ve Türkiye bu sürece her
türlü desteği sağlıyor. Bu zor yolda ülkelerimiz bir defa değil birçok defa
yapıcı rol oynadılar. Ocak tarihide örneğin Moskova’da birtakım önemli
toplantı yapıldı, ihtilaf tarafları görüşme masasına oturtuldu. Örneğin
Berlin Konferansı gibi önemli bir toplantıyı bu sayede yapabildik. Oraya
hem Trablus, hem Tobruk, hem de Bengazi temsilcileri katıldılar ve bu
konferansın neticeleri eninde sonunda BMGK tarafından ilgili kararın
alınması için esas teşkil etti. Biz bu yolda yürümekte kararlıyız, bu
çalışmaları da faal getirmeliyiz. Ama Birleşmiş Milletler Genel
Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi geçen senenin Mart ayından bu yana hala
boş, kabul edilmez bir durum bu. Genel Sektere çağrıda bulunduk doğrudan bu
boşluğun doldurulması gerektiği konusunda, en kısa sürede bu makama birinin
tayin edilmesi gerekiyor, Antıonio Guterres’in bu konudaki tekliflerini
bekliyoruz. Teşekkür ediyorum ilginize.