8 Eylül 2004, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan´ın Haftalık Olağan Basın Toplantısı

Değerli arkadaşlarım, bugünkü basın brifingimize hoşgeldiniz. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Son günlerde Irak’ın Telefar bölgesinde Türkmenler ile ABD askerlerinin çatıştığı yönünde bazı haberlerin yeraldığını görmekteyiz.  İlgili askeri ve sivil kurumlarımıza bölgedeki kaynaklarından ulaşan teyid edilmiş bilgi ve istihbarata göre, Mukteda El-Sadr’a bağlı direnişçiler ile Amerikan askerleri arasındaki çatışmalar Telafar bölgesine sıçramıştır. Sözkonusu bölgede nüfusun çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturması sebebiyle çatışmalarda Türkmen siviller de hayatlarını kaybetmişlerdir. Dolayısıyla, son günlerde bazı gazetelerde yansıtıldığı şekilde Türkmenler ile ABD askerleri arasında çatışmalar yaşandığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim Irak-Türkmen cephesinin de önceki gün yaptığı açıklamada bu hususu vurguladığını hepiniz hatırlayacaksınız.

Bunun dışında benim değinmek istediğim bir husus yok. Eğer sorularınız olacaksa bunları cevaplandırmaya çalışayım.

..........................


SORU: Çatışma alanından Türkmenlerin göç ettiğine yönelik bir bilgi  yine aynı kaynaklara ulaştı mı acaba? (az önce saydığınız askeri ve sivil kaynaklara)

CEVAP: İgili makamlarımıza ulaşan teyid edilmiş bilgileri sizlere söyledim. Bunun dışında konunun ayrıntısına vakıf değilim.

SORU: Ben bununla ilgili bir soru sormak istiyorum. Türkmen siviller hayatlarını nasıl kaybetmişler, yani çatışmalar arasında mı kalmışlar? Yoksa Sadr yandaşlarına bir ölçüde katılım mı sözkonusu acaba,  bireysel anlamda?

CEVAP: Takdir edersiniz, bu bilgilerin büyük bir bölümü de istihbari ve gizli nitelikli bilgilerdir. Dolayısıyla, ayrıntılar hakkında size daha fazla bilgi vermeye mezun değilim.

SORU: Namık Bey, dün Talabani’nin bir açıklaması oldu. Eğer güzergahlarını değiştirirlerse, Türk şoförlere eskortluk edebilecekleri yönünde.. Buna Ankara nasıl bakıyor ve bugünkü görüşmelerde bu gündeme gelecek mi? Bizim onlardan bir yardım talebimiz var mı, ya da onların bu yöndeki bir isteklerini bizim gerçekleştirme yolunda bir adım atacak mıyız?

CEVAP: Talabani’nin buraya hangi konuları ele almak üzere geldiğini bilmiyoruz. Bugün öğleden sonra yapılacak görüşmede kendisiyle bir takım konular konuşulacaktır. Eğer kendisi gündeme getirirse veya bizim makamlarımız uygun görürlerse bu konular da ele alınır. Ancak bu vesileyle ben size Barzani’nin ziyareti ve Talabani’nin öğleden sonra beklenen ziyareti konusunda müsaade ederseniz biraz bilgi vereyim.

Neçirvan Barzani, Avrupa’dan Irak’a dönerken, Celal Talabani de Avrupa’ya giderken, Türkiye’den geçiş yaptıkları sırada, makamlarımızla görüşme arzusunda bulunmuşlardır. Bu çerçevede, her ikisi de Sayın Bakanımız tarafından kabul edilmiş olacaklardır. Sayın Bakanımız, bildiğiniz üzere, dün Neçirvan Barzani’yle görüşmüştür. Bugün de Celal Talabani’yi kabul edecektir. Her iki yetkili de Irak’taki halihazır durum hakkındaki son bilgileri ilk elden tarafımıza aktarmakta, gelişmelere ilişkin görüşlerini ve değerlendirmelerini nakletmekte, Türkiye’nin, Irak’a komşu ülkeler içerisinde bu ülkeye en fazla katkıda bulunabilecek konumda bulunduğunu ve esasen bunu yapagelmekte olduğunu vurgulamaktadırlar. Keza, her iki yetkili de, Irak ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da arttırılması konusunda istek beyan etmekte ve bu konuda kendilerine düşeni yapacaklarını belirtmektedirler. Biz de kendilerine Irak’a ilişkin politika ve yaklaşımlarımızı tekrar teyid ettikten sonra kendi gözlemlerimiz ve değerlendirmemizi anlatmakta ve bu çerçevede, her zaman olduğu gibi, açıklıkla, Irak’ın bütünlüğü konusuna atfettiğimiz önemi, Irak’ta kurulacak demokrasinin her yönüyle temsili bir demokrasi olması gerektiğini ve Irak’ı oluşturan gruplardan hiçbirinin kendisini bu denklemden dışlanmış hissetmemesi gerektiğini vurgulamaktayız. Ayrıca, Kerkük konusunun hassasiyetinin de önemle altını çizmekteyiz. Aynı şekilde, Irak’tan ülkemize herhangi bir terör tehdidinin yönelmemesinin ve bu bağlamda PKK’nın bölgedeki faaliyetlerine oradaki yerel gruplarca destek olunmamasını ve katkıda bulunulmamasının önemini de kuvvetle vurgulamaktayız. Muhataplarımız, bizimle temaslarında, hassasiyetlerimizin bilincinde olduklarını ve buna göre davranacaklarını söylemektedirler. Dün Barzani’yle genel hatlarıyla bu konular görüşülmüştür. Bugün de Talabani’yle aynı çerçevede konuların ele alınması öngörülmektedir.

SORU: Dün Barzani’nin bir açıklaması oldu galiba. Kuzey Irak’da bir havaalanının yakında faaliyete geçeceği ve Türk şirketlerinin de Charter Seferi düzenleme konusunda ilgili olduğu yönünde. Bu konuda bilginiz var mı?

CEVAP: Bu konu Sayın Bakanımızla görüşmesi sırasında gündeme gelmedi. Bunlar kendi ifadeleridir. Elbette ilerleyen günlerde ve aylarda bu konuda ilgili makamlarımıza yapacakları başvurular olursa bunları değerlendireceğiz.

SORU. Namık Bey,  gerek Talabani’yi, gerekse Neçirvan Barzani’yi, gerçi Neçirvan Barzani’nin merkezi yönetimle alakası yok ama Talabani’yi, Türkiye’ye bazı sözler verirken yada bazı değerlendirmelerde bulunurken, onu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti merkezi yönetimin bir temsilcisi olarak mı kabul ediyor? Yoksa kendi ifadeleriyle Kürdistan yönetiminin bir temsilcisi olarak mı kabul ediyor? Neçirvan Barzani’nin ayrı bir durumu var, onu ayrıca yanıtlamanızı istiyorum.  Neçirvan Barzani, bir parti  önde geleni olarak mı kabul ediliyor? Yoksa Irak-Kürdistanının başbakanı olarak mı kabul ediyor Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti.

CEVAP: Sorunuzu biraz daha açarsanız yanıtlamaya çalışayım. Anlayamadım.

SORU: Celal Talabani’yi ve şimdi burada bulundukları için Necirvan Barzani’yi, Türkiye Cumhuriyeti hangi sıfatla kabul ediyor? Parti lideri olarak mı, Irak Kürdistan’ının başbakanı ve yöneticileri olarak mı, yoksa  merkezi yönetimin üyeleri olarak mı?

CEVAP: Şöyle söyleyebilirim. Geçici yönetimin üyesi olanları, geçici yönetimin üyesi olarak, diğerlerini de Irak’taki bazı siyasi grupların lideri olarak kabul ediyor.

SORU: Namık Bey, bu Mahmur kampıyla  ilgili olarak anlaşmanın taraflara imza için sunulması söz konusuydu. Bu konuda son durum nedir? Ayrıca Amerika’nın anlaşma üzerinde birtakım değişiklikler yapılması konusunda talepleri vardı. Bu konuyla ilgili Türkiye’nin görüşü nedir? Herhangi bir değişiklik sözkonusu mudur?  Bu noktada son nokta nedir?

CEVAP: O konudaki son gelişmeleri bilmiyorum. Bunlar hakkında bilgi edinmem lazım. Müsaade ederseniz onlara bakalım ve size bilehare cevap verelim.

SORU: Namık Bey, iki sorum olacak. Bir tanesi bu biraz önce Türkmenlere yönelik açıklamanız. Şimdi Telefar’da bildiğimiz kadarıyla başka bir etnik grup yaşamıyor. Yaşayanların tamamı Türkmen. Dolayısıyla çatışmaların buraya kadar sıçramış olması, Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği Türkler konusunda bu sıkıntının arttığını gösterecek şekilde. Bu konuda Amerikalılarla bir temas oldu mu? Çünkü eğer çatışmalar orada daha da artarsa daha da fazla Türkmenin ölmesi sözkonusu olacak. İkinci sorum da Patrikhaneye ilişkin. İstanbul’da gösteri yapıldı. Bu konuda bir tepkiniz olacak mı?

CEVAP: Gerek Sayın Bakanımızın, gerek Bakanlığımızın, gerek diğer ilgili kurumlarımızın Türkmenler konusuna ne büyük hassasiyet gösterdiklerini hepiniz bundan önce çeşitli vesilelerle en yetkili ağızlardan  yapılan açıklamalardan hatırlayacaksınız. Dolayısıyla bunları yeniden dile getirmek istemiyorum. Türkiye için elbette Türkmenlerin güvenliği, refahı, huzuru, barış içinde bölgedeki diğer unsurlarla bir arada yaşamaları çok büyük bir önem arzetmektedir. Bu hassasiyetimizi biz her vesileyle vurguluyoruz.

İkinci sorunuza gelecek olursak, son günlerde İstanbul Fener Rum Patrikhanesi önünde yapılan gösterinin amaç ve çerçevesi dışında yansıtılma gayretleri olduğunu görüyoruz. Bu vesileyle, bir Türk kurumu olan Patrikhane’nin yasalarımızın ve hukuk sistemimizin güvencesi altında olduğunu vurgulamak isterim. Nitekim, güvenlik güçlerimiz sözkonusu gösteri sırasında gerekli tüm önlemleri almışlardır. Yasaların öngördüğü çerçeve ile bağdaşmayan veya yasal sınırları aşan eylem ve davranışları hiçbir şekilde tasvip etmek mümkün değildir.

SORU: Namık Bey, bildiğimiz kadarıyla PKK’dan ayrılan Osman Öcalan, bugün bakanla görüşecek olan Celal Talabani’nin hakim olduğu bölge içerisinde konuşlanmış vaziyette. Bugünkü görüşmede Osman Öcalan’ın iadesi konusunda birtakım girişimleriniz olacak mı? Bir de Osman Öcalan ile Türkiye arasında birtakım ilişkilerin sağlanması yönünde Kürt gruplarından Ankara’ya gelen mesaj var mı? 

CEVAP: Talabani’yle görüşmenin beklenen gündemine ilişkin size biraz önce bilgi sundum. Bunun ötesinde kendisi hangi konuları gündeme getirecek bilmiyorum. Ancak bizim tarafımızdan PKK terörü ve bunun bölgedeki gruplar tarafından telini ve onlarla mücadele edilmesi konusunda gerekli uyarıların yapılacağı tabiidir.

SORU: Namık Bey,  Pakistan’da El Kaide bağlantısı olduğu şüphesiyle tutuklandığı söylenen Türkler vardı. Daha sonra aslında tutuklananlar arasında Türk olmadığı yönünde haberler geldi. Ama bugün o tutuklandığı söylenenlerden birinin ailesi iade edildi deniliyor. O konudaki son durum nedir acaba?

CEVAP: Geçen hafta o konu üzerinde kısaca durmuş ve İslamabad Büyükelçiliği’mizin ilgili Pakistan makamlarıyla bilgi almak üzere temas halinde bulunduğunu söylemiştim. Türkiye ile Pakistan arasında belli mekanizmalar var. Onlar çerçevesinde neler yapılabileceği değerlendirilmiştir. Pakistan ile güvenlik işbirliği alanındaki istişareleri Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner başkanlığında bir heyet gerçekleştirecektir. Bu heyet hafta başında Pakistan’a gitmiştir. Üç gün sürecek olan istişarelerin akabinde ülkemize döneceklerdir. Bahsekonu istişareler Pakistan-Türkiye Terör ve Örgütlü Suçlarla Mücadele konularında işbirliği anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. İstişarelerde  Lahor’ daki operasyonlarda tutuklanan iki Türk vatandaşının durumu da ele alınacaktır. Sizin de biraz önce belirttiğiniz gibi, Lahor’da tutuklanan vatandaşımızın eşi Ayşe Yılmaz çocuğuyla birlikte ülkemize getirilmiştir. Yine bildiğiniz üzere Ayşe Yılmaz sözkonusu çatışmalarda yaralanmıştır. Bakanlığımız konuyu yakından izlemektedir. Bundan sonraki gelişmeler hakkında size ayrıca bilgi veririm.

SORU: Namık Bey, sözlerinizden artık şahıs tesbiti konusunda en azından İslamabad’dan bir yanıt aldığınız anlaşılıyor. İadesi istendi mi bu şahısların ve Pakistan buna ne yanıt verdi ?

CEVAP: Biraz önce belirttim, şu andaki gelişmeler hakkında size bir bilgi sundum. Bundan sonra müsaade ederseniz önümüzdeki günlerdeki bilgiler çerçevesinde sizi ayrıca aydınlatırım.

SORU: Namık Bey,  Bakan Abdullah Gül, bugün Baltık ülkelerini ziyarete çıkıyor. Bu geziden Türkiye’nin beklentisi nedir? AB İlerleme Raporu öncesi biliyorsunuz bu geziye büyük önem atfediliyor. Bu konuda birkaç cümle alabilir miyiz sizden?

CEVAP: Elbette. Arkadaşlarım sizlere bu gezinin programının bir örneğini dağıtacaklar. Ayrıca, bu programın ekinde  bir “background”  Bilgi Notu da olacak. Ancak, sizin de belirttiğiniz üzere,  Sayın Bakanımız buraya yapacağı ziyaretlerde, hem ikili ilşkilerimizi bütün yönleriyle ele alacaklar, bunun ötesinde özellikle Avrupa Birliği’nin Aralık Zirvesi’nde karar alma sürecinden hemen önce beklentilerimizi,  Avrupa Birliği  vizyonumuzla ilgili beklentilerimizi anlatacaklar ve onlardan destek isteyecekler. Türkiye’de bugüne kadar gerçekleştirilen reformlar konusunda bilgi verecekler. Bunun yanısıra, tabiatıyla, ikili ilişkilerimizi de değerlendirecekler. Zira, biliyorsunuz  heyette işadamları yer almakta. Onlar da iki ülke arasındaki ticari, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, daha ileriye götürülmesi çerçevesinde bazı temaslarda bulunacaklar.

SORU: Biliyorsunuz bugün saat: 17.00’de Talabani’yle görüşecek Bakan. Herhalde ardından da havaalanına yola çıkacaktır. Acaba rica etsek Sayın Bakan havaalanı için öngördüğü açıklamayı bakanlıktan çıkarken yapsa. Aksi halde biz  takip etmekte zorlanacağız. Hem burada olmak hem havaalanına gitmek zor olacak. Sayın Bakan’dan böyle bir şey rica ederseniz seviniriz.

CEVAP: Bu ricanızı kendisine arzederim. Tabii bu kendilerinin takdirindedir. Elbette, nasıl takdir ederlerse, ona göre hareket ederiz.

SORU: Talabani ile Barzani’nin ziyareti ile ilgili konu konuşulmuş yalnız biz geciktiğimiz için bir kez daha sizden bu ziyaretle ilgili genel bir değerlendirme alacağız. Özellikle sınır kapısının açılmasıyla ilgili konu gündeme geldi mi yeni bir açılım sözkonusu mu bu ziyaretlerle ilgili olarak.

CEVAP: Sınır kapısı konusunu esas itibariyle Irak hükümeti ile ele alıyoruz. Bölgedeki gruplardan da siyasi ağırlıklarını koymalarını istiyoruz. Zira hepinizin bildiği üzere ikinci sınır kapısının açılması bu grupların da her bakımdan yararına olacaktır.

Evet arkadaşlar,  sorunuzun olmadığını anlıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.